Eşcinsellik Bir Hastalık mıdır?
Eşcinsellerde intihar, madde bağımlılığı, depresyon, davranış bozukluğu gibi ruh sağlığı problemleri heteroseksüellerden daha fazla olabilir. Ama eşcinselliğin kendisi bir ruh hastalığı mıdır? İşte buna hiçbir bilim çevresi sayın bakanımız kadar kolay cevap veremiyor.
Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanımız Selma Kavaf Hanım, “Kimse benim gibi düşünmek zorunda değildir” demiş ve “eşcinselliğin hastalık olduğu” teşhisinde bulunmuş. Elbette kimse sayın bakan gibi düşünmek zorunda değildir, ama neyin hastalık olduğu, neyin hastalık olmadığı da kimsenin rasgele kişisel görüşlerine bırakılmamıştır. Şöyle ki, ruh sağlığı hastalıklarının dünyaca kabul edilen sınıflamaları vardır. Kişilerin gösterdiği belirtilere, şikâyetlere, topluma ve yaşama uyumuna ve belli kriterlere göre bazı ruhsal durumlara “ruhsal hastalık’’ tanısı konur. Tüm dünyada bu sınıflamalar ruh hekimlerinin hayli titiz çalışmaları ve gelen eleştirilerle oluşturulur, zaman zaman yenilenirler. Psikiyatri pratiğinde, üniversite çevrelerinde ve bilimsel çalışmalarda bu tanı ölçütleri uygulanır.
Dünyada güvenle kullanılan sınıflamalardan biri, kısaca DSM olarak bilinir. Eşcinsellik, 1973 yılına kadar DSM III sınıflamasında ruh sağlığı hastalıkları listesinde bulunuyordu. Biz o yıllarda genç psikiyatrlar eşcinselliğin ruh hastalığı olduğunu öğrenirdik. Ancak bilimsel psikiyatri dergilerinde bu konuda devamlı eleştiriler yayımlanıyordu.
Eşcinsellerin ruh hastası olmadığı, heteroseksüeller ile aralarında ruh sağlığı açısından bir fark olduğunu gösteren hiçbir veri bulunmadığı savunuluyordu. Eğer fark varsa da bunun toplumun tutumuna bağlanacağı düşünülüyordu. O yıllarda yapılmış çok sayıda kültürler arası çalışma da pek çok eşcinselin normal psikolojik özelliklere sahip olduğunu gösteriyor (Ross 1988). Sonunda, 1973 yılında yeniden düzenlenen DSM - IV’te eşcinsellik ruh hastalığı listesinden çıkarıldı.
Ancak bu konuda tartışmalar bitmiş değil. Bir yanda gençlik döneminde ergenlerin kendi cinslerinden kişilere geçici de olsa eğilim duymalarının nadir olmadığı biliniyor. Bir görüşe göre her insan cinsel gelişiminde aseksüel (hiçbir cinselliğin olmaması), biseksüel (kendi cinsine ve karşı cinse cinsel ilgi duyma) ve heteroseksüel (karşı cinse cinsel ilgi duyma) olarak bir cinsel gelişim sırası izler. Cinsel gelişimin tamamlanması yani kişinin heteroseksüel ilişkiler kurabilmesi, aseksüel ve biseksüel evreleri aşması ile sağlanır. Ergenlik döneminin başlangıcında normal erkeklerin yüzde 1 - yüzde 4’ü ve kızların yüzde 0.5 - yüzde 2’si eşcinsel eğilimler taşımışlardır (Kaplan ve ark. 1994). Yani gençlik döneminde biseksüel eğilimler homoseksüalite ile karıştırılabilir.
Öyle ise homoseksüalite neden ve nasıl oluşur? Bugüne kadar kişinin homoseksüel olmasını açıklayacak en önemli “tek neden” ortaya konamamıştır. Bunun için çok çeşitli etkenlerin birlikte rol oynadığı bir gerçektir. Bu etkenler eşcinsel kişilerin yaşantılarının, özgeçmişlerinin, kişilik ve yetişme biçimlerinin araştırılması ve analitik incelenmeleri ile açıklığa kavuşturulmaya çalışılmaktadır. Bunun gizli eşcinsellik ve açık eşcinsellik gibi alt tipleri vardır ve bunların da dinamikleri farklıdır. Yoksa bu durum kişilerin bilinçli cinsel tercihleri imiş gibi değerlendirilemez.
İntiharlar artıyor
Üstelik son yıllarda çeşitli araştırıcılar eşcinsel kişilerin intihar eğilimi, depresyon, yaygın kaygı bozukluğu, davranış bozukluğu ve madde bağımlılığı başta olmak üzere, çeşitli açılardan risk altında olduklarını göstermekteler. Örneğin Fergusson ve arkadaşları (1999) Yeni Zelanda’da 1265 gençten oluşan geniş bir grubu doğumdan yirmili yaşlarına kadar izlediler.
Böyle doğumdan itibaren izleme çalışmaları genellikle çok güvenilir çalışmalardır. Çalışma, aktif olarak eşcinsel faaliyetleri sürdürenlerde depresyon, yaygın kaygı bozukluğu, davranış bozukluğu, madde bağımlılığı, intihar düşüncelerinin anlamlı şekilde heteroseksüellerden daha yüksek olduğunu gösterdi.
Bir diğer çalışma Sandfort ve arkadaşları (2001) tarafından Hollanda’da genç ve yetişkin olmak üzere Hollanda popülasyonunu temsil etmek üzere seçilen toplam 7076 kişide yapıldı (Yüz yüze görüşme yöntemi kullanılmış). Erkeklerin yüzde 2.8’i ve kadınların yüzde 1.4’ünün kendi cinsiyetinden kişiler cinsel partneri olmuş. Bu çalışma da eşinsellerde ruh sağlığı problemlerinin çok daha yüksek olduğunu kanıtlıyor. Bu çalışmada ilginç olan nokta, eşcinsellerin çoğunda HIV enfeksiyonu da bulunmasıdır. O zaman araştırıcıların karşısına şöyle bir soru çıkıyor. Acaba eşcinsellerde ortaya çıkan ruh sağlığı problemleri AIDS enfeksiyonundan mı kaynaklanmaktadır? Bu tartışma devam ediyor.
Gay, biseksüel ve lezbiyen gençler, heteroseksüel eğilimlilere göre 6.2 kere daha fazla intihar girişiminde bulunmuştur; gay, lezbiyen ve biseksüel kişiler ruhsal problemler açısından daha büyük tehlike içindedir (McFarland 1998, Bagley ve Augelli 2000, Bailey 1999).
Corliss ve arkadaşları (2007) son çalışmalarında ABD okullarında öğrenci olan lezbiyen, gay, biseksüel gençlerde intihar riskinin daha yüksek olduğunu vurguluyor.
Bu durum şöyle yorumlanıyor: Bu problemler büyük ölçüde hem eşcinsel gencin içinde yaşadığı eşcinsellerden oluşan çevreden, hem de toplumda eşcinselliğe karşı düşmanca tepkilerden kaynaklanır. Gay gençlerde intihar için risk etkenleri toplumun olumsuz tutumundan, kendine saygı azlığından, aile bireylerinden kötü muamele görmekten, geleneksel ve radikal dinci yaklaşımdan ileri gelir. Çoğunlukla okulda dışlanma, sosyal izolasyon, madde bağımlılığı, ruh sağlığı uzmanlarının desteğinden yoksun kalma, aşk ilişkilerinde beceri yoksunluğu, erken yaşta evi terk etmeye zorlanma ve AIDS’e yakalanma en büyük sorunlardır. Gelişmiş ülkelerde son yıllarda, eşcinsel gençlerde intihar riskini azaltıcı çeşitli intihar önleme programları geliştirilmektedir (Schneider ve arkadaşları 1989).
Bu alandaki tartışmalar şu ilginç soruyu karşımıza çıkarıyor: Eşcinsellerde intihar, madde bağımlılığı, depresyon, davranış bozukluğu gibi ruh sağlığı problemleri heteroseksüellerden daha fazla olabilir. Ama eşcinselliğin kendisi bir ruh hastalığı mıdır? İşte buna hiçbir bilim çevresi sayın bakanımız kadar kolay cevap veremiyor.
Prof. Dr. Aysel Ekşi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Kaynaklar
Bagley C, D’Augelli AR (2000), Editorials, Suicidal behaviour in gay, lesbian, and bisexual youth. British Medical Journal, 320, 7250, 1617-1618.
Bailey J.M. (1999) Commentary: Homosexuality and mental illness. Archives of General Psychiatry 56, 876-880.
Corliss A. ( 2007) Research, Curricula, and Resources Related to Lesbian, Gay, Bisexual, and Transgender Health in US Schools of Public Health. Amer J. Pub Health 97, 1023-1027.
Fergusson DM. Horwood LJ. Beautrais, AL (1999) Is sexual orientation related to mental health problems and suicidality in young people? Archives of General Psychiatry. 56, 876-880.
Kaplan HI, Sadock BJ, Grebb JA (1994) Synopsis of Psychiatry. Behavioral Sciences Clnical Psyhiatry. Williams and Wilkins, sayfa 52.
McFarland, William P (1998). Gay, Lesbian, and Bisexual Student Suicide. Professional School Counseling 1, 26-29.
Ross, M.W. (1988). Homosexuality and mental health: a cross-cultural review. Journal of Homosexuality 15 (1/2), 131-152.
Sandfort TGM, Graaf R, Bijl RV, Schnabel P ( 2001) Same-Sex Sexual Behavior and Psychiatric Disorders . Findings From the Netherlands Mental Health Survey and Incidence Study (NEMESIS). Archives of General Psychiatry 58, 85-91.
Schneider SG, Farberow NL, Kruks GK.( 1989). Suicidal Behavior in Adolescent and Young
Adult Gay Men. Suicide and Life Threatening Behavior. 19, 381-394.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'