Sessiz çağa bir yergi: Babil
Margot Robbie ve Brad Pitt’in başrolünde olduğu Babil, Hollywood’un karanlık yüzünü açığa çıkarıyor.
Umutlar, hayal kırıklıkları, parlayan şöhretler, sönüp giden ünlüler, trajediler, başarılar ancak hep işleyen ya da filmdeki tanımıyla “yeni yıldızını arayan” bir makine...
Damien Chazelle, yeni filmi Babil’de (Babylon) daha önce La La Land’de sinemaya ve özellikle müzikallere duyduğu aşkı anlatan öyküsünün gerisine gidiyor ve adıyla müsemma bir kaos içinde Hollywood’un sessiz çağına geri dönüş yapıyor. Ancak bu kez karşımızda pür bir aşk yok, daha çok Hollywood’un sevimsiz gerçeklerine duyulan bir öfke var...
Sinema tarihinin en önemli müzikallerinin başında gelen Singin’ in the Rain (Yağmur Altında, 1952) yalnız Hollywood’un “altın” sessizliğini ele geçiren sesin hâkimiyetini anlatmakla kalmıyor, sektördeki yankılarını da üç oyuncunun yaşadıkları üzerinden betimliyordu. Bu üç köşeli anlatı, şimdilerde Damien Chazelle’in Babil’inde -görsel/simgesel olarak da- yeniden yaşam buluyor ve altın çağını yaşayan Hollywood’un söz konusu süreçteki sancıları üç ayrı karakter üzerinden öyküleştiriyor.
Brad Pitt, kariyerinin zirvesindeki yakışıklı başrol oyuncusu Jack Conrad’ı, Margot Robbie yeteneği ve güzelliğiyle herkesi etkileyen yeni yıldız Nellie LaRoy’u, Diego Calva ise sinemanın bir parçası olmak için yanıp tutuşan Meksikalı genç Manny Torres’i canlandırıyor. Gelgelim filmin tüm bu karakterlere eşit zaman tanıdığını söylemek zor. Çünkü Babil’in ilk perdesi her ne kadar Nellie üzerine kurulu gibi görünse de aslında anlatının “göz”ünün Manny olduğunu anlamamıza yol açıyor.
“Cennet ve cehennemin” bir arada yer aldığı Hollywood’un, Robbie’nin devleştiği bir delilikle betimlendiği bu sekansta Manny, ilk görüşte Nellie’ye âşık oluyor. Fakat bu aşk, sırf bir kişiye duyulan sevgiden ibaret değil çünkü Manny, bizi temsil eden bir bakış açısı karakteri olduğu kadar Damien Chazelle’in kendisini ve sinemaya olan sevgisini de simgeliyor. Bunu, La La Land’in göz alıcı finaliyle doku uyumu içerisindeki son perdesiyle de kanıtlıyor.
Evet, Babil özünde tıpkı selefi gibi sinemaya, öykü anlatıcılığına, perdeye düşen büyülü görüntüye yönelik güçlü bir hayranlık barındırıyor. Her sahneyi bizimle “izleyen” Manny’nin gözlerinden bu tutku ve hayal kırıklıklığını fazlasıyla hissedebiliyoruz. Koltuklarımızda izlediğimiz filmlerin arka planlarında yaşananlar, hangi zorluklarla çekildikleri, nelere mal oldukları ve gününde sonunda ne şartlarda bir mucizeye dönüştükleri Babil’in çerçevesini oluşturuyor. Ancak çekirdekte bu sevgiden çok bir yergi seli, bir öfke “kusma” durumu var ki yönetmen bu eylemi, Nellie’nin cinnet geçirdiği sekansta somut olarak gösteriyor.
UYUŞTURUCU, KUMAR, TACİZ...
Kırmızı halı görkeminin arkasında yer alan seks partileri, uyuşturucu ve kumarın pençesindeki yıldızlar, gangsterler, azınlıklar, tacizler, tecavüzler ve finale yakın partideki vahşet... Chazelle, Hollywood’un bilindik öyküleri ve hemen her biri gerçek figürlerden esin alan ve onların bir tür karışımını sunan karakterleriyle sinemanın karanlık koridorlarında geziniyor ve yaratıcılarını adeta bir cehennemin parçaları gibi konumlandırıyor.
Manny ile izlediğimiz sekanslar boyunca bir filin yarattığı kargaşadan yılanla dövüşlere, işkence yapılan insanlara değin bir dizi deliliğe şahit oluyoruz ve film tüm bu sapkınlıkları ve çılgınlıkları çok dengeli bir drama ve mizah dozuyla vermeyi başarıyor.
Anlatının biricik kusuruna gelince... Chazelle, sinematografiden müzik kullanımına, oyuncu performanslarına değin orkestranın her bir enstrümanını doğru yönlendiren bir şef. Özellikle iyi niyetli olduğu konusunda kendimi ikna etmeye çalıştığım finaliyle doğru bir hamle yaptığını düşünüyorum. Ancak öykünün bütününde olasılıkla Manny’le olan eksik bağımızdan ve gerçek bir başrol ol(a)mayışından dolayı bir duygu yoksunluğu olduğunu da itiraf etmeliyim. Bu tercihin Babil’i kötü bir film haline getirdiğini söylemek yanlış olur fakat zayıflattığı gerçeğini de göz ardı etmemek gerek.
Puanım: 7.5/10
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği