Manda sütündeki verimlilik inekleri solladı

Birkaç yıl önceye kadar tükenmekte olan mandaların verimi, yıllar içerisinde ciddi miktarda artış gösterdi. Kocaeli’nin Kandıra ilçesindeki vatandaşların kurduğu manda birliği de verimi iyice artırdı. İtalya’dan getirilen mandalarla beraber süt verimi yükseldi. Yoğurduyla meşhur Kandıra’da, yoğurt satışlarındaki artış da bu duruma paralel olarak ilerledi. Öte yandan manda yoğurdunun pankreas kanseri, bağırsak kanseri, şeker gibi pek çok hastalığa da iyi geldiği ve bu sebeple çok tercih edildiği öğrenildi.

“BİRÇOK HASTALIĞA ŞİFA”

Kandıra’da manda yoğurdu üreten Ahmet Kan, “Hayvancılıkla uğraşıyoruz. Aynı zamanda manda işi yapıyoruz. Yoğurt yapıp pazara götürüp satıyoruz. Kandıra’nın yoğurdu meşhurdur ama manda olursa meşhur. Yoğurdun ham maddesi mandadır. Mandanın sütü kalitelidir. Birçok hastalığa da şifadır. Pankreas kanseri, bağırsak kanseri, şeker gibi hastalıkları olanlar manda sütü istiyor. Kimi yoğurdunu istiyor, kimi sütünü istiyor. Bu şekilde vatandaşa hizmet ediyoruz” dedi.

“İYİ BİR MANDA GÜNDE 10 KİLO SÜT VERİR”

Bölgede manda sütü verimliliğinin nasıl arttığını anlatan Kan, “Mandanın çok sütü olmaz. Bugün iyi bir manda takriben sabah ve akşam 10 kilo süt verir. Kandıra’ya biz ‘manda birliği’ kurduk. İtalya’dan manda ırkları geldi. Biz bunları döllendirdik. Sağım, süt biraz daha farklılaştı. Süt verimi biraz daha yükseldi. Oranın mandaları biraz daha verimli. Çünkü soy, kütük tutmuşlar. Anne ve baba takip edilmiş. İyi olanları bırakmışlar, kötü olanları kesmişler” diye konuştu.

“İNEĞİ SOLLADI”

Şu anda mandalardaki verimliliğin ineklerden daha iyi olduğuna değinen Ahmet Kan, “Mandanın yavrusu ancak 2 yaşında bir kesime gider. Fakat bir tosun 8 aylık ya da 15 aylıkken, yani 300 kilo karkas ete ulaşır. Mandanınki ulaşmaz. Onun için mandada ineğe göre gelir düzeyi biraz daha düşüktür. Fakat şu anda manda, ineği solladı. Yoğurt da popüler oldu” ifadelerini kullandı.

“HİÇBİR KATKI MADDEMİZ YOK”

Yoğurt üretimlerinden de bahseden Kan, “Yoğurdu, hayvanın memesinden sağıldığı gibi kaynatıyoruz. Mayalama aşamasına geldiğindeyse yine yoğurt mayası veriyoruz. Yani hiçbir katkı maddemiz yoktur. Nenelerimiz, dedelerimiz bugüne nasıl gelmişse biz de aynı düzeyde devam ediyoruz” dedi.