Hikmet Çetinkaya

Peri Kızı

17 Mayıs 2018 Perşembe

Bu son yaz farkında mısın?
İncecik parmakların saçlarımda dolaşırken, gözlerin Marie’den, Catharine’den daha kıskanç...
Öpüşlerin hoyrat!
Çok vahşisin hem de çok!
Gökyüzlerini tutmuş çanlardan kopan bir fırtınaya benziyorsun. Kadehlerde alev alev yanan şarap gibi titriyorsun...
Sen Guillaume Apollinaire’nin şiirlerindesin, sen sarhoş Ren Nehri’nin kıyısında dolaşan gece, ay ışığında parlayan bir perisin...
Bütün sarışın kadınları yanıma getirin, coşku dolu şarkılarla dans etsinler...
Kıskan onları!..
Güzelim, esmerim, aşkım benim...
Çalan çanları dinle bir iki!
Bizi kimse görmez sanıyoruz ya!..
Şu çılgınca seviştiğimizi!
Unutma bu son yaz. Perdeleri çek kimse görmesin. Kapıyı sürgüle, ışıkları söndür, mum ışığı yeter bize.
Aşkın senfonik şarkısını dinlemek istiyorum bu gece. Uzun uzun öpüşmelerin derinliğinde kızların çığlıklarını yansıt bana.
Aşkım benim, esmerim, karam, kapkaram...
Bu gece kov tüm sarışın kadınları, tüm masal kahramanlarını ay ışığında sakla ne olur!..
Aşk bu, akan su gibi akıp gidiyor ya da akmaktadır...
Sen ve ben yani ikimiz...
Yaşamın ve güzelliğin doğduğu denize ait dalgalar bizim olsun. Bütün dünyanın aşk şarkıları bizim için çalsın...
Çengel ormanlarında yabanıl hayvanların aşk çığlıklarıyla uyuyalım bu gece. Kuğunun ölüm şarkısında. Tropikal bitkilerin kokularında sevişelim son bir defa...
Louis Aragon’dan uçsuz bir denizde bulunan kuş gölgelerinde göklerin en mavisini yakalayalım. Akşamın geç saatlerinde John Ashbery’nin rüzgârında son patronun kızına bir çift laf atalım.
Aşk şarkısı geçmiş, geçmiş zamanların...
Onu çal bu gece!
Tanrılar tarafından ırzına geçilmiş kız çığlıklarında, masal kahramanı erkekleri düşün...
Kıskancım benim, esmerim, çılgınım, karasevdam!
Bu son yaz farkında mısın!

***

Sarhoş Ren Nehri beni yok etti, beni sırılsıklam sevdaların kucağına itti...
Çünkü çok uzaklardaydı eski denizler. Ufuktaki geminin görünmeyen tüm denizcileri...
Adım Fernando Pessoa’ydı...
Rastgele bir siren sesi duyuluyordu nehirden, tek bir siren...
Omurgası rüzgârda bir gemiydi benim duyarlığım!..
Sevgilim, bir tanem, esmerim, karam, karasevdam!..
Al götür beni uzaklara doludizgin...
Öp beni vahşice!..
Gözlerinde bir yaz sonu kıskançlığı büyüsün, dans etsin sarışın kadınlar, soyunsun...
Kıskan beni!..
Ey peri kızı, kaçınılmaz olan, sana kadar yükselmek miydi? Hermann Broch gibi uçurum düşlerinde seni aramak mıydı?
Ey kader, bütün tanrıların önündedir ilerleyişin! Öncesinin de öncesinde hazırlanmıştı bütün yaradılışın!..
Ölümün gülmeye zorladığı ben, bugün sana baş kaldırıyorum...
Ellerimden tut öylece kal...
Gülümse bana, gülümse!..
Biliyor musun dünyalar hep seninle sarhoş...
Bu son yaz, bu son sevişmemiz...
Kapıyı kapa, perdeleri hafifçe indir, ay ışığı yeter ikimize...

***

Bu son yaz farkında mısın?
Sana son verdiğim kitabı bir Akdeniz evinde okumuş, yalnızlığın ortasında dilsiz gevezelik yapmış olmalısın...
Pompey bolluğu söylentileri, Floransa entrikalarını, Rönesansın ayak seslerini holde duymalısın...
Douglas Dunn’u tanıdığını hiç sanmıyorum!..
Gıcırtılı bir arabanın üstünde ıvır zıvır eşya. Saçların darmadağınık, gözlerin eskisi gibi kıskanç.
Artık beni bırakıp gidiyorsun!..
Bir sevişme sonu mahmurluğu...
Ben seni balkondan izliyorum, görmüyorsun. Yerli Isolde ve Dido nerede?
Ve sinemaya benzeyen bir kitap. Tarih mumu, sarı metafor.
Şehvet ateşi... Perdeleri aç şimdi...
Sarhoş Ren Nehri’nde bir Orfik gece kuşu haykırır ‘Eurydice’...
Aşk, kimsen onunla dokun yüreğime!.. Ve uyu, tarih uyu!..
Sevgilim, esmerim, kıskancım, çılgınım, karam, karasevdam, peri kızım!..
Unutma beni!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları