Çılgın Bir Projemiz Var... (03.05.2011)

Çılgın Bir Projemiz Var... (03.05.2011)
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.05.2011 - 06:11

Birkaç arkadaş, “Biz politikacı olsak çılgın proje üretebilir miyiz?” diye konuşuyorduk. Biri, Bizden birinin politikacı olmasını düşünmek bile çılgın projedir dedi. Öteki, her zaman, her konuya hep ölçülü yaklaşanımızdır. Bireysel ya da birlikte yapılacak her işi, her eylemi ayrıntısıyla tasarlamayı, etkisini, yankısını, bütçesini hesaplamayı seven sorumluluk sahibi biridir. Hepimiz ona baktık: Ben politikacı olsam diye başladı; arkasından neler sıralayacağını biliyorduk. Gülüştük. Kızdı; ama susmadı.

Bizimki gibi bir ülkede bütün haksızlıkları ortadan kaldırma isteği başlı başına çılgın bir tasarı olduğu için, arkadaşımıza saygı gösterip dinledik. Biraz sonra tartışma sulandı. 90 yıllık Cumhuriyet kazanımlarıyla iyi kötü demokrasi deneyimi olan ülkemizin seçim alanları gelmişti gözümüzün önüne. Bu arkadaşın politikacı olması, onun için gerçekten çılgın proje olurdu. O ağır ağır konuşuyor; araya girmemize aldırmıyor, çılgınca değil ama olup bitenler düşünüldüğünde çıldırtan şeyler söylüyordu.

Bu yüzyılda alanların bir yanına kadınları, öteki yanına erkekleri dolduran politik anlayış yükselirken; kadınların baskı ya da öykünme yoluyla örtünmesine çanak tutulurken; kadınlar öldürülürken; çocuklar açken; nedense bütün tesis açılışlarını seçim dönemlerine raslatıp devletin olanakları kullanılarak oy istenirken; işsizlik yazgıya dönüşmüşken; gençlerin geleceğini karartma pahasına sınav yolsuzluğu bile yapılabilirken; içi çocuk ve gençle dolu, bakımsız okullara birkaç bilgisayar koymak, bilgi eksiği içindeki kötü kitapları bedava vermek çağ atlamak sanılırken; inanç ve köken farkı acımasızca sömürülürken Bunca haksızlığın, hukuksuzluğun önünde durmak için direnmekten daha büyük çılgınlık olabilir miydi?

Olabilir dedi bir başkası; “Ben politikacı olsam Anadolunun göbeğine deniz getirirdim!” diye ekledi. Ankaraya deniz getirmek; kaypak politikacılara yakıştırılan bir şakaydı. Arkadaş önerisinde direndi. Nasıl olacaktı? Kalktı, atlası açtı; eline bir cetvel, bir kalem aldı. Karadenizin güzel ili Sinoptan başladı, Ankaranın üzerinden geçti, Akdenizin güzel ilçesi Kaşa dek uzanan bir çizgi çekti.

İşte dedi, Karadenizi Akdenize böyle bağlarım! Genişliği, derinliği iyi hesap edilecek bir kanal açtık mı, tamam! Buradan çıkacak toprakla Egenin bütün koylarını doldurur, yeni alanları çatır çatır satarım! Tamam mı?

Ama Sinoptan Kaşa dek kaç il, ilçe, köy, dağ, göl, sit ya da orman alanı yok olacak?”

O kadar olacak dedi ve ekledi: Kanalın geçtiği kıyılar kalkınacak. Doldurulan Ege koylarında turizm çıldıracak. Düşünsenize, Ankarada kanala bakan bir balkonda oturmuş çay içiyorsunuz!”

Birbirimize baktık; neden olmasın? Ormanlar yok ediliyor; dereler kurutuluyor; tarihsel kentlere su yürüyor; altın aramak için dağlar delik deşik, nükleer deliliği başımızda Battı balık Çılgın projeyi geliştirmeye başladık. Kanal boyunca yeni kentler kurduk; aldık verdik; sattık savdık. Oh! Bilmem kaç yıl sonra balkonda oturmuş kanala bakarak çay içiyoruz. Kanalda Karadenizle Akdeniz balıkları buluşmuş; yepyeni balık türleri oluşmuş Kuzeyden güneye gemiyle geçiyoruz; kuzeye yaklaşırken tuzu az, güneyde tuzu bol suda yüzüyoruz

Biri düşümüzü bozdu; aşağı yukarı aynı yaşlardayız. Proje yirmi yılda tamamlanırsa, birkaçımız göremeyebilir, birkaçımız görsek bile Gerisini düşünmek istemedik. Tartışma sonunda, projenin ortak akıl ürünü olduğunda anlaştık; sonradan kopya çeken olmasın; çoktandır her yerin kulağı olduğundan bir çılgın kullanmaya kalkmasın diye yazıya geçirmeye ve adından başlayarak tüm haklarını yasayla güvence altına almaya karar verdik. Bir de basın yoluyla duyurmaya Bu görevi ben üstlendim; okuyunca bizlere çılgın sözcüğünün eşanlamlısıyla seslenseniz bile; kabul ediyoruz! Biz, bir avuç yazar deliyiz! Bizim de bunun gibi, bundan daha çılgın projelerimiz var!


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler