Dünyanın derdi bitmez...
Mahmut ŞENOL
Siz, şimdi, “Kanada’da olmak vardı. Demokrasi, insan hakları filan” diyorsunuz; bilmez miyim! Eh, pek yanlış da sayılmaz; lüzumsuz bir niyet değildir. Lakin unutmayın, buraların da derdi bitmez. Zaten, Mevlana’nın yazdığı gibi, “Vallahi kurtulmaya hiçbir çaresi olmayan bu dünya zindanında fare deliğine girsen yine bir kedi pençesi gelir, seni bulur!” (Mesnevi, Kitap II. Beyit 593)
Kanada’nın güllük gülistan olduğuna dair diyeceğimiz yok elbette: Kışın 8 ay boyunca eksi 40 derecelerde geyikli orman manzarası seyretmek isteyenlere gayet güzel bir sinemaskop’tur. Gel gelelim, dünyanın ikinci büyük ülkesi Kanada’nın, bu büyüklüğüne kıyasla, ufak bir adasında yaşanan sıkıntı öyle böyle değildir. Şimdi ya haritayı açın ya da lisede coğrafya derslerinde aldığınız notlara güvenip hatırlayın. Kuzey Amerika kıtasının Atlantik Okyanusu kıyısında, ABD’nin Kanada’yla hudutu bulunan en uç noktasına bir ada yerleştiriyoruz: Campobello Adası! 40 kilometrekare büyüklüğünde, sadece 925 kişinin kayıtlı olup yaşadığı bir ada; ıssız.
Kanada’nın, doğası harika eyaleti New Brunswick’e arabalı vapurla 4 saatte gidilebiliyor, o da her gün değil, haftada bir iki; bir de, dalgalar elverişliyse tabii. Bir keresinde fırtınada arabalı batmış, uzun zaman kimse vapura binmemiş; neyse ki, can kaybı olmamış. Şimdi herkes, adayı ABD’ye bağlayan 910 metrelik çelik bir köprüyü kullanıyor. Köprü 1962’de Amerikalılar tarafından inşa edilmiş; sanki sevabına sanılmasın. ABD’nin 32. başkanı, meşhur Roosevelt’in hatırına...
Benzinsiz gitmeyin...
II. Dünya Savaşı’nın ünlü Başkanı Roosevelt buralıdır; yazları gelip uzun uzun kalırmış. Malikanesi bir müzeye çevrili, ziyarete açık. Adına bir park da var: Franklin Delano Roosevelt Milli Parkını her yaz binlerce ABD’li gezmeye geliyor. Çok fazla kalınamaz, geyik seyretmenin de sabır isteyen bir haddi var. Adalılar erken bastıran kış yüzünden baş başa kalıyor; gelen gideni yok. Çoğu yaşlı, emekli, bir kısmı balıkçılık yapan, bazıları da niye orada yaşadığını hâlen anlayamamış ve kıpırtısız bir hayatı tercih ederek kalmaya devam edenler.
Alışveriş için iki seçenekleri var, ya ABD marketlerine gidilecek yahut uzun bir yolculuk yapılarak Kanada’ya karayolunda araç sürülecek; ilk kasaba olan St. Stephen’a ulaşılacak. O zaman, haliyle, Roosevelt Köprüsü tercih edilecek. “Etsinler, n’olcak?” demeyiniz, dedik ya dünyanın derdi bitmez; kolay şey değil. Kanada’dan çıkıp 910 metre sonra Amerikan gümrüğüne gireceksiniz. Bir sürü bürokratik işlem. Eğer aracınızla gidiyorsanız, ki hep öyle olur, 774 nolu karayolundaki ilk kavşaktan sağa direksiyon kırıp kuzeye doğru yaklaşık 130 km. yol yapacak, tekrar Kanada’ya ayak basacaksınız.
Düşünün ki, Büyükada’da yaşıyorsunuz, Eminönü’ne gidebilmek için evvela Yalova’ya köprüyle ulaşıyor, sonra İzmit üzerinden İstanbul’a araç sürüyorsunuz; zor iş! Zor ama adalılar böyle yapıyor. St. Stephen kasabası adadan gelenlere vatan toprağıdır. Alışveriş yapılır ve geri dönülür; fakat yine gümrük, yine bir sürü bagajı aç, çantaları göster, evrakları hazırla meselesi vardır. Adanın yaşlı nüfusu için bir günde 260 km. yol az değildir. Birçok ortaklaşa çare bulunuyor elbette, bazıları bir araca topluca biniyor, vs... Yola çıkarken benzin meselesini de dikkate almak zorundalar: Campobello Adası’nda benzin istasyonu yok. O yüzden adalı, benzini ABD’de doldurup dikkatle harcıyor. Adanın birkaç manga mevcudundaki öğrencisi de bu ıssızlığın ortasındadır: İlk-ortalisenin birleştirildiği tek bir okul bulunmaktadır.
Adanın berberi bile yok! 66 yaşındaki Victor Mitchel adındaki Amerikalı berber, haftada iki gün köprüyü geçiyor, çantasını açıyor, tarağı makası çıkarıyor; kaçırdın mı, haftaya kadar tıraşsız kalırsın. Campobello Belediye Başkanı Stephen Smart, adanın vatan toprağına uzak kalmasına çare aramak için her tür girişimi yapıyor, çırpınıyor. Başkana göre, Kanadalıların adayı turistik amaçlı ziyareti tek çaredir. Eğer ABD kıyısına terk edilmiş ada unutulmaz ve ne kadar çok Kanadalı gelirse o vakit arabalı vapur seferleri artacak, alışveriş ve konaklama yerleri açılacak, ekonomi tıkırında işleyecektir. Bu kadar eziyete ne gerek var, verin adayı Yankee’ye, kurtulun diyenler de çıkmaz mı; çıkıyor elbette... O vakit (Kan)adalı halkın, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’e bağlılık yemini ve o eski şaşalı beyaz koloniyalizm günleri hatırına geliyor. Amerikalı eskiden bize ihanet etti dese de, ertesi gün benzin almak için ABD’nin köprüsünden geçiyor.
senolasenola@gmail.com
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!