Müzikal üretimlerini Londra’da yapan ve uluslararası alanda da dikkat çeken Melis Uslu, namıdiğer Glasxs, Avrupa Müzik / Glow Records etiketiyle çıkan yeni uzunçaları “SARIŞIN” ile müzikal bir dönüşüm yaşıyor. Yıllardır düşlediği pop punk türündeki şarkılarıyla hareketli ve akılda kalıcı parçalara imza atan Melis Uslu ile keyifli bir sohbet yaptık.
- Glasxs isminin ardındaki kişi olan Melis Uslu'yu biraz tanıyabilir miyiz? Ne yapar, ne yer, ne içer?
Tabii, ses mühendisi ve müzik prodüktörüyüm. Ankara’da bilgisayar mühendisliği okudum, sonra İngiltere’de ses mühendisliği-müzik teknolojileri yüksek lisansı yaptım. Sonrasında da prodüktör ve mix mühendisi olarak kendi yapmak istediğim müziğe odaklandığım Glasxs’i başlattım. İstanbul’da kurduğum ses stüdyom Radio Circus Studios’un markasını Londra’ya taşıdıktan sonra da bir yandan ses mühendisliği yapıyorum, bir yandan da Glasxs adı ile müzik. Ne yer ne içere gelirsek pizza yer. Yeni yeni matcha içmeye başladı.
- 2021 çıkışlı "Princess Anxiety" albümünüzün ardından müzikal anlamda farklı bir yöne gittiniz. Önce eski şarkıları yeniden yorumladığınız "Galaksi Rapsodi" albümü geldi şimdi de "SARIŞIN". Bu dönüşüm nasıl gelişti?
Aslında “Princess Anxiety” ve “Prenses Anksiyete” çifte albümünde, ilk başta yarattığım Glasxs personası benzer türlerde ama belki biraz farklı hissiyatlarda şeyler anlatarak yolunda devam ediyor gibiydi. “Galaksi Rapsodi” ise, benim cover yapmayı çok sevmem üstüne kurulu bir albüm. Biraz da kendi kendime meydan okumak gibiydi çünkü “Kimseye Etmem Şikayet“’”i o albümden birkaç yıl önce söyleme cesaretinde bulunmak aklıma gelmezdi. Kısacası “Galaksi Rapsodi”, bir anda ortaya çıkan bir şey değildi, Glasxs’in ilk zamanlarından beri kendi bestelerim dışında cover çıkışlarım da hep oldu. “SARIŞIN” öncesi, “Galaksi Rapsodi” sonrası dönemde “Çilekli Milkshake”, “Retro Aşk” ve “Kırık Dökük Kalpler” isimli bir üçleme ile yıllardır arada düet projeler yaptığımız Serkan Çinioğlu ile çalışmaya başladık. Sonra Glasxs’in başından beri ekibinde olan Orçun Can’la SARIŞIN EP’nin ilk teklisi "öptüm, öldüm, bye,xx" sözlerinde birlikte çalışmaya başlayınca Glasxs’in yeni dönemi şekillendi. Bu süper ekiple, eskiden beri içten içe istediğim pop rock, pop punk türünde, aşırı içimize sinen ve bayıldığımız şeyler yapıyoruz, “SARIŞIN” da albümün ilk parçası olarak kalbimizin asi prenses yerine şimdiden kazındı.
- Geçmişteki üretimlerinizin aksine "SARIŞIN"da oldukça hareketli ritimler yer alıyor.
