Adaları Osmanlı bıraktı
Lozan görüşmelerinde en büyük engeli Osmanlı Devleti’nin adaları kayıtsız şartsız bırakmasına yönelik tezler oluşturdu.
Osmanlı Devleti 1914 yılında Ege adalarını fiilen yitirdiği halde İsmet Paşa Lozan’da mücadelesini sürdürmüştür. Konunun anlaşılabilmesi için Osmanlı Devleti ile yeni Türkiye Devleti arasındaki duruş farkı ortaya konulmalı, bunun için de Sevr’e göz atılmalıdır.
Osmanlı Devleti Sevr ile adaları da vermiştir. Sevr’in 84. maddesiyle Gökçeada, Bozcaada, Semadirek, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, Taşoz, Bozbaba ve İpsara’yı Yunanistan’a, 122. maddesiyle de Meis ile On İki Ada’yı İtalya’ya bırakmıştır. Hoş Sevr Antlaşması’nın 132. maddesiyle Osmanlı zaten toptan diyebileceğimiz feragat hükmünü de kabul etmiştir ya neyse...
TBMM ise Sevr’i yok sayıp imzalayanları hain ilan eder. Millî Mücadele ile emperyalistlerin maşası Yunan ordusunu topraklarından atar. Kardeşi kardeşe kırdırtma oyununu başarıyla oynayan Saltanat yönetimine son verir ve Lozan’a gider. İsmet Paşa’nın TBMM’de açıkladığı gibi Lozan’da amaç Misak-ı Milli’yi gerçekleştirmektir. Misak-ı Milli’nin Türk yurdu olarak tanımladığı topraklar 30 Ekim 1918’de işgal edilmemiş topraklardır.
Ege Adaları bu tarihte Yunan ve İtalyan işgalindedir. TBMM’nin Lozan’a giderken Türk heyetine verdiği yönergenin 4. maddesi de adalarla ilgilidir. Buna göre izlenecek politika görüşmeler sırasında belirlenecek, Çanakkale’ye yakın adalar istenecek, güçlük çıkarsa Ankara’ya sorulacaktır.
İSMET PAŞA’NIN STRATEJİSİ
Ege Adaları konusu Lozan masasına 25 Kasım 1922 günü gelir. İsmet Paşa görüşmelerin seyrine göre politika izler. Temel hedefi Boğazönü adalarını kurtarmaktır. Gökçeada, Bozcaada ve Semadirek’in Türkiye’ye verilmesini ister. Limni, Midilli, Sakız, Sisam ve Ahikerya (Nikerya) adalarının güvenlik ve ekonomik devamlılık açısından Anadolu ile birleşmesinin zorunluluk olduğuna işaret eder. Yani hedefinden fazlasını talep ederek Boğazönü adalarını kurtarmaya çalışır.
Venizelos, İsmet Paşa’nın andığı adaların yıllardır Yunan egemenliğinde olduğuna dikkati çeker. Türkiye’den çıkmış olan topraklarda Türk egemenliğinin yeniden kurulmasının söz konusu olmayacağını vurgular. Yani “Boğazönü adalarını da vermem” der. Adalardaki Rum çoğunluğa işaret ederek de Osmanlı’nın yaşamsal hatasını İsmet Paşa’nın önüne koyar.
Lord Curzon Venizelos’u destekler. Adaların kaderinin saptanmasını kayıtsız şartsız büyük devletlere bırakanın Osmanlı olduğunu vurgular. Osmanlı Devleti’nin alınan karara sadece üzüntülerini belirtmekle yetindiğini de hatırlatır. On İki Ada’nın kaderini ise Uşi Antlaşması’nın belirlediğini bu nedenle görüşme konusu olmadığını söyler.
Görüşmelerde İtilaf devletleri İsmet Paşa’nın adaların silahtan arındırılması politikasını destekler. Ancak onun Limni, Midilli, Sakız ve Ahikerya’nın Yunanistan’dan alınarak özel bir rejim altına konulması önerisi benimsenmez. Yunan temsilci M. Kaklamanos müttefiklerinin desteğiyle 29 Kasım 1922’de Limni ve Semadirek’in egemenliğinin tartışılamayacağını söyler. Rum nüfusa sahip olduğu, 1913’ten beri Yunan işgalinde bulunduğu için Gökçeada ve Bozcaada’nın da Yunanistan’a verilmesini zorunlu bulur. İsmet Paşa direnir. Üç adanın da Türkiye’ye verilmesi gerektiğini savunur.
İtilaf devletlerinin 30 Ocak 1923 tarihli barış önerisinde Gökçeada ve Bozcaada Türkiye’ye verilmiştir. Ancak Boğazönü’ndeki diğer adalarla Saruhan adaları askerden arındırılarak Yunanistan’a bırakılır. Yeni Türkiye Devleti 31 Ocak’ta verdiği yanıtında Bozcaada yakınlarındaki Merkep/Tavşan Adaları’yla Anadolu sahillerine yakın olan Meis’in de Türkiye’ye bırakılmasını ister. İtalya ve Yunanistan’a verilen adaların Osmanlı borçlarından payına düşeni ödemesi gerektiğine de işaret eder.
GÖRÜŞMELERİN İKİ DÖNEMİ
Lozan Konferansı’nın ikinci dönemi 23 Nisan 1923’te başlar. Yunanistan payına düşen borcu ödemeyi kabul eder. İtalya ödemeyeceğini bildirir ve Meis’te Türk egemenliğine karşı çıkar. İsmet Paşa Meis’in milli sınırlar içinde olduğunu söyler. “Anadolu’nun güvenliği için gereklidir” diyerek ısrarını sürdürür. Ancak İtalya’nın ardında güçlü bir müttefik desteği vardır. Adada Müslüman nüfus olmaması da tezlerini güçlendirir. İsmet Paşa yine direnir. Öyle ki Meis konusu barışa ulaşılmasının önündeki en büyük engel olur. Sonuçta Türkiye Meis’i alamayacağını anlar. İsmet Paşa Meis’e karşı Tavşan Adalarını ister. Borçları kurtarmaya yönelir.
GAYRİASKERİ STATÜ
24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın 12, 13, 15. maddeleri ve ek XV adalarla ilgili hükümleri belirler. Gökçeada, Bozcada ve Tavşan Adaları ile Asya kıtasına üç mil uzaklıktaki ada ve adacıklar Türkiye’ye verilir. Yunanistan’a bırakılan Limni, Semadirek, Midilli, Sakız ve Ahikerya’ya gayriaskeri statü verilir. Yunanistan ve İtalya Osmanlı borçlarından payını düşeni ödemeyi kabul eder. Yani demem o ki İsmet Paşa TBMM’nin kendisine verdiği yönergedeki adaları almış, üzerine Tavşan Adaları’nı almış ve hatta Osmanlı borçlarını yükümlenmelerini de sağlamıştır.
Antlaşmanın 12. maddesi bizim için özellikle önemlidir. Zira bu maddede Osmanlı Devleti’nin 1914 yılında adaları Yunan’a verdiği yinelenerek belgelenmiştir. (Düstur, III. Tertip, c. 5, s. 25) Yazmak istedikleri tarihe belge uyduranlara duyurulur.
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Sette kavga çıkmıştı: Siyah Kalp dizisinde flaş ayrılık