Balbay: Yargılanma işkenceye döndü

İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından olan gazeteci ve CHP Milletvekili Mustafa Balbay, mesleki birikim açısından kendisini bu ülkeye hizmet edebilecek en ideal yaşta hissettiğini belirterek, ''Parlamentoda da bu ülkenin kaderine yön verebilecek 550 kişiden biriyim. Gazetecilik birikimimin yanında siyasetçi olarak da hizmet etmek istiyorum'' dedi.

Yayınlanma: 22.11.2011 - 11:39
Abone Ol google-news

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada konuşan Mustafa Balbay, kendisinden ele geçirilen dijital verilere ilişkin bilirkişi raporunun mahkemeye gelmediğini belirterek, ''Aradan 9 ay geçti. Siz özel yetkilisiniz. Bir kurum size 15 gün içinde cevap vermek zorunda. Cevap verilmediğinde bunu suç sayabilirsiniz. Cevap vermezse gerekçesini bildirmek zorunda. Bizi tutuklu yargılamaktasınız. Bu raporun gelmemesi benim mi, yoksa sizin kusurunuz mu? Yoksa önemsemiyor musunuz?'' dedi.
Kendisinden ele geçirilen dijital verilerin 2 Şubat 2007'de saat 03.18 ile 03.20 arasında oluşturulduğunu ifade eden Balbay, mahkemeden hiçbir şeyi saklamadığını, 26 kitabının belgelere dayalı olduğunu heyete gösterdiğini anlattı.

''Bundan sonra tutuklu yargılamaya devam edilmemi sorgulamanızı istiyorum'' diyen Balbay, tutuksuz sanıklardan emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un 7-8 ay tutuklu yargılandıktan sonra tahliye edildiğini anımsattı.

Tolon'un tutuksuz yargılanırken savunmasının alındığını belirten Balbay, şöyle devam etti:
''Ne değişiyor sayın heyet? Tabii ki yargılanma duygusu bile ağır, ancak tutuksuz yargılama yapabilirsiniz. Hakkımdaki belgeler ve iddialar ortadır. En son okuduğum meslektaşınızın kitabında 'Bir engizisyon mahkemesi tutukladıysa 1 ay içinde yargılama başlasın' diyor. Bizim durumumuz artık çok ağır bir yargılanma cezasıdır. Bu yargılamanın işkence olduğunu görmenizi istiyorum. Buradan zorlayarak terör örgütü ortaya çıkarmaya çalışılıyor.''

''Milletvekilliği görev süremin yüzde 15'i dolmuştur''

Odatv'de yapılan aramalar sonrası açılan dava kapsamında tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde rahatsızlanan ve daha sonra hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu'nu hiç tanımadığını ifade eden Balbay, ''Devletin çeşitli birimlerinde görev almış kişinin bu suçlamalarla karşı karşıya kalmasıyla içindeki yıkımı hissedebiliyorum. Buna dayanamayacağını düşünüyorum'' dedi.

Terörist ilan edilmeye hazır olmadığını belirten Balbay, şöyle konuştu:
''Bizim yargılanma biçimimiz 'hukukun önünde herkes eşittir değil', 'suçun önünde herkes eşittir' durumu. Mesleki birikim açısından kendimi bu ülkeye hizmet edebilecek en ideal yaşta hissediyorum. 80 ülke dolaştım. Parlamentoda da bu ülkenin kaderine yön verebilecek 550 kişiden biriyim. Gazetecilik birikimimin yanında siyasetçi olarak da hizmet etmek istiyorum. Meclis'te bana görev verilirse 'şu olabilir mi' diye çalışan bir insanım. Meclise yansıtabileceğim enerji ve birikime sahibim. Milletvekilliği görev süremin yüzde 15'i dolmuştur. Atatürk'ün kurduğu yüce Meclis'e hizmet etmek istiyorum.''

Kozinoğlu'nun ölümü

Tutuklu sanıklardan Hasan Ataman Yıldırım da aynı koğuşta kaldığı Kaşif Kozinoğlu'nun ölümüne değinerek, şunları anlattı:

''Koğuş arkadaşım Kaşif Kozinoğlu, 'Ben niye buradayım?' diye soruyordu. Durumunu asla hazmedemiyordu. Bazı televizyon kanallarının söylediği gibi yurt dışından getirilmedi. Kendisi gelerek teslim oldu. Taleplerine verilen olumsuz cevaplar nedeniyle deli oluyordu. Biz de verilen basmakalıp cevaplar nedeni ile moralini bozmaması gerektiğini belirterek teselli etmeye çalışıyorduk. Bu durumlarla alakalı çok sayıda yazı yazdı. Edebi yönü de olduğu için şiirler de yazdı. Bize savunma niteliğinde konuşmalar yapıyordu. Bu konuları savunma olarak hazırladı. 40 sayfaya yakın savunmasını yazdı. Bunu ben düzenleyip iki suret çıktı aldım ve kendisine verdim. Stresinden dolayı da vefat etti.''

Diğer koğuş arkadaşı tutuklu sanık Hasan Atilla Uğur'un hasta olduğunu belirten Yıldırım, istedikleri GATA ya da Çapa Tıp Fakültesine sevkinin yapılmadığını kaydetti.

Yıldırım, ''Gün geçtikçe eriyor. Sağlık durumu çok ciddi. Ancak sızlanmıyor. Koğuşumda bir acı yaşadım. İkincisini daha yaşamak istemiyorum'' diye konuştu.

 

Ersöz: İzah edilecek yanı yok...

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümüne katılan tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, uzun süredir tedavi altında bulunduğu Selimpaşa'daki Silivri Devlet Hastanesinden ambulansla getirildi.

Tekerlekli sandalyede ve ağzı maskeli halde sağlık görevlilerinin kontrolünde duruşma salonuna alınan Ersöz, yaptığı konuşmada 3 yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğunu belirtti.
''Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'e 30 yıl hizmet ettim'' diyen Ersöz, ''Terör örgütü üyeliğiyle suçlanmanın akılla mantıkla izah edilecek yanı yok. Birileri bizi bertaraf etmeye çalışıyor. Bizler de direnmeye çalışıyoruz'' diye konuştu.

''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasında yargılanan yakalamalı sanık Tümgeneral Mustafa Bakıcı'nın yurt dışına kaçtığına ilişkin yapılan haberlerde, kendisinin de daha önceden yurt dışına kaçtığının anlatıldığını belirten Ersöz, şunları kaydetti:
''Ben yurt dışına kaçmadım. O dönemde Rusya vizesi aldım. Görev icabı Rusya'ya gittim. Soruşturma devam ettiği sırada dönmedim. Avukatlarım, ortalığın biraz daha sakinleşmesini beklememizin uygun olacağını söylediler. Daha sonra rahatsızlandım. Gelir gelmez de göz altına alındım. Benimle ilgili de 'kaçtı' dediler. Amaç, 'General kaçar, savaşamaz' imajı yaratmak. Ben kaçmadım. Türk askeri kaçmaz, Türk generali kaçmaz. Bu halde nasıl kaçayım. Yürüyemiyorum.''

''Vücudum enfeksiyon deposu''

Ameliyat olmak üzere gittiği hastanede kendisini gözaltına almak isteyen polislerden ameliyattan sonra gözaltına alınmayı talep ettiğini söyleyen Ersöz, ''Eğer kabul etseler bugün bu durumda olmayacaktım. Şimdi vücudum enfeksiyon deposu'' dedi.

Ersöz, 14 sivil hastanede tedavi gördüğünü, adalelerinin alındığını, onlarca cerrahi müdahaleye tabi olduğunu, vücudumda iki ayrı noktada kanserli hücre tespit edildiğini, hastane enfeksiyonu kaptığını anlattı.

Doktorunun, hastalıklarının kronikleştiğini ve artık hastanede kalamayacağını söylediğini ifade eden Ersöz, TSK rehabilitasyon merkezine sevk edilmeyi beklediğini, bu sevkinin de engellendiğini öne sürdü.

Ankara'da Kent otelde düzenlenen bir toplantıya katıldığını belirten Ersöz, ''Ayrıca Liman lokantasında da Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Mehmet Şenay isimli Yargıtay Savcısı ile yemek yedik. Ama bu toplantıda Ergün Poyraz yoktu'' diye konuştu.

Tuncay Özkan ile de görüştüğünün iddia edildiğini belirten Ersöz, ''Özkan ile de görüşmedim. İddia edildiği gibi bir darbe planı da yapılmadı. Hatta düşünülmedi de'' dedi.

Kemik tümörünün önemsenmediğini belirten Ersöz, ''Kanser tanısı olan prostat biyopsisi önemsenmedikten sonra, kemik tümörü olan bacağım en fazla kesilir'' şeklinde konuştu.

Geçtiğimiz günlerde durumunun çok ağırlaştığını, göğsünde kasılmalar olduğunu, direkten döndüğünü anlatan Ersöz, yoğun bakım ünitesinde yatması gereken bir hasta olmasına rağmen sevkinin yapılmadığını dile getirdi.

 

"Kaşif Kozinoğlu ve Kuddusi Okkır olmak istemiyorum..."

Geçtiğimiz pazar günü kafa üstü yere çakıldığını dile getiren Ersöz, dilinin nefesini tıkadığını belirterek, ''Ben bunu kaç defa yaşayacağım. Yaşamak istiyorum sayın başkan. Bu ucu açık davanın sonunu görmek istiyorum. Bu böyle gitmeyecek. Bizi bu hale düşürenlerin sonunu da görmek istiyorum. Kaşif Kozinoğlu ve Kuddusi Okkır olmak istemiyorum. Üçüncü ölüm olayı her an içimizden çıkabilir. Bu tablonun yaşanmasında sizin kararlarınız etkili olacaktır. Artık tükendim. Dayanacak gücüm kalmadı. Yaşamak istiyorum. Tahliyemi talep ediyorum'' diyerek sözlerini tamamladı.

Konuşması sırasında kolunda serum olduğu görülen ve serum torbası da savcıların bulunduğu kürsüye takılan Ersöz, sözlerini tamamlamasının ardından sağlık görevlilerince muayene edildikten sonra tekrar hastaneye geri gönderildi.

Ersöz'ün dava kapsamındaki savunması tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden video konferans yöntemiyle alınmış, duruşmaya da ilk kez geçtiğimiz Mayıs ayında katılmıştı. Sağlık sorunları nedeniyle duruşmalara gelmeyen Ersöz, hastanede tedavi altında tutuluyor.

Tutuklu sanıklardan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu da, darbeye zemin hazırlama suçlamalarına ilişkin, ''Darbe yapmak o kadar kolay bir şey mi. Bu salondaki sanıklara bakın. Bunlar mı darbe yapacak? Buradaki 10-15 kişilerle darbe yapılacaksa yemeklerden önce mi sonra mı bilemem ama günde 3 öğün darbe yapılır'' dedi.

Duruşma taleplerin alınmasıyla devam ediyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler