Alkol İçmeyene Baskı Var mı?*
Neredeyse tamamı AKP'li olan belediyelerin alkol içmek isteyenlere getirdiği engelleri iyi biliyoruz. Esas merak etmemiz gereken şey, İran ve Suudi Arabistan'daki gibi çok sıkı baskıların yapıldığı ülkelerdeki uygulamaları gözlemlemek olmalı. Ben 74 yaşındayım, çocukluk ve gençlik çağını kapsayan 24 yılını çıkarsak, 50 yıldır bu ülkede hiç kimseye oruç tuttuğu veya tutmadığı, namaz kıldığı veya kılmadığı, içki içtiği veya içmediği için baskı yapıldığını görmedim ve duymadım. Sayın Başbakan iddia ediyor ki, “TÜRKİYE’de hayata şişenin içinden bakanlar içmeyenlere baskı yapmaktadır’’. Oysa, neredeyse tamamı AKP’li olan belediyelerin alkol içmek isteyenlere getirdiği engelleri iyi biliyoruz. Esas merak etmemiz gereken şey, İran ve Suudi Arabistan’daki gibi çok sıkı baskıların yapıldığı ülkelerdeki uygulamaları gözlemlemek olmalı.
Önce 1979 devrimi İranlılara ne getirdi, kısaca bakalım. İran İslami devrimi nedeniyle iki milyon İranlının dünyanın çeşitli ülkelerine göç ettiğini biliyoruz. Örneğin Kanada’nın Toronto şehrine 50 bin İranlı göçmen ikinci ülkeleri olarak yerleşti. Bilimsel psikiyatri dergilerinde sık sık bu göçmen grupların yeni ve farklı bir kültürde ne gibi uyum sorunlarıyla karşılaştığı, aile yaşantısında, sosyal ve ekonomik statüsünde, hangi düzeyde stres ve depresyon yaşadığı ele alınmakta. Yayınlara göre bu değişimden özellikle gençler çok olumsuz etkilendi; bir kısmı uyum sağladı, uyum sağlayamayanlar tehlikeli davranışlara yöneldi. En sık gözlenen problemler alkol ve madde kullanımı oldu; okul başarısızlığı, suçlu gençlere katılma ve davranış problemleri de sık gözlendi.
1979 İran devriminden sonra İran’da doğmuş ve katı İslami kurallara göre yetiştirilmiş bugünün İran gençliği ile ilgili araştırma bulguları ne gösteriyor? Tüm Tahran bölgesindeki gençleri temsil yeteneğinde 1.385 gençte yapılan araştırmada 15 -18 yaş grubundaki gençler soruları kendileri cevaplamış. Cevapların gizli kalması için tüm önlemler alınmış. Kendilerini çok dindar olarak tanımlayan gençlerin yüzde 17’si alkol ve yüzde 2’si madde kullanmış (1). Son yıllarda özellikle tıp öğrencilerinde uyarıcı ve uyuşturucu madde kullanımı ciddi bir sorun haline gelmiş; en sık kullanılan madde hashish, yüzde 43’ü yaşamları süresince bir maddeyi en az bir kez olmak üzere kullandıklarını bildirmiş (2). 400 hemşirelik okulu öğrencisinde yapılan incelemede ise kız öğrencilerin yüzde 27’si ve erkeklerin yüzde 61’i madde kullanmış olduğunu bildirmiş. Alkol kullanım oranı yüzde 5.8. En sık kullanılan maddeler opium, kokain ve hashish (3).
Suudi Arabistan’da alkol ve uyuşturucu-uyarıcı madde kullanımının sorun niteliğinde olduğu tüm yayınlarda vurgulanıyor. İlk kez 1987 yılında sadece madde bağımlısı erkeklerin tedavisiyle ilgili olarak Riyad’da Al-Amal hastanesi açıldı. Taburcu olanların dörtte biri gene maddeye başladıkları için üç kereden fazla sayıda tekrar hastaneye yatırıldılar. Alkolün kesinlikle yasaklanmasına rağmen, madde bağımlılarının yüzde 24’ü alkol alır (4). Çoğu birden fazla sayıda madde kullanır. Kadınlarda bağımlılık oranı yüzde 2.7’ dir, bunlar Cidde’de psikiyatri hastanesine yatırılır (5).
Karşılaştırmalı bir araştırma, Suudi Arabistan Krallığı’ndan 120 madde bağımlısı genç erkek ile Birleşik Arap Emirlikleri’nden 79 bağımlı gençte yapılmış. Araştırma iki gerçeği önemle vurguluyor: Eroin, hashish ve alkol her iki ülkedeki bağımlılar için de en çok tercih edilen maddelerdir. İkinci bulgu şu olmuş: Birleşik Arap Emirlikleri’nde gençlerin çok daha fazlası tek maddeye değil, birden çok sayıda maddeye bağımlıdır. Bunlar madde kullanmaya çok daha erken yaşlarda başlamış olanlardır (6). Şu noktayı da belirtmek gerekiyor ki, bütün araştırmalar Ortadoğu ülkelerinde uçucu madde bağımlılığının hayli sık olduğunu gösteriyor (7). Körfez ülkelerinden Bahreyn’de eroin bağımlıları için uygulanmaya başlanan yeni tedavi yöntemleri bilimsel dergilerde uzun uzun tartışılmakta. Çünkü uzmanlar problemin ciddi boyutlarda olduğunu vurgulamaktadır (8). Tüm günah ve yasak yaklaşımlarına rağmen nasıl alkol ve uyuşturucu-uyarıcı maddeler gizli kapaklı kullanılıyor ise, aynı gizli kapaklı uygulamalar gençlerin cinsel yaşamı için de söz konusu. İran’ın kültürel yapısının ve dini bağların evlilik öncesi cinsel ilişkileri yasakladığı bilinir. Bu alanda çok az sayıdaki araştırmalardan biri Uluslararası Aile Planlaması Merkezi tarafından yapılmış. Tahran’da yaşayan, yaşları 15 ile 18 arasında olan 1.385 erkek incelemeye alınmış (1 ). Bu araştırma, sanıldığının aksine genç erkeklerin hayli yüksek oranlarda cinsel faaliyetlerde bulunduklarını gösteriyor. Evlilik öncesi cinsel yaşam yasaklanmış olsa bile, genç erkeklerin yüzde 28’i gizlice karşı cinsle duygusal ve cinsel ilişki kurabilmektedir. Gençlere sorulduğu zaman böyle bir faaliyette bulunulmaması gerektiğini savunmakta iseler de bu savunmaların ezber söylemler düzeyinde kaldığı, ama gençlerin bu faaliyetlere devam ettiği anlaşılıyor.
Son olarak da eşcinsellik konusuna değinelim. İslam ülkelerinde eşcinsellik görünümde yasaktır. Şeriat kanunlarına göre evli olmayan ya da yakını olmayan erkek ve kadın bir arada bulunamaz. Kadın kadınlarla ve erkek erkeklerle dolaşır. Gerçek cinsel tercihleri eşcinsellik yönünde olan kadın ve erkekler, eşcinsel gibi algılanma korkusu olmaksızın özgürce bir araya gelirler. Yani cinsel faaliyetleri halkın gözü önünde yapmadıkça insanlar özel hayatlarında istedikleri gibi yaşarlar (9). Mukayese yapmak açısından ülkemizden birkaç örnek verelim: Konya merkezinde ortaokul, lise, yüksekokul ve çıraklık eğitim merkezlerinde öğrenim gören 1.559 gençle yapılan bir araştırma, gençlerin yüzde 11.3’ünün ayda en az bir kez alkol aldığını gösteriyor (10). Türkiye’de üç ayrı tıp fakültesinde birinci ve dördüncü sınıf öğrencilerinde yapılan araştımada, tehlikeli ölçüde alkol kullanım oranı yüzde 7.4 bulunmuş (11). Şu noktanın altını önemle çizmek isterim: Son yıllara kadar kimseye içki içtiği veya içmediği için baskı yapılmayan ülkemizde, gençlerin gerek alkol ve madde kullanma, gerekse AIDS oranları, bu alanlarda büyük kısıtlamaların ve yasakların getirildiği ve katı İslami kuralların uygulandığı ülkelerden çok daha az oranlardadır.
Prof. Dr. Aysel EKŞİ Psikiyatr
* Bu yazı Aysel Ekşi’nin yayımlanacak olan “BEŞ KITADA GENÇ SORUNLARI” adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Referanslar: 1. Asghar Mohammad Poorasl .2007. HYPERLINK “http://www.sciencedirect.com/science?_ob =ArticleURL&_udi =B6VC9-4KB11BS-2&_user=10&_origUdi=B6VC9-4PC3SMB-3&_fmt=high&_coverDate = 03%2F31%2F2007& _ rdoc = 1&_orig = article&_acct = C000050221&_version = 1&_urlVersion = 0&_userid= 10&md5 = e349045b182b60c5868fc720487ec9d5” Substance abuse in Iranian high school students. ). 2. Ghanizadeh .2001. Current sunstance use. 3. Ahmadi J..2004. Substance abuse: prevalence in a sample of nursing students ) 4. Al-Nahedh. 1999. Relapse among sunstance abuse patients in Riyadh. 5. Osman 1992. Substance abuse among patients attending a psychiatric hospital in Jiddah. 6. Amir T . 2001. Comparison of patterns of substance abuse in Saudi Arabia and the United Arab Emirates . 7. AlUmran, Mahgoub ve Rashi .1993. Reported a prevalence rate of volatile. 8. Abdel-Mawgoud, M. 1996. Heroin addiction in Bahrain: 15 years experience. 9. Moses M: Saudi Arabia’s Gays Lead Good Life or Do They? 10. Özkan Ö. Selçuk Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı araştırması. 11 Akvardar Y 2003. Substance use in a sample of Turkish medical students.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- 'Seküler müdür kalmadı'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi