Eğitimde Bir Çıkmaz Bulvar

Eğitimde Bir Çıkmaz Bulvar
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.03.2012 - 07:31

Birçok Batı ülkesinde, kesintisiz eğitim vardır ve büyük ölçüde uygulanmaktadır. Bunu elbette teklifi hazırlayan AKP’liler de bilir. Ama belli ki birilerine göz kırpmak adına böyle bir düzenlemeyi Meclis’e getirmişlerdir. Ama bilsinler ki, bu çıkmaz bulvarı hazırlayarak göz kırptıkları, yalnızca yavrularımızı pusuda bekleyen cehalettir.

AKP tarafından hazırlanan, ilköğretimde 4+4+4 yasası için bu başlığı uygun gördüm. Zira çocuklarını eğitmek için büyük fedakârlıklar yapan, çile çeken bu ülkenin, bu çabalarına darbe indirmeye hazırlanan bir yasa için olsa olsa böyle bir niteleme uygun düşer.

AKP grup başkanvekillerinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na verilen yasa önerisini görünce şaşırmadım desem yalan olur. Doğrusunu isterseniz bu kadar ileri gideceklerini tahmin etmiyordum. Daha sonra TBMM’den ve kamuoyundan yükselen yoğun muhalefet sonrası yasa alt komisyona gönderildi. Şimdi 4+4’ten sonra açıköğretim seçeneğinin getirileceği, çıraklık yaşının 14’te bırakılacağı ama ilköğretim 4. sınıftan sonra öğrencileri ortaokula yönlendirmek için “yetenek, gelişim ve tecrübelerine göre, seçmeli dersler” oluşturulacağı belirtiliyor. Teklifin bu halinin de eğitimcileri tatmin etmesi mümkün değildir.

Yasadaki çıkmazlar

Bu teklif, doğal olarak en çok Kuran kursları, imam hatipler ve türban ekseninde tartışılacaktır. Bu tartışmalar elbette önemlidir, ama çok önemli bazı gerçeklerin gözden kaçırılmasına neden olmamalıdır. Düzenlemeyi eğitimbilim açısından ele alalım:

• Milli Eğitim alt komisyonunda oluşturulduğu belirtilen yasanın son hali, son derece vahim maddeler içermektedir. Öğrenciler ilköğretim ikinci kademede, yani 4. sınıftan sonra seçmeli derslerle mesleki eğitime yönlendirilecek. Bu, mesleğe yönelik seçmeli derslerin bütün okullara girmesi demektir. Böylece Türkiye’deki bütün okullarda, meslek liselerinde görülecek derslerin altyapısını oluşturacak “seçmeli” dersler açılacak. Bunun ne kadar sakıncalı olduğu ortadadır. Öğrenciler, hangi dersleri seçecekleri konusunda ailelerinin ya da okuldaki diğer öğrencilerin yönlendirme ve baskılarına maruz kalacaklardır.

• Bakanlığın iç denetim raporunda, mesleki ve teknik eğitime giden çocukların neredeyse yarısının bu okullardan mezun olamadığı belirtiliyor. (CNN Türk, 27 Şubat 2012) Yani yönlendirmeyi 4. sınıftan itibaren yapmaya başlamak, çocukların eğitimlerine darbe vurulması demektir.

• Batı’da yapılan araştırmalar, mesleği öğrenme yaşının 16-17 olmasıyla daha küçük olması arasında önemli hiçbir farkın olmadığını ortaya koymuştur. Hatta eğitimbilimciler, asıl mesleği öğrenmenin bu dönemde olması gerektiğini vurgulamaktadır.

• Sekizinci sınıftan sonra evden, yani açıköğretim seçeneğinin olacağı belirtiliyor. Kalkınma Bakanlığı’na bağlı Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (DAKA), Milli Eğitim Bakanlığı verilerinden derlediği bilgilere göre, bölgedeki kız çocuklarının önemli bir bölümü, 8 yıllık zorunlu ilköğretimi tamamladıktan sonra ortaöğretime devam etmiyor. İlköğretime devam eden her 100 öğrenciden 49’unu kız çocukları oluştururken, bu oran ortaöğretimde yüzde 36’ya geriliyor. (Akşam, 1 Mart 2012) Lise eğitimi de zorunlu hale geldiğinde aynı başarı orada da yakalanacaktır. Ama 8. yıldan sonra açıköğretim, çocuğunu okuldan ayırmak isteyenlere bir başta seçenek vermek anlamına gelecektir.

• Açıköğretimde, çocuklarımız adı üzerinde yalnızca “öğretim” hakkını kullanacaklar ve bilgi alabileceklerdir. Oysa okullar çocuklarımızın hayata hazırlandığı yerlerdir. Bu da ancak yüz yüze eğitim yöntemiyle gerçekleştirilebilir.

Evden eğitimin uygulandığı Batı ülkelerinde, velilerin, toplumsallaşma eksikliği nedeniyle çocuklarını yeniden örgün eğitime vermek istediği birçok örnek kaydedilmiştir.

• Erken yaş evlilikleri, Türkiye’nin kanayan yaralarından biridir. Anadolu’da kız çocukları “okumazsa satılır”, yani evlendirilir. Bu düzenleme erken yaş evliliklerini tetikleyecektir. Eve kapatılan genç kızların, aile baskısı nedeniyle kimi zaman intihara yöneldikleri bilinmeyen bir gerçek değildir.

• Açıköğretimde yapılacak sınavlar, şaibelere konu olabilecektir. Çoktan seçmeli sınavlarla öğrenciler “doğru” ya da “yanlış” yanıtlar arasında bir sarkaç gibi sallanacak, çocukların doğruya ulaşma çabaları öğretmenleri tarafından değerlendirilemeyecektir. Ayrıca açıköğretim için de çocukların dershanelere yönlendirilmesi kaçınılmaz olacaktır.

• AKP, belli ki “Zaten açık liseler var” görüşünü öne sürmeye hazırlanmaktadır. Oysa bu liseler olağanüstü durumlar içindir. Başarılı bir öğrencinin durup dururken açıköğretime yönlendirilmesi anlaşılır değildir. Henüz 12-13 yaşında bir kız çocuğunu evde öğretime zorlamaya, henüz 9-10 yaşında bir çocuğu meslek okullarına yönlendirmeye kimin hakkı olabilir?

Göz kırpılan cehalet

Veliler, çocuklarının geleceği hakkında her zaman en doğru kararı vermezler. Devlet, bu nedenle kimi zaman çocukları ailelerine karşı da koruyan bir örgütlenmedir. Elbette bunu AKP’liler de bilir. Bu teklifin son hali, “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” çabasından başka bir şey değildir. Bugünlerde yapılan propagandanın aksine, birçok Batı ülkesinde, kesintisiz eğitim vardır ve büyük ölçüde uygulanmaktadır. Bunu elbette teklifi hazırlayan AKP’liler de bilir.

Ama belli ki birilerine göz kırpmak adına böyle bir düzenlemeyi Meclis’e getirmişlerdir. Ama bilsinler ki, bu çıkmaz bulvarı hazırlayarak göz kırptıkları, yalnızca yavrularımızı pusuda bekleyen cehalettir.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler