‘Çalışmayı sevmeden çok çalışıyoruz’

140 Journos’un yeni belgesel serisi ‘Parayı Vuranlar’ 90’lı yılların büyük paralar getiren fırsatları üzerinden ilginç bir Türkiye panoraması sunuyor.

‘Çalışmayı sevmeden çok çalışıyoruz’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.09.2018 - 23:44

Yaşı tutanlar hatırlayacaktır muhakkak, 900’lü hatlar henüz internetin olmadığı yıllarda en ciddi bilgi ve eğlence kaynaklarımızdan biriydi. Bu hatlar sayesinde günlük falını, hava durumunu, ya da kimi tıbbi sorunlarının çözümlerini öğreniyordu insanlar. Ya da Küçük Emrah’la sohbet ediyor, Sisi’nin maceralarını dinliyor, bilumumu ünlünün sesini duyup mutlu oluyordu. İşin arkasında büyük paralar kazanan birileri vardı aslında ama telefonun bu ucundakiler bunu anlayana kadar kabarıp şişen faturalar nice evde kavgalar, ayrılıklar yaşanmasına yetti de arttı. Aynı yıllarda yine bir başka para kazanma fırsatı da saadet zinciri olarak adlandırılan ve en çok da Titan’la özdeşleşen piramit sistemiydi. Yılmaz Erdoğan’ın “Neşeli Hayat” filminde de gördüğümüz bu sistem büyük paralar kazanıp köşeyi dönme umutlarıyla yaşayan nice fakir fukaranın umudu olmuş ama köşeyi dönmek kimselere pek nasip olamamıştı. İşte 90’ların bu hızlı zengin olma pratikleri üzerine 140 Journos ekibinin çektiği bir belgesel şu sıralar Blu Tv’de izleyicisini bekliyor. “Parayı Vuranlar” adlı bu belgesel seri hakkında 140 Journos’tan Engin Önder ile konuştuk.

‘Bu insanları incelemeli'

-Parayı Vuranlar 90’ları anlatıyor ama hâlâ bu mesele çok canlı, biraz farklı yöntemler çıkmış olsa da. Günümüzü de anlatacak mısınız ileride?  

İlk yaptığımız üç bölüm 90’lar özelinde bir şeydi, 90’ların kontrolsüz günleri... Modern zamanlara geldiğinizde çok daha farklı şeyler var. Şimdi işte Çiftlik Bank vs... “Parayı Vuranlar” konsepti devam edecekse malzeme çok. Yeni saadet zincirleri var, Çiftlik Bank gibi her türlü, hem Jet Fadıl’ın yöntemlerini hem saadet zincirinin yöntemlerini kullanan yapılar var... Yani öyle bir ekonomi ki aslında, çok doğurgan bir konu. Şöyle bir örnek var beni çok şaşırtıyor: Türkiye’de geçen yıl 100 milyon dolar yatırım yapılmış. Ekosistem denen şeyin maddi yatırım karşılığı bir yılda 100 milyon dolar. Sadece Çiftlik Bank 2.5 milyar TL para kaldırdı. Yani insanların parası var, belki doğru iletişim kuramıyoruz. Bu insanları incelemek gerekiyor, çünkü 2.5 milyar liralık bir ekonomiyi yaratan bir tane tosuncuk var, bunu mesela işlemek çok önemli. İnsanların hâlâ neye kandığını, ne umutlarla... Piyango bileti almakla aynı şey bence. Bu paraya yaklaşma hissiyatı, köşeyi döneceğim bir günde ve hayatım boyunca çalışmak zorunda kalmayacağım hissiyatı hep hâkim olmuş. Bakarsanız OECD raporunda en çok çalışan, saat olarak biziz. Açık ara. İkinci ile iki katı fark var aramızda. Ama üretim yok, bir şey yok, insanlar işini sevmiyor. Çalışmak istemediği için çok uzun çalışıyor aslında. Yoksa 9-5 yerleşik bir sistem var dünyada. Onu iyi yapmıyoruz... Kısa yoldan para kazanmak istiyor herkes.
n İlk bölüm Jet Fadıl üzerine. Jet Fadıl tam bir dolandırıcı. Ama ikinci bölümdeki 900’lü hatlarda öyle bir şey yok. Saadet zinciri de bambaşka bir şey aslında... Dolandırıcılık değil ama tam da hiç çalışmadan para bulmaya yatkın bir yapı.

Biz de bazı şeyleri yolda öğrendik aslında. Saadet zinciri böyle oldu bizim için. Adam bilmem kaç bin kişiyi dolandırmış diye yola çıktık, medyanın varsayımıyla, sonra adamla konuşmaya başladık, araştırdık, çıkardığı belgelere baktık, anladık ki meğerse zamanlama yanlış... 90’lar bugün gibi değil. Türkiye daha dünyaya yeni açılmış, döviz çok az. Küçücük bir ekonomi, ve en ufak bir para hareketliliği şüphe çekiyor. Hop kardeşim, sen kimsin, kimdensin, kimcisin? Saadet zincirindeki Kenan Şeranoğlu, Almanya’dan gelmiş gurbetçi bir adam. Titan’ın sahibinin de zorlamasıyla biraz, Türkiye’ye geliyor, burada da zinciri kuruyor, çok da büyük para kazanıyor, vergi ödüyor, hatta vergi rekortmeni oluyor ama network marketing (doğrudan pazarlama), ortada bir üretim olmadığı için, kesin dolandırıcılık bu diyorlar. Kavramların içinde kayboluyor, kaybediliyor adam ve çok uzun süre, 10 yıl, hapis yatıyor. Ama bu dolandırıcılık değil. 900’lü hatlar da dolandırıcılık değil. Arama kardeşim, mecbur musun? Asıl büyük mağduriyet Jet Fadıl hadisesinde var. Kenan Şeranoğlu’nda ise asıl mağdur kendisi.

Engin Önder (sağda), Cem Aydoğdu / 140journos Kurucu Ortakları

‘Jet Fadıl geri geliyor’

-Jet Fadıl olayında ilginç olan da insanların bu dolandırıcılığa tekrar tekrar prim vermesi, değil mi?

Jet Fadıl’ın yeni projesi var bu arada, geri geliyor. Hatta 15 Temmuz’da Sabah gazetesinde ilanı çıktı, işte “Yeni projemizde 15 Temmuz’un şerefine, 15 bin lira ver...” vs diye kampanya yapmış. Şu an tabii bu semboller o kadar önemli ki, bütün sistem o semboller üzerine işliyor. Siyasi mekanizma da öyle, insanların algısı da... Toplum sembolleri seviyor ve sembollerden nefret ediyor, Jet Fadıl da bunu çok iyi biliyor. Jet Fadıl hazırlıklarını yapıyor şu anda. Her şeyi denedi, Cumhurbaşkanı’na “Ben Fetö mağduruyum” dedi, “Kandırıldım” dedi, “Ben devam edecektim de bilmem ne oldu” dedi... Davaları da bahane ediyor çok fazla. Çok da iyi bir demagog, çok iyi bir hatip ve ünlü kullanımında da çok iyi gerçekten. Şimdi bakalım ne yapacak insanlar, merakla bekliyoruz.

‘Günde 3 saat uyuduk'

-Çekimlerden bahsedelim biraz da. Ne kadar sürede çektiniz bölümleri?

Bizim Blu TV ile ilk anlaştığımızda aklımızda şu vardı: Süre olarak kompakt, sayı olarak daha fazla ve daha sık üretimlerde bulunmak. Yani biz bunu haftalık bir takvime getirebilir miyiz? Bence 140 Journos gibi alternatif bir mecra için haftalık düzeyde bir programın TV’de yayımlanması çok büyük bir operasyon. Bu üç bölüm bizim için de kilometre taşı oldu. Blu TV’ye bunları yaptıktan sonra YouTube’da çıkan yeni 140 Journos videolarına bakarsanız çok ciddi bir mantalite değişimi görürsünüz. Bizim için okul gibi oldu. Kendimizi biraz zora koşmuş olduk, çok dar bir süre içerisinde, şehir içi şehir dışı çekimler yaptık ve neredeyse her gün sabahladık, 3 saat 5 saat uyuduk. Her şey üç ayda çıktı, hatta 2.5 ay. Üç bölüm belgesel, ön araştırması, saha çekimleri, gittisi geldisi, post prodüksiyonu, ki bizde en uzun süren şey post prodüksiyon, onaylanması yayına alınması falan 3 aya yakın. Güzel bir pratik ve öngörü kazandık endüstri içinde çalışırken.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon