Ayasofya Cami mi oluyor?
Ayasofya Müzesi’nin ibadete açılmasının yeniden gündeme gelmesi masaya yatırıldı. Murat Belge, Ayasofya'nın ibadete açılması istiğini ‘hastalıklı ve zararlı bir ruh hali’ olarak niteledi. Aydın Uğur, ‘Kültür açısından fakirleşme’ derken, Uğur Tanyeli, ‘21. yüzyıl terimleriyle konuşmakta zorlanıyoruz’ dedi.
Dönem dönem alevlenen Ayasofya Müzesi’nin camiye dönüştürülerek ibadete açılması tartışması yeniden gündeme geldi.
Tarih Vakfı’nın öncülüğünde oluşturulan Kültürel Mirası İzleme Platformu, “Ayasofya müze olarak kalmalıdır!” başlıklı imza kampanyası sonrası dün de bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya, Prof. Dr. Uğur Tanyeli, Murat Belge, Prof. Dr. Engin Akarlı, Prof. Dr. Şevket Pamuk ile Prof. Dr. Aydın Uğur katıldı.
Yazar Murat Belge, bu tartışmanın 1950’li yıllarda Osman Yüksel Serdengeçti’nin Ayasofya ile ilgili olarak kaleme aldığı ‘saldırgan’ bir yazıyla başladığını belirtti: “O yazıdan sonra Ayasofya’yı cami yapalım diyenlerin duyguları bazen kabarıyor, bazen sönüyor. ‘Biz vaktiyle dünyaya egemendik, bizim camilerimizi de kilise yapıyorlar’ gibi kompleksli söylemlerle beslenen hatalı, hastalıklı ve zararlı bir ruh hali var. Bu kompleksli bir davranış. İntikam isteyen, karşısındakini susturmak isteyen bir tutumla karşı karşıyayız.”
İstanbul Bilgi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aydın Uğur da “Önce Hindu, sonra Budist inancıyla kurulan Angkor Wat’ta bizim için asıl önemli olan hangi kralın, din adamının baskın çıkarak kime karşı bu eseri yaptırdığından çok, oradaki benzersiz ve büyüleyici ortamdır. Bazı yapılar ve mekanlar bize, o büyünün bir parçası olduğumuzu hatırlatır. Ayasofya da işte böyle bir yerdir. Ayasofya’yı yerel tutkularımız ve çatışmalarımızla sınırlamaya çalışmak haksızlıktır. Kültür açısından fakirleşmedir” dedi.
Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Tanyeli, bu tartışmanın kökünde siyasal bir kavganın olduğunu vurguladı: “Burada belli ki Ayasofya’nın kimse için önemi yok, çünkü cami yapılması talebi, siyasal ve kültürel itişmenin bir tezahürüdür. Çünkü biz İstanbul’u sanki bin yıl Bizans başkenti değilmiş, tarihi 1453’te başlamış gibi düşünmekte diretiyoruz. Hayır, öncelikle bu tarihi gerçeği kabul etmeliyiz. Ayasofya bir kiliseydi. Bizans’la barış olmadıkça, bu kavga da devam eder.”
Anadolu Gençlik Derneği’nin, 31 Mayıs’ta düzenlenecek İstanbul’un fethinin 561. yılı kutlamaları kapsamında Ayasofya’nın önünde 100 bin kişiyle fetih namazı kılacağını duyurmasının ertesi günü gerçekleşen toplantıda, Uğur Tanyeli, Ayasofya’nın fetih hakkı meselesine de değindi: “Fetih hakkı nedeniyle kılıç hakkı olarak ele geçirilmiş bir yapıdan söz ediyoruz. Bu 15. yüzyılda olağan bir konuşma biçimi olabilir, ama 21. yüzyılda Fetih hakkından söz ediyorsak, sempozyumlar, uluslararası konferanslar düzenlemeye kalkışıyorsak Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesinden daha ciddi sorunlarımız var demektir. 21. yüzyıl terimleriyle konuşmakta ciddi bir biçimde zorlandığımızı anlatmaya çalışıyorum.”
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği