Zafer Arapkirli

Kezzap

15 Aralık 2021 Çarşamba

Üç gündür gazetelerin birinci sayfalarından verdikleri bir haber var. Aslında, sosyal medyada da hararetli bir toplumsal tartışmaya da zemin oluşturan bir haber:

Bir genç kadın, kendisine kezzap atarak hayatını karartan bir adamın ceza infazını hafifletmek üzere (muhtemeldir ki, aile baskısı ile) aynı adamla evlenmeyi kabul etmiş. Nikâhta davetliler huzurunda imza atmış.

Üzerine ciltler dolusu roman da, psikiyatri ders kitabı da, doktora tezi de yazılabilir. Saatlerce uzunlukta dizi ve film de çekilebilir.

Olayı duyunca şöyle düşündüm:

Peki, biz toplum olarak suratlarımıza (siyasi anlamda) topluca “kezzap atan” adamları, 19 senedir defalarca başımıza getirerek aynı hazin “kabullenişe” imza atmış olmuyor muyuz?

Öyle ya, eğer bütün bu sözünü ettiğimiz seçimlerde ağır hile yapılmadıysa, sandıktan çıkan oylar tahrif edilerek ve bu sonuç yalana dönüştürülerek tescil edilmediyse; ekonomiden sağlığa, hukuk sisteminden eğitime, sosyal sorunlardan dış politikaya kadar her şeyi yıkıma uğratan, en başta da laiklik olmak üzere Cumhuriyetimizin değerlerini ayaklar altına alan, kurucu temelleri dinamitlemeye çalışan bir kadro ile defalarca niye nikâh tazeliyoruz?

Bunun adı, “Al o kezzap şişesini, bir de suratımın şu tarafına bolca püskürt” demek değil midir?

Özellikle de 2017 hileli referandumunda, parlamenter sistemi çöpe atıp demokrasiyi ayaklar altına almak anlamına gelen anayasa değişikliğini kabul ederek, bugünkü felaket, cinnet ve intihar tablosunu kendi ellerimizle hazırlamanın başka türlü bir izahı olabilir mi?

Yanıtı hemen vereyim:

Bir tek izahı olabilir. O izah da yukarıdaki paragrafın üçüncü sözcüğünde (hileli) gizlidir. O gün o hilenin kabulüne, yani o “toplu intihar eylemine” imza atan her kim ya da kimlerse, ağır bir vebal altındadır. O vebalin sahiplerinin suratlarında da hiçbir estetik cerrahın gideremeyeceği, ağır bir yara söz konusudur. Sonsuza dek tedavi edilemeyecek bir yara.

“Toplumlar, layık oldukları kişilerce yönetilirler” tezine asla yazılmamışımdır. Bu, toplumları aşağılamak anlamına gelir. Faşizmin, bunu “bilinçaltına çaktırmadan yerleştirerek kendini meşrulaştırmak” gibi iğrenç bir oyunudur bu tez.

Bu oyunu bozmak da bizzat toplumların gücü dahilinde bir görevdir.

O halde, haydi göreve.

İlk sandık önümüze gelende, hep birlikte bozalım bu oyunu.

KUZU KESMEK

Geçen hafta sonu, sosyal medyaya yansıyan önemli bir belgesel çalışma vardı. 140 Journos adlı medya oluşumunun çektiği, BAE’de “öz-sürgün”deki mafya lideri Sedat Peker, eski TBMM başkanı ve başbakan yardımcılarından Bülent Arınç ve üç gazeteci ile yapılmış röportajlardan oluşan bir “belgesel” çalışma. “Ya Devlet Başa” isimli 56 dakikalık bu filmle ilgili, bu köşeye bugünlük sığdıramayacağım bir dizi ciddi eleştirim olsa da, yine de özellikle Peker’in anlatımlarının “toplumsal yarar” bağlamında dikkatle dinlenmesi gerektiğine inanıyorum.

“Devletin, kendi görmek istemediği kirli işlerini mafyaya gördürmesi, faili meçhul cinayetler, solun ve genel anlamda toplumun sindirilmesine yönelik çalışmalarına dair” Peker’in sözlerinden, şu cümleyi özellikle not almışım:

“Hepimiz kuzu yemeyi seviyoruz... Ancak kuzuyu yanımızda birisi kestiği zaman onu vahşi gibi görüyoruz, bakmak istemiyoruz, kesme diyoruz. Onu birisi orda kesiyor. Önümüze pişmiş bir şekilde gelince güzel, sorgulamıyoruz.”

Devlet - Mafya ilişkisini daha iyi nasıl anlatabilirsiniz?

Mafya liderinin, (bakmayın bunların Vatan - Millet - Bayrak - Kitap muhabbetine) tabii ki belli bir çıkar karşılığında işlediği suçların, devletin derin unsurlarına (Derin Devlet diye bir şey yoktur. Tek bir devlet vardır ve onun rutin dışı derin faaliyeti vardır) hizmetin karşılığı da “Kirli yeraltı işlerini serbestçe sürdürebilme imtiyazı ve ehliyetidir.”

Arada da Peker’in tabiri ile “Kuzular kesilir” ve kamuoyu o “Kesimi” yani “Mezbaha aşamasını” gözleriyle görmediği için, sofrasında rahatsız olmaz.

Faşizmin tarihini yazacaklara, ibretlik notlardır bu itiraf. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Mektep... 29 Aralık 2021
Yandaşlık zor zenaat 24 Aralık 2021

Günün Köşe Yazıları