Hayat sahnesinde 'deli kadınlar'

'Deli Kadın Hikâyeleri'nde, aklın kıyısında gezinen, kadınlıklarını bir lanet gibi sırtlarında taşıyan, kaybetmeye yazgılı kadınları anlatıyor Mine Söğüt; içe işleyen yalnızlıkları, kalp burkan hayatlarını, varoluş kâbuslarını...

Hayat sahnesinde 'deli kadınlar'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.12.2011 - 10:20

Söğüt’ün 21 delilik öyküsüne Bahadır Baruter’in çizimlerinin eşlik ettiği kitap, tiyatro sahnesinde de hayat buluyor.

Kitaptaki “Sinekler Sevişirken” adlı hikâyeyi Söğüt’ün yönetmenliğinde Merve Engin sahneye taşıyor. Önce Söğüt’e beş yılda tamamladığı kitabın o süre içinde yazdıklarına nasıl yansıdığını soruyorum. “İnsanlık tarihine baktığımız zaman her şeyin daha iyiye doğru gittiğini söylemek kolay değil. İnsanlık her nedense hayallerdekini değil kâbuslardakini gerçekleştirmeye meyyal. Benim ilk hikâyeyle son hikâyeyi yazmam arasındaki beş yılda da, ne Türkiye’de ne de dünyada ‘daha iyi’ bir şeyler oldu açıkçası. Hikâyelere yansıyan dünyalar da o yüzden birbirine benzeyen karamsarlıklarda hep. Belki dil ve anlatım açısından bir farklılıktan bahsedebiliriz ama. Her hikâyede farklı bir dil denedim. Kurguları birbirine benzemiyor” sözleriyle açıklıyor.

Hikâyelerin soyut bir yapıya sahip olması, anlaşılmama kaygısını da beraberinde getiriyor mu peki? Yanıtlıyor: “Bu kaygı her zaman, yazdığım her şeyde var. Zaten ‘bir şey anlatmak’ derdinde değilim. Herkes yazdıklarımdan kendi anlamını çıkarsın istiyorum. Çünkü ben sorulardan yola çıkarak yazıyorum. Anlattığım şeyin karşı tarafa nasıl ulaşacağı benim de merakım ve biraz da bunun için yazıyorum.”

Sözü burada Merve Engin alıyor ve Söğüt’ün hikâyelerinin “katlanılması zor ve rahatsız edici olduğunu” söylüyor, bunu “Sinekler Sevişirken”i sahnelerken de gözlemliyor: “Oyun sırasında seyircinin iç çekme seslerini, sinirle sandalyesini kıpırdatmasını fark ediyorum. Seyirci boşalma isteği yaşıyor ama metin buna da izin vermediği için oyundan gergin bir şekilde ayrılıyor” diyor.

Yazarken hikâyeleri teatral metinler olarak da düşünen Söğüt, “Tiyatroda yazma sürecinde olduğu kadar mesafeli değilsiniz, tepkileri birebir alabiliyorsunuz. Bu muhteşem bir şey” diyor. Peki, kitaptaki bu “deli kadınlar” hayatın ne kadar içinde? Söğüt’e göre karakterler her ne kadar soyut ve gerçeküstü gibi görünse de kullandığı birçok imge en sert, en net ve en acı gerçekten besleniyor. “Deli Kadın Hikâyeleri”ndeki belki de en vurucu hikâyeyi Söğüt’le birlikte oyunlaştırarak sahneye taşıyan Engin, oyun boyunca ensest mağduru genç kadına, diklemesine bir yatak üzerinde ve yatağa bağlı bir şekilde hayat veriyor. “Sahnede bu şekilde bulunuyor olmam hem benim hem de seyircinin algısına yardımcı olacak bir düzlem” diyor.

(Oyun bugün saat 20.30’da Kumbaracı50’de, 13 ve 14 Aralık tarihlerinde ise Mecidiyeköy’deki Sahnehal’de. 0 212 243 50 51)


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler