Her şey kum saatiyle başlıyor
Alkera, sinematik anlatısı ve senfonik melodileriyle Türkçe sözlü metal müzikte fark yaratma amacı taşıyor.
Türkçe sözlü progressive metal topluluğu Alkera, Nefes Records etiketli ilk albümü “Zamanın Ötesine” ile bu türü sevenler için derinlikli sözler içeren ve bütünlüklü bir çalışma ortaya çıkarıyor. Önümüzdeki hafta dinleyicilere ulaşacak olan albüm öncesi vokalde Onur Çobanoğlu, gitarda Faruk Aydın Toksöz, davulda Yalçın Hafızoğlu, bas gitarda Ozan Tuncal ve klavyede Ali Göktürk’ten oluşan topluluk ile bir aradaydık.
- Bize "Alkera"yı tanıtabilir misiniz? Topluluk nasıl bir araya geldi?
Yalçın Hafızoğlu: “Alchera”, aborjin yerlilerinin düş zamanı demek. Aborijinler dünya yaratılmadan önce, evrende tüm canlıların sadece ruh olarak var olduğuna inanıyorlardı. Bu mit “düş zamanı” olarak anlatılıyor. 2015 yılında Faruk’la Alkera’yı kurmaya karar verdik. Çok süre geçmeden aramıza Ali katıldı. 2018’de İngilizce sözlü “Live in Sin” uzunçalar albümü yayımladık. 2019 yılı bizim için milat oldu. Aramıza önce bas gitarist olarak Ozan sonra da vokalist olarak Onur katıldı ve nihayetinde Alkera güncel halini almış oldu. Provalar gerçekten bizi heyecanlandırmıştı. Ozan ve Onur gruba dahil olmasaydı belki de projeyi sonlandıracaktık. 2021’de “Coexist” uzunçalar albümünü hemen sonrasında “Taş Yuva” teklisini yayımladık. Isınma turlarını tamamlayıp bir yandan konser sürecini başlattık diğer yandan da “Zamanın Ötesine” albümünün çalışmalarına başladık.
- Her metal müzik tutkununun metal ile tanışma öyküsü çok özel ve kendine özgüdür. Sizinkini dinleyebilir miyiz? Nasıl ve hangi isimleri dinleyerek başladı sonra nasıl alt türlere evrildi?
Faruk Aydın Toksöz: Müzisyenlerin birbirlerini tanımaları vakit alıyor. Bizim için de hiç kolay değildi. Zaman içinde zevkler değişime ve dönüşüme uğruyor. Tam olarak bu harmoni istediğimiz şey aslında diye düşünüyoruz. Her birimizin yolcuğu farklı ama Metallica, Pantera, Slayer gibi metal grupları ile Pink Floyd, Camel, Rush gibi rock gruplarını dinledik yıllarca.
- İlk albümünüz "Zamanın Ötesine" birkaç gün sonra çıkıyor. İsminden başlayarak albüm hakkında neler söylersiniz?
F. A. Toksöz: Aslında bu albümün ilk teklisi iki yıl önce yayımladığımız “Taş Yuva”. Pandemi ve çeşitli başka çevresel etkenler sebebiyle albümü ancak şimdi yayımlayabiliyoruz.
Y. Hafızoğlu: Bir konsept albüm hazırladık. Bu albümde bir karakter üzerinden kişinin tüm duygularını yaşayarak arınabileceğini anlatıyoruz. Dinleyiciyi müzikal bir yolculuğa çıkarıyoruz, sinematik geliyor bana bu albüm. Bu arınma hali durumu evrensel bir konu. Hikâye ve sözler Onur' a ait.
Onur Çobanoğlu: Her şey “Kum Saati” ile başlayacak. “Kan Revan” ile kendi hatalarımıza sarılarak kötüye teslim olacak, “Dilhun” ile geçmişe bakacak, “Teslimiyet” ile ilişkiler yaşayacak ve sevgiyi farklı şekillerde deneyimleyecek, “Son Rüya” ile olgunlaşmamış duyguları içselleştirecek, “Taş Yuva” ile terk edilip yalnızlaşacak, “Peripeteya” ile karmaşa hissi yaşanacak ve dönüşüm başlayacak, “Kör Kahin” ile bizi bu hale getirdiğine inandıklarımızla hesaplaşacak, “Katatoni” ile yaşanan acılara hissizleşmeyi öğrenecek ve nihayetinde “Zamanın Ötesine” ile bütün bunların aslında ayrılmaz ve kaçınılmaz bir bütünün parçaları olduğu tezini deneyimleyeceğiz. Albümün aktarmak istediği çok şey var ama bunu hemen bugün yapma derdinde de değil.
SÖZCÜKLER HEP ORADA
- Klasik soru. Türkçe söz ve metal müziği bir araya getirmek zor mu?
Onur Çobanoğlu: Anlatmak istediğinizi müziğinizle birleştirmek dilden bağımsız olarak deneyim gerektiren bir süreç. Çünkü şarkı sözü için sadece duygularınızı değil kelimelerinizi de yönetmeyi bilmelisiniz. Bazen notaların arasında gezerken yoğun duyguları temsil eden kelimeleri sinestezik olarak da görebiliyorsunuz. Onlar sanki hep orada.
KAYITLAR EVDE ALINDI
- Türkiye'de son yıllarda farklı türlerde ve daha önce hiç denenmemiş müziklere ilişkin oldukça iyi ve ayrıntılı prodüksiyonlar görüyoruz. Sizin albümünüzün prodüksiyon kısmı nasıl geçti? Nelere dikkat ettiniz?
Yalçın: Gelişen teknoloji ile birlikte imkanlar arttı. Artık her birimizin evinde çalışma istasyonları var. Biz davullar hariç tüm kayıtları kendi ev stüdyolarımızda aldık. Davullar ise akustik olarak North Stüdyolarında kaydedildi. Mix ve mastering aşamalarını Ertuğrul Gül tamamladı. Klip için Sarper Karataş ve Woerktheater ekibiyle çalıştık. Kapak tasarımını Özkan Durakoğlu gerçekleştirdi. Yayın aşamasını ise Faruk ve Fikret Ertan ile birlikte kurduğumuz Nefes Records etiketiyle yaptık. Artık bağımsız müzisyenlerin kendilerini var edebildiği bir çağdayız ve bu sayede üretkenlik ve çeşitlilik artıyor. Dikkat ettiğimiz tek şey hayalimizdeki kaliteye yaklaşabilmek. Bu her defasında gelişecek bir beklenti ama fena gitmediğimizi söyleyebilirim.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu