Bunlara mecbur muyuz?

03 Ocak 2018 Çarşamba

Yeni yıla yine “onları” dinleyerek girdik. Biri Edirne’de konuşurken, öbürü başka bir yerde konuşuyordu. Kastamonu, Sinop, Düzce… 2018’in son saatlerine kadar televizyon ekranlarından eksik olmadılar. Kaçamıyorsunuz da… Tüm kanallar canlı veriyorlar çünkü.
Neden?
Başlarına bir haller geliverir diye korkuyorlar da ondan.
Yaptıkları hep aynı; muhalefete saldırmak, hakaretler yağdırmak. Tek yeni şey eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü de hedefe almaları.
Konuştukları meydanlarda bindirilmiş kıtalar hazır. Ne söyleseler alkışlanıyorlar.
Düşmansız yapamıyorlar.
Toplumu kutuplaştırıyorlar, insanları birbirine düşürüyorlar.
İnsanlar sokakta el sıkışmaz, selamlaşmaz oldu.
Bu böyle giderse bizi çok kötü günler bekliyor.

***

Tek amaçları 2019 Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinde yüzde 50’nin üzerinde oy almak. Bunun kolay olmayacağını görüyorlar, biliyorlar.
Tuhaf bir ekonomi anlayışları var.
İhracatta rekor kırdık diyorlar. Fakat nedense işçiye en fazla 1.603 TL asgari ücret verebiliyorlar. İki haneli enflasyon oranı maaş ve ücret zamlarını aşıyor. Millet borç içinde debeleniyor.
Köprüler, tüneller karın doyurmuyor. İnsanlar oturdukları sofradan tok kalkmak istiyor. Yoksulluk sınırı altına düşen ailelerin sayısı her geçen gün artıyor.
İşsizlik diz boyu!
AKP içinde de bu gidişattan huzursuz olanlar var fakat “Reis” sultası altında ağızlarını açmaya çekiniyorlar.
Bunların demokrasisi “evet efendim, sepet efendim” demokrasisi!

***

2019 yılında bunları oylarımızla yerlerinden etmekten başka çaremiz, çıkış yolumuz yok.
Tarımımız büsbütün çöküyor. Hem dünyanın en büyük zeytin üreticilerinden biriyiz hem de Sudan’dan zeytin alacağız. Niçin? 14 Temmuz 2008’de Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcısı Luis Moreno-Ocampo tarafından soykırım, insanlığa karşı suç ve 300 bin kişinin öldürüldüğü Darfur’da savaş suçu işlediği gerekçeleriyle suçladığı ve tutuklanmasını talep ettiği Sudan diktatörü Ömer el Beşir’e destek olmak için.
Vay be!

***

Güzel ülkemizin neresinden tutmak istesek elimizde kalıyor. Tüm bunlara mecbur muyuz?
Hayır, hiçbirine layık değiliz.
Biz, atalarımızın bin bir emekle, kanlarıyla, canlarıyla kurduğu bu kardeş bahçesi Cumhuriyetimizde barış içinde, huzur içinde, özgürlük ve demokrasi içinde mutlu bir hayat sürmek istiyoruz.
Öyleyse 2019 hedeflerine “onlardan” daha fazla odaklanmaktan başka çaremiz var mı?

***

Ortak özlemlerimizin gerçekleşeceği bir gelecek yolunda önemli bir aşama olan 2018’in siz değerli okurlarıma iyi şeyler getirmesini dilerim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları