Baykal'dan Erdoğan'a sert sözler

CHP Lideri Deniz Baykal, "Sen tutacaksın, Habur'da PKK'li teröristlerin ayağına hakimleri taşıyacaksın, bunu yazanları da korkutacaksın" diyerek Başbakan'ı eleştirdi.

Baykal'dan Erdoğan'a sert sözler
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.02.2010 - 11:46

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin Adana İl Kongresi'nde konuştu. Türkiye'nin içinde bulunduğu durum karşısında CHP olarak sadece parti içi çalışmalarla görev ve sorumluluklarını yerine getirmiş olamayacaklarını ifade eden Baykal, şöyle konuştu:
"Bugün CHP, Türkiye'ye yönelik olarak çok büyük bir sorumluluğun, bekleyişin karşısında olduğunu değerlendirmektedir. Hepimiz, ülkenin haliyle ve gidişatıyla ilgili çok derin kaygıları paylaşıyoruz. Vatandaşımız her an yaşanan olaylarla Türkiye'nin içine girdiği tabloyu değerlendirerek, görerek, ülkemizin nereye gitmekte olduğunu, yarın Türkiye'nin ne gibi sorunlarla karşı karşıya kalacağını, bu gidişatın sonunun ne olacağını göremez, değerlendiremez durumdadır. Bunun üzüntüsü, kaygısı bütün vatandaşlarımıza egemen olmuştur. Türkiye, geleceğini görme ihtiyacı içindedir, yarınına güvenme ihtiyacı içindedir, yarınına umutla bakma hakkını kullanmak istemektedir. Tabii içinde bulunduğumuz durumda, ülke yarını belirsiz, her an her şeyin olabileceği, kimin başına neyin geleceğinin belli olmadığı bir karamsarlık, umutsuzluk ve belirsizlik ortamında bulunmaktadır."

 

"Bu hükümet döneminde Türkiye hiç harcamadığı kadar çok harcadı"

Böyle bir manzara karşısında gözlerin CHP'ye yöneldiğini, CHP'nin Türkiye'ye yönelik anlayışının, düşüncesinin ne olduğunun ortaya konulmasının çok büyük bir önem taşıdığını kaydeden Baykal, "Türkiye'nin bir süredir giderek yoğunlaşan kriz, karmaşa ve kaos ortamının dışında da uzun bir süreden beri yaşadığı olaylar, her alanda, ekonomide, sosyal yaşamda, hukukta, siyasette, bir olumsuz gidişatın vatandaşlarımızı etkisini altına aldığını ortaya koymuştur" diye konuştu.

Türkiye'de son 7-8 yıldan beri AKP iktidarının izlediği politikalar sonucu sıkıntıların yaygınlaştığını söyleyen Baykal, bu Hükümet döneminde Türkiye'nin, tarihinin hiçbir döneminde harcamadığı kadar çok para harcadığını kaydetti. "Bu Hükümet'in elinden geçen kaynağın ve paranın haddi hesabı yoktur" diyen Baykal, "Cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş hükümetlerin tümünün toplam kullandığı borcun iki katından daha fazlasını sadece bu Hükümet yapmıştır. Atatürk'ten başlayıp İnönü'den, Bayar'dan, Menderes'ten, Demirel'den, Özal'dan daha sonraki dönemlere Ecevit'lere, Yılmaz'lara, Tansu Çiller'lere, Erbakan'lara kadar gelen dönemin tümünde Türkiye'nin 80 yılda dünyadan aldığı paranın iki katından fazlasını 7-8 yılda bunlar borç para olarak almışlardır" diye konuştu.
 

"Millet 80 yılda yaptı, bunlar 8 yılda sattı"

Hükümet'in kendisine teslim edilen Türkiye'nin büyük ekonomik kuruluşlarını birer birer "ucuz, pahalı" demeden sattığını dile getiren Baykal, "Satarken elde ettikleri kaynakları 8 yılda kullanmışlardır. Bu millet 80 yılda yapmıştır, bunlar 8 yılda sattılar. Bu kadar para kullanıyor bu iktidar, elde avuçta ne varsa satıyor. Bunun sonunda Çukurovamız'da yeni sanayi tesisleri mi yapıldı? Gençleri iş sahibi yapacak fabrikalar açıldı mı, büyük hizmet atılımları gerçekleştirildi mi, büyük enerji santralları kuruldu mu, bu kadar paradan Çukurova nasibini aldı mı? Ortada ne var? Borç var, işsizlik var işsizlik. Çukurova işsiz sayısı bakımından Türkiye'nin en önde gelen kentlerden biri. Türkiye, dünyada dördüncü. Çukurova, Türkiye'de birinci. Nasıl oluyor bu değerli arkadaşlar? Bunun altında ne var?" sözleriyle Hükümet'e tepki gösterdi.

Baykal, CHP iktidarında bunların hesabının sorulacağını ifade ederek "Önümüzdeki dönem, AKP ile Türkiye'nin bir hesaplaşma dönemi olacaktır, yapılan yanlışlıkların hesabının sorulacağı bir dönem olacaktır" dedi.
 

"Deniz Feneri dosyası geldi, ortada iddianeme yok"

Bu iktidar döneminde cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde yaşanmamış yolsuzlukların yaşandığını söyleyen Baykal, Almanya'da Deniz Feneri'yle ilgili yolsuzluk dosyasının kısa bir süre içinde incelenip davanın sonuçlandırıldığını, Alman makamlarının "Asıl suçlular Türkiye'de, siz de gereğini yapın dediler" dediğini, uzun süre sonra dosyanın geldiğini kaydederek "Dosya geldi ama ortada iddianamenin yazıldığına dair bir haber gördünüz mü? Bunun altında bir himayenin yatmadığını söylemek mümkün mü?" diye sordu.
Baykal, yolsuzlukların üzerine giden medya organlarının susturulduğunu, Başbakan'ın devletin esnafa hizmet vermekle yüklü iki bankasından 750 milyon dolar kaynağını esnafa vermediğini, "Beni destekleyecek gazete çıkarın" diye kendi yakınlarının başında genel müdür olarak bulunduğu bir gruba verdiğini, kendisine yakın başka işadamlarına da "Siz de gazete çıkarın, televizyon açın" dediğini söyledi.

Başbakan'ın medya patronlarına yönelik "Ne yapayım, hâkim olamıyorum' diyemezsin. Sen maaşını veriyorsun. Bir taraftan gelip Hükümet'e vuracaksın, bir yandan da köşe yazarlarına sahip olamayacaksın. Bu noktada ben uyarımı yapmak zorundayım. Bu ülkeyi germeye de hakları yok. Bir ülkenin yönetiminde bu tür anlayışların yeri olamaz. Herkes fikrini söyler ama o insanlara da o kalemi teslim edenler, 'Kusura bakma kardeşim, bu dükkânda sana yer yok' demeli" sözlerine de tepki gösteren Baykal, "Ona bıraksak, onu üzecek hiçbir şey yazılmayacak. Peki seni üzecek şey istemiyorsan, attığın adıma dikkat etsene. Sen de attığın adamın nereye doğru olduğuna dikkat etsene. Bunun modası geçti, bu yönetimin süreci geçmiştir. Millet bunlar hakkında hükmünü vermiştir. Kararını vermiştir, gereken yapılacaktır" dedi.

Hükümet'in bir süreden beri sadece halka, millete, devletin dürüst namuslu insanlarına karşı haksızlık ve yanlışlık yapmakla yetinmeyip onun da ötesine geçmeye başladığını savunan Baykal, "Geldiğimiz noktada Türkiye'de pek çok önemli kutsal kavram darbe yedi, sarsıldı. Hepimizde yüreğimizde yaşayan kutsal kavramlar darbe yemiştir. Bu kutsal kavramların en başında adalet kavramı gelmiştir. Bu iktidar döneminde adalet ve hukuk en ağır tahribatı yaşamıştır. Hukuka ve adalete bu iktidar döneminde bilerek, isteyerek, bilinçli organize bir şekilde en ağır tahribat verilmiştir" diye konuştu.

 

"Zulmü ortadan kaldıramıyorsanız hiç olmazsa methiye düzmeyin"

Kandil ve Mahmur'dan dönenlerin serbest bırakılmasının "kanuna aykırı bir uygulama" olduğunu söyleyen Baykal, "Adalet Müsteşarı ne arıyor Habur'da, sınır kapısında ne arıyor? Çünkü hakimler o sırada eğme-bükme işlemi yapacaklar, onların arkasında Adalet Müsteşarı bulunuyor. Ne oldu adalet? Orada böyle, Silivri'de bir başka. Silivri'de bu memleketin namuslu, dürüst evlatları, aylarca neyle suçlandığını dahi bilmeden tutuklu kalıyor. Hatta neyle suçlandığını dahi bilmeden ölenler oluyor. Böyle hukuk, adalet olur mu?" diye konuştu.

Baykal, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasını da değerlendirdi. Cihaner'in küçük çocuklara yasadışı eğitim verildiği için Jandarma ve MİT'i de işin içine katarak bir soruşturma başlattığını, soruşturmanın Başbakan Yardımcısı tarafından müdahaleye uğradığını dile getiren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Başsavcı eğer bu soruşturmayı başlatmamış olsaydı, önce 26 yıl cezayla suçlanır sonra da Ergenekon sanığı diye tahkikat başlatılır mıydı? Onların deyimiyle 'akıllı uslu' davranmış olsaydı, bu tahkikat yapılır mıydı hakkında? Ben ana muhalefet partisinin lideri olarak o Erzincan Başsavcısının cezaevinde geçirdiği her gün çok büyük bir ıstırap yaşıyorum. Çünkü biliyorum ki bu hukuksuzluk, haksızlık, zulümdür. Eğer zalimin yaptığı zulmü ortadan kaldıramıyorsanız, hiç olmazsa o zulme methiye düzmeyin, buğz edin."

Baykal, büyük iddialarla gözaltına alınan insanların 3-4 gün sonra tahliye edildiğini ifade ederek "Hukukla değil, siyasetle adam alırsanız, bir alır, iki alır, üç alırsınız. Günün birinde karşınıza birileri çıkar, siyasetle aldıklarınızı siyasetle bırakmak zorunda kalırsınız. Bu hukuku, adaleti tahrip eder, o nedenle ne siyasetle adam alın ne siyasetle adam bırakın, hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapın" dedi.

Başbakan'ın "Herkes hesabını verecek" sözünü de anımsatan Baykal, "Doğrudur, baktığınız zaman Türkiye'de başsavcılardan hesap soruluyor, komutanlardan, askerlerden, genel müdürlerden soruluyor. Herkesten hesap soruluyor da Başbakan senden niye hesap bir türlü sorulamıyor? Sen de hesabını versene, sen niye vermiyorsun? Hukuk, adalet burada da darbe yiyor. Eğer siz herkese ahkam keserseniz, bilmelisiniz ki bir gün gelir birileri de size 'Sen de gel arkadaş sen de hesabını ver bakalım" diye konuştu.

Baykal, adaletin, "siyasetin dayatması altında" olduğunu kaydederek AKP Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan'ın büyük bir samimiyetle "Bizi 40 yıldır fişliyorlardı, şimdi sıra bizde, biz de onları fişliyoruz" sözleriyle durumu özetlediğini söyledi.
 

"Referandum 'Kal mı git mi' oylamasına dönüşecek"

AKP'nin başlattığı açılımların hepsinin iflas ettiğini dile getiren Baykal, "Yapılmak istenen siyaseti adalete hakim kılmaktır, siyasetin emrinden bir adalet mekanizması oturtmaktır. Adaletin tepe noktalarını, zirvelerini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesi'ni siyasetçilerin emir ve kumandası altına almaktır. Şimdiki proje bu" dedi.

Anayasa değişikliği için referanduma gidilmesi durumunda o referandumun iktidar hakkında "kal mı git mi" oylamasına dönüşeceğini anlatan Baykal, yapılacak ilk genel seçimde Türkiye'nin CHP iktidarı ile tanışacağını kaydederek şöyle dedi:

"Bu iktidar iflas etti, bu Hükümet iflas masasında. Hükümet manen de ahlaken de iflas etti. Halk bu iflası tespit etti, yani Abbas yolcu. Onun gerginliği içerisinde sağa sola saldırıyorlar. Hesap vermenin zamanı geldi. Merak etmeyin, hesabını soracağız. Yeter ki millet bu kavgaya karışmasın, beklesin. Bize 'o hesabı al' diye yetki versinler, onlara hesabını sormayan namerttir."

 

İlgili haberler içini tıklayınız:

"HİÇBİR DEMOKRAT ÜLKEDE BUNLAR YAŞANMAZ"

"TÜRKİYE KRİTİK BİR DÖNEMDEN GEÇİYOR"


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler