Dil Yoksulluğu
Bazı televizyon kanallarının gündüz saatlerindeki evlendirme izlencelerini bilmeyen var mı: Adaylar, bir sunucunun yönetiminde sahneye “alınıyor”, birbirlerine uygun mu değil mi, izleyiciler de olmak üzere hep birlikte bir karar verilecek. Ama neye göre: Adaylar, acaba birbirlerinden “elektrik aldılar mı”? Aldılarsa ne kadar, almadılarsa neden? Biraz yalnız kalırlarsa almaları olası mıdır? Kısacası, bundan sonrası hep “elektrik” üzerinden... Birinden birinin aklına, bundan özge bir söz gelmiyor. Shakespeare gibi söyleyelim: “Elektrik almak ya da almamak! Bütün mesele bu!”
Bundan daha eski ve yaygın bir “almak” daha var: “Start almak”! Aklımıza ne gelirse hepsi “start alıyor”. Bir muhabire bakarsanız, o sabah “Mahkeme, saat tam dokuzda start aldı.” Bir örnek daha verelim: “Öğrenciler, okul yolunda. Yeni ders yılı, bugün start alıyor.”
Bunlar televizyon kanallarından örneklerdi. Bunlar da gazetelerin internet yayınından olsun:
Hemen her haberin, yazının altında bir “yorum” bölümü oluyor artık. Önce sözlükten bu sözcüğün anlamına bir bakalım: 1) Bir yazının ya da sözün, anlaşılması güç yönlerini açıklayarak aydınlığa kavuşturma, 2) Bir olayı belli bir görüşe göre açıklama, değerlendirme, 3) Gizli ya da imgesel olan bir şeyden anlam çıkarma, 4) Bir müzik parçası ya da tiyatro oyununun özgün bir teknik ve duyarlıkla sunulması... Sözün özü, “yorum” dediğimiz, ciddi, temelli, özgün olmalı. Özelliği bu! Öyle ki “yorumbilim” adıyla bir bilim dalı bile var! Bu bilgilerden sonra haber ve yazıların altında rahat rahat yer bulan “yorum”lara dönebiliriz: Hayır, yorumla uzaktan yakından ilgisi yok oralarda sarf edilen sözlerin nicesinin! Sadece birtakım zırvalıklar! Temelsiz tepkiler ya da övgüler! Ucuzun ucuzu sözler! Hatta saldırı sözleri!
Yine bu alanda günden güne yayılan bir hastalık daha: “Kızdırma” hastalığı... Gazetelerin internet yayınlarında, özellikle futbol takımlarıyla ilgili bazı haberler böyle veriliyor: “Bu sözler, …………’ları yine kızdıracak”, “Bu haber, ………… taraftarlarını fena halde kızdıracak”… Bu tarz muhabirlik yapanlara ah bir sorabilmek olanağımız bulunsa: Derdiniz haber vermek mi, insanların olumsuz, kötücül, ilkel birtakım duygularını körüklemek mi? Öyleyse ne uğruna? “Rating” uğruna mı? “Futbol sahalarında görmek istemediğimiz olaylar”da, bu tür sözlerin, haberlerin de bir payı olacağının, hayır, hanidir olduğunun ayrımında mısınız?
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği