Emre-Terim-Uluç gerginliği

Gazeteci Hıncal Uluç'un NTV'de yayınlanan 90 dakika adlı programda ulusal takım kaptanı Emre Belözoğlu için kullandığı, "Bu oyuncu nasıl milli takım kaptanı oluyor anlamıyorum. Kendine ve takım arkadaşlarına saygısı olmayan karaktersiz biri" sözlerinin ardından ünlü futbolcu-Uluç ve Fatih Terim arasında gerginlik başladı. Bu gerginliğin Belçika maçının bile önüne geçmesi ise sağduyulu spor kesiminde endişe yarattı.
İşte tarafların birbirleriyle ilgili açıklamaları.

EMRE:

Emre Belözoğlu, resmi internet sitesinde konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “8 Eylül Pazartesi günü bir televizyon kanalında yayınlanan 90 Dakika programında, Hıncal Uluç tarafından hakkımda hakaret sınırını aşan ithamlarda bulunulmuştur. Bu yorumlar karşısında tüm hukuki haklarımı kullanarak, Hıncal Uluç ve şahsımla ilgili bu tür yorumların yayınlanmasına izin veren kanal hakkında tazminat davası açacağım. Türk spor kamuoyuna saygı ile duyururum” ifadelerini kullandı. Bu arada F.Bahçe futbol takımı İdari Menajeri Volkan Ballı, ulusal futbolcuları Emre Belözoğlu’nun annesinin sağlık durumunun iyi olduğunu açıkladı. Öte yandan Futbol Federasyonu da Belözoğlu’nu destekleyen bir mesaj yayımladı.

TERİM:

 “Hâlâ cumartesi ile çarşamba arası nasıl davranılacağını öğrenemediniz. 26-27 yaşında yetenekli bir oyuncunun yaptığı bir hata nedeniyle kaybedilmemesini düşünüyorum. Onun için ben teknik direktörüm, siz gazetecisiniz. Ben yaptığım bir hareketi içimden geldiği için yaparım ve sonuçlarına da katlanırım. Emre’nin annesi sizin yaptıklarınız nedeniyle rahatsızlandı ve Emre’ye de şu an izin verdim. Çünkü annesi kriz geçirmiş, biz de bir gün sonra maç oynayacağız”

ULUÇ:

“Nasıl eleştirmek benim hakkım ise, Emre’nin de dava açmak hakkıdır. Mahkeme, benim eleştiri mi yaptığıma, hakaret mi ettiğime karar verir. Kamuoyu da böylelikle aydınlanır. Ne var ki günümüzde dava açmak moda oldu. Amaç burada kazanmak değil; davayı duyudup eleştirileri engellemek. Dava tehdidi Hıncal Uluç gibi birinin umrunda olmaz, buyursun açsın. Ama yolun başındaki, mesleğin ilk yıllarındaki genç gazeteciler bundan etkilenebilir. ‘Kaybedersem nasıl öderim’ diye düşünüp, bu tür eleştirilerden vazgeçebilirler. Amaç da bu. Gidin bir inceleyin, kaç kişi bu tip davalar açmış, kaçı kazanmış. Sonuçlar ne demek istediğimi ortaya koyacaktır. Yine ifade ediyorum amaç kazanmak değil. Ben şimdi mahkemenin kararı saygı ile bekliyorum...”