'Davaya müdahil olmak için müracaat ettik'
MHP lideri Bahçeli, 12 Eylül Davası'nın mahkeme safahatının sonuca ermeyeceğini düşündüklerini, ancak dava sürecine müdahil olmak için müracaatı bugün yaptıklarını belirtti.
Partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli, 12 Eylül Davası kapsamındaki ilk yargılamanın yarın yapılacağına işaret ederek, "Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey'in vefatının 15'nci yıldönümünde, bu yargılamanın başlayacak olması ise son derece ilginç ve dikkat çekicidir" dedi.
'Netice alınamayacağı baştan beri bellidir'
AKP hükümetinin 12 Eylül üzerinden geçindiğini, gerçek bir hesaplaşma amacının olmadığını iddia eden Bahçeli, şöyle konuştu: "Kaldı ki dava açılmış olsa da, 12 Eylül darbeci zihniyetinin ve görünür faillerinin yargılanmasından hukuken bir netice alınamayacağı baştan beri bellidir.Anayasa'nın 15'nci maddesi, suç ve cezaların geçmişe yürütülemeyeceğini, 38'nci maddesi de, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı kimsenin cezalandırılamayacağını belirtmiştir."
'En büyük zararı gören MHP ve Ülkücüler'
En büyük zararı MHP ve Ülkücülerin gördüğüne dikkat çeken Bahçeli, şöyle devam etti:
"Ve o talihsiz ve cinnet döneminin en büyük zararını görmüş, çilesini çekmiş ve azabıyla yüz yüze kalmışların başında MHP ve Ülkücü hareket gelmektedir. Başbakan Erdoğan sahalarda top koştururken aziz dava arkadaşlarım ihtilalın eziyetini, zulmünü ve gözü dönmüşlüğünü bütünüyle yaşamışlardır. Biz bugüne kadar, ihtilal dönemi zorbalıklarının, baskılarının, cinayetlerinin yasını içten içe tuttuk ve gözyaşlarımızı hep içimize akıttık. Bu kesinlikle, korktuğumuzdan, çekindiğimizden veya veremeyeceğimiz hesabımız olduğundan kaynaklanmamıştır. Türk devletini yıpratmamak, acılarımızı yeniden deşmemek amacıyla söz söylemedik ve şikayetçi olmadık. Ancak hiçbir zaman zorbalıkları ve zalimlikleri unutmadık, dört duvar arasındaki insafsızlıkları ve canilikleri hatırımızdan çıkarmadık. Yeri ve zamanı geldiğinde canımızı alan, can evimizden vuran, zindanlarda süründüren, darağaçlarına çıkaran alçakların yakasından tutmak için sabırla ve metanetle bekledik. Şayet Kenan Evren'den ve o dönemin faillerinden bir alacaklı varsa, emin olun ki bu herkesten önce Milliyetçi Hareket'ten başkası olmayacaktır."
'Müracaatımızı yaptık'
Hakkı teslim edilmesi, kayıpları karşılanması, mağduriyetleri gecikmiş olsa da giderilmesi gerekenlerin, Ülkücü hareketin mağdur, ama bir o kadar da mağrur mensupları olduğuna işaret eden Bahçeli, "Bu yüzden, yarın başlayacak mahkeme safahatının sonuca ermeyeceğini düşünsekte; Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yürüyen dava sürecine müdahil olmak maksadıyla müracaatımızı ilgili arkadaşlarımız aracılığıyla bugün gerçekleştirmiş bulunmaktayız" dedi.
'Ahlaksızları unutmadık'
Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti: "12 Eylül işkencelerini, boğazına yağlı urgan geçirilip şehit edilen dokuz arkadaşımızı hiç unutmadık. Baskıları, tacizleri, küfürleri, buz kesmiş karanlık hücreleri hiç unutmadık. Ülkücülere yabancı, öteki, bu ülkenin zencisi gibi davranan ahlaksızları unutmadık. Tetikçi hakimleri, savcıları, arkası önü ayarlanmış ara rejim mahkemelerini de hiç unutmadık. Dava arkadaşlarımızı ve kurucu genel başkanımız Türkeş Bey'i mahkum edenlerin, milli yüreklerde müebbet cezaya çarptırılmalarını da hiç kimse unutmamalıdır. Bugünkü zaman diliminde 12 Eylül'ün sorumluluğunu doksanını geçmiş iki kişiye yıkmak asla doğru ve haklı bir uygulama değildir."
'Fatura iki kişiye ihale edilmeyecek kadar kabarıktır'
12 Eylül zulmünün ve çilesinin faturası iki kişiye ihale edilemeyecek kadar derin ve kabar olduğunu ifade eden MHP Genel Başkanı, "Kovuşturmaya, 12 Eylül döneminin adli ve idari görevlilerinin, hükümet üyelerinin, işkenceci canilerin, infaz ve kolluk memurlarının dahil edilmesi gerekmektedir ve böylesi bir gelişme bir nebzede olsa millet vicdanını rahatlatacaktır" diye konuştu.
MHP lideri Devlet Bahçeli, geçen hafta Erzincan'da yaşanan olayı hatırlatarak, "Bu ilimizin Üzümlü ilçesine bağlı Avcılar Köyünde yaşayan Alevi İslam inancına mensup vatandaşlarımızı hedefine alan, okul duvarına ve bazı evlere yazılan kin ve nefret içerikli yazılar, bildik oyunun tekrardan sahnelenmeye çalışıldığına işaret etmiştir" dedi.
Bahçeli, şöyle devam etti: "Alevi kardeşlerimize yönelik tehdit dolu sözlerin altına, partimizi zan ve töhmet altına alırcasına Üç Hilal simgemizin konulması bizim daha da nevrimizi döndürmüş ve öfkemizin kabarmasına neden olmuştur. Şerefsizce, 'Pis Aleviler hepinizi yakacağız' ibarelerini duvarlara yazıp, altına da partimizin amblemini koymaya yeltenen soyu ve sopu meçhul ahlaksızlar bilsinler ki, ne yaparlarsa yapsınlar amaçlarına muvaffak olamayacaklardır. Alevi kardeşlerimizle bizi karşı karşıya getirmeye hiçbir faninin gücü de nefesi de Allah'ın izniyle yetmeyecektir."
Başbakan'a seslendi
Başbakan'a da seslenen Bahçeli, "Bu alçaklığın müsebbipleri her kim ya da kimlerse, cesaret kaynağı neyse ve azmettiricileri nerelere gizlenmişse bunların ortaya çıkarılması ve hak ettikleri cezaya çaptırılmaları AKP hükümetinin siyasi namus ve haysiyet borcudur.Sayın Başbakan; kuldan utanmıyorsanız Allah'tan korkun ve bu tezgahın faillerini bulun ve adalete teslim edin" dedi.
Bahçeli, şunları kaydetti: "Kahramanmaraş'ta, Çorum'da ve Sivas'ta üzerimize sıçratılmaya çalışılan çamuru hala unutmadık ve unutmaya da niyetli değiliz. Alevi-Sünni kutuplaşmasından kimlerin istifade ettiğinin, böylesi bir kaosun kimlerin işine yaradığının da farkındayız. Alevi kardeşlerimiz müsterih olsunlar, biz yanlarındayız. Canlarımız, canımız bildiklerimiz rahat olsunlar, biz arkalarındayız. Biz muhabbet bağında birlikte açan gonca gibiyiz. Aşkla semaha açılan aynı vücudun iki eli gibiyiz. Çünkü biz biriz, beraberiz ve ilelebet de böyle kalacağız."
Sivil şehitlik tanımı
Sivil şehitlik tanımı konusundaki tartışmalara da değinen Bahçeli, "Sivil şehitlikle ilgili meramımızı ve eleştirilerimizi ya anlamayan ya da anladığı halde bunu itiraf edemeyen kötü niyetli bazı kesimler, meseleyi çok farklı mecralara çekerek kutsallarımızı hırpalamaya ve ayrışma konusu haline getirmeye kalkışmışlardır.Yazılı ve görsel medya organlarının bazı temsilcileri bizimle manşetlerden polemiğe girişmiştir.Eli ve vicdanı kiralık bazı kalemler ise bu kapsamda bize laf yetiştirmeye, şehitlikle ilgili ahkam kesmeye ve hatta bu konuda bilirkişi rolüne dahi soyunmuşlardır" dedi.
Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim, hatır veya siyasi çıkar uğruna AKP gibi şehitlik tanımına ilave yapmaya, birilerine keyfimizce şehitlik payesi vermeye veya almaya bırakınız teşebbüs etmeyi, kafamızın bir köşesinden dahi geçirmemiz tabiatıyla mümkün değildir. Biz sivil şehitlik üzerine konuşurken ve kabul edilemez yeni şehit tanımlamalarına karşı dururken, birden bire meselenin gayya kuyusuna itilmesi abesle iştigaldir. Nasıl olsa, bugünkü zaman diliminde, geçmişte milli mücadele kahramanlarına karşı fetvalar çıkararak, onlara karşı mücadele ederken ölenlere şehitlik unvanını babasının malı gibi dağıtan, Damat Ferit kontrollü Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi gibi tipler fazlaca mevcuttur. Bu şahıs 11 Nisan 1920 tarihli fetvasıyla, Anadolu'da bağımsızlık meşalesini yakan cesaret timsallerini hedef alarak; 'Halifenin askerlerinden olup da eşkıyaları katledenler gazi ve eşkıyalar tarafından katlolunanlar da şehittir' diyerek şehitlik makamını istismar etmiş ve işgalcilerin ekmeğine o tarihlerde pişkince yağ sürmüştür. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarını hain, katledilmelerini vacip olarak gören, milli direnişi eşkıyalık olarak tanımlayan, bunlara karşı girişilen mücadelede ölenleri şehit olarak kabul eden anlayışın bugün de belini doğrulttuğu görülmektedir."
'Ankara müftüsü Mehmet Rıfat Börekçi'ye saygımız var'
"Bizim Dürrizade'ye değil, milli mücadelenin yanında olmuş ve karşı fetvayla Hakk'a ve doğruya destek vermiş merhum Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Börekçi'ye saygımız ve hayranlığımız vardır" diyen MHP Genel Başkanı, "Kahramanla caniyi karıştıran, şehitle kelleyi bir gören, maktulle katili yer değiştiren AKP zihniyetinin Dürrizade benzeri bir tavır içinde olması, esasen dünün hangi mirasını devraldığını ve takip ettiğini de açıklıkla ortaya koymaktadır" dedi. Şehitlik için Müslüman olmanın şart olduğunu ifade eden MHP Genel Başkanı, "Bizim için şehitlik muazzez ve ulvi bir makam olup, Cenab-ı Allah'ın lütfuna ve keremine nail olan fedakar ruhların erişebilecekleri manevi bir yükseliş halidir" diye konuştu.
'Üniversite sınavı kalkmalı'
Hafta sonu yapılan YGS sınavında ter döken 1 milyon 837 bin 741 kişinin hedeflediği üniversitelere girmelerini temenni ettiğini kaydeden Bahçeli, "Artık çocuklarımızı, en taze yaşlarında esir düştükleri sınav zulmünden kurtarmak hepimiz için ihmal edilemeyecek bir vazifedir.Bu itibarla 2011 yılı Seçim Beyannamesinde de dile getirdiğimiz gibi, üniversite sınavını kaldıracağımızı ve sınavsız üniversiteye geçileceğini daha önce ilan etmiştik" dedi.
AKP'yi bu konuda harekete geçmeye davet eden Bahçeli, "Bu konuda her desteği vermeye hazır olduğumuzu buradan bildirmek istiyorum.Başbakan Erdoğan ayrıca, dershane sisteminin kaldırılacağını da ifade etmiştir.Elbette milyonlarca ailemize mali külfet olan dershanelerin kaldırılması yerinde bir uygulamadır" diye konuştu.
'Milli Eğitim sistemine dahil edilmeli'
Üniversite sınavının kalkacağı bir ortamda dershanelere büyük oranda gerek ve ihtiyaç kalmayacağına dikkat çeken MHP Genel Başkanı, şöyle dedi: "Ancak binlerce dershaneyi kapatırken, önce buralarda çalışan ve hayatlarını kazanan öğretmen ve yardımcı personelin geleceğini garantiye almak ve bunları milli eğitim sistemine dahil etmek gerekmektedir.Bir diğer yandan da, dershane sahiplerini mağdur etmeyecek çare ve yolları bulmak lazımdır.Dershanelerin özel okullara dönüşmesi teşvik edilmeli ve buralardaki birikimin kaybolmaması için gereken tedbirler hükümet tarafından alınmalıdır."
'28 Şubat'ın rövanşını almak maksadıyla cephanelik olarak kullanıldı'
Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilen yeni eğitim sistemini hatırlatan Bahçeli, "Kabul edilen yeni eğitim sistemi, adeta 28 Şubat'ın rövanşını almak maksadıyla cephanelik olarak kullanılmıştır.İtiraf etmek lazımdır ki, 28 Şubatların izleri silinecek, açtıkları çukurlar kapatılacak ve diktikleri hendekler düzleştirilecekse, işe önce darbe dönemlerinin siyasi mahsullerinden başlamak sanıyorum son derece isabetli olacaktır" dedi.
'Kendi egosunu tatminle meşgul'
AKP'nin bilimsel düşünme yeteneğini elde etmiş, milli ve manevi cevherle rabıtasını güçlendirmiş nesillerin yetişmesini değil, kendi siyasi egosunu tatminle ve tahkimle meşgul olduğunu iddia eden MHP Genel Başkanı, "Şurası bir gerçektir ki, milli eğitim sistemindeki yeni düzenlemenin en hayırlı ve olumlu tarafı imam hatip liselerinin ortaokul kısmının açılması, Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatının seçmeli ders olarak kabul edilmesidir" ifadelerini kaydetti.
'Başbakan Obama'nın ağzına bakıyor'
"Suriye'nin Dostları" toplantısını hatırlatan Bahçeli, "Şu işin garipliğine bakın ki, Suriye'nin dostları olarak kendilerini görenler, rejim ve yönetim terziliğine tevessül etmekte ve uzaktan uzağa bu ülkeye sömürgeciliğin siyah desenli elbisesini giydirmeye çalışmaktadır" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın, Güney Kore'nin başkenti Seul'de düzenlenen Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldığını da anımsatan Bahçeli, "Nitekim yeni tanımlamayla söyleyecek olursak, Başbakan, muhteşem ortağı ABD Başkanıyla görüşmeler yapmış; Suriye'den İran'a kadar AKP'nin üzerine ve payına düşenleri liste halinde almıştır.Gelin görün ki, Başbakan Erdoğan Obama'nın ağzına bakmakta ve ilgisine mazhar olmaktan başka bir kaygı taşımamaktadır" diye konuştu.
'ABD Ankara büyükelçisi Türkiye valisi mi?'
Bahçeli, şöyle devam etti: "Terörle mücadele siyasi uzantılarıyla müzakere derken de, siyallaştırdığı PKK'yla masaya oturmanın alt yapısını oluşturduğunu herkesten gizlemeye çalışmaktadır.Öte yandan Ahmedinecad'la medya karşısında elele pozlar veren Başbakan Erdoğan, ülkemize gelir gelmez İran'dan alınan ham petrolün miktarını azaltmaya gitmiş ve eksik kalan kısmı da Libya'dan takviye etmeye karar vermiştir.Meselenin bir başka hazin tarafı ise, ABD Ankara Büyükelçisinin telkininden sonra bu kararın alınmış olmasıdır.
Buradan sormak isterim ki, ABD Büyükelçisi sömürge komiseri midir yoksa atanmış Türkiye valisi midir?"
'Arap Baharı hattındaki yüksek voltajın maliyeti bize fazlasıyla yansıdı'
Son günlerde yapılan zamlara da değinen Bahçeli, "Üzülerek görüyorum ki, Arap baharı hattındaki yüksek voltajın maliyeti bize fazlasıyla yansımaktadır. Dışarıdaki kavgaya taraf olan ve Türkiye'yi uçuruma sürükleyen Başbakan, içeride bu nedenle zamlanan doğal gaz ve elektrik fiyatlarını ciddiye almayacak kadar sorumsuzluğun ve duyarsızlığın içine gömülmüştür" dedi.
Bahçeli, şunları kaydetti: "Konutlarda yüzde 16.49'luk ve sanayide yüzde 18.72'lik doğal gaz zammını, evlerde kullanılan elektriğe yüzde 9.3'lük ve sanayide tüketilen elektriğe yüzde 8.7'lik zam bindirmesini şiddetle kınıyor ve AKP'nin bu kararından dönmesini bekliyorum. Zam yapılan maddeler, üretimin temel unsurları olduğu için kuşkusuz önümüzdeki günlerde iğneden ipliğe milletimizin ihtiyaç duyduğu her mal ve hizmete ilave zamlar gelecektir. AKP'nin haçlı zihniyetinin yanında hizalanması, insanımızı perişan etmekte ve devamlı fakirleştirmektedir. AKP'nin zam, zulüm ve zillet demek olduğunu artık anlamlıdır. Bu iktidarın, vatandaşın nafakasında gözü vardır. Bu iktidarın, Fatma ninenin kefen parasında, Mehmet amcanın rızkında eli vardır. Bu eli çekecek ve hatta kıracak da büyük milletimizin iradesi ve kararlılığıdır."
'Bölgemizde yeni bir yangın demek'
1 Nisan'da İstanbul'da yapılan ve yeni ismiyle "Suriye Halkının Dostları" toplantısına 82 ülkeden katılım sağlandığını ve bir sonraki toplantının Fransa'da yapılması için uzlaşmaya varıldığını ifade eden Bahçeli, "Sonuç bildirgesinde malum nakaratlar tekrarlanmış ve bu ülkenin yere düşmesi için geniş bir konsensüs sağlanmıştır.Alınan kararların Suriye'nin mevcut sorunlarını bitirebilecek veya hafifletecek bir yanı gerçek anlamda bulunmamaktadır. Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın planından; çatışmaların durmaması, tutuklananların bırakılmaması ve demokratik haklara izin verilmemesi hallerinde, sürecin Güvenlik Konseyi ayağının çalışmaya başlayacağı anlaşılmaktadır. Bu da açıkça müdahale ve bölgemizde yeni bir yangın demektir" dedi.
"Başbakan Erdoğan'ın istediği haçlı müdahalesidir" ifadesini kullanan Bahçeli, "Merak etmekteyiz ki, Başbakan'ı Suriye konusunda kapalı kapılar ardında kışkırtan kim ya da kimlerdir?Yakın bir gelecekte etnik bölücülüğün ilerlemesi halinde, herhangi bir Avrupa ülkesinde Türkiye'nin Dostları toplantısı için zemin oluştuğu takdirde Başbakan ve hükümeti ne yapacaktır?" diye sordu.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- 'Seküler müdür kalmadı'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi