Hakan Atilla ikili ilişkilerini anlattı: En çok Aslan’ın parası şaşırttı

ABD’de sorgulanan Hakan Atilla, Süleyman Aslan’ın evinde bulunan para dolu ayakkabı kutuları için “Beni hayatımda en çok şaşırtan olaylardan biriydi. Okul yapımı için ona emanet edilmiş. Dünya görüşlerimiz farklıydı” diye konuştu. Atilla, “Sarraf’tan hoşlandığım söylenemez. Birlikte çay, kahve bile içmedik” dedi.

Hakan Atilla ikili ilişkilerini anlattı: En çok Aslan’ın parası şaşırttı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 18.12.2017 - 18:14

ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarının ihlal edildiği gerekçesiyle görülen davada tek sanık olarak yargılanan Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın sorgusuna dün devam edildi. İran’a yaptırımların ihlali için aracı olmadığını tekrar eden tutuklu sanık Atilla, eski genel müdürü Süleyman Aslan’ın evinde bulunan döviz dolu ayakkabı kutuları hakkında, paraların okul yapımı için kullanılmak üzere kendisine emanet edildiğini söylediğini belirtti.

Aslan ile bankadaki çalışanlar gibi kendisinin de iletişim içinde olduğunu söyleyen Atilla, beraber calıştıkları süre zarfında tek sosyal buluşmalarının Aslan’ın cezaevinden çıktığında eşi ile yaptıkları “geçmis olsun ziyareti” olduğunu söyledi. “Türk kültüründe beraber calıştığınız birinin bir konusu olduğunda, ailesinde bir vefat olduğunda ziyarete gidilir” şeklinde açıklama yapan Atilla, Aslan’ın rüşvet aldığına dair veriler hakkında “Aslan’ın evinde para bulunması beni hayatımda en cok şaşırtan olaylardan biri oldu” dedi. Aslan’dan hoşlanıp hoşlanmadığı sorusuna ise Atilla, profesyonellik çerçevesinde “Dünya görüşlerimiz farklıydı ama birbirimize saygı duyardık” yanıtını verdi. Atilla, geçen cuma günü yapılan duruşmada, Aslan’ın Sarraf ile yaptığı 10 Nisan 2013 tarihli görüşmede kendisine talimat verildiğini aynı tarih ve saatte uçakta olduğunu kanıtlayarak inkâr etmişti. Dün jüri ile, bu görüşmeden bir gün sonra Sarraf ve yardımcısı arasında sahte gıda ticaretinin nasıl yapılacağına dair yapılan oldukça detaylı ve şimdiye kadar mahkeme ile paylaşılmayan bir telefon görüşmesi dinletildi. Davanın başından beri Sarraf’a yol gösterdiği iddia edilen Atilla’nın, bu görüşmede adı geçmediği gibi Sarraf’ın konuya tamamen hâkim olduğu görüldü. Sarraf’ın gıda ticaretinde hazırlanacak proforma faturalarda adının geçmesini istediği Dubai’de kayıtlı Atlantis firmasının Sarraf’a ait olduğunu bilip bilmediği sorulan Atilla, kesinlikle böyle bir bilgisi olmadığını beyan etti.

‘Çay bile içmedim’

Atilla, aynı zamanda şahsına atfedilen suçlamalarda anahtar rolü oynayan, Sarraf’ın üç İranlı üst düzey yetkili, Aslan ve kendisi ile yaptığını iddia ettiği toplantıya kesinlikle katılmadığını da tekrarladı. “Ne Zarrab, ne de başka biriyle ben bu şekilde bir konuşma yapmadım” diyen Atilla, Sarraf’la “Ne yemek yedim, ne çay, ne kahve içtim” şeklinde konuştu ve ekledi; “Kendisinden hoşlandığım söylenemez ama bu tür şahsi görüşlerimi bankadaki işime karıştırmam.”

Sarraf’ın, Halk Bankası’nda 40 ila 50 milyon ABD doları civarında bir kredi limiti olan büyük müşterilerden olduğunu da ekleyen Atilla, Sarraf’ın özel uçağının da Halk Bankası’nın alakalı olduğu bir leasing firması üzerinden temin edildiğini belirtti. Atilla, avukatı Cathy Fleming’in eski Ekonomi Bakani Zafer Çağlayan dahil olmak üzere iddianamede adı geçen kişileri tekrar edip ikili ilişkilerini sorması üzerine, hiçbiri ile özel bir iletişiminin olmadığını, çoğunu tanımadığını beyan etti.

OFAC yetkilisini yalanladı

Bugüne kadar Atilla’ya karşı kullanılacak delil ve ifadeler arasında en kuvvetli görülen temaslar, ABD Hazine ve yaptırımların uygulanmasını kontrol eden birim olan OFAC yetkilileri ile yaptığı görüşmeler oldu. Yılda 500 ila 600 arasında toplantıya katılan biri için her bir görüşmeye dair detayları hatırlamasının mümkün olmadığını söyleyen Atilla, Aslan’ın bu toplantılara istisnalar dışında katılan en üst düzeyli memur olduğunu söyledi. OFAC eski direktörü Szubin’in Atilla ile 12 Şubat 2013 tarihinde yaptığı konuşmaya atfen ABD yetkililerinin bankanın yasadışı işlemlerde kullanılıyor olmasına dair endişelerini dile getirdiğinde “heyecanlandığını ve terlediğini” söylemesi Atilla aleyhine önemli bir gelişme olmuştu. Atilla dün Szubin’in kendisini bir kenara çekmiş olması da dahil olmak üzere böyle bir özel görüşmenin kesinlikle gerçekleşmediğini iddia etti ve yetkiliyi mahkeme salonunda gördüğünde tanıyamadığını da ekledi. Szubin, ifadesinde Atilla’yı heyecanlanıp heyecanlanmadığını anlayacak kadar iyi tanımadığını da eklemek zorunda kalmıştı. Fleming’in art arda jüriye sunduğu Atilla’nın ABD yetkilileri ile yaptığı e-posta yazışmalarında yaptırımlar hakkında devamlı bir bilgi akışı olduğu ve sanığın yaptırımlar çerçevesinde uygun görmediği hiçbir işleme onay vermediğinin altı çizildi. Tarafınca onay verilmeyen işlemlere örnek olarak, İranlı müşterilerin Halk Bankası’ndaki mevduatlarını değerlendirmek amacı ile Türk fonları satın alıp alamayacakları konusunda Szubin’den onay almalarına rağmen, kendisinin bunu yaptırımlar açısından sakıncalı bulduğunu ve karşı çıktığını söyledi.

Sarraf’la ters düştü

Atilla’ya, özellikle altın ticaretinde bankanın hassasiyetine dikkat çekecek sorular sorulduğu gözlemlendi. Sorguda, Aslan tarafından Hint banka ve hükümet yetkilileri ile yapıldığı iddia edilen 4 Ekim 2012 tarihli bir görüşmede kotarılmaya çalışılan Hindistan’dan fon transferinin o tarihlerde zaten yapılıyor olduğu vurgulandı. Avro bazında gerçekleşen bu fon transferi hakkında OFAC ve banka arasindaki e-posta trafiğine gösterilen örnekler, Sarraf’ın anlatışı ile ters düştü.

“Hindistan petrol şirketleri ödemelerini Avro cinsinden Halk Bankası üzerinden yapmayı talep ettiler” diyen Atilla, devlet kurumları bu şirketlere kefil olduktan sonra bu işlemlerin yaptırım kurallarının değiştiği 6 Şubat 2013 tarihine kadar yapıldığını ekledi. Türkiye’den İran’a altın ticaretinin artmış olmasının Halk Bankası’nda garipsenmediği de gündeme gelen bir konu oldu. “O tarihlerde yaptırım nedeni ile İran ekonomisinde ciddi bir bozulma vardı, insanlar yatırımlarını başka yerlerde değerlendirme olanakları arıyorlardı” diyen Atilla, “Altın İslami ülkelerde, Hindistan’da, Turkiye’de, Irak’ta halen yatırım aracıdır. Dolayısıyla insanların altına talep göstermesi bize mantıksız gelmedi” dedi. Altın ve gıda ticaretinde ABD yaptırım mevzuatında açıkları yakalamak ve Sarraf’a aktarmak gibi bir görevi olup olmadığı yönünde sorulan soruya Atilla yorgun bir tonda,“Ben açık bulmak için araştırma yapmadım, açık bulalım diye kimseyle görüşmedim, yönetmelik ne ise ona baktım” yanıtını verdi.

Halk Bankası dış operasyondan sorumlu direktör Levent Balkan’ın Aslan’a gönderdiği bir e-postaya göre bankanın, 2010 yılı başından 8 Ağustos 2012 tarihine kadar altın ticaretinden komisyon olarak 52 milyon 671 bin Avro gelir elde ettiği görüldü.

ESKİ SAVCI BHARARA DA DURUŞMADAYDI

Davanın ilk iddianamesinde imzası bulunan eski New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara görevinden alındıktan sonra ilk kez dün mahkeme binasına giriş yaptığını söyledi.

Duruşmanın son bölümüne katıldığı görülen Bharara arka sırada otururak sorguyu takip etti. Basının ısrarlı sorularına cevap vermeyen eski savcı, “Yalnızca uğradım” demekle yetindi. Türkiye’deki hükümet yanlıları tarafından kendisinin Gülenci olmakla suçlanmasının ardından yerine getirilen geçici savcı Joon Kim hakkında da aynı söylentilerin olmasını nasıl karşıladığı sorusu bir gülümsemeden öte cevapsız kaldı. Siyah deri çantasıyla geldiği salonda daha sonra tarafların bulunduğu ön bölmeye alınan Bharara’nın keyfinin gayet yerinde olduğu gözlemlendi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon