Dış Politikayı Dışlamak...

Dış Politikayı Dışlamak...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.04.2009 - 06:03

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkün ülke yönetiminde görev alacak kişilerle ilgili sözleri aynen şöyledir: Bir milletin siyasi alın yazısında makam sahibi olabilmek için onun gereksinimlerini görebilmede ve onun kudretini takdir edebilmede ehliyet sahibi olmak birinci koşuldur(1927).

Yine büyük önder Atatürk demiştir ki: İçinizde  ülkesini ve milletini en çok seven, aklına, anlayışına, vicdanına en çok güvendiğiniz insanları seçiniz. Ancak bu sayede  meclis, sizin arzularınızı yapma ve layık olduğunuz refahı temin gücüne sahip olacaktır(1923).

Bu durumda Atatürkün direktifleri doğrultusundaki seçimi, önce başbakanı atayacak olan cumhurbaşkanı üstlenecektir. Daha sonra, seçilen başbakan tarafından ülkenin idaresinde gerçekten söz sahibi olan kişiler (bakanlar) seçilerek bu görev yerine getirilecektir. Bunların özellikle beş tanesi, milli eğitim bakanı, milli savunma bakanı, maliye bakanı, içişleri bakanı ve dışişleri bakanı çok önemlidir. Başbakan bu beş bakanı belirlerken çok özenli davranmalı, kişisel ilişkilerini ve duygusallığını bir tarafa bırakıp seçeceği kişilerin bu önemli görevleri yerine getirebilecek niteliklere sahip olup olmadıklarına özellikle dikkat etmelidir.

Bu beş bakanlık arasında hepsinden daha önemli olanı ise Dışişleri Bakanlığıdır. Ülkesini dışarıda temsil edecek olan ve ülkesinin diğer ülkelerle olan ilişkilerinin düzenlenmesi, komşu ve diğer ülkelerle iyi ilişkilerin geliştirilmesi, ülkesinin diğer ülkeler nezdinde saygınlığının korunması, diğer ülkeler tarafından ülkesine yapılabilecek haksızlıkların önlenmesi gibi çok önemli görevleri yüklenecek olan bir dışişleri bakanının her şeyden önce tarihi ve özellikle siyaset tarihini çok iyi bilmesi, ülkesinin ve dünyanın sorunlarının bilincinde olması, en az bir yabancı dili çok iyi bilmesi, etkileyici bir hitabet gücüne sahip olması; bilgisi, görgüsü, ailesi, kılık-kıyafeti, konuşması ve davranışları ile kısaca, her şeyi ile ülkesini içeride ve dışarıda en iyi şekilde temsil edebilecek niteliklere sahip bir kişi olması gerekir. Çünkü Dışişleri Bakanlığı bir ülkenin vitrinidir, dışişleri bakanı da o vitrindeki mankendir ama asla konu mankeni olmamalıdır.

Bir başbakan da bakanlarının seçimini doğru yaptığı zaman ancak, halkın istek ve gereksinimlerini ve ulusal çıkarlarımızı gözeten etkin bir ülke yönetimini gerçekleştirebilir. Türkiyenin bugünkü dışişleri bakanı yukarıda sözü edilen niteliklerin çoğundan yoksundur ya da AKP hükümetinin bugünkü dış politikası onu böyle algılamamıza neden olmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dış politikası Cumhuriyetimizin hiçbir döneminde bugünkü kadar basiretsiz, ulusal çıkarlarımızdan uzak, dışa bağımlı ve dıştan güdümlü bir hale gelmemiştir.

Ülkemizin ulusal çıkarları bir tarafa itilerek, stratejik müttefikimiz ve dostumuz Azerbaycan ile olan karşılıklı çıkar ilişkilerimizi bozmak pahasına, salt ABD Başkanı Sayın Barack Obama öyle istiyor diye, Ermenistanın karşılığında örneğin sözde soykırımiddialarından vazgeçmek gibi hiçbir iyi niyet girişimi veya taahhüdü olmamasına karşın, Ermenistana sınırlarımızı açma girişimi bunun en son kanıtıdır.

Sonuç olarak, Türkiyenin bugünkü dış politikası devletimizin ulusal çıkarlarını değil salt AKP hükümetinin çıkarlarını gözeten bir politika haline gelmiştir. Başka bir deyişle, geleneksel Türk dış politikası bugün AKP hükümeti tarafından dışlanmaktadır.

 

Prof. Dr. K. Erçin Kasapoğlu 

Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon