"Avucunu yalarsın"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu "Türkiye'de barış ve huzurun gelmesini elbette istiyoruz" diyerek "Niye destek vermiyorsunuz?' diye soruyorlar. Neye destek verelim, bilen var mı? Senin Başkanlık sistemi için yaptığın çalışmalara mı destek vereceğiz, avucunu yalarsın Recep Tayyip Erdoğan" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.04.2013 - 10:50

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:

Bir ülkeyi saygın kılan unsurların başında o ülkenin sanatçıları gelir. Bir ülkenin birikimidir sanatçılar. Nerede olursa olsun hangi çağda olursa olsun sanata ve sanatçıya değer veren ülkeler dünya tarihinde önemli bir çıtayı atlamışlardır. Sanatçıyı cezalandıranlar ise kendilerini tarihin önünde yargılamışlardır. Sağlıklı çalışan demokrasilerde sanatçılar el üstünde tutulurlar... Eğer siz onları hapislere atacaksanız, olmayan bağımsız yargıyı sanatçıları hapise atmak için kullanacaksanız o ülkede demokrasi tehlikede demektir.

Türkiye böyle bir tabloyu haketmiyor. Sanatıyla sanatçılarıyla ses getiren biri ülke hapis cezalarını haketmiyor. Onu yargılayan yargıç kendisini yargılamıştır.

"Uludere'nin sorumlusu hükümet"

Sayın Başbakan dedi ki; TSK hükümetin verdiği kararlarla hareket ederler dedi. TSK elbetteki siyasi makama bağlı olarak çalışırlar ama yasalara aykırı olmamak koşuluyla. Ben bu kürsüde defalarca Uludere faciasının sorumlusu kimdir diye sordum. Şimdi Başbakan itiraf etti, 'Biziz' diyor..Çünkü biz talimat verden TSK harekete geçmez diyor. Uludere faciasının sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan ve onun hükümetidir.

"Dilek kardeşimiz o bakana da onun gibi düşünenlere de çok güzel ders veriyor"

Kanser ilacını bulamıyor. Güçsüz, Sosyal Devlet Koruması altında olması gerekiyor. Nereye el atıyorsa sorununu çözemedi. Belediyenin, caminin önünde bekledi. Biliyorsunuz kanser hastaları kalabalığa karışmazlar, korunmaları için. Ama o herşeyi göze aldı bakanı yakaladı. Bakana derdini anlattı. Bakan da dedi ki; "Al bu parayı, başka ne yapacağım. Paraları da düşürme"

21. yy Türkiye'sinde yaşıyoruz. Buna karşılık Dilek kardeşimiz o bakana da onun gibi düşünenlere de çok güzel ders veriyor. "Ben dilenci değilim sayın Bakan" diyor. "İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım, görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda" diyor. O bakan bir eli yağda bir eli balda olan bakandır. O üniversite öğrencisinin tedavi için verdiği mücadeleyi anlayacak kapasitede değildir. Ancak para sıkıştırır avucuna. Sosyal Devletin amacı güçsüzleri korumak değil miydi? Tam tersine baştan savıyorsunuz siz onu. İnsanlıktan nasibini alamayanlar Dilek'İn halinden anlayamazlar. Dilek Özçelik kim? Birimizin kızı, birimizin gelini olacak, birimizin yeğeni... Bizden birisi... Umutla geleceğe bakan birisi. Siz ona bu muameleyi yapıyorsanız diğer vatandaşlara kimbilir neler yapıyorsunuz. AKP'nin gerçeği budur!. Dilek'e yapılan muamele toplum vicdanına atılan bir tokattır.  Sözde 18 yaşına kadar tüm çocuklar parasız tedavi edilecekti. Gidin çocuğunuzla bakın bakalım paralı mı değil mi? Ne demiştim, yalancıdan Başbakan olmaz. 10 ayrı işlemden para alıyorlar. Bunları sayayım. İlaç katılım payı alıyorlar, muayene katılım ücreti alıyorlar, reçete ücreti alıyorlar, eş değer fiyat farkı, kutu başına para alınıyor, özel hastaneler için yüzde 90'a varan fark, tetkik ücreti farkı, erken muayene farkı, öncelikli tetkik farkı alıyorlar. Bütün bu gerçekleri bilmek zorundayız. Dilek olayı nasıl patladı? Asıl tartışmamız gereken nokta bu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilaç karaborsası diye bir kavram yoktu. Pahalı ilaçlar karaborsaya düştü. İnsanlar tedavi olmak için karaborsadan ilaç temin ediyor.

"Bahçeli eleştiri yaptı diye AKP iktidarı şantaj yapıyor"

Sağlıklı çalışan bir demokraside iktidar şantaj yapmaz. Sayın Bahçeli eleştiri yaptı diye AKP iktidarı şantaj yapıyor. Senin dönemini inceleteceğiz. diyor. Aklın başına yeni mi geldi senin, kafana taş mı düştü? Şantaja asla izin vermeyeceğiz. Ülkeyi yönetiyorsan, yolsuzluk varsa üzerine gidersin. Ama sen gidemezsin. Yolsuzluktan beslenen yolsuzluğu araştıramaz. Sen daha mal varlığının hesabını vermedin. Hesap vermesi gereken adam hesap soracakmış. Önce sen bu millete otur kul hakkını nasıl yediğinin hesabını ver bakalım. Şantajmış, tehditmiş bunlara papuç bırakamayız. Siz bir ülkede gazetecileri hapse atacaksınız, askerleri, yazarları, avukatları, üniversiteleri hapse atacaksınız. Sonra da siyasi partilere demokrasi üzerinden giderek şantaj yapacaksınız..

"Erbakan'ın önünde diz çöküp el öpüyorlardı, geriye dönüp arkadan hançerlediler"

Soru sormak isterim. Recep Tayyip Erdoğan hangi ülkenin Başbakan'ı? Diyebilir mi acaba Türkiye CUmhuriyet'nin Başbakan'ınıyım diye. Nasıl bir anlayıştır bu? T.C.'yi bakanlıktan siliyor. Bunu yapanlar şimdi birbirine düştü. Takkiye kültüründen gelen, yalancılığı kullanan birisi ülkenin milli değerlerini koruyamaz. Cumhuriyet kolay mı kuruldu? Sen Rize'de yırtık ayakkabıyla buraya geldin, bu Cumhuriyet seni Başbakan yaptı, Bu Cumhuriyet bir memurun oğlu olan Kemal Kılıçdaroğlu'nu CHP Genel Başkanı yaptı. Şimdi kalkmışsın Cumhuriyet düşmanlığı yapıyorsun. Erbakan'ın önünde diz çöküp el öpüyorlardı, geriye dönüp arkadan hançerledir

"Avucunu yalarsın"

Bize soruyorlar. Barış istiyor musunuz? Evet istiyoruz. Huzur istiyor musun? Evet istiyoruz. Senin başkanlık sistemi için yaptığın çalışmalara mı destek vereceğiz. Avucunu yalarsın Sayın Başbakan. Bu sorunu çözmek istiyorsun dürüst ve samimi olacaksın. Tek hayali Başkanlık sistemi. Başkanlık sistemiyle yatıyor, başkanlık sistemiyle kalkıyor.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler