Erdoğan gündemi değerlendirdi

Bir televizyon programına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gündeme ilişkin konuları değerlendirdi ve ekonomik kriz, işsizlik, Diyarbakır seçimi, G-20 Zirvesi, Ergenekon Davası gibi konularla ilgili soruları yanıtladı.

Erdoğan gündemi değerlendirdi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.03.2009 - 06:51

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir televizyon programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.

''Ucu belli olmayan, belki 10-15 sene sonra sonuca ulaşacak bir nokta için çok hızlı Anayasa değişikliği düşünür müsünüz?'' sorusu üzerine Erdoğan, tarih verilip verilmesi konusunda bir düşüncesi olmadığını söyledi.

Bazı kesimlerin AB'ye karşı olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''AB olmadığı takdirde AB üyesi ülkelere aynı ihracatı yapabilecek miyiz, bunu düşünmemiz lazım. 'İstihdam' diyoruz. İhracat olacak ki çünkü biz ihracata dayalı bir ekonomik anlayışı benimsemişiz, eğer bu olursa benim için istihdam olacak, ama olmazsa istihdamda darlama olacak. Bunu görmek lazım. Bizim OECD, NATO içinde bir yerimiz var. Bütün bunlar bizim AB sürecimizi bana göre olumlu etkiliyor. Neticede olur veya olmaz bu hiç önemli değil, yeter ki biz yere sağlam basalım. Bu süreci bu şekilde götürelim.''

 

İş adamlarına çağrı

Başbakan Erdoğan, ''İş adamlarına işsizlikle ilgili bir çağrınız olabilir mi?'' sorusu üzerine, şuana kadar 47 başlıkta çağrıları olduğunu ileri sürdü.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu kriz psikolojisini beraber yönetmemiz lazım. 'Bunu sadece bizden beklemeyin. 3 ay olan kısmi çalışma olayını 6 aya çıkardık ve işçinin ücretinin yarısını biz ödeyeceğiz yeter ki çıkarmayın' dedik. Maalesef buna uyanlar, uymayanlar var. Son zamanlarda bazı büyük firmalarımız uyacaklarını açıkladılar. Bunlardan birisi Ford, 'Ben' dedi 'buna uyacağım ve bu uygulamaya geçiyorum' dedi. Bu şekilde olumlu sinyaller gelmeye başladı. Ben de diyorum ki 'buna uymayıp da kayıt dışı emeğe tevessül edenleri de tespit ettiğimiz anda, seçim sonrası onlarla çok ciddi mücadelemiz, kavgamız olur.' Çünkü bunları yapanların bir kısmı da kayıt dışı emeğe yöneliyor. Kayıt altından kaçıyor 'bu fırsattır' diyor. Bu, bir defa bu ülkeye ihanettir, kusura bakmasınlar."


Diyarbakır seçimi

AKP'nin, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanıp kazanmasının Kürt sorunu ve Irak ilişkilerdeki stratejilerini etkileyip etkilemeyeceği yönündeki bir soru üzerine Erdoğan, ''Biz kazanırsak bölgede ayrı bir hava eser o ayrı mesele, ama mevcut yönetim orada devam ederse sadece yerelde yapacağını yapacaktır o kadar. Kalkıp da Irak politikalarını belirleyecek değil veya Türkiye'nin Irak'a yönelik politikalarının üzerinde herhangi bir inisiyatifi olacak değil. O tamamen bize ait olan bir meseledir. Orada rahatız'' diye konuştu.

Bölgede asla kimlik siyaseti yapmaktan yana olmadıklarını vurgulayan Erdoğan, kimliklere saygısızlık da yapmadıklarını iddia etti.


"Bir ihtimal üçüncü G-20 Zirvesi bizde olacak"

Başbakan Erdoğan, dış politikadaki duruşun halkı ciddi anlamada olumlu etkilediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bütün olumsuzuluklara rağmen bir Davos olayı yaşadık. Davos olayından sonra Türkiye'deki bazı eski monşerlerin ve bazılarının yazdıkları vardı; 'ABD ve Batı ile münasebetler ne olacak?' Ne oldu? Gayet güzel şeyler oluyor. Şu anda bizim ABD ile münasebetlerimizde de onların düşündüğü anlamada hiç bir şey yok. Batı ile ilişkilerimizde de onların dediği gibi hiç bir şey yok. Tam aksine olumlu istikamette çalışmalarımız devam ettiği gibi bir de Türkiye tam aksine bölgesinde belirleyici bir rol üstelendiği gibi... Mesela G-20 Zirvesi'nde Türkiye yoktu biliyorsunuz, ama G-20 Zirvesi'ne ABD'de başlayan süreçte girdi. İşte şimdi Londra'da Nisan başında ikinci zirveyi yapacağız. Belki bir ihtimal üçüncü G-20 Zirvesi bizde olacak."
 

İşsizlik

Erdoğan, bu kesimlerin sürekli işsizlik konusunu gündeme getirdiklerini ifade ederek, ABD'nin gelişmiş bir ülke olduğunu, ancak şu anda işsizliğini yüzde 8,1 olarak gerçekletiğini söyledi.

The Economist Dergisi'nin işsizliği kapak yapan sayısını gösteren Erdoğan, şunları öne sürdü:
''İşte ortada, dünya bunu konuşuyor bizimkiler de kalkıp Türkiyede işsizlik var diyor. Doğru, ben 'yok' demiyorum ki var. Var, ama ben zaten 10,3 ile aldım. Tamam iddiam bunu daha da aşağıya çekebilmek. Arkasından bu tür şeyler bindirdi ve şimdi ay itibariyle geçen ay 13,6 oldu. Bu yılın ortalaması değil. Mevsimsel şartlar da var. İnşaat sektörü hareketlenecek, başladı. Öbür tarafta hizmet sektörü hareketleniyor, bütün bunları görmemiz lazım. Bunlar başladığı zaman ben inanıyorum ki bunları tekrar bir dengeleme noktasına getireceğiz. Bu gerçekleri görmemiz lazım. Dünya bununla iç içe bunu görmemiz lazım, ama görmüyorlar.''

Erdoğan, belediyelere ilişkin bir soru üzerine, partili, partisiz hangi belediye olursa olsun, bu belediyelerin haklarının gönderilmesini sağladığını ileri sürdü.

Muhalefet liderlerinin kendisine yönelik hakaretlerde bulunduklarını iddia eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Ben sadece avukatlarıma şunu söyledim. 'Hakaret olduğunda siz sadece yargı yoluna gidin'. Seçimlere gelince de seçimlerde dikkat ederseniz benim konuşmalarımda hakarete yok. Ben sadece teknik yönden yaklaşıyorum. Söylediğim şu, maliye bakanlığı yaptın, enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı yaptın, kısa süreli dışişleri bakanlığın var. Ne yaptın? Bunu söyle. Biz şu şu yatırımları yaptık. Bunu söyle, bunu anlat. Ama meydanlarda bu anlatılmıyor dikkat edin. Ben şunu şunu bulunduğum iktidarlarda yaptım demiyor. Bende diyorum ki biz şunu şunu yaptık. Burada sıkıntı.''

Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''Kürt Konferansı düzenleneceği, terör meselesinin örgütün silahlarını teslim etmesi suretiyle halledileceği'' şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun adının bir Kürt Konferansı olarak konulmasının çok yanlış olacağını belirtti. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Yani bu bir Kürt Konferansı olarak değerlendirilemez. Talabani'nin buradaki iyi niyetini samimiyetle karşılarız. Konuyla ilgili de zaten son bu Su Forumu ile ilgili İstanbul'a gelişinde de bazı ifadeleri oldu. Biz de kendisine 'Bu konuda sizin girişimleriniz eğer bir netice ortaya koyabiliyorsa, biz bize düşeni her zaman yaparız. Yeter ki burada bölge bir sükuna kavuşsun' dedik. Arzumuz budur. Ama öncelikle burada bir şeyi gerçekleştirmeniz lazım. Bir, Kuzey Irak, bölücü terör örgütünün konuşlanma alanı olmaktan çıkabilecek mi? Burası çok önemli. Önce bunu halletmeniz lazım. Kaldı ki bölücü terör örgütü silahlarını bırakabilecek mi? Yoksa bizim güvenlik güçlerimiz sürekli böyle bir operasyonun içerisinde olmanın arzusunu taşımıyorlar. Ama karşısında eli silahlı bir terör örgütü olduğu zaman tabii güvenlik gücünün de kendi halkının ve milletinin güvenliğini koruma görevi var. Bununla ilgili de nerede, ne varsa buna yönelik adımlarını atıyor, atacaktır. Ama biz her zaman için burada olumlu bir yaklaşımın içinde oluruz. Yeter ki bölücü terör örgütü silahını bıraksın. Temennimiz odur.''

Başbakan Erdoğan, ''İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez ile Davos'tan sonra görüşmeniz oldu mu?'' sorusunu ise şöyle yanıtladı:
''Sadece Davos'ta oldu telefon görüşmemiz. İsrail ile bizim çeşitli alanlarda, çeşitli konularda yapılmış bağlantılarımız, iş anlaşmalarımız var. Bu arada Dışişleri Bakanımız, onların Dışişleri Bakanı ile bir araya geldi. Ama bunu davul zurnayla ilan ederek yapmadılar. Bizim ülke olarak bazı hassasiyetlerimiz onların hassasiyetleri kadar var. Bir Gazze hala yürüyemiyor. Gazze'de şu anda o mağdur insanlar çadırlarda yaşıyor. Hadi açalım kapıları. Bakın ateşkes dendi. Yıkılmış olan yerler bir an önce inşa edilsin. Niye geciktiriyorsunuz. Biz burada dürüstlük samimiyet testi arıyoruz. Yani bu yapılsın. O insanlar niçin orada mağdur edilsin. Yani silahların şu anda susmuş olması mağduriyetin bittiği anlamına gelmez ki.''
 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri ile aralarında herhangi bir sorun bulunmadığını belirterek, ''Her geçen gün birbirimizi çok daha iyi anlamanın bir yerde de huzuru içerisindeyiz. Bizim de belki zaman içerisinde aramızda bazı güven sıkıntıları olmuş olabilir. Ama zaman geçtikçe birbirimizi daha iyi tanıdığımız için bu güven bunalımları da ortadan kalkmış oldu'' dedi.

''Başbakanlığınız boyunca sizi en fazla etkileyen olay neydi'' sorusuna ise Erdoğan, ''Cumhurbaşkanlığı seçimi olayı beni çok etkilemiştir. Çünkü Türkiye'de Özal seçilmiş önümüzde bir örnek, Demirel seçilmiş önümüzde bir örnek, arkadan Sezer'in seçimi var. Arkadan yeni bir seçim yapıyoruz. Hepsinde uygulanan bir sistem. Sayın Gül'e geldiğinde her şey altüst oluyor. Bu nasıl ülkedir diye düşünüyorum. Sistemi nasıl kilitlediler gördük. Böyle bir şey olur mu?'' şeklinde yanıt verdi.

 

"İslamın ılımlısı ılımsızı olmaz"

''ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Türkiye ziyareti sırasında, artık AK Parti'yi bir ılımlı İslam partisi olarak nitelendirmeyeceklerini söyledi. Dolayısıyla sizin bu cevabı yorumlayışınız nasıl olacaktır?'' sorusu üzerine Erdoğan şöyle konuştu:
''Bir defa biz bu terminolojiye karşıyız. Bazı kavramlar var ki özellikle muhatabı olan toplumları ciddi manada rahatsız eder. Bir tanesi bunların siyasal İslam. Bu çok ciddi tepki alanlardan bir tanesidir. İslam terörü veya İslami terör gibi kavramlar ciddi manada rahatsız etmiştir. Şimdi ılımlı İslam da bunun değişik bir versiyonu. İslamın ılımlısı, ılımsızı diye bir şey olmaz. İslam, İslamdır."

''Anayasa değişikliği sırasında türban konusu yeniden gündeme gelmişti. Bundan sonra o konudaki genel değerlendirme nasıl olacak?'' sorusuna ise Erdoğan, ''Ben orada doğrusu Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın muhalefet şerhini aynen paylaşıyorum. Şu anda demek ki bazı şeylerin daha Türkiye'de olgunlaşması gerekiyor. Bu olgunlaşma sürecini de sabırla beklemekte fayda var'' şeklinde yanıt verdi.

 

Ergenekon Davası

Ergenekon Davası'na ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Tabii Anayasamız, yasama, yürütme ve yargı organının yerini, konumunu belirtmiş. Biz yürütme organı olarak bu görevimizi yaparız. Bu görev alanımıza doğrusu birilerinin girmesini de istemeyiz. Yasama organı olarak da üzerimize düşen ne ise bir milletvekili olarak onu yaparız. Şu anda olay bir yargı sürecinin içindedir. Yargı süreci devam ediyor. Dolayısıyla bu yargı sürecinin içerisinde, bizim süreci yorumlamaya yönelik herhangi bir hakkımız yok. Bunu yapamayız. Yargının herhangi bir talebi, talimatı olması halinde, olduğu takdirde güvenlik güçlerimiz burada kendilerine düşen görevi savcının talimatıyla yerine getirir, yapar. Sümen altı etmez. Şu anda yapılan da budur. Ama anlaşılan o ki geçmişte demek ki sümen altı ediliyordu birçok şeyler. Ama şimdi sümen altı edilmiyor. Çünkü gerçeklerin ortaya çıkması lazım. Bu gerçekler ortaya çıkacak ki gelecek kuşaklara ve nesillere bizler çok daha farklı bir Türkiye'yi bırakalım. Çok daha güvenli, devletin milletiyle kaynaştığı örtüştüğü bir Türkiye'yi bırakalım. Herkesin birbirine şüpheyle baktığı bir Türkiye olmasın. Bunu istemiyoruz. Dayanışma içerisinde olduğumuz bir Türkiye olsun. Faili meçhuller de olmasın, yargısız infazlar da olmasın. Ben inanıyorum ki bu süreçte demokrasi kazanıyor. Bu süreci medyasıyla, siyasileriyle hep birlikte desteklemeliyiz.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler