En yakıcı gerçek: İşsizlik/ 1
Dicle Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden mezun olduğu 2006 yılından bugüne kadar işsiz olan Duygu Kılınç, işsiz kaldığı 4 yıllık süreyi Almanca, bilgisayar ve ahşap boyama kurslarını tamamlayarak değerlendirmiş. Kılınç, son 6 aydır Almanya'ya vize almak için uğraşıyor.
Hükümet tarafından “rekabet getirici ve verimlilik arttırıcı” vurgularıyla uygulamaya sokulan tarımın küçültülmesi gibi liberal politikaların işsizlik yaratacağını, hükümet bürokrasisi ve liberal sivil toplum örgütleri de kabul ediyor. Zaten AKP iktidarında Türkiye’deki toplam çalışan sayısının artmak bir yana, 77 bin kişi azalarak 21 milyon 274 bin kişiye inmesi, bu durumu kanıtlıyor. Öte yandan teşvik sistemine ilişkin rakamların, “Türkiye’deki resmi işsizliğin uzun vadede yüzde 8 seviyesine inebilmesi için 375 milyar TL’lik sabit yatırım yapılması gerektiğini” göstermesi de, liberal politikanın ana politika aracı olan “özel yatırımların devlet eliyle teşvik edilmesi” yönteminin, işsizliği çözmede işe yaramadığını gösteriyor.
Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) devlet örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenleri bir araya getirerek oluşturduğu 2006 yılı itibarıyla tamamlanan “Dokuzuncu Kalkınma Planı 2007-2013-İşgücü Piyasası Özel İhtisas Komisyonu Raporu”nda, işsizliğin nedeni olarak “Ekonomik istikrarın sağlanması için uygulanan programlar, yatırımların düşük düzeyde seyretmesi, tarımdan ayrılan işgücünün kente göçü sonucu yeterli iş imkânlarının olmayışı, 2001 yılında yaşanan derin ekonomik kriz ve sonrasında artan verimlilik ile kapasite kullanım oranları istihdam artışını sınırlayan ve işsizliği arttıran faktörler olmuştur” gösteriliyor.
Devletten DPT, Maliye Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı, İş-Kur, TÜİK, AB Genel Sekreterliği, Merkez Bankası; özel sektörden TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, TESK; sendikalardan DİSK, KESK, Büro-Memur Sen, Türk-İş, Kamu-Sen, Memur-Sen, Kamu-İş, Hak-İş, TİSK’in temsilcileri ile ODTÜ, Ankara, Anadolu, Koç, Marmara üniversitelerinden akademisyenlerin hazırladığı raporda “tarım sektörünün daraltılmasının, 2023 vizyonu içinde Türkiye’deki işgücü piyasasını şekillendirecek en önemli unsurların başında geldiği” şu ifadelerle anlatılıyor: “İşsizlik oranı kentsel yerlerde kırsal yerlerdekilerin iki katından fazladır. Türkiye’nin uzun vadeli stratejisinde 2023 yılında tarım sektörünün istihdam içerisindeki payının yüzde 10’a düşürülmesi hedefinin konduğu ve tarım sektöründe rekabet şartlarının tesis edilmeye çalışıldığı göz önüne alınırsa, tarımdan kopacak niteliksiz işgücünün kente göç sonucu sanayi ve hizmetler sektöründe istihdam edilememesi zaten yüksek olan işsizlik oranını çok önemli ölçüde arttıracaktır. Bu durum gelecekte işgücü piyasasını şekillendirecek en önemli unsurların başında geldiğinden tarım sektöründen çıkması beklenen işgücüne yönelik acil bir planlamanın yapılmasını zorunlu kılmaktadır.”
Kadın ve genç işsizliği de artıyor
Raporda “En yüksek işsizlik oranlarının kentlerde yaşanan kadınlar arasında görüldüğü, yaş gruplarına göre işsizlik oranlarına bakıldığında 15-24 yaş grubunun işsizlik oranının diğer yaş gruplarına göre hayli yüksek olduğu” dikkat çeken saptamaların başında geliyor.
Raporda genç nüfus işsizliğinin önemi, “AB ve Türkiye’de genç işsizliğin, zaten yüksek olan işsizlik oranlarından iki-üç kat daha fazla olduğu görülmektedir. Genç işsizlerin toplam işsizler içindeki payı Türkiye’de yüzde 38 ile oldukça yüksektir. Bu durum AB ülkeleri için de yüksek boyutlara ulaşan genç işsizliğin Türkiye için çok daha önem taşıdığını göstermektedir. Türkiye’de 15-24 yaş grubunun 2004 yılında işgücüne katılma oranı yüzde 39.3’tür. Gençlerin işgücüne katılma oranı Türkiye ortalaması olan yüzde 48.7’nin altındadır. Düşük katılıma rağmen bu yaş grubunda işsizliğinin yüksek olması, genç işsizliğinin önemini bir kat daha arttırmaktadır” şeklindeki ifadelerle vurgulanıyor. Buna karşın, bu yaş grubundaki işsizlik oranının Kasım 2009 itibarıyla yüzde 24.4’e yükseldiği dikkat çekiyor.
Teşvik çözüm olmuyor
“İşgücü Piyasası”na yönelik raporda, çözüme ilişkin en önemli çıkış noktalarından birisi, özel sektör yatırımlarının yaratacağı istihdamın işsizlerden karşılanması ve bu yatırımlar için gerekli devlet teşviklerinin kullandırılması olarak ortaya konuyor. ÖİK raporunun “Sonuç ve Genel Değerlendirme” bölümünde bu çözüm, “İstihdamın arttırılması Türkiye için öncelikli problemlerden biridir. İstihdamın arttırılıp işsizliğin düşürülmesi için özellikle girişimcilik desteklenmeli, yatırım kabiliyetini arttırıcı düzenlemelere gidilmelidir. Teşviklerin çoğunlukla yerini bulmadığı ülkemizde bu konuda esaslı düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Teşvik mekanizmaları her şeyden önce istihdam odaklı olmalıdır” ifadeleriyle yer buluyor.
Buna karşın, AKP hükümeti döneminde uygulamaya sokulan son teşvik sisteminin, istihdam yaratmada ve işsizliği çözmede çare olmadığı ve “yerini bulmadığı”nı rakamlar ortaya koyuyor. Hükümetin, 5 milyon 196 bin kişiye iş bulabilmesi için, her 3 kişiye 1 milyon TL’lik yatırım üzerinden, özel sektöre 1 trilyon 531 milyar TL’lik yatırım yapacak kadar teşvik vermesi gerekiyor.
Rakamlar sadece son dönemdeki teşviklerin değil, AKP iktidarı süresinde uygulanan politikaların da istihdam yaratmadığını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. TÜİK verilerine göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılının sonunda Türkiye’deki toplam istihdam 21 milyon 354 bin kişiydi. 2009 sonu itibarıyla ise Türkiye’deki toplam istihdam 21 milyon 277 bin kişiye düştü. Buna göre AKP, iktidarındaki 7 yılda istihdamı arttırmak bir yana, çalışan sayısını 77 bin kişi azalttı.
300 TL’yi kabul etmedim ama..
Türkiye’de iş bulma umutlarını yitiren üniversite mezunu işsizler başta Almanya olmak üzere yurtdışında eğitim ya da iş olanaklarını değerlendirmeye çalışıyorlar ama işsizler için Avrupa ülkelerine vize almak da kolay değil.
Dicle Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun olduğu 2006 yılından bugüne kadar işsiz olan Duygu Kılınç (28) işsizlik sarmalını şöyle anlatıyor:
“Ben 2001 yılında Dicle Üniversitesi Felsefe Bölümü’nü kazandığımda 4 yıllık okul bitiren birinin işsiz kalmayacağına inanılıyordu. Gerçekten de öyleydi, fakülte mezunları, bölümleri ne olursa iş bulabilirlerdi. Ama 2001’den sonra her şey değişti. Benim alanım olan felsefe öğretmenliği için eğitim fakültesi mezuniyeti şartı getirildi, sonra KPSS çıktı. KPSS’ye girdim ama benim bölümümle ilgili atama yapılmadı. Ben de normal devlet memuru olmak için KPSS’ye girdim ama o da olmadı.”
KPSS’den umudunu kesince özel dershanelere başvurduğunu söyleyen Kılınç, bu kez de ucuz işgücü olarak görülmekten yakındı. Kılınç, “Sadece felsefe dersine değil psikoloji, sosyoloji derslerine girmemi, ayrıca rehberlik yapmamı isteyen dershaneler bana 300 lira maaş önerdiler. Üstelik sadece bir özel dershane değil, bütün özel dershaneler aynı maaşı, aynı şartları önerdiler. Bu şartları kabul etmedim ama kabul etmek zorunda kalanları gördüm” diye konuşuyor.
Ne kamu sektöründe ne de özel sektörde umduğunu bulabilen Duygu Kılınç, işsiz kaldığı 4 yıllık süreyi Almanca, bilgisayar ve ahşap boyama kurslarını tamamlayarak değerlendirmiş. Bir yandan da İş-Kur’a başvurup yanıt beklediğini belirten Kılınç o süreci de şöyle dile getiriyor:
“İş-Kur’a kaydımı yaptırdığımda görevli memur ‘Daha önce bir felsefe mezununu işe yerleştirmiştik’ deyince ben de umutlandım. Ama 2 yıla yakın zaman geçti İş-Kur’dan beni arayan olmadı. Meslek kursları veriyorlarmış, onlardan birine gideyim dedim. 20 kişi alacakları kurs için kapının önündeki sırada 4 saat bekledim. Oradan da sonuç çıkmadı. Şimdi İş-Kur’dan hiç ümidim yok. KPSS’de çok az şansım var.”
Son 6 aydır, Almanya’ya vize almak için vakit harcayan Kılınç, “Türkiye’de iş bulabileceğime dair umudum kalmadı. Onun için Almanya’ya gitmek istedim. Orada hem çalışıp hem felsefe üzerine eğitimime devam edebilirim diye umuyordum. Ama istedikleri her belgeyi tamamlamama rağmen Almanya vizesi alamadım. Şimdi tekrar denesem mi bilmiyorum” diyor.
Yurtdışında iş ve yaşam umudu
İş ve yaşam umudunu yurtdışında arayan üniversite mezunu işsizlerden biri de 28 yaşındaki Rahmetullah Kabişen. 2003 yılında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde turizm ön lisans programından mezun olan Kabişen, bir yandan sektörde iş ararken bir yandan da Açık Öğretim Fakültesi (AÖF) işletme programını tamamlamış. 2007 yılında AÖF’yi tamamlayan Kabişen iş bulamayınca Almanya’ya gitmeyi denemiş. Vize alamamış ama tekrar başvuracağını söylüyor. Eğer yine reddedilirse “Başka bir ülkeye gitmeye çalışacağım” diyor. İlle de yurtdışına çıkmak isteyen Kabişen bunun gerekçesini ise “Türkiye’de gerekli yaşam koşulları, iş ve sosyal olanaklar benim için mevcut değil. İlerde olacağına da inanmıyorum. Onun için mutlaka yurtdışına çıkacağım” diye açıklıyor.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- 'Seküler müdür kalmadı'