Önceki müziklerin daha indie-elektronika türünde ve biraz daha karanlık bir havası vardı. Kök notalarla yavaş yavaş giren elektronik piyano, kaotik, katmanlı synthlerle, okyanus reverblü ansızın bir yerden çıkan back vokallerle, progresif bir şekilde ilerleyip gidiyordu. Altyapıyı oluştururken ben ne olduğunu anlamadan şarkıyı bitiriveriyordum. “SARIŞIN”, dediğim gibi hep çalmak söylemek istediğim pop rock, pop punk müzikleri yaptığımız bir dönem açtı. "öptüm, öldüm, bye,xx” Orçun’un bir iki yıl önce bir rüyasından ortaya çıktı. Rüyasında ben bir punk grubunda sahnede şarkıyı bağıra bağıra söylüyordum. Sonra bir anda sözleri yazdı, Serkan’la konuştuk ve prodüksiyon bu şekilde ortaya çıktı. Vokal partisyonlarını hiç alışık olmadığım şekilde ama olması gerektiği gibi oluşturduk. Serkan bangır bangır gitarlar çalmaya başladı, derken kafamızdaki türü bu şekilde oturtmuş olduk.
- Albüme ismini veren "SARIŞIN" şarkısı aynı zamanda ruh halinize de yansıyan bir dönüşüm hatta yeniden doğuşu simgeliyor diyebilir miyiz?
Kesinlikle, “SARIŞIN”ın asi ve tatlı havasına bayılıyorum. Aslında doğrudan albüm olarak paylaşacaktık ama müzik endüstrisi içinde bulunduğumuz çağı bize bunu sorgulattı. İnsanların her bir şarkıyı ayrıca dinlemesini çok istiyorum. Albümler ne yazık ki dinlenmiyor artık eskisi gibi. Bu kısımdan söz etme nedenim, eğer albüm olarak çıkartsaydık sanıyorum “SARIŞIN” şarkısının o yeniden doğuş havasını daha iyi anlatabilecektik. Çünkü aslında tüm albüm SARIŞIN’ın bu havası üstüne kurulu. Ama ilk parçası olan EP’de de bu anlaşılıyorsa çok mutlu oldum!
- Tüm bu dönüşüme karşın Glasxs ismi ve personası sizinle yol yürümeye devam ediyor. Genel olarak her albümün, her üretimin ve her farklı sürecin kişisel bir yüzleşme ve kendini yeniden tanımlama adımlarını da içerdiğini düşünürsek sanatsal sürekliliği nasıl sağlıyorsunuz?
Süreklilik günümüzün en önemli konularından biri. Sanatın oluşumu düşünülünce bu elbette bir tezat oluşturuyor. Çünkü o ilham her ayın 15’inde gelen bir şey değil ama endüstrinin çarkları bizi bu disiplini edinmemiz konusunda itiyor. Ben de aslında komik bir şekilde hırçın ve komik taraflarımı bu yeni dönemin müziğine bulamaç ederken uslu ve çalışkan yanlarımı da burada kullanmaya çalışıyorum. İşin her üretimin farklı hisler yaratması organik bir şekilde ilerliyor ama süreklilik kısmında planlama yapmazsak işimiz zor.
- Apple Müzik’in Yıldızı Parlayanlar sanatçısı seçildiniz. Ayrıca albüm, Apple Müzik’te, sizin hazırladığınız Dolby Atmos Mix’lerle uzamsal ses deneyimiyle dinlenebilecek.
Evet, Apple Müzik’in Yıldızı Parlayanlar kampanyasının ağustos-eylül ayı sanatçısı seçildim. Beni inanılmaz mutlu eden bir gelişme. Apple Müzik Türkiye ekibine çok teşekkür ederim. Birkaç yıldır mix mühendisliğinin yanı sıra Dolby Atmos Mix mühendisliği yapıyorum. Mastering kısmında ses endüstrisinin akademik rockstar’ı Ufuk Önen’le, Atmos stüdyosunda çalışıyoruz. Aslında müziğin yeni formatının geleceğini şu an yaşıyoruz ve gerçekleşmesine tanık oluyoruz da dünyanın bir kısmı farkında değil gibi. Apple Müzik’ten Dolby Atmos logolu müzikleri Atmos entegre kulaklıklardan dinleyebiliyorsunuz. Çok daha yaratıcı bir alan yaratıyor mix mühendisi için ki dinleyici bu şekilde uzamsal sesi deneyimleyebiliyor. Çok daha büyüyeceğini görebiliyoruz, ben bu işi yapmaktan ve insanlara bu deneyimi yaşatabilmekten çok mutluyum.