Balyoz Planı Davası temyiz duruşması (29.07.2013)

Aralarında emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli orgeneraller Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan'ın da bulunduğu 361 sanıklı "Balyoz Planı" davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasına devam edildi.

Balyoz Planı Davası temyiz duruşması (29.07.2013)
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.07.2013 - 10:50

Sanıklar Mehmet Cem Çağlar, Korcan Pulatsü, Hüseyin Çınar, Ahmet Erdem, Bülent Günçal, İsmail Taş, Ziya Güler, Beyazıt Karataş, Turgut Atman, Nedim Güngör Kurubaş, Mustafa Erhan Pamuk, Mehmet Erkorkmaz, Mehmet Eldem, Cenk Hatunoğlu, Mustafa Haluk Baybaş, Cengiz Köylü, Rıdvan Ulugüler, Sefer Kurnaz ve Berna Dönmez'in avukatı Ali Fahir Kayacan, perşembe günü başladığı savunmasını tamamladı.

Sanıkların suçlanmasına neden olan dijital verilerin gerçek olduğu kabul edilse bile, suça konu edilen fiillerin suç teşkil edip etmediğinin tartışılması gerektiğini söyleyen Kayacan, eylemlerle ilgili sanıklara lehe kanunun uygulanması gerektiğini vurguladı.

Yargıtay 9. Ceza Dairesinin Fethullah Gülen ve Metin Kaplan kararlarını hatırlatan Kayacan, Gülen'in "laik devlet yapısını değiştirmek ve yerine dini kurallara dayalı devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyette bulunduğu" iddiasıyla yargılandığını ve beraat ettiğini, bu kararın Yargıtay Ceza Genel Kurulunca da onandığını hatırlattı.

Müvekkilerine isnat edilen suçlarla ilgili eylemler gerçek kabul edilse bile planlarda iddia edilen eylemlerin hiçbirinin hayata geçirilmediğini, iddia edilen eylemlerin hiçbirinin cebir ve şiddet içermediğini savunan avukat Kayacan, Mısır'da yaşanan askeri darbe ve sonrasında yaşananları örnek gösterdi.

Kayacan, "Müvekkillerimle ilgili planları eylem kabul edip, 'ileride nasılsa cebir ve şiddet olacak' demek çok hoyrat bir hukuk anlayışıdır" ifadesini kullandı.

Tebliğnamede, "gerçekleştirilmiş eylemlerin tehlike içermesi yeterlidir" değerlendirmesi yapıldığını dile getiren Kayacan, "Hangi eylem gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen eylem yok ki. Düşüncenin de ötesinde, planları eylem kabul eden bir görüş bu" diye konuştu.

 

'Genelkurmay'a itibar edilmiyor'

Sanıklarla ilgili belgelerin sahte olduğunu ve ortak hazırlandığını savunan Kayacan, bu konuyla ilgili Hava Kuvvetleri Komutanlığınca da rapor hazırlandığını söyledi. Kayacan, "Türk yargısı neden silahlı kuvvetlerin hiçbir şeyine itibar etmiyor, ama iki polis memurunun tespit tutanağını değişmez bir şeymiş gibi kabul ediyor? Genelkurmay Başkanlığı, bilgisiyar kullanıcı isimlerini bildirir, Hava Kuvvetleri rapor sunar yok diye ama itibar edilmiyor" ifadesine yer verdi.

Genel değerlendirmelerin ardından müvekkileriyle ilgili savunmalara geçen Kayacan, müvekkili Cengiz Köylü'nün 3 belgeyi aynı gün aynı saatte oluşturduğunun iddia edildiğini, Köylü'nün verilerin oluşturulduğu gün ve saatte gezide olduğunu savundu.

 

Başkan Ertuğrul: İddialar benziyor, gönderme yapsak olur mu?

Diğer müvekkillerinin de iddia edilen verileri hazırlamadıklarını savunan Kayacan'ın bu açıklamaları sırasında Başkan Ekrem Ertuğrul, araya girerek, iki haftadır bu konulara açıklık getirilmeye çalışıldığını söyledi. Ertuğrul, şunları kaydetti: "(Niye savunma bölündü, ikaz geldi) demeyin. Tüm samimi duygularımla şunu belirtmek istiyorum; mahkemenin mahkumiyet hükmüne dayanak yaptığı dellillerdeki değişiklikler, iddialar birbirine benziyor. Nüans farklılıkları var, detayda farklılıklar var. Siz genel konularda farklı bir açılım yaptınız. Bu da güzel. Bundan sonra sanıklara geçtiğinizde şöyle bir yöntem izlenebilir mi? Benzer hatalar burada da yapılmıştır, mahkeme karararını ortaya koyduk, tartışıyoruz. Sizler bu iddialarınızı ortaya döküyorsunuz. Nüans farkları var. Bu delillerin sonradan oynandığı, değiştirildiği iddiaları, hala bunları dinliyoruz. Basın mensupları, izleyiciler de buna vakıflar. Gönderme yapsak acaba olur mu? Biz de size dikkatimizi sürdürüyoruz hala devam ediyoruz. Bu yönde savunma geliştirirseniz iyi olur."

Savunmasına devam eden Kayacan, sanıkların hazırladığı iddia edilen verilerin gerçeği yansıtmadığını, müvekkillerinin beraatlarına ve tahliyelerine karar verilmesini istedi.

 

Sanık Çınar'ın mektubu: Köprüden önceki son çıkıştayız

Avukat Kayacan, müvekkili Hüseyin Çınar'ın heyet için yazdığı mektubu okumasını istediğini belirterek, şu mektubu okudu: "Sayın hakimler, 2 yıldır cezavindeyim. Bu süre boyunca suçsuzluğuma dair sunduğum somut delilerlerle çığlığımı sunmaya çalıştım. Kaba tabiriyle köprüden önceki son çıkıştayız. Burada da çığlığımızı duymazsanız hayatımı karartmış olacaksınız ki bir kez daha sizlere çığlığımı duyurmak istiyorum. Suçsuzum, adaleti tecelli ettirecek sizlerden karar bekliyorum. Elinizi vicdanınıza koyun, ne oğlumun ne eşimin ne de benim hayatımı karartmayın, vebalini üzerinize almayın."

 

'Geleceğin komutanı idi'

Kayacan, müvekkili Korcan Pulatsü'nün geleceğin komutanı olduğunu, tutuklanmasaydı Orgeneralliğe yükseleceğini ve Hava Kuvvetleri Komutanı olacağını söyledi. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten'in de adının "sıkıyönetim listesinde" yer aldığını savunan Kayacan, "Benim iki müvekkilim komutanlık için ilk iki sıradaydı. Birinci sırada Pulatsü, ikinci sırada Ziya Güler. İkisi de birer hafta arayla tutuklandı. Üçünçü sıradaki Erten, Hava Kuvvetleri Komutanı oldu. Şimdi bir Rıdvan Ulugüler kaldı. Şimdi ki Şura'da o da gönderilecek. Hava Kuvvetlerinde tasfiye, operasyon tamamlanmış olacak" şeklinde konuştu.

Avukat Kayacan, 19 müvekkilinin 16'sının havacı olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: "Bütün bunları gördükten sonra elinizi vicdanınıza koyup, manevi inancımızla baş başa kalarak gönül rahatlığıyla bunu 'evet Korcan Platsü düzenlemiştir, 18 sene cezayı haketmektedir' diyebiliyorsak sözün bittiği yerdeyiz. Bunlar o uçağa kefeniyle binerler zaten. Eğer Türk yargısı bu durumda, bu kadar şüphe varken bunu diyebiliyorsa, bizler, onların aileleri ve Türk milleti,onları şehit oldu kabul ederiz, olur biter."

 

'Her gün bir hukuk skandalıyla karşı karşıya kalıyoruz'

Sanık Aytekin Candemir'in avukatı Oğuz Kayıran, yerel mahkemede hakimin somut delillere dayanmadan "takdir ederek" hüküm kurduğunu savunarak, "Elbette bu dava geçip gidecek ama Türk adalet sistemi bu tarz yanlışlar üzerinden kendisini geleceğe taşıyamaz" diye konuştu.

Başkan Ekrem Ertuğrul, araya girerek 2 hafta boyunca yapılan savunmalarda, delillerin elde ediliş şekli, soruşturma kovuşturma safahatının diğer avkatlar tarafından dile getirildiğini, bunların dosyada da yer aldığını söyledi. Ertuğrul, şöyle devam etti: "Biz sadece burada sizi dinlemekle kalmıyoruz. Bunu hatırlatmak isteriz. Duruşmadan sonra bütün tuttuğumuz notları öğrencinin okulda dersleri dinledikten sonre eve gittiğinde tekrar etmesi gibi değerlendirmeye tabi tutuyoruz. Heyetimizin o algılama yeteneğine sahip olduğunun da bilinmesini istiyorum. Burada söylenen sözler, bütün iddialar, verilen bilgiler havaya uçup gitmiyor, 6 arkadaşımız dosyanın üzerinde çalışıyor. Savunmanın uzunluğu, kısalığı önemli değil ama bir konunun birkaç kez söylenmesinin savunmaya ne kadar katkısı olacağını size bırakıyorum."

Özel yetkili mahkemelerin doğal yargıç ilkesine aykırı kurulduğunu ileri süren Kayıran, atılı suç döneminde özel yetkili mahkeme bulunmadığını söyledi. Kayıran, "Böyle bir Ali-Cengiz oyunu olamaz. Türk ceza adalet sistemi açısından bu bir kara lekedir. Sel gider kum kalır ama biz ceza adalet sistemimizi ve bu ülkeyi böyle götüremeyiz. Adalet sisteminin ve ülkenin uçurumun kenarına gelmesi kaçınılmazdır. Her gün bir hukuk skandalıyla karşı karşıya kalıyoruz" diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Ertuğrul, Kayıran'ı bu sözleri nedeniyle uyararak, "Dosyanın dışına çıkıyorsunuz, bir kez daha hatırlatıyorum. Bu söyledikleriniz bir konferans ya da seminerde tartışılabilir. Dosya ile ilgili somut şeyler söyleyin" dedi.

 

Başkan: Devam ederseniz suç duyurusunda bulunacağım

Avukat Oğuz Kayıran'ın, "Sözüm meclisten dışarı" diyerek, Türk ceza yargılamasında mahkemelerin tarafsızlık ve bağımsızlık kültürüne uymadığını söylemesi üzerine, Başkan Ertuğrul, "Yargıçları itham etmeye devam ederseniz hakkınızda suç duyurusunda bulunmak zorunda kalacağım. 'Sözüm meclisten dışarı' demekle cezai sorumluluktan kurtulamazsınız" ifadesini kullandı.

Kayıran'a yargının geneliyle ilgili değerlendirme yaptığını söyleyen Ertuğrul, şu uyarıları yaptı: "Burada kararı veren mahkemenin tarafsızlığını söyleyebilirsiniz, yargıçların tarafsız olmadığını söyleyebilirsiniz, hükmün hukuka aykırı kurulduğunu da söyleyebilirsiniz. Ama Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile kurulmuş devletin yargı organlarının ve yargı alanına görev yapan hakimleriyle ilgili sözlerinize devam ederseniz hakkınızda suç duyurusunda bulunacağım."

Bunun üzerine Kayıran, sözlerine devam etmeyeceğini belirterek, "Bir kültürden bahsediyorum. Burada kimseyi hedef almıyorum" dedi. Orhan Gazi Ertekin'in Türkiye'deki yargı geleneğine ilişkin eleştirilerinin yer aldığı kitabından örnek vermek istediğini söyleyen Kayıran, "Bu ciddi bir örnek ama bu Türk yargısına ve adalet sistemine hakaret değildir. Mevcut sorunu tespit etmek için kaleme alınmıştır" savunmasını yaptı.

Mecelle'de yapılan hakim tanımının modern ceza sisteminde bulunmadığını ileri süren Kayıran, Mecelle'deki bu geleneğin yeterince dikkate alınmadığını iddia ederek, savunmasını bitirdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler