Dijital çağın gençleri: Öfkeli, kırılgan ve sessiz

Dijital çağın gençleri: Öfkeli, kırılgan ve sessiz

18.05.2025 12:00:00
Güncellenme:
Dijital çağın gençleri: Öfkeli, kırılgan ve sessiz

Sırf öfkeli değiller aynı zamanda daha kaygılılar. Peki ebeveynler çocuklarıyla nasıl bağ kuracak? Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk, dünya çapında ebeveynlerde panik yaratan “Adolescence” dizisi üzerinden günümüz gençliğinin psikolojik gereksinimlerini anlatıyor.

Kısa süre önce dijital platformda yayıma giren “Adolescence” dizisi işlediği konu itibariyle tüm dünyada ebeveynler arasında endişe yarattı.

Bunun nedeni sonu bir cinayetle biten gençler arasındaki zorbalık, şantaj ve kontrol edilemeyen öfke ile örülü olay örgüsünün “gerçek”e çok yakın olma olasılığıydı.

Dizinin işlediği ve gündelik yaşamda da örneklerini gördüğümüz gençliğin güncel sorunlarını, gelişimsel psikoloji profesörü ve klinik psikolog Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk ile konuştuk.

- “Adolescence” dizisi büyük ses getirdi ve ebeveynleri derinden sarstı. Siz bu diziyi nasıl değerlendirdiniz?

Dizi, gençlerin kendi aralarında geliştirdikleri iletişim biçimleri ve bunun zarar verici taraflarına ilişkin çok çarpıcı bir anlatı sundu. Bu sırf dizinin geçtiği İngiltere’ye ya da gelişmiş ülkelere özgü değil tüm dünyada ve Türkiye’de de var olan bir sorun. Gençler kendi aralarında bir dil oluşturabilir ama bu dilin ne için ve nasıl kullanıldığı çok önemli. Bazı kavramlar, örneğin “incel”, nötr bir gözlem için ortaya atılmışken aşağılamak ve küçük düşürmek için kullanılabilir hale geldi.

- Ergenlikte dijital zorbalık neden bu kadar yıkıcı olabiliyor?

Çünkü dijital dünya bir arenaya dönüştü. Ne kadar kişinin sizi izlediğini, yorumladığını bilmiyorsunuz. Ve burada yapılan zorbalığın etkisi anında yayılıyor, kalıcı bir dijital iz bırakıyor. Gençler, sosyal medyada gördükleriyle depresyona girebiliyor, kaygı bozukluğu geliştirebiliyor.

- Türkiye’de de genç kızların dijital şantaja uğradığı örnekler yaşandı. Bu durumda ebeveynlerin nasıl davranması gerekir?

Ebeveyn-çocuk iletişimini açık tutmak çok önemli. Çünkü şantaja maruz kalan gençlerin çoğu, yaşadıkları sıkıntının ailesine ulaşmasından korktukları için susuyor. O korku, onları daha da kırılgan hale getiriyor. Ailelerin cezalandırıcı değil destekleyici olması gerekiyor. Uyarılarını yapsınlar ama çocuklarının onlara her durumda gelebileceğini hissettirmeliler.

- Dijital çağda çocuklar hangi becerilere gereksinim duyuyor?

En başta “dijital zeka”ya. Bu sadece uygulama bilgisi değil güvenlik ayarlarını yapmaktan, siber zorbalığa karşı kendini koruyabilmeye, hatta empati kurabilmeye kadar uzanan sekiz bileşenli bir kapasite. Dijitalde daha az empati kuruluyor çünkü karşındakinin acısını göremiyorsun. Bu da “insan dışılaştırma” dediğimiz süreci besliyor. Bu yüzden gençlerin hem teknik hem duygusal becerilerle donatılması şart.

- Ergenlerdeki öfke patlamaları daha mı arttı sizce?

Evet. Çünkü sınırlar kayboldu. Eskiden fiziksel ve sosyal sınırlar vardı, şimdi sadece psikolojik sınırlar var ve bunlar çok zayıf. Ebeveynlerin hem sınır koyabilmesi hem de esnek kalabilmesi gerekiyor. Gençler daha öfkeli çünkü bu öfkeyi yönetemiyorlar. Ayrıca erkekler arasında kadına yönelik öfke de artıyor.

- Bunun toplumsal cinsiyet sorunlarıyla ilgisi var mı sizce?

Kadınların iş gücüne katılımı arttıkça ve sosyal gücü yükseldikçe erkekler bu alanda kaybettikleri güce karşı öfke geliştirmeye başladı. Bu da kadına şiddet davranışlarının artmasına neden oluyor. Bazı erkekler, kadını değersizleştirerek bu dengeyi kurmaya çalışıyor. Bu, sadece eğitimsiz ya da geleneksel erkeklerde değil modern ve eğitimli erkeklerde de örtük şekilde var.

CİNSELLİĞİ KONUŞMAK ÖNEMLİ

- Dizide özellikle cinsellik üzerinden gerçekleşen zorbalıklar var. Bu konuda ebeveynlerin tutumu ne olmalı?

Cinsellik, ebeveyn-çocuk arasında konuşulmayan bir alan olarak kalıyor çoğu zaman. Ama bu çok önemli bir konu. Gençler kafaları karışık biçimde kendi aralarında konuşuyor. Ailelerin ayrıntılara girmeden, genel doğruları, duygusal sınırları ve beklemeyi öğretmeleri çok değerli. Yoksa cinsellik, beğenilirliğin bir ispatı gibi algılanabiliyor.

- Dizideki en sarsıcı sahnelerden biri, polislerin gençlerin mesaj içeriklerini anlayamamasıydı. Ebeveynler de bu anlamda çocuklarını nasıl anlayabilir?

Ebeveynlerin çocuklarının jargonunu öğrenmesi gerekmiyor. WhatsApp mesajlarını kontrol ederek değil duygusal iletişimi canlı tutarak çocuklarıyla bağ kurmaları gerekiyor. Dizi çok sarsıcı ama unutmayalım: Bu bir belgesel değil. O ölçekte bir şiddetin böylesine sorunsuz görünen bir aileden çıkması atipiktir. Gelişimsel psikopatolojiye göre başka belirtiler, başka eksikler olması gerekir.

AİLELER SINIR KOYMAKTA ZORLANIYOR

- Sizce Türkiye’de gençlerin öfke ve kaygı düzeyi alarm veriyor mu?

Evet. Ve bunun nedeni hem çocuklara psikolojik sınırların öğretilmemesi hem de ailelerin bu sınırları koymakta zorlanmaları. Gençler duygularını yönetemiyor çünkü bu becerileri öğrenemediler. Dijital dünyada artık fiziksel sınırlar yok. Psikolojik sınırları sağlam kurmak zorundayız.

ÖNEMLİ OLAN DUYGUSAL YATKINLIK

- Aile yılı ilan edilen bu yılda devletten ne tür çalışmalar beklenmeli?

Aile kavramının yalnızca aynı evi paylaşmakla tanımlanmadığını anlamalıyız. Önemli olan duygusal yakınlık ve iletişimdir. Ailelerin, değişen dünyayı anlamaya çalışması, çocuklarına rehberlik etmesi ve onları sadece izleyen değil duygusal olarak yanlarında duran bireyler olması gerekiyor. Esneklik ve denge, çocuk yetiştirmenin temel ilkeleri olmalı.

İlgili Konular: #genç