'Dün bu kadro tarihe altın harflerle not düştüler'
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak, ''Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi, demokrasi tarihimize, siyaset tarihimize silinmez izlerle kayıt düştü'' dedi.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 2. Gençlik Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, AK Parti'nin tarihinde bazı unutulmayacak günler olduğunu belirtti. AKP'nin 14 Ağustos 2001'de kurulduğunu anımsatan Erdoğan, 3 Kasım 2002'nin partisinin ''milletin umudu olarak adeta güneş gibi parladığı'', 28 Mart 2004, 29 Mart 2009 tarihlerinin de ''yerel yönetimler aracılığıyla millete hizmete talip olduğu, milletten emaneti devraldığı'' günler olduğunu kaydetti.
Erdoğan, 22 Temmuz 2007'nin ''AK Parti'nin statükoculara, vesayetçilere, dikta özlemcilerine milletin teveccühü ile 'Dur' dediği gün'' olduğunu ifade ederek, dün bu tarihlere bir yenisini daha eklediklerini söyledi. Erdoğan, ''Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi, demokrasi tarihimize, siyaset tarihimize silinmez izlerle kayıt düştü. Dün işte bu kadro, bu hareket, bu ak insanlar tarihe altın harflerle not düştüler. 6 Mayıs 2010 tarihi AKP kadroları eliyle Türkiye'de demokrasi bayramının yaşandığı gündür. Hukukun üstünlüğüne giden yolda önemli bir başlangıç'' diye konuştu. Çok meşakkatli bir süreçten çıktıklarını vurgulayan Erdoğan, iki hafta boyunca demokrasi adına, ülke adına, millet adına, çocuklar ve gençler adına yoğun bir mücadele verdiklerini ifade etti.
Erdoğan, iki hafta boyunca bir kez daha milletin emanetine sımsıkı sahip çıktıkları, milletin emanetini koruduklarını, kolladıklarını, milletin emanetini yere düşürmediklerini söyleyerek, ''İki hafta boyunca millet iradesine ipotek koymak isteyenlere, TBMM üzerinde, millet iradesi üzerinde vesayeti sineye çekenlere, milletin kendilerine yüklediği emaneti inkar edenlere karşı yılmadan, yıkılmadan, yorulmadan mücadele ettik. Sabah beşlere altılara kadar'' dedi.
'Hayal gibi görünenler tek tek gerçekleşti'
Milletin 22 Temmuzda kendilerine yüzde 47 gibi rekor bir oy oranıyla iktidar emanetini bir kez daha teslim ettiğini ifade eden Erdoğan, bu seçimin ana mesajlarından birisinin anayasa değişikliğine yönelik beklenti olduğunu kaydetti. Erdoğan, ''1982 darbe Anayasasının bu ülkeye artık dar geldiğini, bu ülkenin büyüklüğüne yakışmadığını, bu ülkenin istikbaliyle bu anayasanın uyuşmadığını Aziz milletimiz oylarıyla ifade etti'' diye konuştu. Prof. Dr. Ergun Özbudun ile bir çalışma başlattıklarını anlatan Erdoğan, bu çalışmayla beklenen, arzu edilen anayasanın temel taşlarını oluşturduklarını, adımlarını attıklarını söyledi.
Erdoğan, ''Ama gel gör ki, hemen 1 Mart 2008 olayını yaşadık. Biz 1 Nisanda bunu Meclis'e sevk etmeye hazırlanırken, bu olay başımıza gelince bunun aramızda değerlendirmesini yaparak erteleme durumunda kaldık'' dedi. Şu anda gelinen sürece böyle gelindiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Fakat ne olursa olsun, Türkiye için hiçbir hedef ulaşılamaz değildir. Türkiye için hiçbir seviye hayal değildir. Biz bu ülkeyi dünyanın en güçlü ülkeleri arasına yükseltebiliriz, yükselteceğiz. Biz bu ülkeyi dünyanın en gelişmiş demokrasilerinden biri yapabiliriz, yapacağız. Biz bu ülkeyi özgürlüklerin güvence altında olduğu, insanların huzur ve istikrar içinde yaşadığı, istikrarın bozulması endişesi taşımadığı bir ülke konumuna ulaştırabiliriz. Biz bu ülkeyi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına taşıyabiliriz. Bundan hiç endişeniz olmasın.''
Yedibuçuk yıl önce Türkiye'yi çok ağır, derin bir kriz içinde devraldıklarını ifade eden Erdoğan, bu süreçte ilkleri yaşatıklarını, rekorlarla tanıştıklarını, tanıştırdıklarını, ''Olmaz'', ''Yapılamaz'' denilenleri bir bir ortaya koyduklarını söyledi. Erdoğan yedibuçuk yıl önce ortaya koydukları hedeflere ''hayal'' denildiğini belirterek, ''Bugün işte o hayal gibi görünenler tek tek gerçekleşti. Bugün hayal gibi görünen hedeflere de ulaşabilir, gerçeğe dönüştürebiliriz. Bundan hiç şüpheniz olmasın'' diye konuştu.
'Anayasa değişikliği sürecini iyi niyetle başlattık'
Erdoğan, anayasa değişikliği sürecini iyi niyetle başlattıklarını belirterek, şöyle devam etti: ''(Türkiye yeni bedeller ödemesin) dedik. 'Türkiye ağır faturalar ödemesin, tekrar tekrar ekonomik krizler yaşamasın, kazanımlarını heba etmesin' dedik. 'Üstünlerin hukukundan kurtulup, hukukun üstünlüğüne geçelim' dedik. 'Türkiye güçlünün haklı olduğu bir ülke olmasın' dedik. Haklının güçlü olduğu bir ülke olsun' istedik. 'Türkiye birlik içinde, bütünlük içinde, kardeşlik içinde, el ele, omuz omuza geleceğe yürüsün' dedik. 'Hukukun üstünlüğü kavramı kağıt üzerinde kalmasın. Hiç kimse kendisini imtiyazlı görmesin. Kimse kendisini hukukun üzerinde görerek milleti tasallut olmasın' dedik. En önemlisi biz 'Bu ülkeye artık bir daha çeteler yön vermesin, mafya rota çizmesin, hukuk dışı örgütlenmeler istikamet belirlenmesin' dedik.''
Millet adına yola çıktıklarını vurgulayan Erdoğan, önce anayasa değişikliğini geniş bir mutabakatla gerçekleştirmek istediklerini ve Mecliste grubu bulunan partilerle bir uzlaşma komisyonu kurarak, ortak taslak hazırlamayı teklif ettiklerini anlattı. Erdoğan, bu tekliflerine olumlu bakımladığını dile getirerek, o dönem ki TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın partilerin hepsine birer davet çıkardığını ve ''Gelin anayasa hazırlığı için bir komisyon oluşturalım'' dediğini hatırlattı. CHP'nin o dönemde olumsuz cevap verdiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Lafa da geldiği zaman kendisini uzlaşmacı gösteriyor. Yazılı kayıtlar var. Bunlar belge, oralara girdi. Bunların 'uzlaşma' diye hiçbir zaman bir anlayışı yok. Tam aksine uzlaşmazlık bunların genlerine işlemiştir. Yöneticileri kastediyorum. CHP'ye oy verenleri değil.'' ''Madem siz ortak bir taslak hazırlamaya yanaşmıyorsunuz o zaman 'biz çalışacağız' dediklerini ve çalıştıklarını söyleyen Erdoğan, CHP'nin, diğer partilerin, sivil toplum örgütlerinin ve pek çok kurumun anayasa değişikliği konusunda geçmişte hazırlıkları bulunduğunu anlattı.
'Hep sabrettik'
Erdoğan, ''Bizim de o geniş tabanlı yapmış olduğumuz çalışmamız vardı. Bu çalışmalarla birlikte geldiğimiz nihai, artık adına mini mi dersiniz, küçük mü dersiniz. Ama temel olabilecek bir çalışmayı ortaya koyduk. Fakat ilginç olan şey şu. Daha taslağı görmeden, okumadan, incelemeden, kapıları kapattılar. Bazıları bize, 'çay kahveye gelebilirsiniz ama sizinle bunu görüşemeyiz' dediler. Bazıları 'zaten gerek yok' dediler. Bazıları 'Anayasa Mahkemesine götüreceğiz' dediler. Bir okuyun da ondan sonra bunu deyin. Daha okumadan. Bunlarla neyi uzlaşacaksınız, neyi konuşacaksınız? Ama biz milletimizin bize vermiş olduğu emanete layık olalım diye hazırlıklarımızı kendilerine verdik. Bildiğinizi yapın dedik'' diye konuştu. Parti yetkililerinin tek tek dolaştığını, parlamento içindeki ve dışındaki partilere, bağımsızlara gidildiğini, pek çok kuruluş ve kişiyle görüşüldüğünü belirten Erdoğan, ''Yani bu alanda söyleyecek sözü olanlarla büyük ölçüde görüşmeleri yaptılar'' dedi.
Tüm tarafların görüşlerini aldıklarını ve şekillendirdiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Dün bize, 'Siz siyaset yapamazsınız. Konuşamazsınız' diyorlardı. 'Bu parlamento anayasa yapamaz' diyorlardı. Böyle bir saçmalık olur mu? Bu parlamentoda olanlara saygısızlıktır. Bir parlamento süresi dolana kadar o parlamento üyelerinin görevi nedir? Yasama organı olarak yasa çıkarmaktır. Son ana kara bunu yapacaksın. Görevin senin bu. Daha bir buçuk sene var. Bunlar, 'Seçimi yapalım ondan sonra'... Kardeşim bir buçuk yıl var. Bizim kaybedecek vaktimiz yok. Oturalım, konuşalım süratle bu işleri halledelim. İşte bak 14 günde parlamentodan geçti. Eğer bizi engellemeseler, bariyerler konmasa inanın bir haftada bunlar hallolurdu. Ama öyle şeyler, öyle hakaretler, öyle küfürler yapıldı ki, sabredilebilir gibi değil. 'Ya sabır' demekten başka birşey yoktur. Hep sabrettik, hep sabrettik. Ne adına, millet adına. Ne adına, uzlaşma adına bunları yaptık''
'Takke düştü kel göründü'
Çok ciddi iftiralar atıldığını ve aylardır, yıllardır yapılan iddiaların aynen devam ettirildiğini belirten Erdoğan, buna rağmen kendilerinin sabır gösterdiğini ifade etti. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Neler demediler ki, 'Şiir okuyamazsınız' dediler. Dün attıkları manşetlerle, 'Muhtar bile olamazsınız' demişlerdi. Ama onların dediği gibi olmadı. Milletin dediği gibi oluyordu da onun için. Ama onlar bunun farkında değillerdi. 'Cumhurbaşkanı seçemezsiniz' dediler. Ne oldu? Seçtik mi? Seçtik. Hem de milletle beraber seçtik. 'Çetelerle mücadele edemezsiniz' dediler. Ettik mi? Ettik. Aldık yargıya teslim ettik. 'Türkiye'nin kardeşliğini pekiştiremezsiniz' diyorlardı. Dün bize bunu söyleyenlerle bugün işte şu iki haftadır Mecliste bizi engelleyenler açık söylüyorum aynı zihniyettedir. Aynı kafa yapısına sahiptir. Birbirinden farklı gibi görünen o zihniyet anayasa değişikliği sürecinde birbirinin aynı olduğunu, birbirinin tamamlayıcı cüzleri olduğunu işte ortaya konan ittifakla açık etmiştir. Takke düştü kel göründü. Olay bu. Maskeler tek tek aşağı indi. Gizli oyunlar, kirli planlar ortaya döküldü. Statükonun sağında duranlar da solunda duranlar da dağda olanları da, ovada olanları da gerçek yüzlerini gösterdiler. AK Parti'nin değişim iradesine karşı planlanan büyük statüko ittifakı, altını çiziyorum, deşifre oldu. Ayakta duramadı.''
'İmralı ile dahi aynı görüşte oldular'
Aylardır MHP'nin AKP hakkında ağza alınmayacak ithamlarda bulunduğunu söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Türk siyasi tarihinde görülmemiş bir seviyesizlikle, görülmemiş bir üslupsuzlukla, nezaketsizlikle, AK Parti'ye iftiralar atıyorlar. Bizi terörle teröristlerle kol kola göstermeye çalışanlar, gerçek yüzlerini şu iki hafta içinde, ayan beyan ortaya koydular. CHP ile aynı saftalar. BDP ile aynı saftalar. Yetmedi İmralı ile dahi aynı görüşte, aynı fikirde, aynı yaklaşım içinde oldular. Anayasa değişikliğine karşı çıktılar. CHP, MHP için önceleri biliyorsunuz ben, 'Bunlar ruh ikizi' diyordum. Şimdi değişti, ben bu ikiliye BDP de katıldığı için, onlar için artık, 'Ruh üçüzü' diyorum. Bunlar 'istemezük familyası' Bunlar Türkiye'de hiçbir dönemde, hiçbir değişim hareketine omuz vermediler. Bakın gençler, bulunduğunuz illerde araştırın, arayın, sorun Allah aşkına. Bunlar tabii tek başına hiç iktidar olamadılar, ama kenarından köşesinden tutundular. O tutundukları dönemlerde bile ne yaptılar? O bulundukları şehirde, yaptıkları yatırımlar nelerdir? Bir araştırın sorun, bir de şu yedi buçuk sene de neler yapıldı, bunlara bakın. Bizim herşeyimiz açık, net. Bunlar millete nefes aldıracak, hiçbir reformun arkasında olmadı. Bunlar statükoyu değiştirecek hiçbir girişime omuz vermediler. Türkiye'yi büyütecek hiçbir hayırlı faaliyet içinde olmadılar. Bunların tek bildiği MHP'nin, CHP'nin onlarla birlikte BDP'nin tek bildiği karşı çıkmaktır. Aka kara, karaya ak demektir. Çözüme karşı olanlar, değişime karşı olanlar, demokratikleşmeye karşı olanlar aynı yolun yolcusu olduklarını ortaya koydular.''
BDP'nin tavrını eleştirdi
Erdoğan, TBMM'deki Anayasa değişikliği teklifine ilişkin görüşmelerde BDP'nin tavrını eleştirerek, şöyle konuştu: ''BDP'ye ve BDP milletvekillerine soruyorum: Hani özgürlükçüydünüz, hani demokrattınız, hani hukuk devletinden yanaydınız, hani parti kapatmalardan rahatsızdınız? Hani çözüm istiyordunuz? Sevgili gençler, bunlar partilerinin kapatılmasından rahatsız değil, tam aksine memnunlar. Çünkü oradan nemalanıyorlar. BDP'ye oy verenlerin karşısına nasıl çıkacaklar, onlara bu emaneti yükleyenlere nasıl hesap verecekler? Hangi yüzle, hangi gerekçe ile parti kapatmalardan şikayet edecekler? Meclis'te statükoya alkış tuttunuz, yasakçı zihniyete, baskıcı zihniyete alkış tuttunuz. Hangi yüzle seçmeninizin karşısına çıkıp onunla yüzleşeceksiniz? Çözümsüzlükten nemalanıyorlar. Statükonun devamından yana olduklarını ayan beyan ortaya koydular. Gel kürsüde konuş, oradaki oy kabinine girmeye gelince, haydi bay bay, çek git. Mantık bu. Asıl irade ne? Futbolda hedef orta sahada top çevirmek değil, golü atmaktır. Burada da gerçek demokrasi. Hem düşüncelerini ortaya koyacaksın, ondan sonra da oylarınla bunu tescil edeceksin. Bunlar sadece konuştular, oya gelince de çekip gittiler. Niye? Liderleri öyle talimat verdi, 'Sakın oy kullanmayacaksınız.' Niye? Orayı işte ifade edemiyordu, 'Ben size güvenmiyorum' diyemiyordu. Olur ya kulübeye girerler, yanlışlıkla belki bu taslağa, bu teklife oy verirler. Bundan korktukları için, endişe ettikleri için 'sakın oy kullanmayacaksınız' dediler. Ne CHP oy kullanabildi, ne BDP oy kullanabildi. Oy kullanmadan gittiler. Kendilerine güvenmiyorlar. Çok acı bu. Hani demokrattınız, hani siz özgürdünüz? Özgür iradenizi sandığa yansıtamadınız. Siz özgür değilsiniz ama biz 335 milletvekilimizi de gönderdik, oylarını kullandılar. 8. maddede olay arzu etmediğimiz gibi oldu. Eğer, biz dikta uygulaması yapsaydık, onların yaptığı gibi çeşitli hilelere biz de başvursaydık, olay böyle olmazdı. Ama biz demokrasiye inanıyoruz, biz milletvekillerimizin özgür iradesini aynen kullanmasını istiyoruz. Biz bunu yaptık.''
'Milletvekillerimizi takip de etmedik'
AKP kadrosunun bugün bir kez daha millet emanetine sahip çıkmanın haklı gururunu yaşadığını ifade eden Erdoğan, AKP grubunun kardeşlik, dayanışma, birlik ve bütünlük içinde millet emanetini tek başına omuzlayarak, o emanetin hakkını fazlasıyla verdiğini söyledi. AKP'ye oy vermemiş olanların da bugün kendilerini alkışladığına inandığını belirten Erdoğan, AKP grubu üzerinde baskı uygulamadıklarını anlattı. Erdoğan, ''Hür vicdanlar üzerinde hiçbir ipoteği kabul etmedik ve milletvekillerimizi takip de etmedik. Onların hür iradelerine inandık ve onları vicdanları ile baş başa bıraktık. Çünkü inanıyorduk ki günlerdir, haftalardır, aylardır aramızda yaptığımız o müzakerelerin neticesi zaten belliydi'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, partili arkadaşlarına, ''İnanmadığınız bir şey varsa lütfen bize söyleyin. 'Şuraya katılmıyorum' diyorsanız söyleyin. Ona göre biz oralarda yeni düzenlemeye gidelim'' dediklerini dile getirerek, şöyle devam etti: ''Ama onlar bunları yapmadılar, yapamadılar. Çünkü söyleyecekleri bir şey yoktu, hazırlıkları yoktu. Ellerinde matbu bir metin, o metni sürekli önerge verdiler, hep aynı şeyi çevirdiler. Dert neydi biliyor musunuz? Zamandan çalmak. Bu parlamentoda zamandan çalmanın millete haksızlık, saygısızlık olduğunu düşünmediler. Orada da büyük yanlış yaptılar. Çünkü milletin egemenlik hakkını onlar suiistimal ettiler. Netice işte... İstedikleri kadar orada tilki kurnazlığına gitsinler, hak tecelli etti. Onlar talimatla hareket ettiler, emirle, direktifle hareket ettiler. Kendine güvenemedikleri gibi kendi arkadaşlarına dahi güvenmediler ama biz milletimize güvendik, inandık. Milletimiz de bize güvendi ve neticede hamd olsun dün gece milletimizin arzu ettiği şekilde gerçekleşti.''
'Bugün o çocuklar, benden diz üstü bilgisayar istiyor'
AKP olarak, milletin hayır duaları ve milletin, öksüzlerin, yetimlerin, yolda kalmışların, gariplerin, fukaranın umudu olarak bulundukları yere geldiklerini anlatan Erdoğan, gittiği her ülkede karşılaştığı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Türkiye'nin şahlanışından büyük gurur duyduğunu, bulundukları ülkelerde boyunlarını bükmeden dolaştıklarını gördüğünü söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bulgaristan'daki soydaşlarımız ile kucaklaştığımızda 'Buraya gelen ilk Türkiye Başbakanı sizsiniz' derlerken o sıcaklığı, o sevgiyi, o şefkati ve umudu keşke sizler de hissedebilseydiniz. Aynı şekilde Yunanistan'da Batı Trakya'da bunları görebilseydiniz. New York'ta bir taksi şoförünün arabadan başını uzatıp 'Sizinle gurur duyuyoruz Başbakanım' diye haykırdığını keşke duyabilseydiniz. Trablus şehrinde sokağa asılmış afişteki 'Şükran Türkiye (Teşekkürler Türkiye)' ifadelerini keşke görebilseydiniz. Bütün bunlar benim eserim değil. Gençler bütün bunların sahibi milletimiz, sizlersiniz. Bu hareketin eseri, AK Parti'nin eseridir.'' Erdoğan, bundan 7-8 yıl önce özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde oyuncak verdiği zaman, çocukların ''Bu nedir acaba?'' diye oyuncağı incelediklerini anlatan Erdoğan, ''Bugün o çocuklar, yine o bölgelere gittiğimde benden diz üstü bilgisayar istiyor. Çok anlamlı'' diye konuştu.
'Tarih yazmayı hep birlikte başardık'
Erdoğan, AKP hareketinin, Türkiye'deki ve gurbetteki yurttaşların umudu olarak, hayır duaları ile bu noktalara geldiğini söyledi. ''İşte bu nedenle, dün tüm saldırılara, tüm engellemelere, tüm psikolojik yıpratma çalışmalarına, gayretlerine rağmen tarih yazmayı hep birlikte başardık'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Şunu da bütün kalbimle söylüyorum, böyle bir hareketin, böyle bir kadronun, AK Parti'nin bir üyesi, bir neferi, bir mensubu olmaktan dolayı dün bir kez daha gurur duydum. Bu gururu şahsıma yaşatan tüm arkadaşlarıma, tüm kardeşlerime, bize destek olan, bize katkı veren, hayır duasını bizlerden eksik etmeyen tüm vatandaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum. Elazığ depreminden sonra hastanede yaralıları dolaşırken 90 yaşındaki o ninenin dualarını, o söylediklerini unutamıyorum. Kürtçe ifadelerle şunu söylüyor, elinde büyükçe bir tespih, 'ben namazdan önce kalktım. Tespihimi çekiyordum. Baktım sallanmaya başladık. Çatı sallanıyor, kerpiç ev. Bir taraftan da size dua ediyordum. O anda ne oldu bilmedim, kaldım altında. Sonra gelip beni çıkarmışlar. Ama hep size dua ettim. Şimdi de siz buraya geldiniz' diyor. İşte bu tevafuk, işte o duaların neticesi... Ve biz ayaktayız. 90 yaşında... At denize balık bilmezse Halik bilir. Sorumluluğumuz bu, mesuliyetimiz bu. Biz gönül huzuru içindeyiz. Biz vazifesini yapmakta olan, yapmaya gayret eden, emanete sahip çıkmış olmanın rahatlığı içindeyiz. Şimdi artık karar da yetki de aziz milletimizde. Şimdi yollara döküleceğiz. Milletimize gideceğiz ve milletimize doğruları anlatacağız. Ne diyeceğiz, üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçiyoruz. Son kararı aziz milletimiz söyleyecek, son kararı aziz milletimiz verecek. Söz de onun, karar da onun. Biz bir yol açtık, o yoldan emaneti milletimize ulaştırdık. Artık emanet asıl sahibinde ve o ne derse o olacak.''
'Muhalefet siyasetin seviyesini aşağılara çekti'
Gençlere seslenen Erdoğan, bulundukları her yerde Anayasa değişikliğinin neden gerekli olduğunu anlatmalarını istedi. Bu konuda doküman hazırlayacaklarını belirten Erdoğan, Anayasa değişikliğinin Türkiye'ye neler kazandıracağını anlatacaklarını söyledi. Erdoğan, Anayasa değişikliğinin ülke ekonomisine, hukuk sistemine, demokrasiye, hak ve özgürlüklere neler katacağını tek tek herkese anlatacaklarını belirterek, şöyle devam etti: ''Sabırla, nezaketle, ağırbaşlılıkla, vakarla gerçekleri aziz milletimize paylaşacağız. Özellikle son iki haftadır TBMM içinde kasıtlı olarak estirilen o gerilim rüzgarı sizleri asla ve asla sizleri siyasetten kesinlikle uzaklaştırmasın. Muhalefet, bir kez daha orada kötü bir sınav verdi. Muhalefet bir kez daha siyasetin seviyesini aşağılara çekti. Bizim siyasete itibar kazandırma yönündeki gayretli çabalarımıza rağmen muhalefet siyasete ve siyasetçiye itibar kaybettirmek için elinden geleni yaptı. Bugüne kadar hiçbir kavganın taraftarı olmadığımız gibi son iki haftadır hiçbir kavgada taraf olmadık. İftiraları cevapsız bırakmadık, ithamlara, iddialara sabırla cevap verdik. Onlar yalan üretti. Adeta bir yalan üretim merkezi kurdular. Biz sabırla yalanlarını boşa çıkarttık. Onlar kavga çıkarttılar, biz aklı selimi öne çıkarttık. Bizi kendi ruh iklimlerine, kendi gergin ruh hallerine çekmek için her yolu denediler ama biz o yola girmedik. Görüşmeleri televizyon ekranlarından izleyen vatandaşlarım eminim ki AK Parti'nin yapıcı üslubu ile muhalefetin yıkıcı üslubunu bir kez daha karşılaştırma imkanı buldu. Bu manzaralar sizi rahatsız etmesin. Bizim arkadaşlarımız bir konuşurken üç katı konuşma hakkını elde ediyorlardı sadece gruplar olarak. Bir de buna bağımsızları eklersek bu daha da artıyordu. Bu manzaraları değiştirecek olan sizlersiniz. Siyasette aktif yer alarak hem TBMM'nin hem Türkiye'nin çehresini değiştirecek olanlar sizlersiniz.''
'Ak Parti gençlere siyasetin yolunu açtı'
Türkiye'de yıllarca gençlere güvenilmediğini anlatan Başbakan Erdoğan, gençlere yıllarca siyasetin yolunun açılmadığını ama AKP'nin gençlere siyasetin yolunu açtığını ifade etti. Seçilme yaşını 25'e düşürdüklerini belirten Erdoğan, önümüzdeki seçimlerde 25 yaşındaki gençlerin Parlamentoda görüleceğini dile getirdi. En büyük yatırımları sağlık, adalet, eğitim ve güvenlikle birlikte gençlere yaptıklarını kaydeden Erdoğan, kendilerinin yaşadıkları olumsuzları gençler yaşamasın diye bunu yaptıklarını söyledi. Türkiye'nin alt yapısı için yaptıkları yatırımlarının hepsinin gençler için olduğunu anlatan Erdoğan, ''size inanıyoruz, size güveniyoruz. Emaneti sizlere gönül rahatlığıyla devredecek olmanın huzurunu yaşıyoruz. Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in gençliğe seslendiği gibi ben de sizlere sesleniyorum. Şöyle diyor Üstad, 'Zaman bendedir ve mekan bana emanettir şuurunda bir gençlik'. Bunu halletmemiz lazım. İnşallah böyle bir gençliğe sahip olacağız'' dedi. Arif Nihat Asya'nın gençlere seslendiği gibi kendisinin de gençlere seslenmek istediğini belirten Erdoğan, ''delikanlım işaret aldığın gün atandan, yürüyeceksin millet yürüyecek arkandan, sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan, sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın, Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın'' şiirini okudu.
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Esad'a ikinci darbe
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!