Türkiye'de Gazetecilik ve 'Kafka'nın Böcekleri'

11 Ocak 2012 Çarşamba
\n\n\n

Kafkanın Böcekleri Gibiyizbaşlığını atmış Barış Açıkel, dün ikinci sayısı yayımlanan Tutuklu Gazetenin 3. sayfasındaki yazısına... Adres Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevi. “Bir sabah gazetecileri alıp götürdüler. Sustuk! Sonra politikacıları... Sustuk! Daha sonra da yazar ve bilim adamlarını... Yine sustuk! Gelecekler yine, bir yudum zehir gibi; daktilomuzu, fotoğraf makinemizi, notlarımızı, kitap nüshalarımızı...alıp da gidecekler. Yine gelecekler... İşte o an, Sıra kimdeolacakdiye soruyor... Ve ekliyor: Kısacası, 301. madde değiştiriliyorMUŞ gibi yapıp... Kürt sorunu devasa AçılımlarlaçözülüyorMUŞ gibi yapıp... Dersimde (1938de) yaşanan acılardan özür diliyorMUŞ gibi yapıp... 12 Eylülün Netekim paşalarından hesap soruluyorMUŞ gibi yapıp...da bir arpa yol almamış bir ülkede Kafkanın böcekleri gibiyiz!

\n

Dün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günüydü. Sabahtan itibaren e-postam gazeteciler gününüz kutlu olsun mesajları ile doldu taştı. Sanki 97 meslektaşım hapiste değilmiş, sanki zülfiyareo ya da bu şekildedokunan diğerleri işten atılmamış, sanki bu ülkede özgür gazetecilik yapılabiliyormuş gibi...

\n

Mustafa Balbayın köşesinde yazı yazmadığı günler sadece 3 satır yer alır. Dünkü şöyleydi: Mustafa Balbay 1041 gündür tutuklu. Hücrede tek başına 317. Gün. Milli irade 213 gündür tutuklu. 3 yılı aşkın bir süredir evinden, çocuklarından, özgürlüğünden uzakta sevgili Balbay. Bize ise günleri saymak düşüyor...

\n

Yukarıda yazısından küçük alıntılar yaptığım Barış Açıkel, İşçi Köylü Gazetesi yazı işleri müdürüydü, 28 yaşında cezaevine girdi, 36 olmak üzereyken 12 aralıkta tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu.

\n

Tutuklu Gazeteye Yeni Rejim Gazeteciliği başlığıyla yazısını gönderen Odatv Yazıişleri Müdürü Barış Terkoğlunun adresi ise 11 aydır Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi F-12 Koğuşu. Elinizde tuttuğunuz gazete Türkiyede basın özgürlüğünün halini gösteren tarihi bir örnek.. diye başlıyor Barış yazısına. Eşi Özgeyi can dostum Prof. Dr. Türkel Minibaşın asistanlığı döneminden tanıyorum. Gazetecilere özgürlük yürüyüşlerinde karşılaşırız sık sık. Barışın ve diğer gazetecilerin davasının yurtdışındaki yayın organlarında yer alması için çabalar durur Haa yeri gelmişken söyleyeyim. Taksim-Galatasaray arası biz gazetecilerin (tabii her gazetecinin değil!) cezaevindeki meslektaşlarımızla, yeni gözaltına alınanlarla dayanışma yolumuzdur. Toplanır, elimizde pankartlarla, özgürlük sloganları atarak bir uçtan öbür uca yürürüz. Sanki sesimizi duyurabilecekMİŞiz gibi Haberleri, yazıları teslim edip sayfaları hazırladıktan sonra akşam saatlerinde toplandığımızda, Türkiyem çoktan televizyon başına geçip dizilerini izlemeye başlamıştır bile Kendimiz haykırır, kendimiz duyarız..

\n

Tutuklu Gazeteye devam edelim. Çünkü her ne kadar Ahmet Şık, Nedim Şener, Mustafa Balbay, Tuncay Özkanın isimleri ön planda olsa da adı sanı gündeme gelmeyen diğer tutuklu gazetecilerin en azından Gazeteciler Gününde haykırışlarından birer soluk yansıtalım istedim. Kandıra 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevinden eski Özgün Radyo Yayın Koordinatörü Füsun ErdoğanTutsaklığımın 6. yılındayım. Ve benim gibi onlarca meslektaşım da aynı durumda diyor ve bir çağrı yapıyor: Çağdaş Hukukçular Derneğinin TMY ve özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması için başlattığı kampanyayı sahiplenerek büyütmenin zamanı çoktan geldi. Bunun için bütün ilerici, demokrat, yurtsever, sosyalist parti ve örgütleri, meslek odaları, kitle örgütleri, sendika ve paltformları bu kapmanyayı sahiplenerek büyütmeye çağırıyorum…”

\n

Füsun Erdoğan kendi yazısının hemen yanı

\n

başında siyah zemin üzerinde acıklı bir mektuba da yer veriyor. Cezaevinden çıktıktan dört ay sonra hayatını kaybeden gazeteci ve çevirmen Suzan Zenginin anısına Zengin, ölmeden iki hafta önce olduğu açık kalp ameliyatının ardından bulunduğu Koşuyolu Göğüs Hastalıkları Hastanesinde 12 Ekimde hayatını kaybetmişti.

\n

Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevinde yatan Doğan Yurdakul ise Neye Dokunsak Yanmayız? diyerek işin içine mizahı da katarak otosansürcüye tüyolar veriyor 3. sayfadaki yazısında.Birilerinin başlarına bir şeyler gelince geride kalanlar nelere dokunmayacaklarını öğrenmiş oluyordiyen Yurdakul, Ben şu Silivride yattığım yerden bile bazı sakıncalı sözcüklerin otosansür süzgecinden kaçırılabildiğini görüyorum, sizler uyuyorsunuz. Nedir canım o sayfalarda, ekranlarda bir sürü uygunsuz sözcük: Yolsuzluk, rüşvet, fener, sınav şifresi... yumurta, ıslık, Hopa tıraşı, poşu falan?

\n

Böyle işte Türkiyede gazetecilik. Dokunan yanıyor. Bizler ise Yansak da dokunacağız demeyi sürdürüyoruz

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları