Prof Dr. İsa Eşme, Yükseköğretim Kurumları Sınavı’ndaki yeni kararları yorumladı

Eski YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. İsa Eşme, bazı programlar için getirilen “başarı sırası barajı”nın dolaylı yollarla aşılabildiğini belirterek “Kimse kimseyi kandırmasın. Bu eğitim politikasıyla nitelikli mühendis, doktor, öğretmen bulamayız” dedi.

Prof Dr. İsa Eşme, Yükseköğretim Kurumları Sınavı’ndaki yeni kararları yorumladı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.02.2022 - 04:00

Ortaokul bilgilerine bile sahip olamayanları üniversiteye alıp gerçek lise mezunlarıyla aynı sınıfta okutacaksınız. Bir tek fizik sorusu çözemeyenleri fizik bölümüne yerleştireceksiniz. Dersin hocası ister istemez seviyeyi zayıf öğrencilere göre belirler. Hem düzey aşağıya iner hem de konularda ilerlemeniz mümkün olmaz. Dört işlemi bile bilmeyene hangi mühendislik eğitimini vereceksiniz? 180 sorudan 3-5 soru çözebilenler 90-100 soru çözenlerle nasıl rekabet edecek? 

Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS) baraj puanı uygulamasının kaldırılması ve sınav süresinin uzatılması ne anlama geliyor? Her sınava giren tercihte bulunabilecek ve sonrasında da üniversiteye girebilecek mi? 

Çok düşük puanlarla üniversiteye yerleşenler tıp, hukuk gibi “Başarı Sırası Barajı’’ bulunan programlara geçiş yapabilecek mi? Bu konuları eski YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. İsa Eşme’yle konuştuk. 

İsa Eşme

- YÖK sizce barajı neden kaldırdı? 2021 YKS sonrası yaklaşık 300 bin boş kontenjan kaldı. Amaç bu kontenjanları doldurmak mı sizce? 

İsterseniz önce, teknik bir konu olan baraj puanı ile ilgili kısa bilgi verelim. ÖSYM tarafından yapılan merkezi sistem, adaylarda bulunması gereken asgari bilgi ve yeteneğe sahip olanları belirleyebilmek için baraj puanı uyguluyor. Ortaokul düzeyindeki bilgileri kapsayan TYT için baraj 150 puandı, 120 sorudan 13-14 neti olanlar barajı aşabiliyordu. Lise bilgilerini kapsayan AYT için 180 puan olan barajı aşmak için 16-17 net soru çözmek yeterliydi. Herkesin anlayacağı dille bunun pratik anlamı şudur: Önlisansa yerleşmek için 10 üzerinden 1 alanlar, lisans için 2 alanlar başarılı görülüyordu. Şimdi yapılan, zaten çok düşük olan bu barajın kaldırması, ortaokul yeterliliği kazandırılamamış çocuklarımıza üniversite kapısının açılmasıdır. Geçen yıl, 2,5 milyona yakın adayın yüzde 32’si TYT barajını geçememişti. AYT Sayısalda da 140 bin adayın yüzde 52’si yani yarıdan fazlası 180 barajını geçememişti. Bu elbette çok zayıf bir karne. Ama bu karne aslında çocuklarımızın değil, eğitim sistemimizin karnesi. 

Şimdi asıl sorunuza geçelim, YÖK barajı neden kaldırdı? Baraj, üniversite giriş sınavlarında 1 milyona yakın adaya yükseköğretimin kapılarını açmak için kaldırıldı. Böylece hem her yıl 200 bini aşan boş kontenjanlar dolacak hem üniversite önündeki yığılma azalacak hem de genç işsizlerin sorunu 4-5 yıl ötelenerek iktidardaki siyasiler bundan puan alacaktır. 

- Baraj kaldırılmakla üniversite sınavlarına giren herkes tercihte bulunabilecek mi? 

Bir adayın puanının hesaplanabilmesi için 0.5 net soru çözmesi yeterli. İstatistik kurallarına göre rastgele işaretlenen sekiz sorudan iki doğru sonuç çıkacağına göre, sınava giren hemen herkes önlisans ve lisans programlarına yerleşmek üzere tercihte bulunabilecek. Böylece 120 sorudan yarım neti olanlar bile özellikle kontenjanları dolmayan vakıf üniversitelerine ve devlet üniversitelerinin temel bilimler bölümlerine girebilecekler. 

EK SÜRE İŞE YARAR MI? 

- YÖK Başkanı tercihte rekabet olacağını söyledi. Bu nasıl olacak? 

Kim kiminle rekabet edecek? Rekabet, başarı düzeyleri yakın adaylar arasında olur. 180 sorudan 3-5 soru çözebilenler 90-100 soru çözenlerle nasıl rekabet edecek? 

- Alınan kararla sınav süresi de artırıldı. Sınav süreleri neye göre ve nasıl belirleniyor? Süre artırımı adayın işine yarayacak mı? 

Sınav süreleri çoktan seçmeli sınavın ana ilkelerinden biridir. Merkezi sınavın 1974’ten beri devam eden uygulamalarına göre TYT düzeyindeki sınavlar için soru başına yaklaşık bir dakika, AYT düzeyindekiler için bundan biraz fazla süre verilir. Yıllardır uygulanan bu kurala göre TYT’de 120 soru için verilen 135 dakika bile fazlaydı. Temel ölçme ilkelerine göre belirlenen bu süre uzatılarak şimdi 165 dakikaya çıkarıldı. Böylece hem sınavın ana ilkelerinden biri yok ediliyor hem de gereğinden fazla süre verilerek öğrencinin yanındaki arkadaşlara bakıp kopyaya yeltenmesi adeta teşvik edilmiş oluyor. Bunun öğrenci başarısına da etkisi olacağını düşünmüyorum.

- Üniversitelere girişte barajın kaldırılması yükseköğretim sistemine kısa ve uzun vadeli etkileri neler olabilir?

YÖK’ün barajın kaldırılmasına yönelik kararı, yarım asrı bulan merkezi sınav sisteminin şimdiye kadar alınan en radikal kararlarından biri. Düşünün, bir aday, testleri hiç okumadan doldursa, yarım net soruyla iki ve dört yıllık programları tercih edebilecek. Bırakın liseyi, ortaokul yeterliliğini bile alamamış adaylar özellikle kontenjanları boş kalan vakıf üniversitelerine, Devlet üniversitelerinin fizik, matematik gibi temel bilimler bölümlerine yerleşebilecek. Biliyorsunuz 2001 yılında meslek lisesi mezunlarının iki yıllık meslek yüksekokullarına yerleşmelerinde sınavsız geçiş uygulaması getirilmişti. Bu uygulama hem meslek liselerindeki eğitim için hem meslek yüksekokulları için yıkıma yol açtı, eğitim kalitesi adeta yok oldu. 2016 yılında bu uygulama kaldırıldı, olumlu yansımaları hemen görüldü. Şimdi YÖK, barajı kaldırmakla sınavsız geçişi hem de kapsamını da genişleterek dolaylı yolla geri getirmiş oldu. Bu uygulamanın, gerek yükseköğretimde gerekse ortaöğretimde yol açacağı hasar daha büyük olacaktır.

HUKUK VE TIP BARAJLARI 

- Peki, hukuk, tıp gibi bazı bölümler için başarı puan barajları var, bunlar bir güvence değil mi?

Evet, Sayın Yekta Saraç’ın başkanlığı döneminde YÖK 2017 ve 2018 yıllarında, tıp, hukuk, mühendislik ve öğretmenlik gibi önemli bulunan bazı programlar için “Başarı Sırası Barajı” getirmişti. Bu çok yerinde bir karardı. Üç yıldır başarıyla uygulanıyor. Ancak giriş sınavındaki barajın kaldırılmasıyla bu engel dolaylı yollarla aşılabilir.

- Yani çok düşük puanla üniversiteye girenler bu bölümlere girebilir mi? Bu nasıl olur?

Şöyle olur. Çok düşük puanla iki yıllık adalet yüksekokullarına girenler, dikey geçiş sınavlarıyla hukuk fakültelerine geçebilirler. Bu geçişlerin kontenjanları arttırılarak baraj etkisizleştirilir. Aynı şekilde MYO’ların teknik programlarından mühendislik fakültelerine geçilebilir. Bazı alanlarda öğretmenlik 3-5 aylık formasyon eğitimine indirgendi. Bu yolla da öğretmenlik programları için getirilen başarı sırası barajı kolayca aşılabilir. 

- Bütün bunlar yükseköğretimde verilen eğitimin niteliğini etkilemez mi?

Elbette etkiler. Bu uygulama hem yükseköğretimde hem ortaöğretimde büyük hasara yol açacaktır. Siz, ortaokul bilgilerine bile sahip olamayanları üniversiteye alıp gerçek lise mezunlarıyla aynı sınıfta okutacaksınız. Bir tek fizik sorusu çözemeyenleri fizik bölümüne yerleştireceksiniz. Dersin hocası ister istemez seviyeyi zayıf öğrencilere göre belirler. Hem düzey aşağıya iner hem de konularda ilerlemeniz mümkün olmaz. Dört işlemi bile bilmeyene hangi mühendislik eğitimini vereceksiniz? Kimse kimseyi kandırmasın. Bu eğitim politikasıyla geleceğin Türkiye’sinde nitelikli mühendis, doktor, hukukçu, öğretmen ve ara eleman bulamayız. Bu hasarı düzeltmek için on yıllarımızı harcamak zorunda kalırız, bunları görebilmek için yüksek öngörüye gerek yok. 


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler