Yönetemiyorlar - Osman Gölcük
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Yönetemiyorlar - Osman Gölcük

24.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

İktidar, son aylarda muhalefete özellikle CHP’ye her koldan saldırmaya başladı. Muhalefetin elindeki belediyelere terör, kent uzlaşısı, yolsuzluk gerekçeleri ile kayyum atıyor, belediye başkanlarını ve yöneticilerini hapse atıyor. Muhalif gazetecileri sudan gerekçelerle gözaltına alıyor, tutukluyor; elektronik kelepçeli gazeteciler ev hapsinde. İktidar, siyasi parti yöneticilerini, başkanlarını, daha önce cumhurbaşkanı adayı olmuş seçimlere girmiş muhalif liderleri bile hapse attı.

Gelecek seçimde muhtemel cumhurbaşkanı adayları Selahattin Demirtaş ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın ve son olarak CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun da diplomasının iptal edilip tutuklanması, seçimlerde kendilerine rakip istemediklerinin göstergesi.

İktidar kendisine karşı ses çıkaran, ekonomi politikalarını eleştiren iş insanları derneği yöneticilerini, üyelerini tehdit ediyor, gözaltına alıyor, yurtdışı yasakları koyuyor. İktidarı protesto eden, sokağa çıkan herkes terörist olarak suçlanıyor, gençler toplu halde tutuklanıp hapse atılıyor.

Sanatçılar muhalefeti destekliyorsa hele boykot paylaşımı yapmışsa kesin terörist(!); sorgulanmaya ve işsiz kalmaya mahkûm.

İKTİDARIN ÇARESİZLİĞİ

Güncel suçunuz yoksa ama muhalifseniz geçmişten de olsa size suç bulunuyor; hiçbir şey bulunamazsa ve yaşınızda tutuyorsa kesin bundan 12 yıl önceki Gezi olaylarında sokağa çıkmışsınızdır, mantıklı olması gerekmez size suç uydurulur. Hapse atılmanın, şafak operasyonları ile gözaltına alınmanın tek kriteri var: Muhalif olmak.

Yargının bağımsızlığından bahsedemiyoruz. Özel görevli savcılarla operasyonlar, yargıçlar tarafından tutuklamalar yapılıyor. Yatarı olmayan suçlardan (tabii siyasi nitelikli) insanlar tutuklanıyor. Aylarca hapse tıkılıyor. Yargı, muhalefeti bastırmak ve şekillendirmek için bir araç gibi kullanıyor. Kendi diploması tartışmalı olanlar, 30 yılık diplomaları üniversitelerden iptal ettirebiliyor. Üniversitede bölüm başkanlığı yapan profesörler bile bir günde lise mezunu haline gelebiliyor. Ama neden? Sözün özü; yönetemiyorlar, çaresizler.

DERİN YOKSULLUK

Ne ekonomiye çözüm bulabiliyor, enflasyonu durdurabiliyorlar ne ödemeler dengesini sağlayabiliyorlar ne açlık ve sefaleti önleyebiliyor ne de emekliye verecek paraları var.

Ülke, derin yoksulluk içinde. İktidar 2018’den beri her sene, “Bir sonraki yıl enflasyonu tek haneli hale getireceğiz” diyerek halkı uyutuyor ama bugün enflasyon 2018 yılındakinden daha yüksek. Ufukta bırakalım tek haneyi değil yüzde 30-40 gibi oranları bile tutturmaları zor.

İktidarın “Türkiye modeli ekonomi uygulayacağız” diye uyguladığı “nas”, enflasyonu, dövizi azdırdı. Döviz artışını durdurmak için buldukları kur korumalı mevduat (KKM) dolarizasyona ve yüksek faiz ödenmesine neden oldu. KKM’den kurtulmak için iki yıldır yüksek faiz uyguluyorlar ama bu faiz sarmalından kurtulmak için ne yapacaklarını bilmiyorlar.

TOPLUM MUTSUZ, TOPLUM SOKAKTA

Hazine’den beş kuruş ödemeden yaptırıyoruz dedikleri geçiş ve müşteri garantili “yap-işlet-devret” (YİD) modeli havaalanları, yollar, köprüler, hastahaneler hatta tren istasyonlar birer kara delik oldular.

Hazine’de toplanan vergiler; faizlere, müşteri ve geçiş garantili YİD modeli havaalanı, yol, köprü ve hastahanelerin ödemelerine gidiyor. Emekliye, vatandaşa hatta yatırıma ayıracak para yok. Artık satacak bir şey de kalmadı.

Sadece ekonomi mi? Seçimde Karadeniz’de doğalgaz, Gabar’da petrol, Akdeniz’de doğalgaz-petrol dediler hayal sattılar. Artık ne satabilecekleri hayal ne satabilecekleri devlet kurumu ne de ülkenin sorunlarına çözüm bulacak planları ve programları kaldı.

“Yaparsa Erdoğan-Ak Parti yapar” diye sattıkları ümidi de bitirdiler. Artık halk da iktidarın ekonomik krizi çözeceğine inanmıyor. Toplumda mutlu olan kesim yok. Köylü, üretici mutsuz, ücretli mutsuz, işçi mutsuz, emekli mutsuz, öğrenci mutsuz, öğretmen mutsuz, gençler mutsuz, gazeteci mutsuz, yazar mutsuz, sanatçı mutsuz, ihracatçı mutsuz, iş insanları mutsuz, şikâyetçi, hatta sokaklarda...

ÖNCELİK VATAN VE YURTTAŞ

Onun için saldırganlar. Mart 2024 yerel seçimleri bu iktidar ve Erdoğan için bir güven oylaması idi. Halk güvenoyu vermedi. Halk, yerel yönetimleri muhalefete, CHP’ye verdi. İktidarın ömrü bu 2024 yerel seçimde verilen güvensizlik oyu ile bitmiştir.

Özgür Özel’in “normalleşme” söylemi ile cesaret bulan iktidar, çözüm için yapacak bir şeyi kalmadığından muhalefete her koldan saldırıya geçti. Ama artık bu iktidar güven oylamasını kaybetmiş, ülke sorunlarını için çözüm üretemeyen, ülkeye vereceği bir şey kalmayan, direksiyon hâkimiyetini kaybetmiş bir iktidardır. Eskiden hükümetler Meclis’te güven oylamasını kaybedince, hatta ara seçimlerde oyları azalırsa istifa eder, düşerdi. Artık hükümet yok; Saray, tek adam iktidarı var.

Ülkede tansiyonu düşürmek ve ekonomik krize çözüm bulmak, halkı rahatlamak için bir an önce ülkeyi seçime götürmek gerekir. Ya güven tazelenmeli ya da halkın ümit bağladığı bir yönetim başa gelmeli. Bindiği atın tökezlediğini, kamçılayarak ata eziyet etmenin, atı öldürmenin yarışı kazandırmayacağını, bunun halka ve ülkeye faydası olmadığını birileri Erdoğan’a söylemeli.

Muhalefeti dinlemediğine göre bunu AKP içindeki aklıselim siyasilerin de Erdoğan’ın kulağına söylemesi gerekiyor. Kendini değil ülkeyi, vatandaşı düşünmek fazilettir.

OSMAN GÖLCÜK

BİLİŞİMCİ

Yazarın Son Yazıları

Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025