Var mısın ki?

Yüzyıllar öncesinden günümüze hatta yapay zekâ çalışmalarına ışık tutan büyük Türk filozofu Farabi’nin bilincinde bir yolculuğa ne dersiniz?

Var mısın ki?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.09.2024 - 11:17

Farabi’nin yaşamı boyunca 117 eser kaleme aldığı söylenir. Bu eserlerden yalnızca 25’i günümüze ulaşmıştır. Bilimleri tasnif ediş biçimi Avrupalı bilim insanları tarafından da kabul edilmiştir. Ona göre bilimler fizik, matematik ve metafizik diye üçe ayrılır. Tüm dünyada “ikinci öğretmen” diye anılır. Malum birinci öğretmen olarak kabul edilen kişi Aristoteles’tir.

Aristoteles’in anlaşılmasında Farabi bir mihenk taşı görevi görür. Bu konuda nasıl titiz çalıştığını şuradan anlayabiliriz, “Aristo’nun Kitabü’n Nefs” (De Anima) isimli eserinin bir nüshası üzerinde Farabi’nin el yazısıyla “Bu kitabı 200 kere okudum” ibaresinin yazılı olduğu belirtilmektedir. (*)

Farabi yalnızca Aristoteles’i anlaşılır kılmamış Platon’un düşünce dünyasına da derinlemesine nüfuz etmiş, iki büyük filozofu birbiriyle ilişkiye sokup onları bir anlamda yeniden yapılandırmıştır.

SES DENEYLERİ

O hiç kuşkusuz büyük bir filozoftur ancak en ilginç özelliklerinden biri müzikle olan ilişkisidir. Ses üzerine deneyler yapmıştır. Bu deneylerin sonucunda havadaki titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını keşfedip büyük bir buluşa imza atmıştır. Farabi müzik aletlerinin yapımında gerekli kuralları belirleyen kişidir. Kanun enstrümanının mucidi de odur. (**)

“İnsan bir şey yapmaya kendini zorlamadıkça her zaman kolay olan ne ise o yönde hareket eder.”

İnsan denen varlığın baştan aşağı fiilden ibaret olduğu söyleyen filozofa göre kendi hakikatimizin önünde engel olarak duran yine bizizdir.

“Var mısın ki yok olmaktan korkuyorsun?” Farabi’nin bu ifadesi onun insandan ne anladığını netleştirmemizi gerekli kılıyor. İnsan başlangıçta var bir varlık değildir. Kendini var etmesi, “insan” diye ortaya koyması gereken bir varlıktır.

Filozofa göre her bir varlığın yetkinliği onun türsel ayrımında aranmalıdır. Söz konusu olan insan ise türsel ayrım denen şey bizi “akıl” kavramında götürecektir. Aklın işlevi olan düşünme her ne kadar günümüz postmodern dünyasında mutlu olmaya engel kabul edilse de Farabi’de durum tam tersidir. Ona göre mutluluk, insanın kendisini ve içerisinde yaşadığı evreni nedenleriyle bilmeyi, başka bir tanımla felsefe yapmayı gerektirir.

Felsefe yapmaktaki amaç salt bireysel bir mutluluk için değildir. Erdemli toplum inşası için de gereklidir. “Birbirine yardım eden insanların olduğu bir toplum mükemmel bir toplumdur” diyen Farabi sevginin dönüştürücü olduğunun da altını çizer: “Sevgi dönüştürücüdür, mutlak iyiliktir. Sevmeyi ve sevilmeyi bilmeyen bunu bilemez.”

Farabi’ye ilişkin yaptığı çalışmasında Mesud Topal oldukça ilgi çekici bir noktayı dikkatimize sunuyor. Yapay zekâ çalışmaları için yaşamsal önem taşıyan bulanık mantığın köklerinin Farabi’ye dayandığını söylüyor. Yaptığı açıklama özetle şöyle:

Aristoteles’e göre her şey iki noktadan ibarettir, bir şey ya vardır ya da yoktur. Ya olmuştur ya da olmamıştır. Peki ya ara durum? Aristoteles’te ara durum yoktur. Farabi ise böyle bir netlikten söz edemeyeceğimizi söylüyor. Onun mantığına göre iki kesinlik arasında da bir nokta vardır. Bu nokta “buçuk” olan kısımdır. İşte bulanık mantığın bize söylediği şey tam olarak budur.

Türkistan’ın Farab kentinde dünyaya gelen büyük Türk filozofu el-Farabi et-Türki’ye derin saygılarımızla…

* Farabi, Yaşar Aydınlı, İsam Yayınları.

** Farabi, Var mısın ki, yok olmaktan korkuyorsun? Hazırlayan: Mesut Topal, Destek Yaynları.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon