Çalışmalarını uzun süredir ABD’de sürdüren Türk arpist Beste Toparlak, ilk albümünü kısa süre önce yayımladı. Spotify’ın “en iyi yeni çıkan, küresel klasik müzikler” listesine giren albümü ve Toparlak’ın müzik yaşamını kendisinden dinledik.
- Arp çalmaya nasıl başladınız?
Müziğe sekiz yaşında, babamın işi nedeniyle yaşadığımız Kazakistan’ın Almatı kentinde, Rus piyanist Yevgenia Tarasova’dan aldığım piyano dersleriyle başladım. Dil farkından dolayı aramızdaki kısıtlı iletişime karşın bana çok büyük bir müzik sevgisi aşıladı. Üç yıl sonra Türkiye’ye döndüğümüzde tesadüfen 15 gün sonra konservatuvar sınavlarının yapılacağını öğrendim. İki hafta hızlı bir kurs sonrası sınavlara girdim. Kulak, hafıza, melodi ve ritm gibi teknik bölümler tamamlandığında jüridekiler, “Peki hangi enstrümanı çalmak isterdin” diye sordu. Ve ben aslında hiç aklımda olmamasına karşın o anda “Arp” dedim. “Hiç arp gördün mü?” dediler. “Görmedim ama sesini duydum!” dedim. (O zamanlar “Looney Tunes” çizgi filmlerinde sık sık lir çizilirdi.) O akşam kazananlar listesinde adımı arp ile yan yana okudum, eve dönünce ansiklopediden araştırmaya başladık. Aslında ne ben ne ailem, kimse arpın ne olduğunu tam olarak bilmiyordu ve ben beş altı yılda sadece bir öğrenci alınan bir bölüme seçilmiştim! Sonraki 10 yıl, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda ortaokul, lise ve lisans mezuniyetime kadar devam etti.
"ZOR AMA DEĞER"
- Arp hem akort edilmesi hem de taşınması oldukça zor bir enstrüman, neden arp seçtiniz? Zorlukları ile nasıl başa çıkıyorsunuz?
Çok güzel bir soru sordunuz. Arpın akort etme ve taşıma konusunda zorlukları olduğu doğru ama sesinin ve ifade gücünün etkisi bir şekilde bu zorlukların üstesinden geliyor. Performans öncesi ve sırasında düzenli akort gerektiren bir enstrüman. 47 tel ayrı ayrı akort ediliyor ve akort ısı ve basınca bağlı olarak değişebiliyor. “Arpistler yaşamlarının yüzde 90’ını arplarını akort etmeye harcarlar, geri kalan yüzde 10’unda ise akortsuz çalarlar” diye boşuna dememiş Igor Stravinsky. Taşımasına gelince, genelde haftada 3-4 performans oluyor. Pedal arp dediğimiz konser arpı yaklaşık 40 kiloluk bir enstrüman. Bu performanslarda arpımı kendim taşıyorum. Türkiye ve Avrupa ülkelerinden farklı olarak ABD’de, katıldığınız çoğu senfoni orkestrasına enstrümanınızı kendiniz taşımak durumundasınız. Zamanla bu konuda yeterince deneyim sahibi oldum. Performans süreçlerinde konsantrasyonu korumak, fiziksel dayanıklılık ve özellikle esneme öncelikli olduğu için yüzme, pilates ve yoga ile kondisyon sağlıyorum.
- İlk kişisel albümünüz Valses Poeticos (Şiirsel Valsler) kısa süre önce yayımlandı. Bu noktaya gelene kadar nasıl aşamalardan geçtiniz?
Bu noktaya gelmek yıllar süren çalışma ve performans deneyimini içeren uzun bir süreç oldu. Solo klasik müzik albümü oluşturmak sabır, zaman ve efor isteyen bir yolculuk. İlk olarak hem bana kişisel olarak hitap eden hem de arpın çok yönlülüğünü sergileyebilecek parça arayışına girdim. Bunu, eseri akıcı bir şekilde çalabilmek için yoğun bir pratik dönemi izledi. Ardından kayıt süreci ise ABD’nin Kzuey Carolina eyaletindeki Charlotte kentinde yapıldı. Mixing ve mastering ise ses mühendisi ve yapımcı Hakan Kurşun tarafından yapıldı. Benim için çok özel bir projeydi. Albüm çıktığı ikinci gün, Spotify editörleri tarafından “en iyi yeni çıkan, küresel klasik müzikler” listesine seçildi.
- Valses Poeticos, İspanyol besteci Enrique Granados’un özgürlüğü ve esnekliği simgeleyen şiirsel valslerini arp ile yorumlayan eserlerin olduğu bir albüm. Biraz konseptten ve kayıt sürecinden söz edebilir misiniz?
“Valses Poeticos”un konsepti, Granados’un kompozisyonlarındaki o şiirsel dokuyu, özgürlük ve esnekliği, arpın lirik özellikleri ile keşfetmek ve yansıtmaktı. Granados aslında bu eseri piyano için yazmış. Daha sonra gitara uyarlanmış. Kayıt süreci dikkatli ve hassas bir çaba gerektirdi. Arpın temiz ve doğal rezonansını korumaya çalıştık ve her bölüme ayrı olarak birkaç gün ayırdık. Granados’un eserlerindeki duygusal derinliği, müzikal özgürlüğü ve şiirsel doğasını dinleyiciye tam olarak aktarabilmek için müziğin ince dinamikleri ve akıcılığı üzerinde çalıştık.
EĞİTİM VE GELECEK
- Farklı ülkelerde eğitim aldınız. Eğitim süreciniz ve geleceğe yönelik planlarınızdan söz edebilir misiniz?
Eğitim yolculuğum uzun ve kıtalar arasında geçti. Türkiye’de Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan lisansımı aldım, ardından Almanya’da Hamburg’daki Hochschule für Musik & Theater’da Xavier de Maistre’nin rehberliğinde yüksek lisans yaptım. Eğitimimi ABD’de, Indiana Üniversitesi’nin Jacobs Müzik Okulu’nda, Susann McDonald ve Elizabeth Hainen gibi önemli arpistler rehberliğinde en yüksek performans derecesi olan “artist diploma”yı tam burs ile tamamladım. Avrupa ve Amerika’da 25’ten fazla senfoni orkestrası ile çalıştım. İleriye dönük olarak yeni konserler ve projeler üzerinde çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Bunun yanı sıra farklı müzisyenler ve oda müziği gruplarıyla işbirliği gibi birtakım tasarılarımız var. Canlı performansların yanısıra bir süredir vermekte olduğum özel arp derslerimi kurumsal olarak sürdürmeyi planlıyorum.
OPERA VE MÜZİKALDE SAHNEDE
- Yakın zamanda bir sahne performansınız olacak mı?
Bu ay Hilton Head Senfoni Orkestrası’nın “7 Ölümcül Günah” operasında, Asheville Senfoni Orkestrası’nın “Ciao Italia” programı ve Augusta Players’ın “Oz Büyücüsü” müzikalinde yer alacağım. Performans takvimi ya da arp yolculuğumla ilgilenenler en güncel bilgileri resmi web sitem: bestetoparlak.com, Instagram: besteli_biri.