Cumhuriyet’in yayın çizgisine zaman ayarlı darbe
12 Mart’ın Cumhuriyet gazetesini hedef alan operasyonunda ilan boykotu, yargılamalar, tutuklamalar, gazete kapatma yeterli görülmez.. Niyazi Nun’un öncülüğünü üstlendiği aile içi operasyonla, 5 Temmuz tarihli olağanüstü genel kurul kararı ile 26 yıl boyunca Cumhuriyet’in siyasal yönetiminden sorumlu ve başyazarı Nadir Nadi görevinden alınır. Annesi Nazime Nadi ve arkadaşlarının ısrarlarıyla, Cumhuriyet’in yazıişleri kadrolarının korunması, bir anlaşma tabanı bulunması koşulu ile yazılarına ara verir. Birkaç gün içinde birkaç arkadaşın çıkarılması, Cumhuriyet’in yayın politikalarının suçlanması üzerine de 5 Ağustos tarihi ile istifa eder.
Öngörebileceğiniz üzere, operasyonlar konusunda her dönem deneyimli Cumhuriyet gazetesinin yönetim anlayışı içinde, hele de Nadir Nadi kimliği, sorumluluğunda yaşanan pek çok büyük sorun gibi, 5 Temmuz tarihli olağanüstü genel kurul kararı ile görevden alınması kararı da bizlerle paylaşılmamıştı. Kendi adıma 12 Mart’ın ilan boykotu ile başlayan, tutuklamalar, gazete kapatma, yargılamalar ile sürdürülen gelişmelere kilitlenmiştim..
İlhan Selçuk-Oktay Kurtböke yargılamaları, tutuklamaları trafiğinin peşinden koştururken, bizlere, yakın çevremize dönük, sonrasında “Madanoğlu davası” adı verilecek gelişmelere, operasyonlara ilişkin duyumlar da almaya başlamıştık. Zaten TÖS, öğretmenler için her kademeden eğitim kadrolarını kapsayan operasyonların, işkencelere dönük duyumlarının da ardı arkası kesilmiyordu.
Öğrenci gençliğe, 1968’liler içinde, 1960’lar sonrasının tüm gençliğinin örgütlenmelerini kapsayan, TMTF, TMGT, Devrim Ocakları örgütlenmelerini de hedef alan operasyonlar, yargılamaların da ardı arkası kesilmiyordu.. Özetle her yeni gün yüreğimizi yeniden hoplatan bir yeni gelişme üzerinden hangi yana koşturacağımızı bilemez noktalardaydık..
SELÇUK-KURTBÖKE, BİRER YIL HAPSE, ÜSTÜNE SÜRGÜNE MAHKÛM OLUYORLAR
Şimdi arşivleri tarihler, belgeler üzerinden tararken, “bingo” mu?, Yoksa “Ne ilginç rastlantı!” mı desem bilemedim. Selçuk ve Kurtböke’nin birer yıl hapse ve sürgüne mahkûm olduklarının haberi, 6 Temmuz tarihli Cumhuriyet’te, yani Nadir Nadi’nin olağanüstü darbe ile tasviye kararının verildiği yönetim kurulu toplantısı ile aynı güne çakışmış. Aynı günün bir küçük diğer haberinde ise TGS, sendikamız anayasa değişikliğinin, basın özgürlüğüne aykırı olduğu görüşünü açıklamış. İşte okurla paylaşılması gerekli bir “bingo” haber çakışması daha.
Ankara’da önceden evlerinden farklı günlerde toplanmış, oğlumun babası Ahmet Güryüz Ketenci, can dostu YÖNDevrim dergilerinin yazıişleri müdürü Raif Ertem, Akşam’dan Ali Sirmen, Doğan Avcıoğlu içlerinde çok sayıda soldan, gençlik, devrimcilik örgütlenmelerinden, TÖS’ten, gözaltına alınmış 20 kişilik bir kadro, Ankara’da çıkarıldıkları mahkeme kararı ile tutuklanıyorlar. Haberi 8 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanıyor.
Acayip bir haber çakışması tarihi daha, ABD’nin NATO üzerinden yaptığı askeri yardımların ilk kez yayımlanmasına ilişkin. Güney Kore 1. sırada, Türkiye ve Yunanistan peşinden gelerek ikinci sırayı paylaşıp duruyorlar.
Resmi açıklama, Cumhuriyet’in 10 Temmuz tarihli sayfasında yerini alıyor. 11 Temmuz tarihli, Nadir Nadi’nin bir anlamda kendisi kadar Cumhuriyet okurları ile iç hesaplaşmasını, Cumhuriyet’e sorumluluklarını paylaştığı “Bizim Kuşak” başlıklı çok özel, anlamlı yazısı ile, dipnot olarak hemen altında yer alan izne çıktığı, yazılarına ara verdiği bilgisi var.
MEHMET BARLAS İLE BEN İLK ÇIKARILANLAR MI OLDUK?
Yazılı değil, Niyazi Nun sözlü bildirdiğinde, “Kocan Madanoğlu davasının sanığı” dediği için ilk ondan duymuştum. Yasal nedenle İlhan Selçuk ve Oktay Kurtböke hapis cezası aldıklarından, süreleri bitene kadar basın yasası güvenceleriyle işten atılamayacaklardı. Hemen uyandım. Oğlum Devrim birkaç aylık karnımdaydı. Cağaloğlu Meydanı’na yürüyüp DİSK’in başhukukçusu sevgili Alp Selek’e elimde hamilelik raporumla koşturdum.
Çarçabuk bir sayfayı geçmeyen, işverenliğe dönük dilekçemi, doğum sonrası süresine kadar işten atılamayacağımla ilgili yasa hükümlerini ekledi. Niyazi Nun pratik bir kararla, bu yasal hakkımı mahkemesiz tanımayı, kıdem tazminatı hakkım için dava açmayacağım koşulu ile kabul etti. O günün koşullarında davayla uğraşmak yerine, para hesabı yapmadan, süresi belirsiz yargılamalar döneminde, işimin sigorta ilişkisi kopmadan devam edebilmesini yeğledim. Dakikalar geçmeden sözlü anlaşmıştık.
Kitaplarımı, arşivimi hemen toplamamı, bir daha gazeteye ayak basmamamı da rica etmişti. Koliler evime teslim edilecekti, ben de toplu ödeme yerine, her ay, doğum sonrasına kadar düzenli ücretimi bankadan almış olmayı, kimselere sığınmak zorunda kalmamayı seçmiştim.. Cumhuriyet’ten tanıklıkları izleyebilmiş olanlar, Cumhuriyet’e rakip gazetelerden birinin genel yayın müdürünün uyarısı, önerisi ile, Boğaziçi Üniversitesi Mütevelli Heyeti içindeki işverenlerin Cumhuriyet yayınlarından, hele de işçi sayfaları, 15-16 Haziran sonrası yayınlarından çok rahatsız olduklarından yakınırlarken gelen ilan boykotu önerisini anımsayabilirler.
Mehmet Barlas’a gelince, sevgili amcaları Gürbüz Barlas ile Orhan Barlas kimliklerine duyulan öfkenin payı da olabilir. Ancak operasyonun yakın günlere ilişkin haber listelerinde Mehmet Barlas’ın Filistin’e gidip Arafat ile yaptığı uzun, seri anlamlı röportaj ile Ortadoğu gelişmelerine ilişkin yazı, yorumları daha bir tahrik edici gelmiş olabilir..
NADİR NADİ’NİN YENİKÖY’DEKİ EVİNE KAPANDIĞI GÜNLERDEN
Dönemin arşivinin, hele de fotoğraflarının talan edilip, ağırlıklı ülkemizin tüm sol örgütlenmeleri için geçerli olduğu üzere, yurtdışına satıldığını duymayan, bilmeyen yoktur sanırım. Bir tanesi, Ergin Konuksever’in özel arşivinden çekilmiş fotoğraf olarak bir zarfta kalabilmiş. 18 Temmuz tarihi ile kayda geçmiş.
Yeniköy’deki küçücük bir o kadar şirin aile yalısının balkonunda çekilmiş. Bülent Dikmener, Nadir Nadi, Güman Birincioğlu, Ergun Balcı, Çetin Özbayrak, Kağan Sağanak ayakta, Ergin torpilli, Berin Nadi’nin yanında poz vermiş. Fotoğrafın çekildiği tarihte karenin içinde yer alan hangi arkadaşlarımızın çıkarılıp hangilerinin kendiliklerinden istifa ettiklerinin bilgisi bende yok. İlke olarak hiç merak etmemiş, sorgulamamıştık ki. Önemli olanı gönül birliği, gönül dayanışmasıydı..
MUHSİN ERTUĞRUL HOCAMIN İNCELİKLİ UYARISI
Tarihleri kayda geçirme bilincinden kopuk olarak yakın bir zaman dilimi içinde, Gazetecilik Enstitüsü yıllarından sevgili hocam Muhsin Ertuğrul’dan çok incelikli bir uyarı telefonu aldım. Benim için sıfır yetenekle, tiyatro sanatını çok sevmemde çok büyük katkısı, çok değerli öğretisi olmuş insandı.. İlk dersinden sözleri hâlâ beynime kazılı, “Sanat öğretilmez, sevilir. Size sanat eleştirmenliğini öğretmek benim de haddim değil. Ama çok önemli bir ricamı unutmamanızı isterim.
Sanatı sevmeyecek, sanatçıyı anlamayacaksanız, sakın sanat eleştirisi yapmaya kalkışmayın..” girişinden sonra, ne demeye çalıştığını anlatabilmek üzere, biz öğrencilerine Şehir Tiyatroları’nın kapılarını açmıştı. Hem de tüm gala gecelerini izlemenin ötesinde, Rumeli Hisarı’nda dönemin en ünlü tiyatro sanatçılarının görev aldıkları provaları da izleme şansını yaratarak..
İki yıl boyunca çok şey öğrendiğim Ertuğrul Hocamın Nadir Nadi’nin çok yakın arkadaşlarından biri olduğunu nereden bilecektim. Yeniköy’e sığındığı, sıkıntılarını kemanı ile paylaştığı günlerde Ertuğrul Hocamın onu hiç yalnız bırakmadığını da bilemezdim. Hocam özetle, Nadir Nadi’nin, benim Cumhuriyet’ten atılmamı engelleyememekten çok üzüldüğünü, merak ettiğini aktarırken, “Lütfen ziyaretine git, seni görmek istiyor” demişti. Doğrusu hocam uyarmasa aklıma gelmezdi.
Geçmiş ev ziyareti hukukumuz hiç yoktu ki.. Zaten tek başıma gitmeyi göze alamayıp Mehmet Barlas’la buluşup gittim.
Berin Nadi ile ilk kez ancak çok sıcak bir karşılamayı yaşadım. Nadir Nadi bir ara kemanı açık çalışma odasına götürdü. Ankara tutukluları, İstanbul ekipleri üzerinden de durumlarımızı sorguladı. Sanırım genel dayanışma, moral gücü üzerinden aldığı bilgilerle birazcık olsun rahat nefes almıştı.
CUMHURİYET GAZETESİ, NADİR NADİ YÖNETİMİNE DÖNÜK OPERASYONU ANLAMLI AÇIKLAYACAK KİMİ YAKIN TARİHLİ GELİŞMELER...
Öncelikle 11 Temmuz tarihi ile yayımlanmış, ancak duyarlı Cumhuriyet okurlarının satır aralarından anlam çıkarabilecekleri “Bizim kuşak” uyarısı ile köşe yazılarıyla vedalaşmış olmasının ardından, 11 Temmuz günlü haberde, Prof. Erdal İnönü, “Ben sola açığım” ilanını yapıyor. 17 Temmuz’da Gezmiş ve arkadaşlarının yargılamalarının haberleri var. Erim, aynı günün manşetinde yer alan haberle partileri uzlaştıramadan anayasa taslağını Meclis’e taşıdığı haberini veriyor.
19 Temmuz’da Madanoğlu ve Köksal’ın kendilerine yönelik iddiaları redettikleri sorgulanmalarının haberi de yer alıyor. Madanoğlu ve Köksal, 19 Temmuz’da suçlamaları reddeden ifadelerini veriyorlar. Çok gecikmeden 28 Temmuz tarihli gazetede Madanoğlu ve Köksal’ın dokunulmazlıklarının kaldırıldığının bilgisine yer veriliyor.
20 TEMMUZ’DA TİP KAPATILIYOR
Önemi gereği görseli ile paylaşıyoruz. 24 Temmuz’da sıkıyönetimin iki ay daha uzatılması haberini önceden paylaşmıştık. 1 Ağustos’ta İsmet İnönü, basın özgürlüğünün temel ilkeleri, kırmızı çizgileri olduğunun altını çizen bir açıklama yapıyor. Nadir Nadi’nin istifasını 6 Ağustos günlü gazete kupürü ile geçen haftanın sonunda sizlerle paylaşmıştık. Sonrasında Nadir Nadi’nin ayrılmasını izleyen günlerden kimi anlamlı ilişkilerin kurulmasında işlevsel haberleri paylaşmakla yetinmeliyiz..
MADANOĞLU TUTUKLANIYOR
Eylül başında Madanoğlu tutuklanıyor. 11 Eylül’de İlhan Selçuk bu kez ağır cezada yargılanması ile haber yapılıyor. Tutuklu bulunduğu 2. Zırhlı Tugay’ı cezaevinden, aradaki gelişmelerden habersiz olarak getiriliyor. 14 Eylül’de sıkıyönetim Selçuk ve Kurtböke için yetkisizlik kararı veriyor. 24 Eylül’de İlhan Selçuk, bu kez Edebiyatçılar Birliği’ndeki bir konferansının konuşması üzerinden yargılanıyor. 1 Ekim’de Kurtböke Sağmalcılar’a naklediliyor.
GEZMİŞ VE 17 ARKADAŞI İÇİN İDAM KARARI ÇIKIYOR
Ve 10 Ekim tarihli Cumhuriyet’te yayımlanan haberin kupüründe de görüldüğü üzere Deniz Gezmiş ve 17 arkadaşı için idam kararı çıkıyor.
ÇAYAN VE 12 SANIK İÇİN İDAM KARARLARI ÇIKIYOR
3 ARALIK’TA 11 BAKAN ÇEKİLİNCE ERİM İSTİFA EDİYOR
11 ARALIK’TA İKİNCİ ERİM KABİNESİ KURULUYOR
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği