''Cumhuriyeti kutlamak bizim en doğal hakkımızdır"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Cumhuriyeti kutlamak bizim en doğal hakkımızdır. Bu hakkı hiçbir güç, hiçbir başbakan elimizden alamaz'' dedi.
Aliağa Belediyesi tarafından yaptırılan çok amaçlı sosyal kompleksin temel atma törenine katılan Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Atatürk'ün ''Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür'' sözünü hatırlatarak, ''O kültür bilimdir, tarihtir, acılarımızdır, sevinçlerimizdir. Kültürümüzü olgunlaştırıp geleceğe aktarmak hepimizin görevidir. Bunu bir araya gelerek yapabiliriz. Kentte bir yere gelmemiz için kültür merkezi gerekir. Aliağa Belediyesi de bunu yapıyor'' diye konuştu.
Cumhuriyetin ortak bir değer olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Cumhuriyete sahip çıkmak için CHP'li olmak gerekmiyor. Cumhuriyeti kutlamak bizim en doğal hakkımızdır. Bu hakkı hiçbir güç hiçbir başbakan elimizden alamaz. 29 Ekim'de cumhuriyetimizi kutladık. Yurttaşlarla bir araya geldik. Aldık al bayrağımızı meydanlara koştuk.''
Aliağa Belediye Başkanı Turgut Oğuz ise temeli atılan komplekste toplantı, sinema, sosyal etkinlik salonları ile eğlence merkezinin bulunacağını belirtti. Konuşmaların ardından Kılıçdaroğlu ve protokol üyeleri kompleksin temelini attı.
''Hiçbir baskı inandığımız cumhuriyet ve demokrasi yolundan bizi döndüremez.''
Kılıçdaroğlu, Menemen Belediyesi'nce yapımı tamamlanan 8 bin metrekarelik Cumhuriyet Meydanı ile 300 araçlık yeraltı otoparkının açılışında yaptığı konuşmada ise Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin'in, kentini ve ülkesini düşünerek, güzel alanları imara açmak yerine meydan yaparak değerlendirdiğini dile getirdi.
Bir kenti kent yapan öğenin meydanları olduğuna belirten Kılıçdaroğlu, ''Büyük kentlerin meydanı vardır. Meydanlar, halkın enerjisini boşalttığı, bayramlarını kutladığı yerlerdir. Meydansız kent olamaz'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, daha önce ''Hükümet Meydanı'' olarak bilinen meydanın adının belediye meclisince alınan kararla ''Cumhuriyet'' olarak değiştirildiğini söyledi. Cumhuriyeti sevdiklerini, çünkü insanı sevdiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi bilhassa kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyetimizi seviyoruz, çünkü cumhuriyetimizi demokrasi ile taçladırmak istiyoruz'' şeklinde konuştu.
Cumhuriyet Bayramı kutlamaları
Kılıçdaroğlu, cumhuriyetin, demokrasi, özgürlüklük, kadın erkek eşitliği ve insan haklarıyla birlikte bir anlam ifade ettiğini, kendilerinin de bunun için çabaladıklarını söyledi.
Cumhuriyetin, özgürlüklerin ve insan haklarının yasaklanamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''29 Ekim'de yasak getirdiler. Ulus Meydanı; hemen yanında cumhuriyetin ilan edildiği ilk TBMM var. 'Efendim, o meydanda toplanmayacaksınız.' Niçin, istihbarat almışlar. Senin istihbaratını çok iyi biliyoruz, kime güvendiğini de çok iyi biliyoruz. 34 yurttaşı sen o istihbaratla gidip öldürdün. Şimdi talimat vermiş, 'barikatları kurun, cumhuriyet kutlanmasın.' Senin barikatların bize vız gelir, halka vız gelir. Gücün 73 yaşındaki kadına, 8-9 yaşındaki çocuklara yetiyor. Ne olursa olsun, kim tarafından gelirse gelsin, zamanı da onlar belirlesinler, baskının, şiddetin yolunu da onlar belirlesinler, hiçbir baskı, zulüm, inandığımız cumhuriyet ve demokrasi yolundan bizi döndüremez. O yola başımızı koyduk ve devam edeceğiz. Baskı kurunca milletin sesini keseceklerini sanıyorlar. İlk kurşunun atıldığı yerdir, aydınlığın demokrasinin merkezidir İzmir. Demokrasi ve cumhuriyet bedel ödenerek kazanıldı. Al bayrakta, dedelerimizin kanı vardır, 75 milyonun ortak paydasıdır. Hiç kimse, hiçbir güç onu ellerimizden alamaz. Her meydanda, her bayramda her mutlu günümüzde elimizde ve yüreğimizde taşırız, asla vazgeçemeyiz.''
Kılıçdaroğlu, demokrasilerde, gazetecilerin, milletvekillerinin, parasız eğitim isteyen öğrencilerin hapiste olamayacağını, demokrasinin, inancı, kimliği, rengi ne olursa olsun, kişinin özgürce konuştuğu yer olduğunu söyledi.
''Halka hesap veririz''
Bu dönemde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun baskı gören isimler arasında olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, ''Kocaoğlu, aynı günde 52 devlet görevlisi tarafından denetlenmemiştir. 52, 222, 522 değil, 5 bin 222 müfettiş görevlendirmezseniz namertsiniz. Hesap vereceği tek yer, halktır. Hesap vermeyi de namuslu bir görev olarak kabul eder. CHP, halka hesap verir, çünkü kul hakkı yemeyiz, zekat, kurban, hac parası yemeyiz, ama yiyenlerden hesap sorarız'' dedi.
Türkiye'nin iyi yönetilmeyip hızla ayrıştırıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bir arada yaşamak için kimliği ne olursa olsun, bu güzel coğrafyada geleceğe umutla baktığımız refah toplumu yaratmak için yeni bir anlayışa, iklime, barışa, kardeşliğe ve dostluğa ihtiyacımız var. Doğudan batıya, kuzeyden güneye bu coğrafyada huzur içinde yaşamı vadeden yeni bir iktidara ihtiyacımız var. O iktidarın adı, bizi çimento gibi bir arada tutacak iktidarın adı, CHP'dir. Kılık kıyafet, din, ırkla uğraşmayız, işi var mı yok mu, çocuğu okula gidiyor mu gitmiyor mu, karnı doyuyor mu, bunun peşindeyiz.''
Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından Cumhuriyet Meydanı ile 300 araçlık yeraltı otoparkının açılışını gerçekleştirdi. CHP Menemen ilçe örgütünü de ziyaret eden Kılıçdaroğlu, partiye katılanlara rozet taktı.
'Kentli kentine sahip çıkar'
Karşıyaka Atakent'te düzenlenen toplu açılış törenine katılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ''Geleceği düşünen, kadınların ülkenin sorunlarına sahip çıktığı, kadın erkek eşitliğinin en güçlü temsil edildiği'' bir kentte olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi. İzmir'in kendisiyle ve kimliğiyle barışık bir kent olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Kentliler kentine sahip çıkar. Bütün Türkiye niye İzmir'e öykünüyor. Çünkü İzmir'de insanı, kenti, beldeyi seven, sosyal demokrat belediyeler görev yapar. Kuşkusuz herkesin sorunu var. Bütün mesele sorunlara karşı daha duyarlı olmaktır. Bugün olmasa bile yarın o sorunları çözmüş olursunuz'' diye konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun mütevazı bir kişi olduğunu, İzmir'de metroyu İstanbul'dakinin üçte bir fiyatına yaptığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Kocaoğlu'nun, ''Yaptıkları nedeniyle 397 yıl hapis cezasıyla yargılanarak ödüllendirildiğini'' savundu. Kılıçdaroğlu, ''Halka hesap vermeyen iktidarın olduğu yerde yolsuzluğun önünü alamazsınız. Sorun rantın çıkmasında değil, paylaşılmasındadır. Rantı halka verirseniz halk paylaşmış olur. İşte bu park halkın rantıdır. Kentli olmak tarihine sahip çıkmak demektir'' dedi.
Kadınlardan çocuklarına nasıl sahip çıkıyorlarsa cumhuriyete ve ülkeye de öyle sahip çıkmalarını isteyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Erkekler bunu pek beceremedi. 29 Ekim'de Ankara'daydım. Çok sayıda kadın vardı. O meydana kadınlar 3-5 yaşındaki çocuklarıyla geldi. O çocuklar bir bayram kutlamasında iktidarın annelerine ve babalarına nasıl davrandıklarına tanık oldu. O çocuklara siz Cumhuriyet Bayramı'nı nasıl anlatacaksınız. Cumhuriyetin hak demek olduğunu, adının zulüm olmadığını, tank, top, panzer olmadığını, biber gazı olmadığını nasıl anlatacaksınız. Biz belki anlatamayacağız ama siz anneler olarak çok iyi anlatacaksınız. O meydanda 73 yaşında bir kadın vardı. Kolları, bacakları kırıldı. Elinde sadece Türk bayrağı vardı ve Cumhuriyetini kutlamak istiyordu. Şimdi Ankara'da bir hastanede yatıyor, onun ellerini öpüyorum ve İzmir'den sadece benim değil bütün İzmirlilerin selamını gösteriyorum. Hasibe anamız, 'Cumhuriyeti kutlamaya tekrar gideceğim, düzelirsem 10 Kasım'da Anıtkabir'e gideceğim' diyor. AKP iktidarı bize asla ve asla diz çöktüremeyecek. Bu halk nelere karşı mücadele etti. Korkmayacağız, yılmayacağız, AKP kabusundan bu ülkeyi kurtaracağız. Sen kim oluyorsun da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamaya yasak getiriyorsun, senin ne gücün ne zihnin yeter. Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamak isteyen halka illegal bakıyorsa o iktidarın sağlık sorunu var demektir.''
'Herkesin barış içinde yaşadığı bir Türkiye istiyoruz'
Kılıçdaroğlu, herkesin birbiriyle rahat selamlaştığı, barış içinde yaşadığı bir Türkiye istediklerine değinerek, hükümetin cumhuriyet tarihinin en büyük bölücülüğünü yaptığını söyledi. Cumhuriyetin, bayrağın, Mustafa Kemal Atatürk'ün herkesin ortak paydası olduğuna dikkati çeken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Ortak paydalarımızın anlamını büyütmek, genişletmek zorundayız. Belli konuda farklı düşünebiliriz. Kendi ülkemizin sorununu çözdük, Suriye'ye bakıyoruz. Sen önce kendi ülkene bak. Senin ülkende demokrasi mi var? Silivri toplama kampı 21. yüzyılın ayıbıdır. Çağdaş Türkiye'ye yakışmamaktadır. Yazarı, çizeri, akademisyeni, milletvekili, üniversite öğrencisi hapiste. Kim hapiste değil. Buradan seslenmek istiyorum. Recep Tayyip Erdoğan milletvekili olamıyordu. Demokrasi kanalları çalıştırıldı. Biz demokrasiye inanıyoruz. Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılırsa anlamı vardır. Cumhuriyet insan haklarıyla taçlanırsa anlamı vardır. Kurucumuz olan Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği hedef çağdaş uygarlıktır. Çağdaş uygarlık, demokrasi, özgürlük demektir. 'Parasız eğitim istiyorum' diyen üniversite öğrencisi hapse atılmaz. Hapishanelerinde açlık grevleri yapılmaz. İnsanlar bedenlerini ölüme yatırmaz. Çağdaş uygarlık, herkesin düşüncelerini özgürce dile getirdiği ülke demektir.''
Kılıçdaroğlu, daha sonra Ahmet Taner Kışlalı Rekreasyon Alanı, Karşıyaka Belediyesi'nin ikinci hizmet binası, cumhuriyet anıtı, Türkan Saylan Kız Konuk Evi, kadın sığınma ve çocuk evi ile sağlık evinin açılışını gerçekleştirdi.
'Gençler geleceğimizdir, gençler umudumuzdur'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yamanlar'da yapımı tamamlanan Karşıyaka Belediyesi Gençlik Merkezi ve Kamp Alanı'nın açılışında, merkezin gençler için bir umut kaynağı olacağını söyledi. Mustafa Kemal Atatürk'ün, Türkiye'nin geleceğini ülkenin en güçlü hazinesi olan gençlere emanet ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Mustafa Kemal'in, 'Ey Türk gençliği' diye başlayan, size verdiği görevleri hatırlatan o konuşmasını her arkadaşımın ayda en az bir kez okumasını isterim. Gençler o konuşmada Türkiye'nin gerçeklerini bulacaklardır. Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği öğütleri, onların görevlerini tüm gençlerimizin çok yakından bilmesini isterim. Onu bazen oturup okuyoruz ama her cümlesi üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Hangi koşullarda Türkiye bağımsızlık savaşını kazandı, hangi mücadeleler verildi. İlk kurşunu atan Hasan Tahsin'den, bağımsızlığımızı ilan ettiğimiz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na kadar hepimiz bu ülke için çaba harcadık, mücadele verdik. Şimdi bizim Cumhuriyet Bayramı'nı bile kutlamamızı fazla gören bir zihniyet var. Buna karşı hep beraber mücadele edeceğiz. Gençler geleceğimizdir, gençler umudumuzdur. Onlara güzel bir Türkiye bırakmak bizim temel görevimizdir.''
Konuşmaların ardından Kılıçdaroğlu ve protokol üyeleri, gençlik merkezi ve kamp alanı ile cumhuriyet anıtının açılışını gerçekleştirdi. Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, düzenledikleri resim yarışmasında birinci olan eseri Kılıçdaroğlu'na hediye etti.
'İç politikada çözüm bulamaz hale geldik'
Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkan Vekili Güldal Mumcu, CHP Genel Başkan yardımcıları Gökhan Günaydın, Sezgin Tanrıkulu ve CHP İzmir milletvekilleriyle Ege Bölgesi Sanayi Odası'nı (EBSO) ziyaret etti. EBSO Başkanı Ender Yorgancıoğlu'nun ekonomik sorunlara ilişkin sunumunu dinleyen Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada, CHP'nin sanayicileri, ''Ekonominin kamu görevlileri'' olarak gördüğünü söyledi. Sanayicinin sorunlarını iyi bildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin iç ve dış politikada, ekonomide yeni çıkışlara ihtiyacı olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin iç politikada tıkandığını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''İç politikada çözüm bulamaz hale geldik. Dış politikada komşularımızla kavgalı hale geldik. Bu yapıyla Türkiye'nin geleceğe umutla bakan bir ekonomi yaratma şansı yoktur. Suriye, Irak, İran, Rusya ile hemen hemen her komşumuzla kavgalıyız. Eğer siz dış politikada başarısız bir tablo çizmişseniz bunun yansımalarını iç politikada görürsünüz. Gaziantep'e, Osmaniye'ye, Çankırı'ya, Çorum'a bakın, dış politikanın yarattığı olumsuzlukları ekonomide çok daha fazla görürsünüz. Bu tablo Türkiye'ye yakışan bir tablo değil. Kendi başımızı belaya soktuk. Biri kalkıp sırtımızı sıvazladı diye kalkıp komşumuza savaş mı ilan edeceğiz? Geçmişi unutup, tarihi unutup 'ben yeniden yol yöntem çizeceğim' derseniz başarısız olmaya mahkumsunuz. Sanayiciye neden önem veriyoruz? Çünkü kurtuluşun reel ekonomide olduğuna inanıyoruz. Sıcak para politikasıyla bir ekonomi yönetilemez, uzun süre balayı yaşadık. Dolar pompalandı, ucuz döviz geldi sonunda mağdur olan biz olduk. Eğer bir ülkede Başbakan çıkıp, 'Türk lirası çok değerli oldu' diye övünüyorsa, kimse kusura bakmasın o Başbakan ekonomi bilmiyor demektir.''
Tarım, eğitim ve lojistik
Mukayeseli üstünlük kavramının büyük önem taşıdığına değinen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin kendi mukayeseli üstünlüklerini çok iyi saptaması gerektiğini ifade etti. Türkiye'nin mukayeseli üstünlük göz önüne alındığında tarım ve genç nüfusu desteklemesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Bir ülkede üniversitenin fizik bölümü kapanıyorsa herkesin şapkasını önüne koyması gerekir. Bu, bilimi, bilgiyi bir köşeye bırakıyoruz demektir. Bunun için her sanayicinin oturup düşünmesi lazım. Eğitim seviyesi çağdaş olmayan bir ülke çağdaşlığı yakalayamaz. Bu ülke hepimizin ülkesi. Birileri sabahleyin diyecek ki 'ben eğitim sistemini değiştirdim.' Neye göre? Üniversitelerin konuşmadığı bir ülkede büyüyemezsiniz, gelişemezsiniz. Farklı bir yol, yöntem bulmak zorundayız. Olağanüstü coğrafi güzelliğimiz var. Bu kadar güzel bir yerde lojistiği öldürdük. Neymiş Suriye'de demokrasi yokmuş. Sen kendi ülkene bak bakalım. Senin ülkende demokrasi var mı?''
Kılıçdaroğlu, nükleer santral konusunda Rusya ile anlaşma yapıldığını belirterek, ''Nükleer santralin getirdiği riski üstleniyor onların istediği fiyatı ödüyoruz. Biz teknolojiyi öğrenemiyoruz. Teknolojiyi öğrenemeyeceksem nükleer santralin ülkemde ne işi var?'' dedi. Bütün dünyada hızla gelişen yenilenebilen enerji kaynakları olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Bizim ülkemiz bu açıdan cennet. Neden biz Şanlıurfa'yı, Güneydoğu'yu enerji tarlalarına dönüştüremiyoruz. Yeni şeyler yapmaya ihtiyacımız var'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, ''1 Ocak'ta İstanbul Borsası'na 1 milyon dolar yatıran sermayedar ekim ayının sonunda 1 milyon 463 bin dolar alıyor. Yüzde 43 kar dolar bazında. Hiçbir sanayici böyle bir kar alamaz. Niye gelsin reel sektöre, deli mi? Öbür tarafta yüzde 43 kar ediyor. CHP olarak bu tabloyu istiyoruz'' dedi. Teşvik politikasını da eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''6. Teşvik politikası değişti. Deneme yanılma yoluyla değişmez'' diye konuştu.
'Önceliğim Türkiye'nin selametidir'
Kılıçdaroğlu, siyasetin toplumda belirleyici unsur olduğu gerçeğinden hareketle her insanın siyasetle ilgilenmesi gerektiğini, demokrasilerde siyaseti belirleyen temel unsurun halk olduğunu söyledi. Türkiye'nin iyi yönetilip yönetilmediği sorusunun iyi düşünülmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, ''Ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak, önceliğim CHP iktidarı değil, Türkiye'nin selametidir. Ülke kötü yönetildiği için çıkmaz sokaklara giriyorsa, herkesin sorumluluğu vardır. İktidara yön verecek olan halkımızdır'' dedi.
Türkiye'nin geldiği noktada, sorunları büyüyen ve kronikleşen bir yapıya sahip olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Dış politikada kavgada olmadığımız kimse kalmadı. Tarihi birikimden gelen dış politikamız vardı. 'Savaş zorunlu olmadıkça cinayettir' anlayışı benimsenmişti. 'Yurtta ve dünyada barış istiyoruz' diyerek, komşularla huzur içinde yaşamak istiyorduk. Bugün herkesle kavgalıyız. Bunun ekonomiye de iç siyasete de etkisi olur. Türkiye'nin sınırında bulunan iller de, komşularla ticaret de açmazla karşı karşıya. Dış politikayı çıkar üzerine belirlerseniz, karşılıklı çıkarları dengelemelisiniz. Bunu yapmadığımız için açmazla karşı karşıyayız.''
Terör sorununun çözümünde siyaset kurumunun etkili olamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP olarak çözümde sorumluluk üstlenip yol haritası ürettiklerini, sorunları çözme konusunda irade gösteren CHP'ye yeniden güç ve yetki verilmesi gerektiğini bildirdi.
'Yeni ekonomi politikası oluşturulmalı'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ekonomik sorunlarının çıkmaza girdiğini, 10 yılda 6 kez mali af çıkarılmasının, sorunların en önemli göstergesi olduğunu söyledi. Gelinen noktada sistemin düzelmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Yeni ekonomi politikası oluşturulmalı. Reel ekonomi, üreteceksiniz, hakça bölüşeceksiniz. İşsizliği önlemenin yolu, üretmektir. Huzurlu toplum yaratmak istiyorsak, üreten Türkiye'yi yeniden ayağa kaldırmalıyız. Üreticinin önündeki engelleri ortadan kaldıracağız. Yeni bir teşvik politikası geliştirilmeli. Türkiye Avrupa'nın en büyük tarım üreticisi olmalı. Saman, kırmızı et, canlı hayvan ithal ettik. Bu tablonun değişmesi lazım. Bu tabloyu yaratan politikacı, halkın seçtiği politikacı, halkı samana muhtaç hale getiriyor. 1987 yılında 20 büyük ekonomi arasında 14'üncü sırada olan Türkiye, 2012'de 18'inci sırada. Bu ekonomi politikaları ile gidersek, ilk 20 arasına giremeyeceğiz.''
Bilginin, büyümenin önemli ayakları arasında bulunduğunu, bilgi toplumunun yaşandığı günümüzde bilgi toplumuna aklı özgürleştirerek ulaşılacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, merakın insanı geliştirdiğini, eğitimin merak üzerine kurulmaması halinde Türkiye'nin bilgi toplumundan kopacağından endişe duyduğunu belirtti. Türkiye'de sanayiciler, ticaret erbapları, işsizler, çiftçiler, tüm toplumun sorumlulukları bulunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Türkiye iyi yönetilmiyor. İşsizlik, terör almış başını gidiyor. Sorumlu yurttaşlar, 'Ne olacak bu memleketin hali?' diye soruyor. Yeni bir iklime, siyaset anlayışına ve iktidara ihtiyaç var. Ülkesini seven, devlet adamı kimliği olan, daha cesur politikalar üreten bir anlayışa ihtiyacı var'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından İZTO Meclis üyelerinin sorularını yanıtladı. Yerel seçimlerde CHP'nin belediye başkan adaylarına ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, halkın sevdiği, güvendiği kimseleri belediye başkan adayı olarak belirleyeceklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına ilişkin soruya ise ''Cumhuriyet Bayramı kutlamaları yasaklanamaz. Ulusal bayram yasak kapsamına giremez'' yanıtını verdi.
Açlık grevleri
Kılıçdaroğlu, insanları ötekileştirmenin yanlış olduğunu, siyasetin dilinin ayrım üzerine değil, herkesi kucaklamak üzerine kurgulanması gerektiğini bildirdi. Cezaevlerindeki açlık grevlerinin sürdüğünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Beğeniriz beğenmeyiz, insanlar bedenlerini ölüme yatırmışlar. Başbakanın kullandığı dil, doğru bir dil değildir. Ayrımcı bir dile izin vermemeliyiz. Kimsenin ölmesini istemeyiz. Neden insanlar ölsün? Ayrımcı dil kullanmaktan, sert ifadeler kullanmaktan özellikle iktidarın kaçınması lazım, varsa bir sorun oturup çözülmesi lazım. Her sorun çözülmeyebilir. Bazı sorunları çözemeyebiliriz ama bir insan bedenini ölüme yatırmışsa, siz sert söylemler kullanmamak durumundasınız, çünkü biz bu ülkeyi beraber kurduk, beraber yaşıyoruz. Çocuklarımız evli, komşuluklarımız var. Terörle diğer olayları birbirinden ayırmamız lazım. Terör farklı bir olay. Kürt kökenli arkadaşlarımız olabilir, barış varken neden kavga edelim? Çözümü üreteceğiz. Mustafa Kemal'in Türkiye Cumhuriyeti'nde hepimiz bağımsız yaşayacağız. Özgür yaşayacağız, hedefimiz bu.''
İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ise İZTO olarak her siyasi partiye eşit mesafede bulunduklarını, siyasi partileri çok partili demokratik ve parlamenter rejimin vazgeçilmezi olarak gördüklerini kaydetti. Konuşmaların ardından Demirtaş ve İZTO Meclis Başkanı Selami Özpoyraz, Kılıçdaroğlu'na incir hediye etti.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- 'Seküler müdür kalmadı'