"Bu hükümet dünyanın en başarısız hükümetidir"

Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, mevcut hükümetin dünyanın en başarısız hükümeti olduğunu söyledi. Şener, Hükümet'in ekonomik sorunları çözmek yerine gündem maddeleri arasına serpiştirdiğini kaydetti.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 30.06.2009 - 12:07

Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, partisinin genel merkezinde yaptığı basın toplantısında bugün açıklanan büyüme rakamını anımsatarak, Türkiye ekonomisinin 2009'un ilk çeyreğinde yüzde 13,8'lik daralma açıklamasının kritik MGK toplantısı ile aynı günde yapılmasına dikkat çekti.

Ekonomik verilerin önemli veriler olduğunu, diğer gündem maddeleri içinde boğulamaması gerektiğini ifade eden Şener, Hükümet'in ekonomik sorunları çözmek yerine gündem maddeleri arasına serpiştirdiğini kaydetti. Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında ekonomik krizden en fazla zarar gören, üretim kapasitesi en fazla düşen, küçülme oranı en fazla olan ülke olduğunu vurgulayan Şener, "Bir ülkenin üretimi yok oluyorsa, bütün sektörleri zarar ediyorsa ortada bir sorun var demektir, bu ülkenin ekonomi yönetiminde bir sorun var demektir" diye konuştu.

Türkiye'nin en yüksek işsizlik oranına sahip 3. ülke olarak göründüğünü söyleyen Şener, gerçek işsizlik rakamlarına bakıldığında Türkiye'nin dünyadaki en yüksek işsizlik oranına sahip olduğunu savundu. Şener, Türkiye'de nüfusun yüzde 30'unun tarım kesimi olduğunu ve tarımın gizli işsizlerin sığınma yeri olduğunu, tarımdışı işsizliğin yüzde 18, genç nüfustaki işsizlik oranının ise yüzde 27,5 olduğunu kaydederek, iş bulamadığı için aramaktan vazgeçenlerin de hesaba katılması durumunda Türkiye'deki gerçek işsizliğin yüzde 30'a yakın olduğunu söyledi.

"Krizin damardan girdiği tek ülke Türkiye"

Krizin etkisi bakımından dünyadaki ülkelerini "krizin teğet geçtiği ülkeler", "krizin damardan girdiği ülkeler" ve "diğer ülkeler" olarak 3'e ayıran Şener, "krizin teğet geçtiği ülkeler" olarak adlandırdığı birinci grupta 2009'un ilk çeyreğinde yüzde 6 büyüyen Çin, yüzde 5.8 büyüyen Hindistan, yüzde 4,4 büyüyen Endonezya, Mısır, Yunanistan, Polonya, Arjantin, Venezuela, İsrail'in yer aldığını, bu ülkelerin krizden etkilenmediklerini, aksine ekonomilerini büyüttüklerini anlattı. "Krizin damardan girdiği ülkeler" olarak adlandırdığı ikinci gruptaki tek ülkenin Türkiye olduğunu öne süren Şener, Türkiye'nin çift haneli küçülme oranına sahip olan tek ülke olduğunu ifade etti. Bu grupta sayılabilecek Singapur ve Tayvan'ın özel durumdaki küçük ülkeler oldukları için hesaba katılmaması gerektiğini bildiren Şener, bu iki ülke hesaba katılmadığında dünyada Türkiye'den başka hiçbir ülkenin bu kadar derin bir küçülme yaşamadığını ifade etti. Türkiye ekonomisindeki küçülmenin Hükümet ve Başbakan'ın ekonomi yönetimine olan duyarsızlığından kaynaklandığını ileri süren Şener, "2007 seçimlerinden beri 'Şunu yaptık, iyi yaptık' diyebilecekleri tek bir şey yok" dedi.

"DÜünyanın en başarısız hükümeti"

Şener, Hükümet'in ülkede kutuplaşma yaratarak sorunları görmezden gelmeye çalıştığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ekonomi, üzerinde durulması gereken en temel sorundur. Verdiğimiz tablo açıktır. Türkiye, işsizlikte dünya rekoru kırmaktadır, ekonomik küçülmede dünya rekoru kırmaktadır. Ekonomi yönetiminde Recep Tayyip Erdoğan hükümeti dünyanın en başarısız hükümetidir. Halkın taleplerine duyarsız olan hükümetin de dünyanın en başarısız hükümeti olması doğaldır."

"Şu anki kriz 2001'den daha derin"

Bir soru üzerine, şu anki krizin 2001 krizinden daha derin ve yıpratıcı olduğunu ifade eden Şener, bu krizle dünya ekonomisinin yeniden yapılandırılacağını, ancak Hükümet'in kriz sonrası ülke ekonomisinin nasıl yeniden yapılanacağına ilişkin vizyonunun olmadığını, bu yüzden Türkiye'nin krizin merkezindeki ülkelerden daha fazla küçüldüğünü söyledi. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın "Tünelin sonunda bir ışık göründü. Ancak bu ışık tünelin öbür tarafa çıkışını mı gösteriyor, yoksa üzerimize gelen arabayı mı?" sözlerini de değerlendiren Şener, "O ışık tünelde üzerimize yaklaşan bir trenin ışığıdır" dedi.
Türkiye'nin ekonomisiyle dışarıdan yeniden yapılandırıldığını söyleyen Şener, siyasetin dış etkilerden korunması gerektiğini ifade etti. Şener şöyle konuştu:
"Bu ülkenin sahibi bu insanlardır. Biz bu insanlarla birlikte kurumlarımızla birlikte dayanışma içinde olmak zorundayız. Kurumlararası güvensizliğin Türkiye'yi kötü noktalara sürükleyeceği kanaatindeyim. Türkiye'nin kendi geleceğine sahip olması lazım. Ülkede kurumlar ve insanlar birbirlerine güvenmezlerse ülkenin geleceğine ilişkin senaryolar dışarıda hazırlanırlar. Bu, arzu edilen bir durum değildir. Tüm kurumlarla birlikte yeniden bu ülkenin bir araya gelmesi gereklidir."

Hükümet'in açıkladığı ekonomik teşvik paketini "Dostlar alışverişte görünsün paketi" olarak niteleyen Şener, mevcut sektörler çökerken yeni yatırımlara teşvik vermenin anlamlı olmadığını kaydetti.

Türkiye'nin gündemini bir süredir meşgul eden "İrticayla Mücadele Eylem Planı"na ilişkin soruyu da yanıtlayan Şener, her halûkarda demokrasiden, hukuk devletinden ve insan haklarından yana olduklarını belirterek oluşan gündemin Türkiye'ye zarar verdiğini, demokrasinin güçlendirilmesi için tüm kurumların çalışması gerektiğini ifade etti. "Müdahale dönemleri yargılanabilmelidir" diyen Şener, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin değişikliği temel itibariyle doğru bulsalar da kamuoyunda, komisyonlarda, TBMM Genel Kurulunda görüşülmeden yapılmasını yadırgadıklarını belirterek "Sanki bir yerlerden bir şeyler kaçırılıyormuş gibi olmamalıydı" dedi.

 

Türkiye'nin 3 yılı kayboldu

CHP Lideri Deniz Baykal, partisinin Meclis grubu toplantısında ekonomik konulara da değindi. Türkiye'de ekonomimi işleyişi ile ilgili çok önemli gelişmelerin ortaya çıktığını ifade eden ve Türkiye'nin büyük sıkıntılar ve sorunlarla karşı karşıya kaldığının altını çizen Baykal, toplumun temel ilgi konularının esas itibariyle yaşam kavgasıyla ilgili olduğunu söyledi. Baykal, "Ama Türkiye siyasetinin bu gerçeklerden tamamen kopmuş şekilde yapay düzlemde, sahte tartışmalar ve belgelerle sahte suçlamalarla gerçeklerden tamamen kopmuş bir noktaya sürüklendiğini görüyoruz. Bunun dramatik bir şekilde ortaya çıkmasına yardımcı olan ciddi belgelerin açıklandığı gün oldu. Türkiye'nin ekonomik tablosu görüldü" dedi.

Bugün emekliler günü olduğunu da anımsatan Baykal, emeklilere yönelik iyileştirmelerin yapılması gerektiğini vurguladı. Emekli sayısının 8 milyon 932 bin civarında olduğunu anlatan Baykal, emeklilere sadece iyi niyet dileklerinin açıklanmaması gerektiğini söyledi.


"2006'ya geri döndük"

Ekonomideki küçülmeye ilişkin açıklamayı anımsatan Baykal, "Ekonomi durumu ile ilgili bugün acı gerçek çok net bir şekilde ortaya çıktı. Birkaç saat önce yapılan resmi açıklama ile Türkiye'nin 2009 yılının ilk üç ayındaki küçülme oranı, tarihi bir rekor. Türkiye, bu yılı Ocak-Mart ayında 13,8 daralma yaşadı. Türkiye'de kalkınma, büyüme konusu gündemden düştü ve 2008 yılında kendini gösteren daralma olayı, 2009'da yeni bir rekor kırarak ortaya çıktığını gördük" dedi. Söz konusu durumun kaygı verici olduğunu ifade eden Baykal, 2008 yılının "yüksek olmayan kalkınmasına" göre bile Türkiye'nin yüzde 13,8 daralma yaşadığının altını çizdi. Söz konusu durumun Türkiye'nin krizden en fazla etkilenen ülkelerin başında geldiğini gösterdiğini kaydeden Baykal, küçülme oranını çok yüksek olduğunu belirtti.

Baykal, "Türkiye 2008'de 7,3 büyüdü birinci çeyrekte. İkinci çeyrekte 2,8 e düştü. Üçüncü çeyreğinde 1,2'ye düştü, dördünce çeyrekte yüzde 6,2 küçülme olmuştu. Şimdi bu küçülmenin 13,8 düzeyine yükseldiğini gördük. Bu oran 2001 yılında yaşanan daralmadan daha yüksektir. Yani Türkiye'nin yaşadığı en büyük krizlerden biri olan 2001 yılına göre çok daha yüksek bir daralma olduğunu görüyoruz. Bu düzeyde bir üç aylık küçülme yaşanmadı. Tarihi rekor konumundadır" dedi.

En çok küçülen ülkelerden Rusya'nın yüzde 9,8, Japonya'nın yüzde 8.8 küçüldüğünü anlatan Baykal, "Türkiye en az etkilendi' iddiasını dikkate almak mümkün değil. Temel dayanak noktası büyüme değil mi? Türkiye 13,8 küçüldü. En çok küçülen ülkelerden birisi haline geldi. Bugün geldiğimiz noktada 3 yıl önceki duruma düştük. 2006 yılına milli gelir artış düzeyine inmiştir. 3 yıl kayboldu. Bunun temel nedenleri vardır, rastlantı ile ortaya çıkmadı. Bu krizin geleceği belliydi. Bu büyüme politikasının dünya şartlarına göre ortadan kalkabileceğini, krizlerle Türkiye'nin karşı karşıya kalabileceğini, sadece yabancı sermaye ile büyümeden medet uman bir ekonomi politikası ile bir yere varılamayacağın ısrarla söyledik" diye konuştu.
 

"2009 kayıp yıl olacaktır"

Türkiye'nin kendi kaynaklarını kullanarak büyümeye geçmesi gerektiğini belirten Baykal krizin bu anlamda bir vesile olması gerektiğini söyledi. İlk üç ayda ortaya çıkan daralmanın 2009'a yönelik daralma oranını ciddi etkileyeceğini de anlatan Baykal, büyümenin yüzde 4 olacağının ilan edildiğini anımsattı. Söz konusu büyüme oranına göre hesapların yapıldığını kaydeden Baykal, bu oranın önce yüzde 3,5 küçülmeye daha sonra ise 5,1 küçülmeye geldiğini söyledi.

OECD raporuna göre de küçülmenin bu yıl 5,9 olacağını ifade eden Baykal, "2009, kayıp yılı olacaktır. Bu kayıp yılında Başbakan çok rahattır. Krizin Türkiye'yi vurmadığı inancındadır. Ama çalıştığı arkadaşlarına da kabul ettirmekte zorlanmakta. Eski Maliye Bakanı 'Başbakanı vurmamış olabilir ama ekonomiyi vurmuştur' diyerek değerlendirmesini yapmıştır. Ekonomi ciddi şekilde darbe yedi. Yılın yarısını tamamladık. Türkiye'nin hala ekonomik programı yoktur. Yüzde 4 kalkınacağı öngören bütçe yürürlülükte. Bu Türkiye ile alay etmektir. Türkiye ekonomisine saygı göstermemektir, umursamamaktır ve fevkalade yanlıştır" diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler