‘Şahsım Yargısı’
Zafer Arapkirli
Son Köşe Yazıları

‘Şahsım Yargısı’

21.02.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Artık, hayatın her alanında aynı şeyi konuşuyoruz.

Adliyeden uluslararası ilişkilere, eğitimden sağlığa, sanayiden medya âlemine kadar her konu başlığı ile ilgili, her köşe başında dönüp dolaşıp laf aynı yere geliyor.

Kural ya da “düstur” şu:

Yargı, hâkim ve savcılara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.

Savaş, muvazzaf askerlere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.

Dışişleri, diplomatlara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.

Medya, gazetecilere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.

Bu kuralı başka alanlara da teşmil etmek mümkün. Ama herhalde en önemlisi birinci maddede yazılı olan, yani yargı alanı. Nedeni de belli. Hep söylüyoruz. Yazmaktan elimiz, söylemekten dilimiz yoruldu. Ama bıkmadan usanmadan da söylemeye devam edeceğiz. Hukukun olmadığı bir yerde, yani hukukun temeli olan “yargı bağımsızlığı”nın olmadığı bir yerde, zaten başka herhangi bir şeyi konuşmanın anlamı da yoktur.

Demokrasinin her alanda ağır yaralar aldığı, kuvvetler ayrılığı ilkesinin dibine dinamit koyulup patlatıldığı ülkemizde yargının geldiği durum, hemen her gün başka bir davada kendini bütün ağırlığı ile hissettiriyor.

Hâkim ve savcıların, attıkları her adımda, verdikleri her kararda, yazdıkları her satır yazıda verdikleri her mütalaada, gözlerini “bir yerlere” (şahsım diyelim) dikmeleri, aynı “yüksek yerlere kulak kabartmaları” görüntüsü ülkemizi 3’üncü, 5’inci, belki de 15’inci sınıf bir rejim görüntüsüne sokuyor.

Son Gezi davası kararı ve sonrasında yaşananlar, özellikle de davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala’ya yönelik skandal nitelikli uygulamalar, artık tartışmasız biçimde bu konunun geldiği noktaya işaret ediyor.

Lafı eğip bükmenin hiçbir anlamı yok. Hâkim bağımsızlığı denen şey artık tamamen yok olmuş, tamamen ayaklar altına alınmıştır.

Bu ülkenin en yüksek (tek yüksek?) siyasi makamında oturan kişi, yani iktidar partisi AKP’nin genel başkanı, hâkimlerin verdiği bir kararla ilgili olarak “...bir manevra ile onu dün beraat etmeye kalktılar...” ifadesini kullanarak, olaya son noktayı koymuştur.

Bağımlı ve siyasi telkin altındaki yargı, sadece 8 sözcükle, bundan açık ifade edilemezdi. Sayın AKP Genel Başkanı, teorik olarak “babasının oğlunu bile tanımaması gereken bir mesleğin” mensuplarını yani teorik olarak “kimsenin telkinini dinlememesi gereken” yargıçları “manevra” yapmakla, hatta istenmeyen bir şeyi yapmaya “kalkmakla” suçluyor. Ve daha da ileri giderek, herkesin gayet iyi anlayacağı biçimde “bu kararın kendisinin hoşuna gitmediğini, gerekenin yapılacağını” ima etmiştir.

Hemen ardından da, kendisine bu konuda sorular soran gazetecilere (onların kulis izlenimlerinin yalancısıyım) bu yargıçlarla ilgili “kuşkularının bulunduğunu” aktarmıştır. Bir iki saat sonra da söz konusu hâkimlerle ilgili “HSK (Hâkimler ve Savcılar Kurulu) soruşturması” gündeme gelmiştir. Olayın muhtevası kimsenin yadsıyamayacağı kadar alenidir. Tipik bir “sen misin benim istemediğim yönde karar veren!..” uygulamasından söz ediyoruz.

Daha ötesi var mı? Söylenecek söz kalmamıştır artık.

Durum sadece bir anayasal arızaya değil (ki, bunu rejim değişikliğinden bu yana, hatta 2010 referandumundan bu yana anlatıyoruz) bir uluslararası soruna da işaret etmektedir.

Durup dururken “uluslararası boyutu” nereden çıktı diye soran olabilir. 

Artık uluslararası yargı-temyiz sistemi niteliğindeki AİHM vb. mercilere başvurunun temel şartı olan iç hukuk yollarının tüketilmesi gereği de otomatikman ortadan kalkmış demektir. Çünkü, onlarca hatta yüzlerce yargı(!) (insanın içi kan ağlıyor ama sonuna şu ünlem işaretini eklemeden yazamıyorum artık) kararı yukarıda aktardığım arıza ile maluldür. 

Bir başka deyişle, yani tersten bakmak gerekirse, Strasburg’daki hâkimler, “Buraya gelmeden önce, sonuna kadar uğraştığınızdan emin misiniz” sorusunu soramazlar artık. Bırakın sonunu, “başından sonuna kadar” yargı olmaktan çıkmış ve sistem tek bir odağın, tek bir otoritenin ağzının içine bakan bir sisteme dönüşmüş görüntü arz etmektedir.

İşin bir vahim yanı da, sistemin bu hale dönüşmesine alkış tutan yandaşlar, candaşlar, sırdaşlar ve borazan soytarıların, “İşinize gelen karar çıkınca alkışlıyorsunuz ama...” diye yılışık yorumlarıdır. Çünkü artık “işimize gelen ya da gelmeyen” ayrımı da ortadan kalkmış, yerden kalkana anında başka bir “tekme” atılır hale gelmiştir. Bu siyasi davalar için de böyledir, “iktidara yakın olmayan” herhangi birinin en ufak bir ticari davasında da.

Bugün Osman Kavala, öteki gün Selahattin Demirtaş, beriki gün Eren Erdem ve başkaları...

Örneklemeye devam etsek bu sütunlar ve sayfalar yetişmez. Yandaş borazanların bir başka aşağılık “salvosu” da, “FETÖ ve PKK bağlantılı, iltisaklı kişilerin” yargılandıkları davalarda yapılan hukuksuzlukların da eleştirilmesi konusundadır.

Demokrasi ve hukukun böyle bir şey olduğunu, “düşmanın(ki, üç gün öncesine kadar bizim değil pekâlâ sizin can dostunuzdu bunlar - bizim hiçbir zaman ilişkimiz olmadı) bile hukukun evrensel ilkeleri çiğnenmeden yargılanması gerektiğini maalesef hatırlatmak zorunda kalıyoruz.

Evet... Savaş hukukunda bile düşmanını eğer “sağ” ele geçirdiysen, “kitabına göre” yargılayacaksın.

Aksi, “infaz” olur. Aksi, sağ yakaladığın anda “kafasına sıkmak”tan farklı değildir. Aksi, “hukuksuzluk” olur. Aksi, daha açık söyleyeyim, “Şahsım Yargısı” olur.

Gelinen nokta maalesef budur.

“Geziciydi onlar, çapulcular, yaktılar yıktılar, ülkeye ve millete karşı bir kalkışmaydı...” yalanlarını artık kimse yemediği gibi, mahkemede “şanlı bir direnişi aslanlar gibi üstlenen ama iftirayı, çamuru reddederek onurlu savunmalar yapan Gezicilerin” o örnek duruşundan biraz ders almalısınız.

Yarın, devran dönüp de bugünkü hukuksuzluklarınız nedeniyle yargı önüne çıktığınızda (ki canı gönülden dilerim) sizlerin de hukukunu aynı hassasiyetle savunacağıma ve o gün birileri çıkıp da benzer bir “Şahsım Hukuku”na tevessül ettiğinde, onun da önüne dikileceğime namusum ve şerefim üzerine söz veriyorum.

Kes bu yazıyı sakla.

İnşallah hepimizin ömrü vefa eder.

O gün, bu yazıyı masaya koyar hesaplaşırız. 

Yazarın Son Yazıları

Mektep...

Mektep...

Devamını Oku
29.12.2021
Yandaşlık zor zenaat

Yandaşlık zor zenaat

Devamını Oku
24.12.2021
Nas Nas Paraları Leyla’ya...

Nas Nas Paraları Leyla’ya...

Devamını Oku
22.12.2021
Sefil bir tiyatro

Sefil bir tiyatro

Devamını Oku
17.12.2021
Kezzap

Kezzap

Devamını Oku
15.12.2021
İşte, bunun için sevmiyoruz

İşte, bunun için sevmiyoruz

Devamını Oku
10.12.2021
‘Gelmekte olan’ değişmez

‘Gelmekte olan’ değişmez

Devamını Oku
08.12.2021
Millete ‘nanik’ yapıyorlar...

Millete ‘nanik’ yapıyorlar...

Devamını Oku
03.12.2021
Dördüncü kuvvetin kuvveti

Dördüncü kuvvetin kuvveti

Devamını Oku
01.12.2021
Fırıl, fırıl, fırıl...

Fırıl, fırıl, fırıl...

Devamını Oku
26.11.2021
Kreşendo zamanı

Kreşendo zamanı

Devamını Oku
24.11.2021
‘Bu can bu bedenden çıkmadan...’

‘Bu can bu bedenden çıkmadan...’

Devamını Oku
19.11.2021
‘Açık yaralar’ ve Kılıçdaroğlu

‘Açık yaralar’ ve Kılıçdaroğlu

Devamını Oku
17.11.2021
Bugs Bunny’nin ölümü

Bugs Bunny’nin ölümü

Devamını Oku
12.11.2021
Tehlikenin farkındayız

Tehlikenin farkındayız

Devamını Oku
10.11.2021
Ekmek Bulamıyorsanız...

Ekmek Bulamıyorsanız...

Devamını Oku
05.11.2021
‘Sana ne oluyor ki?’

‘Sana ne oluyor ki?’

Devamını Oku
03.11.2021
‘İçişleri’ yalanı...

‘İçişleri’ yalanı...

Devamını Oku
27.10.2021
Milletle alay etmenin dozu kaçtı

Milletle alay etmenin dozu kaçtı

Devamını Oku
22.10.2021
‘155’i ararım!..’

‘155’i ararım!..’

Devamını Oku
20.10.2021
Giderayak güldürüyorlar

Giderayak güldürüyorlar

Devamını Oku
15.10.2021
Kazanımlar, kayıplar...

Kazanımlar, kayıplar...

Devamını Oku
13.10.2021
Taklitler, mukallitler...

Taklitler, mukallitler...

Devamını Oku
08.10.2021
6 Ekim ruhu

6 Ekim ruhu

Devamını Oku
06.10.2021
Antikorun Kadar Konuş!..

Antikorun Kadar Konuş!..

Devamını Oku
01.10.2021
Otokrat

Otokrat

Devamını Oku
29.09.2021
New York Seferi Abuklukları

New York Seferi Abuklukları

Devamını Oku
24.09.2021
Ayran - tahtırevan

Ayran - tahtırevan

Devamını Oku
22.09.2021
‘Al gülüm - Ver gülüm’

‘Al gülüm - Ver gülüm’

Devamını Oku
17.09.2021
Makas değişikliği (15.09.2021)

Makas değişikliği

Devamını Oku
15.09.2021
‘Ben yaptım abi’ devri...

‘Ben yaptım abi’ devri...

Devamını Oku
10.09.2021
‘Ali Bey kafası’

‘Ali Bey kafası’

Devamını Oku
08.09.2021
‘Cüppeli hâkim’

‘Cüppeli hâkim’

Devamını Oku
03.09.2021
Ne işimiz vardı?

Ne işimiz vardı?

Devamını Oku
27.08.2021
Yahu, siz aklınızı mı yitirdiniz?

Yahu, siz aklınızı mı yitirdiniz?

Devamını Oku
20.08.2021
‘Alarm zili’ mi dedin?

‘Alarm zili’ mi dedin?

Devamını Oku
13.08.2021
Rehber belli: Bilim

Rehber belli: Bilim

Devamını Oku
06.08.2021
Niye ‘sondan’ başlıyoruz?

Niye ‘sondan’ başlıyoruz?

Devamını Oku
30.07.2021
Yoruldu-k

Yoruldu-k

Devamını Oku
23.07.2021
O kelepçe…

O kelepçe…

Devamını Oku
16.07.2021