Aydın Engin

İran’da Ruhani’yi destekliyorum

03 Ocak 2018 Çarşamba

Benim desteğimin herhangi bir “kıymet-i harbiyesi” olmadığını elbette biliyorum. Dahası İran’da olup bitenleri doğru ve derinlemesine analiz edebilecek bilgim yok. Zaten bu mesleğin bulaşmadığım dalı kalmadı, dış haberler servisi hariç. Ülkenin dış politik çizgisi üstüne ya da meslek dilinde “dış haber” dediğimiz, dünyada olup biten güncel olaylar üstüne cevaplayamadığım soruları, Cumhuriyet’teki ilk dönemimde Ergun Balcı arkadaşıma danışırdım; bugün de -mesela- Kadri Gürsel’e danışırım.
Ama yine de nereye evrileceği henüz belli olmayan İran’da, Cumhurbaşkanı Ruhani’yi desteklemek gerektiğine kesinlikle inanıyorum.
Tekrar edeyim: Sizin bilmediğiniz ve benim bildiğim herhangi bir haber almışlığım, çok derin bir analiz okumuşluğum filan yok.
Destekleme kararım İran kaynaklarına filan değil, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın İran’da olup bitenler üstüne yaptığı resmi açıklamaya dayanıyor.
Gerçi AKP Reis’i de aynı konuda -her konuda olduğu gibi- konuştu ama ben resmi açıklamayı temel alıyorum.
Bütün bakanlar ve başbakanlar gibi siyasi ve diplomatik kerterizlerini Reis’lerinden alan Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasının can alıcı paragrafını aynen aktarıyorum:
“...Türkiye, dost ve kardeş İran’ın toplumsal huzur ve istikrarının korunmasına büyük önem atfetmektedir. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Ruhani’nin halkın barışçıl gösteri yapmaya hakkı olduğu, ancak kanunların çiğnenmemesi ve kamu malına zarar verilmemesi gerektiği yolundaki açıklaması dikkate alınarak şiddetten kaçınılması ve provokasyonlara kapılınmaması lazım geldiğine inanıyoruz...”
Nasıl ama?
Ruhani’nin ağzından çıkan ve siyah dizerek dikkatinizi çekmeye çalıştığım cümleciğe katılmayan sahici bir demokrat, siyasal özgürlüklere önem veren bir siyasetçi olabilir mi?
Ruhani, “halkın barışçıl gösteriler yapmaya hakkı olduğu”nu söylüyor ve AKP iktidarının Dışişleri Bakanlığı da bu sözlerin önemini, değerini ve haklılığını benimsediğini açık seçik belirtiyor.
Daha ne isteriz?
Koskoca AKP iktidarı İran halkı için istediğini Türkiye Cumhuriyeti’nin biz yurttaşlarından esirgeyecek değil herhalde?
Bundan böyle Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yla dayanışmak için Ankara Yüksel Caddesi’ndeki “barışçıl protesto gösterileri” hiçbir polis müdahalesi ve devlet zorbalığı ile karşılaşmadan düzenlenebilecektir.
Aynı caddede İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni okuyan bir kadın figüründen ibaret İnsan Hakları Heykeli’ni kapatan polis barikatları da derhal kaldırılacaktır.
Ülkemizdeki bütün barışçıl gösteriler serbest bırakılmıştır ve polis gösterileri önlemekle değil, göstericilerin, mesela HÖH yiğitlerinden gelebilecek, olası bir saldırıdan korunması ile görevlendirilmiştir.
Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere herhangi bir şiddet olayına karışmadıkları ve şiddet çağrısı yapmadıkları bağımsız yargı erkimiz tarafından tespit edilen tutuklu HDP milletvekilleri derhal serbest bırakılacak ve yasama etkinliklerine katılmaları kısıtsız, sınırsız sağlanacaktır.
Enis Berberoğlu arkadaşım da yasama faaaliyetine yeniden katılmak üzere yapılan hukuksal haksızlıktan dolayı resmen özür dilenerek serbest bırakılacaktır...
Sizler de kentinizde, semtinizde, sokağınızda yasaktır korkusu ve kaygısı ile uzak durduğunuz bütün barışçıl gösterilere serbestçe katılabilirsiniz.
Demokrasinin ve hukuk devletinin egemen olduğu bir ülkede bunlar olağandır ve yatın kalkın böyle bir ülkede yaşadığınız için sevinin, şükran hisleri ile dolun...
Doldunuz mu?
Şimdi olaysız dağılın...
Hemen dağılmazsanız...
Anladınız di mi?..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları