Baykal: Kozmik patatesler çıkıyor

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, kurumlar arası çatışma olduğuna inanmadığını ifade ederek, "hükümet kurumlarla çatışıyor" dedi.

Baykal: Kozmik patatesler çıkıyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.01.2010 - 13:26

CHP Lideri Deniz Baykal partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada hükümete ağır eleştirilerde bulundu. Son günlerde, "Türkiye nereye gidiyor?" sorusunun sorulduğuna dikkat çeken Baykal, ülkenin en önemli kurumlarının çatışma ortamı olarak nitelendirilen tablonun parçası olduğunu, bunun karşılanamayacağını söyledi. Konuşmasında, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddiası, yargıda telefon dinlemeleri, Albay Dursun Çiçek'in hazırladığı öne sürülen ve "AKP ile Gülen'i bitirme planı" olarak bilinen belgeyle ilgili yaşanan gelişmelere değinen Baykal, "Islak imza ne oldu? Orijinal imzayı biz de görsek ya. Ne oldu bu ihbarı yapan zat? Nerde bu kişi, siz suikastı falan bırakın bunları takip edin. Ne oldu? Dursun Çiçek yerinde. Böyle bir manzara olur mu? Bu Kaos değil mi? Böyle hukuk olur mu? Böyle Türkiye olur mu? Böyle iktidar olur mu? Böyle iktidar olursa böyle Türkiye olur" değerlendirmesinde bulundu.

Tokat'ta 7 askerin şehit edilmesiyle ilgili, hükümetin tavrına da tepki gösteren Baykal, kimsenin bunun PKK tarafından yapılmış olabileceğini kondurmak istemediğini, devletin zirvesinde tereddüt yapan, kafa karıştıran bir yaklaşım sergilendiğini belirtti. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki Amerillere suikast hazırlığı iddiasıyla sürdürülen soruşturma kapsamında hakkında çıkan ikinci tutuklama kararının ardından intihar eden Deniz Albay Ali Tatar, olayının da dikkatle izlenmesi gerektiğini savunan Baykal, "Bu intiharın altında bir onur patlamasının yattığı çok açıkça görülüyor. Daha önce benzer bir olay Van'da yaşanmıştı. Albay diyor ki mektubunda ailesine, 'başınızı dik tutun başınızı öne eğecek bir şey yapmadım. Yaşadığım bu hukuksuzluk sonucu o deliğe girmektense mezara girerim.' Diyor ki, 'hukuksuzluk sürecine, hukuk adına saygı gösterilemez.' Sonra kızına diyor ki, 'canım kızım çok iyi çalış. İyi çalış ki bana yapılan haksızlığın hesabını sorabilesin. En küçük günahı olmayan ben yaşadığım hukuksuzluğa karşı canıma kıyıyorum.' Bunlar ne? 'Olur canım böyle olaylar' mı diyeceğiz. Burada çok içten insani bir tepki yok mu? Bu feryadı kimsenin işitmemesini mi sağlayacağız?" diye konuştu.
 

Kozmik patatesler çıkıyor

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddialarının TSK'ya karşı soruşturmaya döndüğünü ifade eden Baykal, geldiğimiz noktada Silahlı kuvvetlere karşı bir suçlama olduğunu söyledi. Baykal şöyle devam etti:

"Albaylar, binbaşılar tutuklanıyor. Ankara sokaklarında yargıç olayı izlemek üzere harekete geçiyor; ama bunların çalıştığı yere inceleme araştırma yapmak üzere girmeliyiz diyorlar şimdi orada çalışma devam ediyor. Bir kozmik soruşturma, Arınç'ın suikast girişimiyle başlayan bir süreç. Merakla bekliyoruz bu soruşturmadan ne çıkacak diye. Şimdiden çok ciddi hukuki ihtilaflar başladı. Daha şimdiden çok ciddi hukukla ilgili itilaflar başladı. Mahkeme uzatmayın diye karar alıyor. Bunların hepsi gayri tabi olaylar. Soruşturmayı götüren hakim takip edildiğini düşünüyor, bir telaş.. Emniyet askeri araçları durduruyor, insanlar inceleniyor bu olayın arkasından incelemenin ardından kozmik patatesler çıkıyor. Bu manzara gerçekten ibret alınacak bir manzara. Bu manzara bilinmelidir ki, 'Türkiye garip bir hal oldu niçin böyle oldu' denilecek bir manzara değil. Ben kurumların birbirleri ile çatıştığı kanısında değilim, hükümet kurumlarla çatışıyor. Yargının kimine çatışıyor, yargı kime karşı savaş açmış durumda? Silahlı kuvvetler kime savaş açmış durumda? Silahlı kuvvetler sinmiş savunma durumunda. Kurumlar arası çatışma değil. Çatışma değil de saldırı var, saldırı da hükümetin bilgisi ve himayesi altında. Hukuk işliyor deniyor nasıl işliyor hukuk? Daha geçenlerde Jandarmanın dinleme hakkı kaldırıldı. Hukuk işliyorsa nasıl oluyor da devletin önemli bir bakanı Başbakan yardımcısı soruşturma yapan savcıya telefon açıp vazgeç bu soruşturmadan diyor. Sayın Çiçek'e soruyorum; Erzincan Savcısına 'bu işi takip etme' diye telefon açtın mı açmadın mı? Başbakan bize 'yargıya müdahale etmeyin' diyor senin bakanın müdahale ediyor. Kurumlar arasında çatışma yok. Yargıyı ve Silahlı Kuvvetleri sindirme, kendi hegemonyasını pekiştirme mücadelesi bu. Sizin en yakın destekçileriniz Nizam-ı Cedid kurup TSK'yı tasfiye edelim. 8 kişinin Arınç'a suikast yapacağı iddiasıyla başladı olay ondan çıktı TSK'ya karşı soruşturmaya döndü. Geldiğimiz noktada Silahlı kuvvetlere karşı bir suçlama var. Kozmik odalar giren bir araştırmayı üsteğmen, yüzbaşı için yapıyoruz deme hakkınız var mı? TSK'yı şüpheli konuma yerleştirmek için orada faaliyete geçmektir. 'Arı ovanına çomak soktuk diyorlar.' Genelkurmay Başkanı diyor ki TSK'ya karşı asimetrik psikolojik bir harekat var. Kim bunu yapan? Yurt dışından mı yapılıyor? Bunu arkasında kimin olduğunu öğrenme ihtiyacı içine giriyoruz. Cevabı ben veriyorum bu asimetrik psikolojik bir harekatın arkasında hükümetin kendisi vardır."
 

Millet kararını aldı

Türkiye'nin çok kötü bir dönemden geçtiğini, PKK bu ayrışmayı yapmak istediğini ve hükümetin de ekmeğine yağ sürdüğünü belirten Baykal, "Millet birbirine düşürülmeye başlanmıştır. Siz Anayasadan kimseyi rahatsız etmeyen 'Türk' sözcüğünü çıkarmaya çalışırsanız bu olur. Kürtçeyi eğitimde dil yapın bakın neler oluyor" diye konuştu.

Ombudsman sistemi tartışmalarına da değinen Baykal, demokrasilerde ombudsman olamayacağını, Cumhurbaşkanının zaten ombudsman olduğunu söyledi. "Şimdi cumhurbaşkanına da ombudsman lazım" diyen Baykal, "Bu politikada kimsenin yararına bir şey yok. Bunların temelinde AKP'nin Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ceza var. Şimdi Türkiye'yi toparlamak lazım. Bu bir badiredir. Türkiye bu badireyi aşacaktır. Bizi ayırmak isteyenlerden daha fazla toparlamak isteyen var. En geç 1.5 yıl sonra ama bilinmez belki daha önce bu gidişe son vereceğiz. Millet kararını aldı" dedi.

 

"Elbette gidecek, elbette"

CHP'nin eylemlerine Türk-İş'in önünde devam eden TEKEL İşçilerini ziyaret etmesinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından eleştirilmesine de tepki gösteren Baykal şunları kaydetti:

"Biraz önce Başbakan çıkmış, 'ana muhalefet lideri TEKEL işçilerine gidiyor' diyor. Elbette gidecek, elbette! 'TEKEL işçileri yan geliyor yatıyorlar, yatanlara para yok, iş de yok' diyor. Kim diyor, Başbakan diyor? Kime diyor, kendisi yetim bırakılmış olan TEKEL işçilerine bunu söylüyor. Türkiye'de yetimin hakkının korunmasına ihtiyaç var. Ama koruması gerekenin Başbakan olduğuna inanmayız. Ciğeri kediye teslim etmeyiz. Kedi ayrı, ciğer ayrı Başbakan'ın önce kendisi yetim hakkını yemekten vazgeçsin. AKP nereden nereye geldi? 2001 yılında, TEKEL işçilerinin sergiledikleri bir eyleme katılıyor ve onları alana inmeye çağırıyor. Diyen kim? o dönemin Grup Başkanvekili, Şimdiki Başbakan Yardımcısı. 'Gelin, sizin meselenizi haykıracağız' diyor. Sayın Arınç, 'sizin önünüzde ben yürürüm' diyor. 2001'de bunu söylüyorlar, 2010'da geldiğimiz nokta bu. Yanlış özelleştirme yaptınız. Bu konuda senin söz söylemeye hakkın yok. En büyük zulmü siz yapmışsınız.
Türkiye'de tütün üretimini yarının altına düşürdünüz, ihracatını yarıya düşürdünüz, ithalatını ikiye çıkardınız. Şimdi bunun hesabının sorulacağı insan TEKEL işçileri mi? 4C diye bir şey çıkardılar, terörde kullanılan C4'ü 4C yaptılar, işçinin başında patlattılar. Bu uslüpla meydan okuyarak, korkutmaya çalışarak bir yere varamazlar."

 

Şubat'ta zam diyorum, bunu da tekzip edin

2010'a büyük bir zam furyası ile girildiğini söyleyen Baykal, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın, kendisinin sözlerine atıfta bulunarak Ocak'ta doğal gaza zam olmayacağını açıklamasına esprili bir dille cevap verdi. Baykal, "Her şeye zam yapıldı da doğal gaza zam yapılmadı. Niçin yapılmadığını da Çalışma Bakanı açıkladı; 'Baykal doğalgaza zam yapılacak dedi, o yüzden Ocak'ta değil Şubat'ta zam yapacağız' dedi. Benim sözümü tekzip ediyorlarsa, Şubat'ta büyük doğal gaz zamları geliyor, işte diyorum, onları da yapmayın" diye konuştu.

Türkiye'nin AKP iktidarı döneminde, 80 yıllık Cumhuriyet tarihinde borç birikimden fazlasını yaptığını belirten Baykal, bu açıkların seçim kazanmak için bu açıklar verildiğini, şimdi o harcamalarının faturasının halktan çıkarıldığını söyledi.
 

Eczacılar üzerinden 10 milyarlık rant

Eczaneler ve SGK arasındaki anlaşmazlıkla da büyük bir çatışma ortamının tahrik edildiğini söyleyen Baykal, "10 Milyar dolarlık bir ilaç pazarı var. Bu kavgada görmeniz gereken temel unsur şudur, bu birden ortaya çıkmış bir tablo değildir. Bu AKP'nin adım adım sürdürdüğü, 10 milyon dolarlıklık bir projedir" diye konuştu.

Bunun, AKP'nin kadrolaşma anlayışını devlet bürokrasinin dışına taşırma girişimi, piyasaya, özel sektöre yönelik bir kadrolaşma projesi olduğunun altını çizen Baykal, "Vatandaşa parasız sağlık götürme, tümüyle ortadan kalkmıştır, sağlık devlet görevi olmaktan çıkmıştır. Bu planlana değişliklerde de bu iş çok ciddi şekilde büyük sorunları da beraberinde getirecektir. Hükümet hastanın cebine el atmıştır. Yine SSK ilaç fiyatlarını düşürürken, hesap oyunuyla eczacıların kazancına el atmıştır. Biz bu konuda siyasi ve hukuki mücadele vereceğiz" dedi.
 

En büyük kurban öğretmen

Milli Eğitim Bakanlığı'nın Şubat ayında öğretmen ataması yapmayacak olmasına da tepki gösteren Baykal, "Kamu hizmetinde eğer kariyer olarak sahiplenilmesi korunması gereken bir meslek alanı varsa işte o öğretmendir. Şubat'ta atamasını yapmayacağız demek, biz kadromuzu artırmak istemiyoruz demek. Halbuki tam ters yapılmasıdır. Devlet memuriyetini tasfiye etme politikasının en büyük kurbanını, öğretmen haline getirdiler. Bundan büyük üzüntü duyuyorum" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler