Deniz Berktay, Kiev'den bildiriyor: 'Savaşın üç yüzü'
Ukrayna’daki savaşın ilk aylarında bütün ülke altüst olmuş, başkent Kiev’e barikatlar kurulmuş, kaçabilenler yurtdışına kaçmış, pek çok kişi ise milis birliklerinde veya sivil savunma birliklerinde seferber olmuştu.
Şimdi kara muharebeleri başkentten uzakta ülkenin doğu ve güneydoğusunda sürüyor. Ruslar’ın ekim ayından beri süren füze ve İHA saldırıları sonucunda elektrik sistemleri alt- üst olduysa da pek çok işletme jeneratör alarak elektrik sorununun üstesinden geldi. Üstesinden gelemeyenler ise kepenk kapattı.
Şimdi Ukrayna’da savaşın üç yüzü var: Bir tarafta cephede savaşanlar ve yaşamını yitirenler. Diğer tarafta yakınları cephede olanlar veya savaşın gündelik hayattaki etkisini bütün ağırlığıyla hissedenler. Bir başka taraftaysa hiçbir şey olmamış gibi gününü gün edenler hatta savaş sayesinde zengin olanlar var. Bazı lüks restoranlarda devam eden eğlenceler bu üçüncü grubun varlığını gösteriyor.
Savaştan etkilenmeyen veya olumlu etkilenenlerin varlığına bir işaret de striptiz kulüplerinin “Faaliyetlerimize yeniden başladık” türü afişleri. Metroya indiğinizde vagonlarda bir ilanla karşılaşıyorsunuz: Kiev’in en lüks striptiz kulübü, “en az iki bin dolarla” çalışacak “dansçı kızlar” arıyor. İş tecrübesine sahip olmak şart değilmiş. Kalacak yeri de onlar sağlıyormuş. Bu kadar hayırseverliğin sadece dans için olmadığını eklemeye herhalde gerek yok.
Bütün vagonlara bu ilanın asılması işin bir başka boyutunu gösteriyor. Savaşla birlikte milyonlarca kişi Avrupa ülkelerine göç etti ve bunların arasında fuhuş sektörüyle doğrudan ya da dolaylı yoldan ilişkisi olanlar da var. Fakat Kiev’den göç edenlerin yerini şimdi savaşın sürdüğü doğu illerinden gelen göçmenler doldurmaya başladı. “Sektör” temsilcileri de kendi işlerindeki boşluğu varını yoğunu bırakıp savaştan kaçmış bu göçmenlerle doldurmaya çalışıyor.
ÖLMEKTEN BETERİ
Bir de savaşın öteki yüzü var: Ölenler ve ölmekten beter duruma düşenler. Erich Maria Remarque’ın 1. Dünya Savaşı’nın dramını anlattığı “Garp Cephesinde Yeni Bir şey Yok” romanının kahramanı Paul, siper savaşlarının bütün korkunçluğunu okura aktardıktan sonra romanın sonunda onun hakkında kısa bir paragraf yer alır: “1918’in ekim ayında bütün cephede sakin geçen bir günde öldü. Bu öyle sakin bir gündü ki Alman genelkurmayı o akşamki raporuna, ‘Bugün garp cephesinde kayda değer bir gelişme olmadı’ notunu düşmüştü” diye. İşte geçen hafta votka sohbeti yaptığımız bir askerin bana anlattıkları tam da böyle. Haberlerde istatistik olarak yer alan hatta istatistiklere bile girmeyen kişilerin dramını bana uzun uzadıya anlattı. Bacağını kaldırıp oradaki yaraları gösterdi. Afganistan’da, Dağlık Karabağ’da (Azerbaycan ordusu saflarında) ve başka ülkelerde çarpışmış. “Fakat şu anda cephedeki durumu gördüğümde aklım başımdan gitti” diyor. Ağzını açtı, sağlam dişi kalmamış. Doktorlar implant öncesi bir iki kazık çakmışlar ki en azından ekmek yiyebilsin. “Öyle berbat şekilde yaralananlar gördüm ki onların bir an önce ölmesi için dua ettim” diyor.
Bugünlerde savaşın tekrar şiddetleneceği söyleniyor. Savaş haberlerine bakarken aklımda hep bu askerin anlattıkları olacak.
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt