'Dindar olmasın da tinerci mi olsun!'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'dindar nesil' eleştirilerine ilişkin olarak "Dindar olmasın da tinerci mi olsun?" dedi.

'Dindar olmasın da tinerci mi olsun!'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.02.2012 - 13:29

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Fatih Projesi''nin okullarda uygulamaya geçmesi dolayısıyla Sabahattin Zaim Anadolu Lisesinde düzenlenen törene katıldı. Erdoğan, konuşmasına 2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı ikinci döneminin hayırlı olmasını dileyerek başladı. İki haftalık bir tatilin ardından, bugün ikinci yarıyılın başladığını belirten Başbakan Erdoğan, birinci dönemi başarıyla tamamlayan tüm öğrencilere ikinci dönemde de başarılarının devamını diledi.

Erdoğan, karnesinde zayıfları olan öğrencilerin de bu dönem daha çok çalışacaklarına ve eksiklerini çok kısa sürede telafi edeceklerine yürekten inandığını söyledi. Yaptığı konuşmada, Suriye'de yaşanan olaylara değinen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Komşu bir ülkede, Suriye'de, kardeş bir halka yönelik kanlı, menfur saldırıları da bir kez daha şiddetle kınıyorum, lanetliyorum. Buradan, tüm Suriyeli kardeşlerimize, Türkiye'nin, kardeş Türkiye halkının selamlarını iletiyorum. Suriye'de hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize, tüm şehitlere Allah'tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun diyorum. Yaralılara, tüm Suriye halkına sabır ve başsağlığı temennilerimizi sunuyorum.'' Başbakan Erdoğan, yarın TBMM Grup Toplantısı'nda bu konuyu çok daha geniş bir şekilde değerlendireceğini bildirdi.

 

'Bu bir dönüm noktası'

Bugün milli eğitim sisteminde bir dönüm noktasını, tarihi bir açılışı ve büyük bir heyecanı hep birlikte yaşadıklarını belirten Başbakan Erdoğan, fırsatları artırma ve teknolojiyi iyileştirme hareketi projesi olan Fatih Projesi'nin, bugün Sabahattin Zaim Anadolu Öğretmen Lisesinden start aldığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bugün, burada, milli eğitim adına gerçekten tarihi bir anı yaşıyoruz. Fatih Projesi ile eğitim ve öğretimin metodunu ve çehresini köklü bir şekilde değiştiriyor, modernleştiriyor, yaşadığımız çağın gereklerini ve imkanlarını artık sınıflara taşıyoruz. Fatih Projesi ile eğitimin anlamı değişiyor. Fatih Projesi ile okulun, sınıfın, kara tahtanın, öğretmenin ve öğrencinin işlevleri, eğitimdeki konumları çok köklü şekilde değişiyor. Bugün, burada, sadece Türk milli eğitim sisteminde değil, küresel ölçekte yeni bir dönemi başlatıyor, bir çığır açıyoruz. Zira şu anda tüm dünyanın gözleri Türkiye'mizin üzerinde. Şu anda dünyanın birçok ülkesi, Fatih Projesi'ni çok yakından takip ediyor. Türkiye'de bugün başlatılan Fatih Projesi dünyada örnek olarak gösteriliyor, örnek alınıyor. Şunu hiç abartmadan ifade etmek istiyorum: Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethederek, karanlık bir çağa, Orta Çağ'a son vermiş, Yeni Çağ'ı, yeni bir çağı başlatmıştı. İşte biz de bugün Fatih Projesi ile sadece eğitim sisteminde değil, eğitimin etkilediği her alanda bir çağı kapatıyor, yeni bir çağı, bilgi çağını, bilgi teknolojileri çağını hep birlikte buradan açıyoruz.''
 

'Kara tahta kavramını artık tarihin tozlu raflarına kaldırıyoruz'

Böyle tarihi bir ana ve böyle unutulmaz bir açılışa şahitlik yapmanın heyecanını taşıdığını dile getiren Başbakan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, böyle bir projeyi vücuda getirmenin ve Türkiye'yi böyle bir projeyle tanıştırmanın haklı gururunu yaşadığını söyledi. Bu projenin her aşamasında görev alanları yürekten kutlayan Başbakan Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığını projede yer alan ve projeye katkı sağlayan tüm kurum ve kuruluşlar ile kamu ve özel sektörü kutladı ve teşekkür etti.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bugün, 17 ilimizde, 52 okulumuzda Fatih Projesi start alıyor. İnşallah, bu yılın Eylül ayına kadar 3 bin 657 orta öğretim kurumunda, yani Türkiye genelindeki liselerin yarısında Fatih Projesi'nin kurulumu tamamlanmış olacak. 4 yıl içinde de ülkemiz genelindeki yaklaşık 42 bin okulda, 570 bin sınıfta Fatih Projesi hayata geçecek. 570 bin sınıfla birlikte, kütüphanelerde, laboratuvarlarda, öğretmen odalarında da akıllı tahtaları kuracak, 620 bin akıllı tahtayı okullarımıza, sınıflarımıza, öğrencilerimize kazandırmış olacağız. Fatih Projesi sadece akıllı tahtadan ibaret değil. Bu projeyle, artık okullara değil, tek tek sınıflara, yüksek hızlı internet bağlantısı gerçekleştiriyoruz. Her okula, 1 tane çok fonksiyonlu yazıcı, 1 tane de doküman kamera kazandırıyoruz. Bizim sevgili öğrencilerimize bir sözümüz vardı. Her öğrenciye bir tablet bilgisayar dağıtacağımızın sözünü vermiştik. İşte bugün, bu sözümüzün de arkasında duruyor, buradan ilk tablet bilgisayarları da dağıtmaya başlıyoruz. Sabahattin Zaim Anadolu Öğretmen Lisemize ilk 200 tablet bilgisayarı bugün vereceğiz. Yine burayla aynı anda, Türkiye genelinde, ilk etapta pilot uygulama olarak, 12 bin 800 adet tablet bilgisayarı da öğrencilerimize teslim ediyoruz. Allah'ın izniyle, şu andan itibaren kara tahta kavramını artık tarihin tozlu raflarına kaldırıyoruz. Kara tahta, tebeşir, tebeşir tozu zaten tarih olmuştu. Bugünden itibaren, diğer yazı tahtası türlerini de artık ikinci plana çekiyoruz. Öğretmenlerimizin adeta bir çilesi olan, sağlıklarını dahi etkileyen tebeşir ve tebeşir tozu, artık bir nostaljiden öteye geçemeyecek.''

Başbakan Erdoğan, öğrencilerin, elinde tablet bilgisayarı, bilgisayarın içindeki kitapları, sınıfında kablosuz interneti, karşısında en son teknoloji tahta ve içerikle, en modern şekilde eğitimlerini sürdüreceklerini ifade etti.

 

'Projenin uyum süreci elbette zaman alacak'

Başbakan Erdoğan, böyle büyük, tarihi nitelikte ve çığır açan bir projenin uyum sürecinin elbette zaman alacağını söyledi. Öğrencilerin, öğretmenlerin ve okul idarecilerinin bu sürece uyum sağlamalarının ve ayak uydurmalarının elbette belli bir vakit isteyeceğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Öğretmenlerimizi, idarecilerimizi bu sürece hazırladık, hazırlıyoruz. Gerekli yazılımlar noktasında, başta TÜBİTAK ve üniversitelerimiz olmak üzere kurumlarımız, özel sektörümüz başarılı çalışmalar yürüttü, yürütüyor. Türkiye'de, bu projeyle birlikte bilişim teknolojisi sektörü, yazılım sektörü, teknoloji ağırlıklı üretim artık çok farklı bir boyut kazanacak. Tüm sorunları, ortaya çıkabilecek tüm aksaklıkları inşallah çok hızlı bir şekilde aşacağız. Burada öğretmenlerimiz kilit bir rol oynuyorlar. Bakın, altını çizerek ifade ediyorum: Bu proje, öğretmeni, öğretmenin işlevini azaltmayacak, tam tersine, öğretmeni eğitimde daha önemli, daha hayati bir konuma taşıyacak. Bizim bu açılışı bir öğretmen lisesinde yapmamızın elbette anlamı var. Sabahattin Zaim Anadolu Öğretmen Lisesinin sevgili öğrencileri, Fatih Projesi, en başta sizlerin sayesinde, sizlerin omuzlarında, sizlerin çabasıyla yürüyecek. Bugün burada, bu teknolojiyle aldığınız eğitimle, yarının nesillerini sizler yetiştireceksiniz. Daha bu yaşlarda, bu teknolojiye ayak uydurarak sizler, bu teknolojiyi geliştirecek, öğretmen olduğunuz sınıflarda bu teknolojiyi en ideal şekilde kullanacaksınız. Mevcut öğretmenlerimizin de bu yeni sürece çok hızlı ayak uyduracaklarına, çok hızlı şekilde uyum sağlayacaklarına yürekten inanıyorum.
Bu milletin evlatları son derece zekidir. Bu millet, tarihin her döneminde yeniye, yeniliğe uyum sağlamayı, en hızlı şekilde ayak uydurmayı bilmiştir. İnşallah bu yeni sürece de öğrenci, öğretmen, idareci, veliler olarak çok hızlı şekilde adapte olacak, dünyaya örnek teşkil eden bir sistemi yerleştirmiş olacağız.''

 

'2002'ye göre eğitimin bütçesini yüzde 425 oranında artırdık'

Türkiye'yi, eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet alanlarında büyüteceklerini, Türkiye'yi bu 4 alanda geleceğe taşıyacaklarını ifade ettiklerini hatırlatan Erdoğan, geride bırakılan 9 yılda bu sözlerini tuttuklarını, bu vaatlerini yerine getirdiklerini ve eğitime Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımını yaptıklarını söyledi.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Dikkatinizi çekiyorum. Şu anda Türkiye'nin toplam derslik sayısı 570 bin. Bunun 370 binini, yani yarıdan fazlasını, yani üçte ikisini biz açtık, Türkiye'ye biz kazandırdık. 2002 yılında eğitime ayrılan pay 7,5 milyar lira iken, bu rakamı 2011 yılında 34 milyar liraya, 2012'de ise 39 milyar liraya çıkardık. 2002 yılına göre, eğitimin bütçesini tam yüzde 425 oranında artırdık. Bilgisayar, biz iktidara geldikten sonra icat edilmedi. 2002 öncesinde bilgisayar vardı. Dünyada olsun, Türkiye'de olsun, son derece yaygın şekilde kullanılıyordu. Ama bilgisayar, bizden önce okullara giremedi, öğrencinin, öğretmenin hizmetine sunulmadı, sunulamadı. İnternet, aynı şekilde, bizim hükümetimizden önce de vardı. Ama interneti eğitimin hizmetine, öğrencinin hizmetine sunmadılar. 9 yılda okullarımıza 896 bin 500 adet bilgisayar gönderdik. Türkiye genelinde 29 bin 812 bilişim teknolojisi sınıfı açtık, okulları, öğrenciyi, bilgisayarla, internetle, yani dünyayla buluşturduk.''

 

'Bunlar neden daha önce yapılmadı?'

Başbakan Erdoğan, bu projeyle interneti ve bilgisayarı okula değil, sınıfa, doğrudan öğrenciye ulaştırır noktaya geldiklerini söyledi. Bütün bunların AKP hükümetinden önce neden yapılmadığını soran Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bilgisayar, internet, bu ülkenin çocuklarının, bu ülkenin nesillerinin hizmetine neden sunulmadı? Bu ülkenin çocuklarından en modern, en ileri eğitim teknolojileri, bilgiye hızlı erişim neden esirgendi? Bugün çıkmışlar, bizim eğitimle ilgili bir ifademizi önüne ardına bakmadan, bağlamına bakmadan, hangi niyetle söylendiğine bakmadan, tamamen art niyetle, ön yargıyla bir karalama kampanyasına dönüştürüyorlar. Bu hükümet muhafazakar demokrat bir hükümettir. Bu iktidar böyle bir iktidardır. Dünyanın hangi ülkesine bakarsanız bakın her iktidarın belli hedefleri vardır. O ülkedeki gençlik üzerinde, insanlar üzerinde hedefleri vardır. Anayasamızın 24. maddesini, bunu yazan çizenler şöyle bir açar okurlarsa, devlete nasıl görev verdiğini orada gayet iyi görürler. Bu devlet şu anda hükümetimizin elinde bir hedefe doğru yürüyor. Bizim hedefimizin içerisinde açık söylüyorum, yine söyleyeceğim, bunların anlamadıkları, anlamak istemedikleri bir ifade... Çünkü burada kin var, burada öfke var. Ön yargıları bizim üzerimize bunlar boca ediyorlar. Bir haftadır sürdürdükleri kampanya, geçmişte defalarca yapıldığı gibi, bir niyet okuma, çarpıtma, bu yolla toplumu korkutma ve kaygılandırma kampanyasıdır. Bunu on yıllardır yaptılar. Öğrenci formatlamak, bizim bir hedefimiz değildir ve asla da olamaz. Bizim parti olarak da hükümet olarak da ilkelerimiz, ideallerimiz, hedeflerimiz, yöntemlerimiz bellidir. Hiç kimse niyet okuyuculuğu yapmasın. 9 yıllık iktidarımız, bizim ne olduğumuzun, neyi hedeflediğimizin, nasıl bir Türkiye arzu ettiğimizin en somut delilidir, ispatıdır. Biz bir dayatmadan bahsetmiyoruz. Tam tersine biz, özgürlük diyoruz, demokrasi diyoruz, engellerin kaldırılmasından, yolların açılmasından, Türkiye'nin prangalarından kurtulmasından bahsediyoruz.''
 

'Dini, manevi, milli değerleri öğrenmeleri engellendi'

1 milyona yakın bilgisayarı Türkiye'nin okullarına kazandıran bir hükümetin, art niyetli şekilde eleştirilmesinin haksızlık olduğunu vurgulayan Erdoğan, 9 yılda 30 bin bilişim teknolojisi sınıfı açmış, okulları internetle buluşturmuş, bugün sınıfları, öğrenciyi yüksek teknolojiyle buluşturan bir hükümetin, ön yargılı şekilde eleştirilmesinin insafsızlık olduğunu ifade etti.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Eğitim sistemini, öğretmeni, öğrenciyi en modern, en ileri imkanlarla buluşturan, dahası, dünyayı öğrencinin ayağına taşıyan, bilgi okyanusunu öğrencinin kucağına taşıyan bir hükümeti, bu şekilde karalamak, en hafif tabiriyle vicdansızlıktır. Benim, partimin il başkanları toplantısında kullandığım ifadeyle neyi kastettiğim, hiç yoruma mahal bırakmayacak derecede açıktır, sarihtir, nettir. Herkes biliyor ki biz, bir dayatma arzusu içinde değil, tam tersine özgürlüklerden, demokrasiden yanayız. Bu ülke ne çektiyse, öğrencileri formatlamak isteyen, öğrencileri, belli kalıplarla, belli ideolojilerle şekillendirmek isteyen, ikna odalarında öğrencilere zulmeden zihniyetten çekmiştir.''

Türkiye'de bir dönem kitapların yasaklandığını, toplandığını, yakıldığını söyleyen Başbakan Erdoğan, şöyle dedi: ''En basit, en masum kitaplar, elif ba cüzleri, Hazreti Ali cengleri, dua mecmuaları yasaklı ilan edildi. Bunlar evlerden toplandı, suç delili sayıldı. Bu ülkenin evlatlarının, dini değerlerini, manevi, milli değerlerini öğrenmeleri engellendi. Kim yaptı bunları? İşte o malum CHP zihniyeti. Milli, manevi değerleri öğrenenler, öğretenler, cinayet işlemiş gibi tutuklandı, takip edildi, baskınlara ve baskılara maruz bırakıldı.''

Din ve ahlak dersinin kendilerine yüklenen bir görev olduğunu ve anayasada ''Bunu devlet öğretir'' dendiğini ifade eden Erdoğan, ''Sadece 'öğretir' demiyor. 'Eğitimini ve öğretimini yapar' diyor. Öğretim başka bir şeydir, ama eğitim bambaşka bir şeydir, aslolan odur. Onu da yapar diyor 24. madde. Biz yapmadık bunu, geldiğimizde bunu bulduk, anayasamızda var'' dedi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler