30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesi uyarınca İtilaf Devletleri 13 Kasım’da İstanbul’u işgal eder. Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Ordular grup komutanlığının lağvedilmesiyle aynı gün Adana’dan İstanbul’a varır ve gördüğü manzara karşısında yaveri Cevat Abbas’a (Gürer) “Geldikleri gibi giderler” der. Kendisini karşılamaya gelen arkadaşı Rasim Ferit’e (Talay) de “İstanbul’a gelmemeliydim. Ne yapıp yapıp Anadolu’ya dönmenin çaresine bakmalı” diyecektir. İstanbul’da kaldığı altı ay boyunca Anadolu hareketi için hazırlık yapar.
Kamuoyu oluşturmak için Minber gazetesini çıkarır. Şişli’deki evinde Refet
(Bele), Kazım (Karabekir), İsmet (İnönü) paşalar, Rauf (Orbay) ve Fethi (Okyar)
beylerle bir araya gelerek kurtuluş çareleri arar. Ayrıca Anadolu’ya silah
kaçırmak için gizli teşkilatların temelini de bu dönemde atar.
21 Aralık 1918’de Meclisi Mebusan’ın kapatılmasının ardından Anadolu’ya geçme düşüncesi daha da belirginleşir. Ocak 1919’da İsmet Paşa ile yaptığı görüşmede verdiği kararı uygulamaya koyar. * Şubat 1919’da Ali Fuat (Cebesoy) ile görüşerek Konya’daki 20. Kolordu’yu Ankara’ya sevk etmesini isteyerek Milli Mücadelenin kalbi olarak Ankara’yı belirler.
Çabaları sonucu 29 Nisan 1919 günü 9. Ordu
Müfettişi olarak görevlendirilir. Nutuk’ta “O tarihte Genelkurmay’da bulunan ve
benim maksadımı bir dereceye kadar sezmiş olan kimselerle görüştüm. Müfettişlik
görevini buldular. Yetki konusu ile ilgili talimatı da ben yazdırdım. Hatta Harbiye
Nazırı Şakir Paşa, talimatı okuduktan sonra imzalamaya çekinmiş” diyecektir.
Aynı günlerde Genelkurmay Başkanı Cevat (Çobanlı) Paşa’nın “Bir şey mi
yapacaksınız?” sorusuna “Evet paşam, bir şey yapacağım” yanıtı vermiştir.
İngiliz Yüzbaşı
John G. Bennett, Samsun’a gidiş için vize işlemleriyle ilgilenirken heyetteki
rütbeli askerlerin sayısı dikkatini çeker ve vizeleri vermek istemez. Bennett
anılarında “Listeyi okuyunca Türk Ordusu'nun en faal 35
generaliyle albayının isimlerinin olduğunu gördüm. Vizeleri vermek istemedim.
Listeyi karargâha götürüp talimat istemeye karar verdim. Yaklaşık bir saat
sonra çağırıldım ve vizeleri verme talimatı aldım" diye anlatır. Samsun’a gidecek olan Bandırma vapurunda
Mustafa Kemal Paşa dâhil olmak üzere 79 kişi yer alır. 23 kişilik müfettişlik
heyeti, 25 adet astsubay, er ve erbaş, Sivas’taki 3. Kolordu’da görevlendirilen
Refet (Bele) Paşa, 25 kişilik mürettebat ve beş sivil olarak kayıtlara geçer.
Samsun’a götürülecek atlar için bile İngilizlerden vize alınmak zorunda kalınır.
**
‘BANDIRMA BATIRILACAK PAŞAM’
Bandırma
Vapuru’nun Karadeniz’de batırılacağına ilişkin birkaç önemli istihbarat Mustafa
Kemal Paşa’ya ulaştırılır. Bu istihbaratı sağlayanlardan biri Vahdettin’ın kızı
Ulviye Sultan ile evli olan İsmail Hakkı (Okday) Bey’dir. Samsun seyahatinden
birkaç gün önce Babanzade Fuat Bey’in evindeki davette Yüzbaşı Bennett’in
Bandırma’nın batırılacağını sarhoşken ağzından kaçırdığını fark ederek hemen
saraya dönmüş ve emrindeki yüzbaşı Çopur Neşet (Bora) Bey’e iletmiştir. Yüzbaşı
Neşet de Mustafa Kemal Paşa’ya bu istihbaratı ulaştırır. ***
Rauf (Orbay) Bey de 16 Mayıs sabahı Şişli’deki eve gelerek
aynı istihbaratı paylaşır. Mustafa Kemal Paşa’nın avukat arkadaşı Saadettin
Ferit (Talay) ve Berç (Türker) Keresteciyan’dan aldığı istihbaratı gizlice
verir. Osmanlı Bankası müdürü Keresteciyan ilerleyen aylarda Felah Grubu’nu
oluşturan Ekrem (Baydar) ile Anadolu’ya ilaç ve para gönderilmesine de yardımcı
olacaktır. Mustafa Kemal aldığı bu
istihbaratlardan sonra şunu diyecektir:
“Bir an yalnız kaldım. Ve düşündüm. Bu dakikada
düşmanların elindeydim. Bana her istediklerini yapamazlar mıydı? Beynimden bir
şimşek geçti: Tutabilirler, sürebilirler, fakat öldürmek! Bunun için beni
Karadeniz'in coşkun dalgaları arasında yakalamak lazımdır. Ancak benim için
artık yakalanmak, tutuklanmak, sürülmek, düşüncelerimi yapmaktan alıkonmak,
hepsi ölmekle denkti. Hemen karar verdim, otomobile atlayarak Galata rıhtımına
geldim.”
Bandırma, 16
Mayıs 1919 günü 16.30'da İstanbul’dan hareket eder. Vapurun kaptanı İsmail
Hakkı (Durusu) Bey’e kıyıdan gitmesini telkin eder. Vapur, hareketinden kısa
bir süre sonra işgal güçleri tarafından aranır. Mustafa Kemal Paşa bu durum
karşısında “Biz, Anadolu'ya ne silah ne cephane götürüyoruz; biz ideali ve
imanı götürüyoruz!” diyecektir. Vapur, 19 Mayıs sabahı Samsun’a ulaşırken 19
Mayıs 1919 günü Samsun’da atılan o ilk adım Milli Mücadele’nin de ilk adımı
olur.
Düşman
birlikleri, Kurtuluş Savaşı’nın ardından 4 Ekim 1923 günü Dolmabahçe Sarayı
önünde düzenlenen törenle Türk bayrağını selamlayarak “geldikleri gibi
gitmişler”dir. 6 Ekim 1923 günü de Şükrü Naili (Gökberk) komutasındaki 3.
kolordunun İstanbul'a girmesiyle işgal resmen sonlanmıştır. 19 Mayıs, “umudun
adı” kurtuluşun “ilk adımı” olmuştur.
Kaynakça
* Alev Coşkun,
Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay İşgal, Hüzün, Hazırlık, Cumhuriyet Kitap,
İstanbul 2008, s.179-182.
** Murat
Bardakçı, Bir Devlet Operasyonu 19 Mayıs, Turkuvaz Yayıncılık, İstanbul 2019,
s.36., 206.
*** Arı İnan, Tarihe Tanıklık Edenler, Çağdaş Yayınları,
1997, s.56-58.
Fotoğraflar: Osman Öndeş arşivi, Türkiye Denizcilik
İşletmeleri (Seyr-i Sefain İdaresi) arşivi.