'Coca Cola'nın formülü kesinlikle değişmedi'

The Coca-Cola Company Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Muhtar Kent, "Turquality VI. Vizyon Semineri" kapsamında, "Uluslararası Markalaşma Stratejilerinde İnovasyon ve Sosyal Sorumluluk" temalı konuşmasının ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Coca Cola'nın formülünde değişikliği gidilip gidilmediği yönünde bir soru üzerine Muhtar Kent, şunları söyledi: "Kesinlikle böyle birşey yok. Kalifornia eyaletinde, her lokantanın girişinde bir ilan var. 'Burada yiyeceğiniz mamüller kansere sebebiyet verebilir' diye. Her lokantanın girişinde. Çünkü Kalifornia'nın regülasyonlarına göre, kahve içinde, ekmek için de aynı şey geçerli. Birçok başka ürün için de aynı şey geçerli. Onların ortaya koyduğu gıda kurallarına göre. O nedenle her lokantının, her marketin girişinde ilan vardır. Biz öyle birşey ürünlerimize koydurmamak için sadece karamelin yapılış tarzında bir değişikliği gittik ve bütün dünyada uyguluyoruz onu. Hiçbir şekilde formül değişikliği değildir. O bakımdan Kalifornia eyaletine mahsustur. Kalifornia Valisi de muzdariptir bu işten. O bakımdan onu vurgulayım."

'Markada, takdim de büyük önem taşıyor'

Kent, Türk markalarının yöneticilerine "yeni pazarlarda marka konumlandırma stratejisi, markanın sürdürülebilirliği ve sosyal sorumluluk" gibi konularda ipuçları verirken, Coca-Cola markasının da tarihine değindi. Kökleri 126 yıla dayanan Coca Cola'nın formülünün 1886'da bulunduğunu hatırlatan Kent, "Pemberton, araştırmalarının ardından ayrı bir tat elde etti. İlk etapta tabii fason üretim yapıldı ve ardından Coca Cola yaygınlaştı. 1982'de Coca Cola'nın alt markası Diet Cola halka sunuldu" dedi. Markada, takdimin de büyük önem taşıdığına işaret eden Kent, bu nedenle ambalaja değer verdiklerinin altını çizdi.Ürün teşhiri adına yürüttükleri faaliyetlerden de bahseden Kent, "Afrika'da kamyonların giremediği bölgelere mikro dağıtım alanları ile girdik. Uygulama dahilinde mikro kredi getirdiğimiz, eğittiğimiz müteşebbisler oldu. Afrika'da bu müteşebbisler 35 bin eleman istihdam ediyor. Bunun dışında Coca Cola'nın Afrika'da 100 bin çalışanı var, bu anlamda kıtada önder" diye konuştu.

'Türkiye neden Volvo'yu almadı?'

Kent, Coca Cola'da 500 milyon dolar tasarruf yaptığını, gelecek 3 sene için 650 milyon dolar tasarruf hedeflediğini açıkladı. Türkiye'de markalaşma açısından Turquality'de önemli aşamalar alındığını söyleyen Kent, Türkiye'yi 2023'e taşıyacak unsurların, ülkeyi bugüne taşıyan unsurlara benzemediğini kaydetti. Bu açıdan markalara ve ölçeklere ehemmiyet verilmesi gerektiğinin altını çizen Kent, "Bu anlamda karşımızda iki soru var. Biri Türkiye'den uluslararası bir marka çıkar mı? Diğeri de Türkiye bir marka mı ya da marka olabilir mi? İlk soruyu cevaplayalım Türkiye'den güçlü marka çıkar. Mavi, Vakko, Vestel, Sarar ve Ramseyi gibi ama bu markaların hepsi yolculuklarının daha başında. Katma değer önemli. Yoksa kilogram ihracat fiyatını 1,46 dolardan nasıl çıkarırız? Bir markayı kendimiz yaratabilir ya da marka satın alabiliriz. Yakında 1 trilyona varacak bir ekonomiden söz ediyoruz. Neden Türkiye'den bir şirket Volvo'yu almadı? Volvo'yu bir Çin şirketi aldı ve büyütüyor. Neden Türkiye'den bir şirket İtalya'da dara giren Feretti'yi satın almadı da Çin aldı. Bunlar soru işareti. Sorun sürat mi, kararlılık mı, imkanlar mı, kaynak mı yoksa bilgi mi?" diye sordu.
 

'Büyük şirketlerin başında gelecek 10 yılda Türkler'i göreceğiz'

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kent, önümüzdeki 10 yılda birçok büyük şirketin başında Türklerin yönetici olarak yer alacağını söyledi. Buna da yüzde 100 inandığını dile getiren Kent, "Gerek Asya, Latin amerika, Avrasya ve gerekse Amerika'da büyük şirketlerin başında Türkler'i göreceğiz. Türklerin inanılmaz bir yönetim tecrübesi var. Kriz yönetimi, hızı, cesaretle karar alma tecrübesi var. Bu tecrübelere bütün Batılı şirketlerin ihtiyacı var" dedi.
 

'Nakde olan saygıyı öğrendim'

Kent, kendisinin Türkiye'de Efes İçecek Grubu Başkan olduğu sırada, çok şey öğrendiğini belirten Kent, öğrendiği önemli şeylerden birinin de nakde olan saygı olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Nakde olan saygıyı öğrendim. Butün dünyadaki en büyük problemlerden bir tanesi, ekonomilerde bilhassa Amerika'da herkes nakti unutmuş durumda. Kimse cebinde nakit taşımıyor. 100 kişiyu durdurun sokakta, 'ver bana 5 dolar' deyin. Yoktur. Herkeste plastik kart. Bu bir yerde toplumlar nakte olan saygıyı yitiriyor. Nasıl yaratılıyor bu nakit? Ne kadar vergi ödemeniz lazım? Ne kadar yatırım yapma kabiliyetiniz var? O bakından buralarda Türk yöneticileri göreceğimize yüzde 100 inanıyorum. Yüzde 100."
 

'Büyüyen pazarlar Çin, Uzakdoğu, Avrasya, Ukrayna, Güneydoğu Avrupa'

Pazarda rekabet şartlarının sorulması üzerine Kent, öncelikle "Pazar hala açık mı?" diye sormak gerektiğini söyledi. Bu pazarda ne kadar rekabet olduğunun da araştırılması gerektiğini kaydeden Kent, "Bizim bulunduğumuz bölgenin özelliğinde, hala çok az rekabet var diye görüyorum. Afrika'da çok önemli. Dünyanın 1 milyar en genç insanın yaşadığı yer. Son 5 yılda dünyada en hızlı büyüyen 10 ekonomiden 7 tanesi Afrikalı. Önümüzdeki 5 yılda öyle olacak. Rekabet daha henüz az. Her geçen gün fazlalaşıyor. Çin'den, Uzakdoğu'ya kadar, Avrasya, Rusya, Ukrayna, Güneydoğu Avrupa hala bence çok önemli yerler. Fırsatlar için.. Rekabetin daha az olduğu, piyasalarındaha az kapandığı ve genç, dinamik, tüketebilecek nüfusun olduğu ülkeler.. Bunlar bence.. Bunlar, büyüme açısından önü açık olan bölgeler" değerlendirmesinde bulundu. Kent, 2017'ye kadar dünyada 1 milyar orta sınıfın yaratılacağını ve Türkiye'nin de buna önemli katkı sağlayacağını söyledi.
 

'Türkiye markası büyüdü, gıpta ile bakılıyor'

Marka yaratılmasına ilişkin bir başka soruya Kent, "Türk Hava Yolları (THY) uçaklarında bugün Cobe Bryant, Messi, Rooney varsa; bu uçaklar Manchester United ve Barcelona'yı taşıyorsa demek ki THY'yi marka haline getirebiliyoruz. 15 yıl önce havayolu şirketinin bu hale geleceğini dillendirseler çoğumuz önemsemezdik" karşılığını verdi. Türkiye markasının da büyüdüğüne dikkati çeken Kent, "Son 3-4 senedir hiç görmediği saygı ve gıpta ile anılıyor. Ülkeye gelen 30 milyon turist var. Büyük bir potansiyel. Pozitif ifadeden söz ettim ya. Her turist, Türkiye için 10 bireye iyi ifade kullansa aklınıza getirin potansiyeli. Bu saygı gıpta, kıskançlık turistlerden kaynaklanıyor. Turistleri memnun etme milli kampanya olmalı. Ülke olarak artık olimpiyatları çekme, Ekspo'yu getirme gibi organizasyonlara el atmalıyız. Bakın Güney Afrika'nın Fi dünya kupasından sonra imajı değişti. Brezilya'nın dünya kupasından sonra imajı değişecek. Böylesine büyük kampanyaların peşinden koşmalıyız. Türkiye'yi de dünyayı da iyi günler bekliyor" diye konuştu.

'Türkiye'nin en önemli 100 markasının değeri 36 milyar dolar'

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da bir soru üzerine yurt dışı marka stratejisiyle ilgili yüzde 50 desteklerinin devam ettiğini açıkladı. Türk firmalarına desteklerin iyi incelenmesi tavsiyesinde bulunan Bakan Çağlayan, "Biz bu destekleri sizlere vermek için adete yarışıyoruz" dedi. Firmalara yurt dışına iyi ürünlerle açılmaları çağrısında bulunan Çağlayan, "Kötü ürünle yurt dışına açılmak isteyenler, adeta bana göre nesli giderek tükenenlere dönüştü. Piyasa kendi kendini bunları siliyor" dedi. Dünyanın en zeki, en müteşebbis insanlarının Türkler olduğunu belirten Bakan Çağlayan, bunu gaz vermek için söylemediğin vurguladı. Türkiye'de en değerli 100 markanın toplam marka değerinin 2011 yılında 36 milyar dolar olduğunun altını çizen Çağlayan, "Ümit ediyorum ki inşallah, en fazla 10 yıl sonra ben bu 36 milyar doların, 130 milyar dolarlar seviyesine çıkacağına hiç bir şüphem yok. Çünkü çok önemli şirketlerimiz var" dedi.