Fabrikalar başarısızlıktan kapanmış, krizden değil
Bolu'da yurttaşlara seslenen AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, krizden dolayı tekstil fabrikalarının kapandığı sözlerinin yalan olduğunu iddia etti ve "Yani işini bilmeyen başarısız varsa, kapanmış da olabilir." şeklinde konuştu.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hükümet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yurttaşlara seslendi.
Erdoğan, Türkiye'de Cumhuriyet tarihinde görülmemiş yatırımları 6.5 yıla sığdırdıklarını ileri sürerek,''Siz bizden dik durmamızı istediniz. Biz de başımızı öne eğmedik. Bu ülkenin, bu milletin başını öne eğmedik, eğdirmedik. Yurtiçinde, yurtdışında vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın, kardeşlerimizin başını öne eğdirmedik. Türkiye'nin itibarını büyüttük. Saygınlığını artırdık. Ekonomisini, demokrasisini daha iyi noktalara taşıdık. Haksızlık karşısında susmadık. Zalimlerin karşısında sessiz kalmadık, mazlumun yanında, haklının yanında onurumuzla, şerefimizle dimdik durduk'' iddiasında bulundu.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''CHP'nin tapusu Baykal'ın elinde. MHP'nin tapusu Bahçeli'nin elindedir. AK Parti'nin tapusu milletimin elindedir. Farkımız bu. Onun için 6.5 yıl boyunca Türkiye'yi dünya devleti, devi haline getirmek için canla başla, gece gündüz çalıştık. Ne diyor muhalefet. Allah aşkına, dillerini görüyorsunuz. Hakaretten başka bir şey var mı? Çamur, iftira siyasetinden başka bir şey var mı? Sayın Baykal çıkıyor diyor ki 'Eğer AK Parti yüzde 52'nin altında kalırsa, başarısızdır.'
Şimdi bir futbol takımı maça çıkarken mağlup olmak için çıkar mı? Galip gelmek için çıkar. Ama zaten Sayın Baykal mağlup olmayı kabul etmiş de şimdi kaç gol yiyeceğini konuşuyor."
Erdoğan, geçmişte Bolu Dağı tüneline patates koymayı ya da doğalgaz pompalamayı konuşanların olduğunu öne sürerek, ''Biz dedik ki 'Kardeşim, burası ne için yapıldı, virajlardan o trafik cinayetlerinden kurtaralım.' Süratle burayı açtık mı, yaptık mı? İş bilenin, kılıç kuşananın. Sene 1993, Bolu Dağı tüneli başladı, böyle kaldı. Bırakıp kaçtılar. Ne hükümetler gitti, hepsi o tünelin içinde kaldı. Siyasiler oraya girdiler, orada kaldılar, çıkamadılar. Ama biz 3 bin 100 metrelik tüneli girdik ve çıktık. Olay bu'' dedi.
"Kırtasiyeden dosya almış..."
Kocaeli'nde Yuvacık Barajı'nın 4.5 milyar dolara mal olduğunu ifade eden Erdoğan, iki kat büyüklükteki barajı Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Yuvacık'tan yüz kat daha ucuza mal ettiğini iddia etti ve şöyle konuştu:
''Şu anda böyle birini CHP kalktı, yine büyükşehir belediye başkan adayı yaptı. Ondan sonra sıkılmadan meydanlara çıkıyor, kırtasiyeciden bir kırmızı dosya almış eline, onunla dolaşıp duruyor. Sayın Baykal, dosyanın içinde neler var, onu anlat. Dün Çağlayan'da konuşuyor. Dernekler varmış, organizeymiş, şuymuş, buymuş... Sayın Baykal, geç onu geç. Bu ülke hukuk devleti, burası gukuk devleti değil, hukuk devleti. Elinde güvendiğin, inandığın dosya varsa savcıya git. Niye gitmiyorsun savcıya? Git savcıya, niye gitmiyorsun? Kardeşim bunlar palavracı. Hani Nasrettin Hoca'nın bir olayı var ya. Nasrettin Hoca'ya bir palavracı gelmiş, demiş ki 40, 50, 60 arşın atlarım. Nasrettin Hoca demiş ki 'atla da görelim.' Öyle deyince palavracı, 'Halep'teyken atlıyorum' demiş. Nasrettin Hoca boş durur mu, 'Oğlum' demiş, 'Halep oradaysa arşın burada. Atla da görelim.' Şimdi ben de diyorum ki 'Sayın Baykal, Halep oradaysa arşın Türkiye'nin hukuk devleti. Buyrun. göster, müracaatını yap. Ben inanıyorum ki benim milletim bu dosyalara da prim vermeyecek, bunların iftira at tutmazsa iz bırakır mantığını bu seçimlerde çökertecek. Eğer bunların dedikleri olsaydı, biz MHP'den devraldığımız 23.5 milyar dolarlık IMF borcunu 8 milyar dolara düşürebilir miydik? Ben, 'IMF'den 30 milyar dolar alındı' diyordum. Sayın Bahçeli rahatsız olmuş. 'Biz 30 almadık, 28.5 aldık' diyor. Kabul ettim. Ama bize 23.5 dolar borçla devrettin. Şimdi biz nereye indirdik, 7.8 milyar dolara. Sayın Bahçeli, 16 tane banka, döneminde kapandı, Başbakan Yardımcısıydın. Bunun bedeli neydi? 40 milyar dolar. Kim ödedi? Benim çiftçim, köylüm, memurum, işçim ödedi. Konuş, bunları konuş. Konuşamazlar. Bu dönemde var mı bir tane kapatılan banka. Bakkal dükkanı açar gibi banka açtırmadık. Varsa paran gelirsin, açarsın kardeşim. Paran yoksa kusura bakma, banka açamazsın.''
Kapanan fabrikaların sebebi başarısızlık
Erdoğan, dünyada küresel bir finansal kriz yaşandığını da belirterek, krizin Türkiye'den kaynaklanmadığını söyledi. ABD'de işsizlik ortalamasının yüzde 8,1, İspanya'da yüzde 15, Avrupa ortalamasının yüzde 5'in üzerinde olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Biz yüzde 10,3 ile almıştık, şu anda yüzde 13 küsür, buradayız. Niye bu kadar rahatsız oluyorsun. Çalışacağız, gayret edeceğiz. Allah'ın izniyle bunu tekrar geriye indireceğiz. Bu bir kriz dönemi ve bizden kaynaklanan değil, Amerika'dan kaynaklanan küresel bir kriz. Bu dalgaya rağmen evelallah biz sarsılmadık, ayakta duruyoruz. Benim 'teğet geçiyor' ifademden rahatsız oluyorlar. Aynısını söylüyorum. Evet teğet geçecek. En az zararla bunu biz atlatacağız.
Efendim, bak şu kadar tekstil fabrikası kapanmış, şu olmuş, bu olmuş. Anlattıkları gibi de bir şey yok ortada. Bunu da söyleyeyim. Yani işini bilmeyen başarısız varsa, kapanmış da olabilir. Yani bizden önceki iktidar döneminde yüzlerce, binlerce, on binlerce esnaf kapattı. 400 bini aşkın esnaf kepenk indirdi. O dönemde. Böyle gittik biz seçimlere. 5 yıllığına onlara milletim vekalet verdi; DSP, MHP, ANAP 3,5 yıl dayandı. Niye? Bu beceriksizlik dayanamadı, tahammül edemedi, götüremedi işi.''
Erdoğan, enflasyonun yüzde 30'dan 7,7'ye düştüğünü anımsatarak, şöyle konuştu:
''Bir ara şöyle 11,1'e çıktı. Baktım ki Sayın Baykal zevkten dört köşe. Zil takıp oynayacak, o hale geldi. Ya Sayın Baykal, bildiğin bir şey varsa söyle. Gerçekten biz de iftihar edelim. Bunu da onurla, gururla alıp değerlendiririz ama bildiğin bir şey yoksa, o zaman da artık saygı duy. Olmuyor. Değerli kardeşlerim bütün bu sürecin içerisinde bu üslubu bu şekilde kullanırken tabi bazen dayanamıyoruz.
Tutturmuş, televizyon da televizyon... Ben de diyorum ki, Sayın Baykal, 'Senin Çarkıfelek'te, Televole'de iyi arkadaşların var. Çık onlarla beraber şov yap. Eğer haberim olursa ben de izlerim. Çünkü bunu iyi başarıyorsun. İnan izlerim... Ama asıl şovu kim yapacak biliyor musun? Demokratik şovu benim milletim yapacak. Ne zaman, pazar günü yapacak. Ama şu şovu da Sayın Baykal sen izle. Ortalıklarda kaybolma ha. 22 Temmuz'da üç gün kayboldun. Seni bulmak için kayıp ilanı verildi. Bu defa kaybolma. Çık meydana. Dobra dobra meydanda görün.''
Erdoğan, sağlıkta ayrımcılığı kaldırdıklarını, kişinin istediği hastaneye gidebildiğini ve istediği eczaneden ilacını alabildiğini söyledi. Hastaların artık acil servislerden geri çevrilmediğini ileri süren Erdoğan, şunları söyledi:
''Ama bunların iktidarında hastalarımız rehin alınıyor muydu? Bahçeli, Baykal, ver hesabını ver. Hastaları, ölüleri rehin alıyorlardı. Ya turşusunu mu kuracaksın, ya ölmüş ya ölmüş. Parası yok, hiçbir şeyi yok. Ne tutuyorsun, bırak. Ölüyü rehin aldılar bunlar. Ama şimdi benim hamile bacım, hiçbir sosyal güvencesi yoksa bile istediği hastaneye gidip, orada doğumunu yapıyor. Doğan çocuk 18 yaşına kadar sosyal güvenceli. Onlar hortumladılar, biz pakladık. Farkımız bu. Daha güzel olacak. İnşallah ülkemde sosyal güvence altında olmayan kalmayacak.''
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği