Boşanmalarda travmanın büyüğünü çocuk yaşıyor
Şiddetli geçimsizlik, şiddet, aldatma, cinsel uyumsuzluk ve ekonomik sorunlar Türkiye'deki boşanma nedenlerinin başında geliyor.
Türkiye’de son yıllarda boşanma davası açan kadın sayısındaki ciddi artış, öldürülme pahasına da olsa eskiden olduğu gibi şiddete, aldatılmaya ve ekonomik baskılara kadınların daha fazla boyun eğmediğini gösteriyor. Boşanmadan en çok etkilenen taraf ise taraf olmak istemese de çocuklar oluyor. Çeşitli psikolojik sorunlar gösteren çocukların okul başarısı düşüyor. Özellikle ebeveynin boşanma sırasındaki tavırları, çocuğun yaşadığı travmanın dozunu kat kat arttırıyor. “Ebeveyne yabancılaştırma sendromu” ise uzmanların artık üniversitelerde okutulmasını ve mahkemelerin dikkate almasını istediği en önemli sorunların başında geliyor.
Boşanma davalarının önemli isemlerinden avukat Cengiz Hortoğlu, Türkiye’de 7-8 yılda evlenen çift sayısında değil boşanan çift sayısında artış olduğuna dikkat çekerek “Yeni Medeni Kanun ile ‘edinilmiş mallara katılma rejiminin kabul edilmesi’, kadınları ekonomik açıdan eskiye oranla daha özgür hale getirdi. Eskiye oranla iş alanlarında çalışan kadın sayısında önemli bir artış yaşandı. Bu da kadınların ekonomik alanda daha çok bağımsız olmalarını sağladı. Hatta son zamanlarda bazı kadınlar bana, ‘Kariyer yapmak istiyorum. Çocuğumun velayetini babasına nasıl verebilirim?’ diye bile soruyorlar” ifadelerini kullandı. İstanbul’un boşanma davası açan kentler arasında birinci sırayı aldığını belirten Hortoğlu, Marmara ve Ege bölgelerinin ilk sırada yer alırken Güneydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde daha az rastlandığını anlattı.
Ekonomik sıkıntı romantizmi öldürüyor
Boşanma davalarının nedenlerine de değinen avukat Hortoğlu, söz konusu davaların yüzde 95’inin şiddetli geçimsizlikten kaynaklandığına dikkat çekti. Hortoğlu, “Bizim araştırmalarımıza göre ise nedenler arasında sırayla şiddet, aldatma, cinsel uyumsuzluk, ekonomik nedenler, eşlerin aileleri ve aşkın bitmesi yer alıyor. Ekonomik sıkıntılar da boşanma davalarını etkiliyor. Eşler arasında sürekli parasal sıkıntıların konuşulması aralarındaki romantizmi, aşkı ve sevgiyi olumsuz etkiliyor” dedi. Yeni yasal düzenlemelere de değinen Hortoğlu, “Kadın evliliği devam ederken eşi eve bakmıyorsa boşanma davası açmadan, sadece nafaka davası açabilir. Hatta Türk Ceza Kanunu’na göre şikayette bile bulunabilir. Veya eş mal kaçırmaya çalışıyorsa mal varlıklarına tedbir konulmasını isteyebilir” diye konuştu.
Eve ekmek getirmeyene 1 yıl hapis
Son yıllarda “ekonomik baskı”nın şidddetin farklı bir şekli olarak tanımlandığını anlatan Hortoğlu, “Ekonomik şiddete maruz kalmış biri, fiziksel şiddete maruz kalmış gibi haklarını arayabilir. Eşinin evden uzaklaştırılmasını isteyebilir. Veya bu nedenle boşanma davası açabilir, tazminat ve nafaka isteyebilir” dedi. Erkeğin aşrını cimri olması, maddi durumu yeterli olmasına karşın evinin ve çocuğunun eğitim giderlerini karşılamaması, bu durumu da bir cezalandırma yöntemine çevirmesi anlamına geldiğini anlatan Hortoğlu, şunları söyledi:
“Eve ekmek götürmeyen kişi bir yıla kadar hapisle cezalandırılabiliyor. Diyelim ki bir adam az kullanılsın ya da hiç kullanılmasın diye, evinin elektriğini, suyunu, doğalgazını kapatıyor. Kadın da bu durumdan habersiz ya da haberi var. Bu davranış ekonomik şiddette bir örnektir. Tazminat davası açılmasını gerektirir. Benim geçmiş yıllarda baktığım bir dava vardı. Adam Ankara’da çalışıyor ve haftasonları İstanbul’daki evine geliyormuş. Geldiği zaman ise evde kaç tane soğan olduğuna kadar bir liste hazırlıyor ve bir sonraki gelişinde yapılan harcamaların, kullanılan sebzelerin kadından bilançosunu istiyor. Her günü ayrıntılı ayrıntılı yazmasını istiyor. Bu olay tabiki boşanma davası ile sonuçlandı ve tazminat davası açıldı.”
Cinselliği pornodan öğrenen bir nesil
Eyvah Boşanıyorum sitesinin kurucusu Psikolog Beyhan Budak da, şiddetli geçimsizliğin en önemli nedenlerinden birinin erkeğin anneye bağımlılığı olduğuna dikkat çekti. Budak “Anne bağımlı erkek çoğu zaman krizi yönetemiyor” dedi.
“Cinselliği porno filmlerden öğrenen bir erkek nesli mevcut”
Budak, sözlerini şöyle sürdürdü, “Bu erkekler porno filmlerde gördüğü abartılı cinselliği evlilik içinde arayıp umduğunu bulamayınca cinsellik konusunda sorunlar yaşayabiliyorlar. Ayrıca bazı erkekler filmlerdeki performansı eşlerinden bekleyebiliyor, eşleriyle birlikte izlemek istiyorlar ancak bu istek kadınlar tarafından tepkiyle karşılanıyor çoğunlukla. Porno bağımlılığı ve masturbasyon gizli boşanma sebeplerinden”
Erkeklerin çoğunlukla boşanmayı çok konuşsa da, evliyken dışarıda tutunma olağı bulduğu için boşanmayı geciktirdiğini ancak kadınlar için evliyken kendilerini dışarıda tutumaları evden uzaklaşmalarının mümkün olmaması nedeniyle kadının boşanmayı kararlaştırınca yaptığını ifade etti.
Beyhan Budak, kadının şiddet gördüğü evliliklerde polisin barıştırma çabalarının prosedürden kaçınmak için olduğunu ifade ederek, “Gözlemdiğim kadarıyla aşırı şiddet uygulayan erkeklerin bir kısmında ciddi anlamda ruh sağlığı bozuklukları var” diye konuştu.
Asıl travmayı çocuk yaşıyor
Araştırmalara göre boşanmanın en ağır faturasını çocuklar ödüyor. ABD’de yapılan bir araştırma, boşanmış anne ve babanın çocuklarının, “matematik derslerinde ve sosyal becerilerde, sınıf arkadaşlarının gerisinde kaldığını” ortaya çıkardı.
Boşanmalardan çocukların etkilenmesinin en önemli nedeninin yine ebeveyn olduğunun altını çizen Budak, şunları söyledi:
“Çocukları travmatize eden boşanmalar değil aslında boşanma sonrası yaşantılar. Evet her çocuk boşanmadan etkilenir ama olumlu ve yapıcı bir yaklaşımla çocuklar kolayca bu yarayı sarabilir. Ama eşlerin biribirlerine karşı dinmeyen öfkeleri, boşandıktan sonra alınmaya çalışılan intikamlar çocukların psikolojisini darmadağın ediyor. Çocuğu bir taraf olarak görüyoruz ya beni tutarsın ya babanı gibi. Dolayısıyla çocuk oyun oyanayacağı bir yaşta çok ağır seçimlerle yüzyüze bırakılıyor. Boşanma sürecinde veayetin kime verileceği ebeveynler arasında bir savaşa dönüşebiliyor. Sanki ortada paylaşılması gereken, maddi değer olan bir nesne var gibi. Çocuğun annede ya da babada kaldığı zamanlarda, karşı taraf için kullanılan olumsuz cümleler çocuğa çok zarar veriyor. Bir de çocuktan ayrı kalan zamanın telafisini maddi ödüllere yapmaya çalışıyor. Bu çocukların istismarına yol açana ve bir süre sonra çocukta tatminsizliğe ve disiplinsizliğe yol açan bir durum dikkatli olunmalı.”
Ebeveyne yabancılaştırma
Boşanmış Babalar Platformu kurucusu Necil Beykont da, batıda iyi bilinen ve boşanma davalarında önemle üzerinde durulan bir olguya “Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu”na dikkat çekti. Son yıllarda bazı mahkeme kararlarında bu kavramın yer almaya başlamasının önemine işaret eden Beykont, “Mahkemeler kararlarını verirken ebeveyne yabancılaşma sendromunu dikkate almalı ve bu konu mutlaka üniversitelerde de okutulmalı” dedi. Beykont şunları söyledi:
“Boşanmalarda çocuğun velayetini alan taraf, genellikle anne, bazı durumlarda eski eşine duyduğu öfke ve intikam duyguları ile onu cezalandırmak ister. Mahkeme kararlarını da arkasına alarak çocuğu babadan uzaklaştırmaya çalışır. İşte bunun sonucunda baba sevgisini çocuğun yüreğinden söküp atar. Sendromun tarifi, çocuğa bu yönde uygulanan duygusal taciz. Babası hayatta olan bir çocuğu zorla babasız yaşamaya mahkum etmek, yani çocuğa yapılan bir nevi işkence. Buna ‘çocuğa yapılan duygusal taciz’ demişler.”
Şiddet eğilimi ve şiddete tölerans gelişiyor
Ebeveynlerin diğer ebeveyne karşı öfkelerini sanki bir psikiyatrmış gibi çocuğa anlattığının altını çizen Beykont, bunun çocukta onarılmaz yaralar açtığını vurguladı. Beykont, ebeveyne yabancılaştırılan çocuklardaki travmanın yol açtığı sorunları şöyle sıraladı:
“Ancak anne ve babanın sağladığı iki farklı dünya sayesinde çocuk, gelişmesi için gerekli olan dengeye kavuşabiliyor. Babasız büyüyen bir çocuk bu dengeyi kuramıyor. Baba sevgisinden yoksun büyüyen kız çocukları çekici ve arzu edilen biri olduklarını kendilerine kanıtlamak için erken yaşta cinsel ilişkiye girerek, umutsuzca dikkat çekmeye ve değerli olduklarını ispatlamaya çalışıyor. Evlilik dışı çocuk sahibi olma oranı, babadan yoksun büyütülen kızlarda daha fazla. Baba sevgisini bilmeyen kız çocukların‘şiddete daha toleranslı’ oldukları saptanmış. Baba sevgisinden ve ilgisinden uzak büyütülen kız çocuklar, kendilerine sert davranan, onları itip kakan, belki de dayak atan erkekleri tercih edebiliyorlar. Babasından yoksun büyütülen erkek çocuklar, saldırgan tutumlar takınarak, kötü ve zararlı alışkanlıklar edinerek erkekliğini kanıtlamak istiyor. Babasız büyütülen erkek çocuklarda homoseksüel eğilimlere diğerlerine nazaran daha fazla rastlandığı.”
‘Altını ıslatma’dan uyuşturucuya
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan da, boşanan ailelerde “çocukluk depresyonlarına” çok sık rastlandığına dikkat çekerek, “Sorunları hisseden çocuk sıkıntısını sözle anlatamadığı için, tırnak yeme, altını ıslatma sorunları ortaya çıkabilir. Çocukta psikosomatik hastalıklar gözlenebilir; sık sık hasta olur, kusar, bağırsakları bozulur. Evden, okuldan kaçma, kendisine ait olmayan şeyleri alma, uyuşturucuya yönelme gibi durumlar yaşanabilir. Aileler ne yapıp edip çocuğun kendisini boşanmanın sorumlusu olarak görmesini engellemeli ve çocuğun psikolojik ihtiyaçlarını karşılamaya özen göstermelidir. Anne baba ayrılsa da annelikten ve babalıktan istifa etmemelidir” diye konuştu.
“Çocuğa nasıl anlatmalı?”
Tarhan, boşanmanın çocuğa nasıl anlatılması gerektiğini ise şu sözlerle ifade etti:
“Temel bir ilkemiz, çocuğu büyük insan yerine koyup ona olan biteni anlayabileceği bir dille anlatmak, fakat karşılığında büyük bir insan gibi tepki vermeyebileceğini kabul edip sabırlı ve anlayışlı olmak. Anne ve baba boşanma durumunu çocuğa anlatırken çok açık ve net bir dil kullanmalıdırlar. Ebeveynler çocuğa yaklaşırken şöyle bir tutum sergileyebilirler: ‘Biz senin üzüleceğini, bir müddet mutsuz olacağını biliyoruz. Bir süre bu duruma katlanman gerekiyor ama senin bu durumla ilgili hiçbir suçun ve sorumluluğun yok. Bu tamamen bizden kaynaklanan bir olay’ Anne ve baba çocuğa bu mesajı verebilirse çocuk bu durumdan en az zararla çıkmış olur.”
İstatistikler boşanma arttı diyor
TUİK verilerine göre 2009’da boşanan kişi sayısı 114 bin 162
2010 yılında evlenen kişi sayı 582 bin 715, boşanan kişi sayısı 118 bin 568.
2011 yılında ise 592 bin 775 kişi evlenirken, 120 bin 117 kişi boşandı
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'