Baykal'dan Milli Eğitim uyarısı

CHP Genel Başkanı Baykal, okullarda Kürtçe eğitim verilmesinin milleti ayrıştıracağını belirterek, ''AKP iktidarı DTP ve PKK ile işbirliği yaparak, Milli Eğitim sistemini sabote etmek için en tehlikeli dinamiti, mayını Milli Eğitim'in içine yerleştirme kararı almıştır'' dedi.

Baykal'dan Milli Eğitim uyarısı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.08.2009 - 11:20

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, İzmir'in Torbalı Belediyesi önünde halka hitaben yaptığı konuşmada, memurların, çiftçinin ve esnafın keyfinin yerinde olmadığını, ama Ankara'dakilerin, ''krizin teğet geçtiği'' yönünde açıklamalarda bulunduklarını söyledi.

Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a, Başbakan'ın, ''kriz zarar vermedi'' sözleriyle ilgili yorumunun sorulduğunu anımsatan CHP Lideri, ''o da diyor ki, 'valla ona ailece zarar vermemiş olabilir ama millet yandı, kavruldu' diyor. Maliye Bakanı'nın gerçeği görmesi için iktidardan düşmesi mi gerekiyor'' diye konuştu.
 

"Abbas yolcu, CHP geliyor"

Son yerel seçimlerin Türkiye'de iki şeyi ortaya çıkardığını, bunlardan birinin, iktidarın gidici olduğunun ortaya çıktığını savunan Baykal, şöyle devam etti:

''2007-2009 seçimleri arasında iktidar 8 puan oy kaybetti. İnşallah bu düşüş devam edecek. Önümüzdeki ilk genel seçimde çok büyük hızla düşeceğine inanıyorum. Bu, Türkiye'yi içine sürüklenmekte olduğu olumsuzluktan çıkarma şansını bize kazandıracaktır.

Bu seçimlerden ortaya çıkan ikinci gerçek de Abbas yolcudur, CHP de geliyor, bu da ortaya çıktı. AKP gidiyor da maalesef, yakıp yıkarak gidiyor, Tahrip ederek gidiyor. Türkiye'nin her sorununa bakınız, hangisi hal yoluna girmiştir Allah aşkına?''

 

''Siyaset adalete girerse adalet kalır mı?''

Tarım konusunda, Özal döneminde başlayan yanlışlıkların artarak devam ettiğini ileri süren Baykal, yolsuzluklarla mücadelenin de yapılamadığını söyledi. Terörün başını alıp gittiğini, ekonominin siyasete karıştığını, yargıya karışıldığını ileri süren Baykal, şöyle devam etti:

''Deniz Feneri yolsuzluğunda ne oldu Allah aşkına? Deniz Feneri yolsuzluğuna girenler acaba kimin yakını, kimlerle ilişkileri var? Adalete ne oldu?

Yeni bir kanun hazırlığı yapıyorlar. Bu kanunla Anayasa'yı değiştirecek ve milletvekillerine Anayasa Mahkemesine, Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna (HSYK) atamayla hakim tayin etme yetkisi verecekler. Hakim dediğin siyasetin dışında olacak, bağımsız olacak, tarafsız olacak. Siyaset hakimi kumanda edemeyecek. Hakimin evine o partiden de bu partiden de gelecek. O partiden geldi diye adaletin terazisi ona göre mi dengelenecek? Siyaset adalete girerse adalet kalır mı, hele Türkiye gibi bir yerde. Şimdi milletvekilleri Anayasa Mahkemesi ve HSYK'ya üye seçecek.

Milletvekilleri kendi hesaplarını mahkemeye verdiler mi, hırsızlık, yolsuzluk iddiasının cevabını verebildiler mi? Savcılar milletvekilleri hakkında dosya tanzim ediyor, ne oluyor o dosyalar? Hepsi sümenaltı ediliyor, çünkü milletvekillerinin dokunulmazlıkları var. Adaletin karşısına çıkmaya korkan siyasetçilerin eline Türkiye'nin hakimini tayin etme yetkisi verilir mi Allah aşkına?''

İktidarın, ordu, üniversite ve yargıyla kavgalı olduğunu iddia eden Baykal, ''sen kavga etmeye mi geldin, milletin derdini çözmeye mi geldin?'' diye sordu.

 

''Kuzey Irak'a yönlendirmek istiyorlar''

Başbakanın dilinin altında bir bakla olduğunu ama bunu bir türlü çıkarmadığını söyleyen Baykal konuşmasına şöyle devam etti:

''(Açılım yapacağız) diyor, bir türlü sırrı vermiyor. Bugün Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın açıklaması var. Baklayı onun ağzıyla çıkarmaya başlıyor. Neymiş, okullarda Kürtçe eğitim başlayacakmış. Geçenlerde bir yazar, 'bizi terör bölemez, bizi bölerse dil böler' diyor. Hepimiz ortak bir temele sahibiz. Okullarda Türkçe herkese öğretiliyor. Hepimiz Türkçe'yi temel resmi dil olarak kabul ettik. Okullarda çocuklara öğretilecek dili ayrıştırmaya yöneliyorlar. Bu yapılırsa, biz millet anlayışımızı kaybetmeye başlarız. Tek millet artık iki millet olmaya başlar.

Kürt kökenli vatandaşların isteği nedir; onlar iş, ekmek istiyorlar, iyi eğitim istiyorlar, ayrıştırmayı istemiyorlar, bölmeyi istemiyorlar. Kürt kökenli insanlarımız hak ettiği yere gelmeyi istiyor. Biz de onları görüyor, 'Türkiye'nin en başarılı okullarını Güneydoğu Anadolu'ya taşıyalım' diyoruz. Bunlar da onların en başarılı olacak şekilde eğitilmesini değil, onları ayrıştırmayı, onları Kuzey Irak'a yönlendirmek ve Türkiye ile olan köklü bağlarını koparmayı istiyorlar. Bu yanlış. Bu PKK'nın politikasıdır.

AKP iktidarı DTP ve PKK ile işbirliği yaparak, Milli Eğitim sistemini sabote etmek için en tehlikeli dinamiti, mayını Milli Eğitim'in içine yerleştirme kararı almıştır. Bu, fevkalade yanlıştır. Bu, onları Türkiye'den koparmaya yönelik uzun vadeli planın parçasıdır. Bu PKK'nın planıdır. Bununla anaların gözyaşı da durmaz. Bugün seçmeli ders Kürtçe olacak, yarın mecburi ders olarak konulacak. Yarın da 'sosyolojiyi, tarihi benim ana dilimde ver' denecek. Onun sonucunda biz çocuklarla hangi ortak noktada bir araya geleceğiz? Nerede kaldı kardeşlik, beraberlik? Bu bizi ayırmanın ifadesidir. Bunu Apo'nun niye istediğini anlıyorum, bunu PKK'nın diye istediğini anlıyorum, ama Başbakan niye yapıyor, onu işte anlamıyorum. Başbakan kimin adına bunu yapıyor?
Maalesef bu tezgah işlemeye başlamıştır. Artık Başbakanın ağzındaki baklanın ne olduğu ortaya çıkmıştır. Biz bunu önleyeceğiz. Irak'ta 3-4 günde bir bomba patlıyor, 40-45 kişi ölüyor. Böyle bir tabloya Türkiye'yi sürüklemeye kimin ne hakkı var, rahat mı battı size?''

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal konuşmasının ardından, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Bayındır Biyolojik Arıtma Tesisinin açılışını yaptı.

 

"İmralı'yı muhatap yaptılar"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Herkes şimdi İmralı'dan gelecek raporu bekliyor. Türkiye'yi bu hale nasıl getirdiniz? İmralı'yı muhatap yaptılar'' dedi.

İzmir programı kapsamında Ödemiş'e gelen Baykal, belediye önünde vatandaşlara seslendi.
AKP'nin iktidarda yedi yılını tamamladığını ancak, ''yolsuzluk ve hırsızlıkla mücadele edemediğini'' söyleyen Baykal, Deniz Feneri konusunun hesabının sorulmadığını ifade etti. Baykal, şöyle konuştu:
''Deniz Feneri'yle ilgili dava açıldı mı? Oradaki yolsuzluğu yapanlar Türk vatandaşı. O parayı kullananlar Türk vatandaşı, senin kanunun, savcın yok mu? Sordum Başbakan'a, 'Tanıyor musun bu insanları' dedim. Hısım akrabası çıktı, oğlunun dünürü. 'İman' diyeceksin, 'dürüstlük' diyeceksin sonra vatandaşların fitrelerini, zekatlarını buraya getirecekler, buraya getiren adamı RTÜK'e başkan yapacaksın. Türkiye'de yolsuzluk mücadelesinin samimi olup olmadığını anlamak için dokunulmazlığın kaldırılmasını istiyor musun, istemiyor musun onu sormak lazım. Daha 2002'de Başbakan olmadan önce televizyona çıkıp hep beraber söz verdik 'Dokunulmazlığı kaldıracağız' diye ne oldu, 7 yıl geçti. Niye? Kendisinin, milletvekillerinin bakanlarının dosyaları var.''

Baykal, Ödemiş'ten sonra Beydağ ilçesine geçerek parti otobüsünden halka hitap etti. Ardından Kiraz ilçesine giden Baykal, belediye önünde yaptığı konuşmada, Hükümet'in yürüttüğü ''demokratik açılım'' çalışmasını eleştirdi. Baykal, şunları söyledi:
''Herkes şimdi İmralı'dan gelecek raporu bekliyor. Türkiye'yi bu hale nasıl getirdiniz? İmralı'yı muhatap yaptılar. Bir türlü dillerinin ucuna gelen baklayı çıkaramıyorlar. Bunları bilin. Bizi topla tüfekle bölemezler. Bizi, dilimizle ayırarak, bölebilirler. Bunlar dili ayırdığı zaman milli eğitimin millisini kaldırsın, ona 'etnik eğitim' desin. Memlekete bunu sokmayacağız. Parti işini bırakacak, bu anlayışla mücadele edeceğiz. Siyasetin zamanı gelir onu da yaparız.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler