Amerikalı uzmanlardan ABD'nin Mısır politikası yorumu
Amerikalı uzmanlar ABD'nin Mısır politikasını nasıl yorumluyorlar?
Teksas Üniversitesi Hükümet ve Ortadoğu Çalışmaları bölümlerinde öğretim üyeliği yapan, ABD-Mısır ilişkileri ve Ortadoğu üzerine çok sayıda kitabın yazarı Jason Brownlee, ABD'nin demokrasi ile çıkarları arasında seçim yapmak zorunda kaldığından daima çıkarlarını seçeceğini kaydetti.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Brownlee, Mısır'ın ABD'nin kritik stratejik müttefiki olması, Ortadoğu stratejisinin hayati parçasını oluşturması ve özellikle ABD'nin Basra Körfezi'nde askeri gücünü yansıtmasına ve İsrail'in güvenliğinin korunmasına yardım etmede önemli rol oynaması nedeniyle ABD'nin Mısır'da istikrar istediğini söyledi.
Bazı yorumların aksine, aslında Mısır ordusu tarafından görevinden uzaklaştırılan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin ABD'nin bu hedefleri açısından "iyi bir iş" çıkardığını, Müslüman Kardeşler'in lideri olarak geçmişteki söylemlerinin aksine Hüsnü Mübarek'in İsrail ve Gazze Şeridi'ne yönelik politikalarını devam ettirdiğini belirten Brownlee, "Dolayısıyla Mursi, ABD için kusursuz derecede iyiydi" dedi.
'Washington, sadık olanı destekler'...
Brownlee, Washington için sorunun Temerrüd Hareketi ve protestoların genişlemesiyle başladığı değerlendirmesinde bulunarak , "ABD başta Mursi'nin bir şekilde siyasi çözüm bulabileceğini ve iktidarını koruyabileceğini düşünüyordu. Ancak Mursi ordu tarafından devrilince, ABD hemen yeni istikrar getirici, kontrolü sağlayabilecek yeni lider arayışına girdi. ABD'nin söylemlerine baktığımızda, Mursi'yi gözden çıkardıkları görülüyor" diye konuştu.
Bu durumun esasında ABD'nin dış politikasıyla uyuştuğuna değinen Brownlee, "İktidarda kim varsa, Washington'a sadık olduğu ve yerini koruduğu müddetçe onu desteklerler, ama iktidardan indirilirse, siz de taraf değiştirirsiniz ve onun yerine kim geldiyse hesaplar onun üzerine kurulur" dedi. Brownlee, bu nedenle de, Dışişleri Bakanlığı brifinglerinde, Müslüman Kardeşler Teşkilatı'yla uzlaşı olması, siyasi sürece dahil edilmeleri gerektiği gibi basmakalıp ifadeler kullanılsa da, soru sorulmadığı müddetçe, Mursi'nin isminin telaffuz bile edilmediğine dikkat çekti.
'ABD, orduya örtülü onay veriyor görünüyor'
Brownlee, ABD yönetiminin Mısır'da orduyu kuvvetli biçimde eleştirmede de isteksiz davrandığını, siyasi çözüm, anlamlı siyasi uzlaşıya zorlama noktasında ordu üzerindeki gücünü kullanmadığını belirtti. Ordunun, ülkede adeta "Tiananmen Meydanı'nda yaşananlar" tarzında bir katliamı yönetmesine karşın, aslında prensipte buna karşı olan ABD'nin, sergilediği tavırla, aslında ordunun yaptıklarını kabul eden, hatta ona örtülü onay veren bir görünüm ortaya koyduğunu savundu.
Obama yönetiminin Mısır'da ordunun yönetime el koymasını "darbe" olarak nitelendirmediğini ve ABD'nin Mısır ordusuna yardımlarının askıya alınması yönünde bir hukuki netice doğurması durumunda "darbe" dememeyi sürdüreceğini kaydeden Brownlee, dolayısıya yönetimin, sadece sözlerle değil, eylemleriyle de orduyu bir kez daha destekler bir tavır sergilediğini söyledi.
Brownlee, "Bunun nedeni, Müslüman Kardeşler'e ideolojik bir karşıtlıkları olması değil, iktidarın devrilmesi ve ABD'nin yeni bir istikrar getiriciye, yeni bir lidere, ABD'nin kilit çıkarları için yüzlerini çevirebilecekleri yeni bir muhataba ihtiyaç duymaları" diye konuştu.
'Mısır demokrasisi ABD'nin üst önceliği değil'
Brownlee, Mısır'da tekrar ordu destekli bir iktidarın başa geçmesinin demokrasi için iyi bir gelişme sayılamayacağını, ancak Mısır'da demokrasinin ABD'nin üst önceliği olmadığını ifade etti.
"Tarihsel olarak da bu böyle oldu, şimdi de öyle" diyen Brownlee, ABD için önemli olanın stratejik çıkarları olduğunu, eğer demokrasi bu stratejik çıkarlara hizmet ediyorsa ABD için problem bulunmadığını dile getirdi. Mursi iktidarından örnek veren Brownlee, "Mübarek'in dış politikalarını sürdüren bir seçilmiş cumhurbaşkanı vardı, Mübarek dönemine göre daha istikrarlıydı. Amerikan yanlısı, Amerika'nın stratejisini destekleyen demokratik bir hükümette ve otokrasiye göre geniş bir halk tabanına sahipti. Dolayısıyla demokrasi ve stratejik çıkarların birbiriyle uyuştuğu bir dönemde ikisi de desteklenir, ama aralarında bir çatışma çıkar ve gerginlik patlak verirse, o zaman ABD stratejik çıkarlardan yana durur" diye konuştu.
Brownlee, Mısır'ın ABD açısından stratejik öneminin aslında Soğuk Savaş'tan sonra azaldığını, ancak aynı derecede olmasa da şimdi de Mısır'ın, İsrail'le barış anlaşmasının korunması, ABD'nin diplomatik girişimlerinin desteklenmesi, ABD'nin askeri gücünün yansıtılmasına, Mısır havasahası ya da Süveyş Kanalı gibi yollarla kolaylık sağlanması gibi önemli bir pasif rol oynadığını belirtti.
"ABD'nin, Mısır ordusuyla güçlü ikili ilişkilerinin getirdiği bu stratejik faydalardan vazgeçmeye hazır olduğunu sanmıyorum" diyen Brownlee, Mısır'ın bir şekilde ABD'nin müttefiki olmaya son vermesi halinde, ABD'nin Ortadoğu'daki tüm hareket tarzının, Pentagon'un bölgedeki askeri hareketleri bağlamındaki tüm planlamalarının da değişmek zorunda olacağını ifade etti.
Brownlee, bir soru üzerine, El Kaide ya da terörle mücadeleyle alakalı gelişmeler sözkonusu olduğunda, insansız hava araçlarının kullanımı, özel birliklerce gizli operasyonların düzenlenmesi gibi yollarla, Obama yönetimin çok proaktif olabildiğini, ancak bölgede diplomasi ve demokratikleşmeyle alakalı konularda yönetimin daha ziyade reaktif (sonradan tepki veren) olduğunu kaydetti.
'ABD hazırlıksız yakalandı'
Washington merkezli Freedom House adlı kuruluşun Ortadoğu ve Kuzey Afrika programları direktörü Charles Dunne, ABD'nin Mısır'da son birkaç yıldır olan gelişmelerde "hazırlıksız yakalandığı" görüşünde...
Dunne, ABD'nin Kahire Büyükelçisi Anne Patterson'ın, ordu yönetime daha el koymadan önce protestoları eleştiren ve seçimlerin önemine işaret eden açıklamalarını hatırlatarak, büyükelçinin bu sözlerinin birçok Mısırlı tarafından tepkiyle karşılandığına dikkati çekti.
"Dolayısıyla Amerikalılar, halk ayaklanması sonrasındaki askeri darbe neticesine karşı hazırlıksız yakalandılar" diyen Dunne, ABD'nin şu anda hala politikasının ne olması gerektiği üzerinde kafa yorduğu görüşünü dile getirdi. Dunne, "Korkarım ki desteklerini tümüyle, ordu destekli hükümetin arkasına koyacaklar, tıpkı Mursi'ye ve Mübarek'e yaptıkları gibi" ifadesini kullandı.
'Hep aynı şarkı, ABD bunu değiştirmeli ama korkarım yapmayacak'
ABD'nin Mübarek sonrası ordu destekli hükümete de tam destek verdiğini ve bu arada demokratik değişim ihtiyacına yeteri kadar dikkat göstermediğini kaydeden Dunne, aynı şekilde ABD'nin, insan hakları ihlallerini görmezden gelerek Mursi'yi desteklediğini, aynısının Mübarek için de sözkonusu olduğunu savundu. Dunne, "Bu, geçmişte birçok kez dinlediğimiz aynı şarkı. Bence şu zaman, ABD açısından, politikasını yeniden değerlendirme ve Mısır'da insan hakları ve demokrasiye daha fazla ağırlık vermesi için bir fırsat. Ama korkarım bunu yapmayacaklar" diye konuştu.
Amerikalı bir politika yapıcısı için şu anki durumun, Mübarek'in devrildiği zamana göre daha kötü olduğunu ifade eden Dunne, "Çünkü şu anda, dev boyutta ve devam eden toplumsal kargaşa, siyasi şiddet, istikrar bozucu gösteriler ve iki tarafta da çok daha fazla bir Amerikan karşıtlığı var" dedi.
'ABD, düşük profilde duracaktır'
Dunne, ABD'nin muhtemelen şu anda çok düşük bir profilde duracağı görüşünü dile getirdi. Bununla birlikte, ABD için bazı fırsatların da hala varolduğunu dile getiren Dunne, "Buna, insan hakları ihlalleri gördüğünde, seçimlere uzanacak yol haritasında sorunlar gördüğünde, kamuoyu önünde daha dürüst olması dahil. Bence ABD, siyasi ihtilaflarda herhangi bir taraftan yana durmadan prensipleri hakkında konuşabilir ve 'demokrasiyi destekliyoruz, insan haklarına saygıyı destekliyoruz ve bunları ihlal edenleri desteklemeyeceğiz' diyebilir" diye konuştu.
Dunne, ABD'nin Mısır ordusuna yardımlarının askıya alınması gerektiğini savunarak, "ABD yönetimi, orduyla ilişkisini sekteye uğratacak hiçbir şey yapmak istemiyor, İsrail'le barış, terörle mücadelede örtülü işbirliği, Mısır'ın istikrarının zarar görmesi gibi hususlarda endişeleri var.Tüm bu sebeplerden dolayı bence Mısır ordusuna yardımları askıya almaktan, hatta bunu tartışma konusu haline getirmekten kaçınacaklar" dedi.
Obama yönetiminin en azından, Mısırlılara dürüstçe, "Bu yardımın devam etmesi için sizden belli taleplerimiz var, çünkü Kongre'de sorunlar yaşıyoruz, yaşananlardan öfke duyan çok sayıda kişi var, bizim size yardım edebilmemiz için bize yardım etmelisiniz" mesajını vermesi gerektiğini söyleyen Dunne, "Bu mesajın verildiğine emin değilim" ifadesini kullandı.
'ABD, iktidardaki ile ilişki kurar'
Ortadoğu uzmanı Dunne, ABD hükümetinin eğiliminin, iktidarda kim varsa onunla iyi ilişki kurması gerektiği yönünde olduğunu, çünkü bölgesel istikrar, İsrail'le barış gibi hususlarda bu ilişkinin yerine getirmesine ihtiyaç duyduğu belli şeyler olduğunu belirtti. Dunne, "Dolayısıyla eğilim, orduya demokratik değişimi yeniden kıvılcımlandırma yolunda adımlar atması için genel ifadelerle çağrılar yapma yönünde olacak. Ancak insan hakları ve siyasi hakların ihlalleri konusunda gevşek duracak. Bence bu yanlış bir yol. Bana göre farklılık yaratmak için bir fırsata sahibiz, çünkü durum çok akışkan. Ama bunun olacağından şüpheliyim" diye konuştu.
Bir soru üzerine, ABD'nin stratejisinin belirsiz olmadığını, aslında problemin de buradan kaynaklandığını ifade eden Dunne, sözlerine şöyle devam etti: "Belki biraz daha belirsiz olsaydı, orduya, ABD'nin çıkarları konusunda daha dikkatli olmaları gerektiğini düşünmeleri için bir gerekçe sunardı. Ama bence ilişki, son yıllarda temel anlamda değişmedi. Burada yine, İsrail'le barış anlaşmasının korunması, Mısır'ın bölgede olumlu bir diplomatik rol oynaması. ABD'ye Süveyş Kanalı'na erişim sağlanması ve askeri uçuşlara hava sahasının açılması gibi hususlar öne çıkıyor. Tüm bunlar şu anlama geliyor; ABD'nin bu ilişkiye dair anlayışı, uzun süredir çok sabit bir seyir gösteriyor. Bunun siyasi açıdan anlamı da şu; ABD pratikte insan hakları ve demokrasiden sözedecek olsa da, devlet ve askeri yapı arasındaki güçlü ilişkisini bozabileceği korkusundan dolayı çok fazla adım atmayacak. Bence biraz belirsizliğin faydası olurdu. Eğer ABD, 'bu ilişkiyi yeniden değerlendiriyoruz, çünkü şartlar 5 yıl öncesine göre çok değişti. Bu ilişkinin geleceğe dair yönelimini hesaplamalıyız' derse, bunun hem kendisi hem de Mısırlılar için faydaları olacağını düşünüyorum."
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği