Bir imzanın değeri - Sinan Kayalıgil
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Bir imzanın değeri - Sinan Kayalıgil

30.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bugünlerde Türkiye’de ülke düzeyinde bir imza kampanyası yürütülüyor. Yurttaşlara iki somut talebe destek vermeleri için çağrı yapılıyor. Bir yandan muhalefetin cumhurbaşkanı adayının günlerdir süren tutsaklığına son verilmesi, öte yandan genel seçimlerin erkene alınması isteniyor. Bu imza çağrısının gerçekten anlamı var mı? Tek tek imza atanlar o yaptıklarını nasıl görmeli? İmza atılmış ya da atılmamış ne fark eder?

İmza, bir kimsenin varlığını ve bir söze, bir metne onayını açıkça belgelemesidir. Binlerce yıldır süren bir uygulamadır bu. İmzanın tarihine bakıldığında dünyanın en eski imzasıyla MÖ 3100 yılına ait bir Sümer tabletinde karşılaşılıyor. Hızlı bir internet taraması ile erişilen bu bilgiye göre içeriği tam olarak anlaşılamayan bu Sümer tabletinde metni tablete işleyen katip Gar’ın imzası varmış. Katip Gar böylece hem kendi kimliğini hem de yazdıklarını doğrulamaktadır.

DÜNYADAKİ ÖNEMLİ KAMPANYALAR

Şimdi bir de binlerce imzanın toplanması için çaba harcanan imza kampanyalarını düşünelim. Kampanyalarda bireylere onaylamaları için ortak bir metin sunulur. Hedef çok sayıda imzayı toparlamak, böylece tek bir metin için çok sayıda insanın onayını almaktır. Peki, sonuçta ele geçen nedir? Dünyadaki geçmiş imza kampanyalarından sonuç alınabildiğini görebiliriz. Öyle ki kampanyaların bazıları önemli sosyal ve politik değişimlere yol açmış, kamu politikalarını etkilemiş ve kamuoyunun görüşlerini dönüştürmüş görünmektedir.

Bunların arasında Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmasını (Brexit) durdurma çağrısı başta gelir. 6 milyon imza toplanan bu kampanya sonucunda siyasi tartışmalar genişlemiş uzun vadede erken genel seçimlerin gündeme gelmesi söz konusu olmuştur.

Hindistan’da hayvanlara yönelik şiddete karşı bir milyonun üzerinde imza toplanmıştır. Bunun sonucunda hükümet, hayvan koruma yasalarını güçlendirme yönünde adımlar atmış, bazı eyaletlerde de yasaların sıkılaştırılması yoluna gidilmiştir.

Bir milyonu aşkın imzalı başka bir kampanya da Brezilya’da başarılmıştır. İmzaların atılmasıyla sağlanan küresel destek sonucu, Amazon ormanlarının korunmasına yönelik bazı yasaların yeniden değerlendirilmesi sağlanmış, ayrıca yerel topluluklara bazı ilave haklar tanınmıştır.

ABD’de Trump’ın ilk başkanlık döneminde çoğunluk nüfusu Müslüman olan ülkelerden gelenlerin seyahatlerine getirilen yasaklama kararına karşı bir kampanya yürütülmüştür. 1.5 milyon imza toplanan bu kampanya sonucunda hukuk mücadelesi protestolarla birleşerek yasakçı düzenlemelere engel olunmuş, göçmenlik politikaları üzerine daha geniş bir tartışma başlatılabilmiştir.

ORTAK TALEP, GÜÇLÜ İRADE

Ortak bir talebe atılan imza, sahiplenme demektir. Aidiyet doğal olarak benimsemeyi getirecek, bu yolla sahip çıkılanın ardına düşülecektir. İmzayı atanların çoğunluğu fikri takibe alır. Yakından takip edilen ve değerlendirilen fikir ise hep canlı kalır. Kısacası bir fikir adeta destek veren imzalar ile beslenip güçlenecek gitgide derinleşecektir.

İmza, katılımcıların yalnız olmadıklarını anlamalarına, tercihlerine güven duymalarına yol açar. O güven, başkalarındaki duraksamayı da giderir. Yani bir talep için imza vermek, bir bakıma başkalarını da o iradeye çağırmaktır. İmza aynı zamanda bir davettir. Durmaya, ağırdan almaya yol açan kaygı duyarlığının aşılmasına, kalıcı ve güçlü bir irade algısını yaratmaya davet.

İmzalar asıl “Hepi topu biz kaç kişiyiz ki!” algısını gidermede etkili olacaktır. Desteğin arttığını bilmek kimi insanlarda azınlık olunduğu algısıyla kısıtlanan hayalleri özgür kılabilir. Özgür kalmış insan hayali ise neleri başaramaz ki...

ZİHİNLERDE YENİ SORU

Bir imzanın değeri, öncelikle her bir yurttaşın yalnızca sandık konulunca dikkate alınan oy sayısı olmadığını göstermesinde yatar. İmza ile onayını istemek, yurttaşı bir sayı olmaktan ileride görmek demektir. Altına imza konulan somut bir taleptir ve imzalandıktan sonra gün be gün izlenecektir. İmzanın değerini yaratan ikinci etken imza verenin başka yurttaşları da etkilemeye katkısıdır. Her imza bir miktar daha etkileme gücüdür. O tek imza, kimilerinde bir duraklama anına, kimilerinde de keskin bir kuşkuya son verecek, şüpheleri yumuşatacak, zihinlerde çıkılacak yeni yollara döşenen bir taş olacaktır.

Bir tek imzayı dahi değerli kılan üçüncü neden, yönetenler, kararlara katkı yapanlar, kararları uygulama emirlerine dönüştürenler ve o emirlere harfiyen uyarak hareket edenler üzerinedir. Birikenlere bir damla olarak eklenen imza, artık ihmal edilecek bir azınlıkla karşı karşıya olunmadığını düşündürtecektir. Burada akılları kurcalayacak “Acaba?” sorusu belki de erdemin, vicdanın anahtarı olacaktır.

Elbette imzanın değeri o kampanyayı organize edenlere de sorumluluk yüklemektedir. Çünkü imzanın değeri, sahibince bilinmesi kadar toplayanların tanıması ile de büyür. Katkıların güven duyularak sunulması sağlanmalıdır. Her imzanın toplamın hesabında görünmesi, katı bir mahremiyetin güvencesi ve onca imzanın birebir geçerliği hangi yollarla temin edilecektir? İşte bunların nasıl yapılacağı açıklıkla, erişilebilir biçimde, net ve adım adım açıklanmalıdır. O bir imzanın dahi değeri varsa eğer, kanımca bunları çoktan hak etmektedir.

SİNAN KAYALIGİL

EMEKLİ ÖĞRETİM ÜYESİ (ODTÜ)

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025