Bu kirli oyuna son verin
Yunus katliamı ve yunus avıyla vahşi bir sistem yaratılmış durumda. Avlanan yunuslar minik havuzlarda bir eğlence nesnesi halinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. İntihar edenler de cabası. Yunus parklarında durum içler acısı. Ayrıca ekosistem de zarar görüyor.
“Onlar Aslında Gülümsemiyor”, Berivan Dural'ın dünyanın dört bir yanında süren yunus avının ve yunus parklarıyla yaratılan ticaretin gerçek yüzünü gözler önüne seriyor. Yalnızca fiziksel görünümleri nedeniyle gülüyor gibi görünen yunuslar, aslında büyük bir dram yaşıyor. Parklarda kötü koşullarda yaşam savaşı veriyor, kendilerini duvarlara vura vura intihar ediyorlar. Ekosistemden koparılan yunuslar, çok ciddi sorunlarla karşı karşıyalar... Belki çocuklarını bu parklara götüren aileler durumun farkında değil. Ancak Berivan Dural'ın anlattıklarına kulak vermekte yarar var... O zaman fikrinizin değişeceği, bu konuyla mücadele edeceğiniz kesin...
- Japonya'da her yıl katliam yaşanıyor. Yunusların öldürüldüğü, avlandığı, parklara taşındığı bu süreç aslında belgeselin amacını ve yönünü de gösteren acı bir tabloya işaret. Nasıl bir pazar bu?
Evet, her yıl Taiji'deki katliam Eylül ayında başlıyor, binlerce yunus öldürülüyor ve parklara götürülmek üzere avlanıyor. Hatta Türkiye'de de Taiji'deki katliamdan gelme en az 20 yunus olduğu tahmin ediliyor. Taiji'de av, çok sayıda balıkçının örgütlenmesiyle başlıyor. Öncelikle yunusların rahatsız olduğu bir ses çıkararak o dönemde bölgeden geçmekte olan sürüleri bir koya sürüklüyorlar. Sesten kaçmaya çalışan yunuslar, etraflarını çevreleyen balıkçılardan uzaklaşmak amacıyla tek tarafa yüzdürülüyor. Burada da koya giriş ağlarla kapatılıyor ve binlerce yunus aynı kadere mahkum oluyor. Sonrasında ise yunus pazarı başlıyor; parkların siparişlerine göre uygun cinste ve büyüklükte olanlar ailelerinden koparılarak insanlık dışı yollarla yakalanıyor, yine iplere ve filelere bağlanıp genellikle hiç uygun olmayan koşullarda transfer ediliyorlar. Çok büyük bir kısmı katlediliyor ve çeşitli sektörlerde pazara girmek üzere ayıklanıyorlar.
- Nasıl bir kirli oyun bu? Gösteri merkezlerinde nasıl dönüyor sistem?
Belgeselde dünyanın dört bir yanında devam eden bu kirli ticareti işaret etmek amacıyla, Türkiye'deki yunus parklarına ve yunuslara odaklanarak bu işin kirli yüzünü ortaya çıkarmaya çalıştım. Gösteri merkezleri uzaktan çok eğlenceli renkli mekanlar olarak görünüyor. Binlerce çocuk aileleri ve öğretmenleri tarafından bir yunus, mors veya fok görmek için getiriyorlar bu merkezlere. Çocuklar için herşey düşünülmüş. Yunuslu kolyeler, peluş yunus oyuncakları, patlaşmış mısır, pamuk şeker ve daha neler neler... Yunuslarla fotoğraf çektirmek, yunuslarla beraber yüzmek veya dalış yapmak da cabası.... Bir de yunusların orada çok mutlu olduklarına, “gülümsediklerine” dair ardı arkası kesilmeyen yalanlar...
- Tabii renkli görünen dünyanın ardında büyük bir dram yaşanıyor...
Bu merkezlerde yunuslar, vahşi doğadaki ortamlarından çok uzak şartlara maruz kalıyor. Günde kilometrelerce yüzmeye alışmış bu hayvanlar, küçücük havuza kapatılıyor. Havuzlardaki klor ve benzeri ilaçlar derilerini etkiliyor. Seslere son derece duyarlı olan bu hayvanlar, tüm gün boyunca havuzun filtrasyon sesine maruz kalıyor. Sonar sistemleriyle yaydıkları ses dalgaları havuzun beton duvarlarına çarparak kendisine dönüyor. Sosyal olmalarına rağmen, havuzlarda tek başlarına tutuluyorlar. Diğer yandan ölü balıkla besleniyorlar. Önce mideleri bunu kaldırmıyor, kusuyorlar. Alışmaları için de mide ilaçları veriliyor. Bu süreçle birlikte beslenmeye alışıyor ve avlanmayı unutuyorlar. Böylece doğal ortamına dönmesi iyice imkansız bir hal alıyor. Bu şartlar altında yunus hala hayatta kalabildiyse bile yaşam standartları oldukça düşük olduğu için yaşam süreleri de çok kısalıyor. Yurtdışında bazı yunusların bunalıma girdikleri için kafalarını duvara vura vura intihar ettikleri vakalar biliniyor. Kısacası yunuslar bu merkezlerde sanıldığı gibi mutlu değiller, ne kadar iyi bakılıyor olsalar da....
- Diğer yandan ekosistem de zarar görüyor. Nasıl bir döngü bu?
Yunuslar doğada besin zincirinin en tepesinde. Ekosistemlerin sağlıklı kalabilmesi için de besin piramidinin en üst seviyesinde bulunan hayvanlara çok ihtiyaç vardır. Bu sebeple ekosistemin doğru işleyebilmesi için doğada yunusa ihtiyaç var. TÜDAV'ın açıklaması da buna bağlıdır aslında: Yunus yoksa balık da yok...
Yunuslar bir eğlence nesnesi mi?
- Türkiye'de aktif kaç gösteri merkezi var?
Türkiye'de şu an işletimde olan dokuz adet yunus gösteri merkezi var. Bu merkezlerden en büyükleri Antalya'da ve Kuşadası'nda. İstanbul'da da iki adet gösteri merkezi var. Kaş'ta ve Fethiye'de iki yunus parkı sivil örgütlenme sayesinde kapatıldı. Açık olanlar “eğitim” veya “araştırma” kılıfı altında hizmet veriyor ama bazılarının ruhsatında bile “içkili lokanta” yazacak kadar alenen eğlence sektörüne hizmet ediliyor. Zaten Türkiye'nin de taraf olduğu sözleşmeler sebebiyle yunusların eğitim ve araştırma dışında yakalanması veya tutulmaları yasak. Bu sebeple tüm bu yerler sanki engelli çocuklara tedavi hizmeti sunuyor veya araştırma yapılıyormuş gibi bir imajın arkasında tamamen şov dünyasına hizmet ediyor. Kaldı ki yunus terapisi denilen dünyada bilimsel olarak ispatlanmış bir tedavi yöntemi yok. Belgeselde de Profesör Yankı Yazgan bu yönünü anlatıyor. Zaten doğa ve hayvan sevgisi, doğada verilir. Eğlence nesnesi olan yunus, çocuk için yalnızca tüketilecek bir oyuncak halini alıyor. Doğal ortamında akrobatik hareketler yapmayan, kendi kafasını sevdirmeyen veya yüzgecine insanları tutturup gezdirmeyen yunuslar bu parklarda sanki normalde de böyle yaşıyorlarmış gibi lanse ediliyor. Bu yerlerde ne yazık ki bir araştırma da yapılmıyor, zaten deniz biyologu Arda Tonay'ın da altını çizdiği gibi tutsaklık altında bulunan yunuslardan yeteri kadar şey öğrendik, bizim için önemli olan doğadaki yunus. Tutsaklık altındaki yunustan doğadaki hemcinsine dair bir şey öğrenmekse oldukça zor.
- Mecliste bekleyen hayvanları koruma kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısında yunus parkları nasıl yer alıyor? Kapatılmasına dair bir çalışma var mı?
Bu tasarı Türkiye'de yeni bir yunus parkı açılmamasını öngörüyor. Ancak işin arka planı oldukça muallak. Yeni bir merkez açılmaması, eğer mevcut parklara yeni hayvan giriş çıkışı yasaklanmayacaksa pek bir şey ifade etmiyor. Bu ticaretin devam edeceği anlamına geliyor. Kaldı ki tasarının geçeceği de şüpheli. Ayrıca tasarıda diğer deniz memelilerine ilişkin bir açıklama da bulunmuyor. Yanı sıra, mevcut parklarda bulunan yunusların nasıl takip edileceği, akıbetlerinin ne olacağı da detaylı olarak açıklanmış değil. Bu konudaki en önemli beklentimiz ayrıntılı bir yönetmelik çıkarılarak halihazırda çalıştırılan yunusların da biran önce koruma altına alınması ve rehabilitasyona yönlendirilmesi.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!